3* Part1

445 25 8
                                    

        3. Bölüm

   "Korkak" dedi ve pis pis sırıttı motosikletli. Sonra da elini çekti ağzımdan. Anlaşılan çabuk iyileşmişti.

"Ne sinsi sinsi gelip korkutuyorsun?" dedim hafif yüksek bir tonda.

"Asıl , sen nasıl tanımadığın evde dolaşıyorsun ?" dedi.

Biraz haklı olabilirdi. Ama bu beni korkutması anlamına gelmiyordu.

"Sanırım iyisin bay ukala. Bakıma muhtaç bir durumun yok. Artık gideyim." dedim ve odadan çıktım.

Salondaki çantamı alıp evden çıktım. Derin bir nefes aldım. Doğa kokusu... Mavi... Yeşil... Bahçe kapısından çıktıktan sonra nereye gideceğimi düşündüm. Evin yolunu bilmiyordum ki... Dünkü gibi de kaybolmak istemiyordum. Koca bir "off" çektim. Eve tekrar dönemezdim . Bay ukalanın aptal laflarını çekemezdim. Gıcığın tekiydi ayrıca sapıktı da.

   "Bayan ukala?"

Sesin sahibine döndüğümde bay ukala karşımda duruyordu. Yine bir gıcıklık yapacaktı.

"Dünkü gibi seninle uğraşamam. Gel buraya , evine bırakayım seni" dedi.

Normal şartlar altında lafımı geçirip giderdim ama sanırım şu an başka bir çarem yoktu. Yanına gitmek zorundaydım.

Öyle de yaptım.

Ormanın içine doğru geçtik. Hiç bir şey konuşmuyorduk. Böylesi daha iyiydi. Konuşsa kesinlikle kafasını oyacaktım.

Sessizliği bozan taraf bay ukala oldu.

 "Ne işin vardı burada?"

Sanane demeyi çok isterdim. Ama hem dünkü olaylar , hem de şu an beni evime bırakması , beni yeterince borçlu duruma sokuyordu. Zaten bir daha onu görmeyecektim. Kesinlikle.

Sanırım uzun zaman cevap vermemiştim. O da sorusunu yinelemedi.

"Adın ne senin?" dedi bir müddet sonra.

"Buse" dedim. Onun adını sormayınca,

"Ben de Doruk" dedi.

Sonra da ekledi

"Tanıştığıma memnun oldum Buse" dedi ve elini uzattı.

   Elini sıktım ve;

"Ben de" dedim kısık sesimle.

"Arkadaşız?" dedi. Sesi soru sorar gibi çıkmıştı

Sapık değildi belki de. Biraz çapkındı sadece. Ama bu arkadaş olamayacağımız anlamına gelmez değil mi?

"Arkadaşız" dedim gülümseyerek.

Epey bir yürüdükten sonra eve ulaşmıştık.

"Hoşçakal" dedim gülümseyip.

Eve girecektim ki kolumu tuttu ve;

"Görüşürüz. Yani lafın gelişi değil , saat 7'de parkta bekliyorum seni" dedi.

Kolumu bırakınca bir şey demeden eve girdim. Hemen odama gittim ve yatağa attım kendimi. Parka gidecek miydim? Beni niye çağırmıştı ki ? Gitmesem ayıp olur mu? gibi sorular sorarken mesaj sesi ile irkildim.

-Seray

       "Buse saat 11 oldu ve hâlâ gelmedin? Neredesin sen?!"

   Yattığım yerden hemen doğruldum. İzin! Kahretsin , Bugün sondu. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Küçük bir mağaza da çalışsam da Serdar Bey bunu affetmezdi. Geçen günlerde rapor götürünce bir şey diyememişti. En iyisi rapor almak.

*

Muayene saatine yarım saat vardı ve karnım gurulduyordu. Hemen kantine gidip bir şeyler aldım. Aceleyle yiyip , bekleme salonuna doğru yol aldım.

Altı üstü bir rapor alacaktım. Saatlerdir buraya tıkılmıştım.

Arkamdan gelen sesle irkildim.

-Buse Hanım!

Sesi tanıdık geliyordu. Arkama döndüğümde hiç tanımadığım bu adamın bana koşturduğunu gördüm. Ben de ona doğru yürümeye başladım.

̷

Notasız ŞarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin