16*Part2

285 20 24
                                    

Bölüm @Belieberisterse 'a gelsin.

Ağırlaşan göz kapaklarımı olabildiğince açtım.

Birkaç saniye sonra kendime gelip yerimden doğruldum ve yataktan kalktım. Karşımda beliren bir çift yeşil gözle yerimde kalakaldım.

"Doruk?" dedim fısıltıyla. Sesim bir buhar gibi havada kaybolmuştu.

"Buse." dedi gözlerime sabitleyerek bakışını.

Tüm hücrelerime kadar hissettim bu bakışı. İrislerinin dibine kadar baktım saniyelerce. Sonra da o ses geldi aklıma.  -Yalnızsın-

Hastanede Melis'in odasındaydık. Ben Melis'in yatağına oturmuştum, o ise yatağın yanındaki sandalyeye oturmuştu. Ne kadardır buradaydı?

"Dışarıda konuşalım mı?" dedim fısıltıyla. Melis'in uyanmasını istemiyordum.

Sandalyeden kalkıp kapıya yöneldi.O an farkettiğim avuç içlerimdeki teri pantolonuma silerek ayağa kalktım.Kalbim düzensizce atıyordu ve birazdan kalp krizi geçirebilirdim.Orada atan şey özgürlük istiyordu. Bedenimde sıkışıp kalmıştı ve kurtulmak istiyordu benden.

Pekala, daha gencim.

Sıkıca tuttuğum kulpu kendime doğru çektim ve kendimi dışarıya attım.Odanın yanında yerde oturuyordu. Gidip yanına oturdum.Ve. Sustum. Ne diyebilirdim ki? Son görüşmemiz çok da iyi değildi.O ise ellerine bakıyordu ve söylenecek tek bir kelime arıyordu.Kelime denizinde boğulmuştuk ve biz susuyorduk. Hangi kelime başlatabilirdi konuşmamızı? Başlasak da devam eder miydi?

"Nasılsın?" dedi bana dönüp.

O an düşündüm, nasıldım?Bir hırsızın parasıyla büyümüş gibi işte. Yıllarca annemi çalan babamın parasıyla büyümüştüm habersizce.

"İyiyim." dedim ve derin bir nefes aldım. Nefesimi verdikten sonra ağzımı araladım.

"Sen?" dedim ona dönüp. Hali hiç de iç açıcı değildi.

"İyiyim." dedi gülümseyerek.   "Ben aslında şey....."

"Burada ne işim var değil mi?" dedim sözünü kesip. Başını salladı ve benden bir cevap beklercesine baktı.

"Melis'i son kez görmek istedim." dedim.

"Son kez?" dedi kaşlarını havaya kaldırıp.

"Gidiyorum ben." dedim ağzımdan çıkan hıçkırığı yok sayarak.

"Nasıl?" dedi.

5N1K oynuyorduk resmen.

O esnada koridorda yürüyen çocuğa baktım. Zorla yürümeye çalışıyordu ve elini de kontrol edemiyordu.

"Bu şehirden ayrılmaya karar verdim." dedim.

Bakışlarım hala o erkek çocuğundaydı. Yaklaşık 10 yaşlarındaydı. Yurüyememek, hissedememek ne kötü bir durum olmalı.

"Nereye?" dedi Doruk. Bakışları da benim hedefimdeki çocuktaydı. Anlaşılan bu acıma hissini yalnız ben hissetmemiştim.

"Bilmem." dedim ve başımı duvara yasladım.

Nereye gidebilirdim?Hep Ege aşkı vardı içimde. Belki de İzmir uygun bir yer olabilir. Aydın? Marmaris? Bodrum?

"Konuşmak ister misin?" dedi o da kafasını duvara yaslamıştı. Yüzümde beliren tebessümü daha fazla tutamayıp dışarıya küçük bir kahkaha olarak bıraktım.

"Teşekkür ederim, yalnız olmak o kadar da kötü değil." dedim yüzümü ciddileştirirken.

Hedefime tekrar o çocuk takıldı. Saniyede belki 1 santimetre ilerleyebiliyordu. Ama yılmıyordu, bırakmıyordu. Vazgeçmiyordu.

"Özür dilerim." dedi dudağını bükerek. "Öyle demek istemiştim."

"Ah yok önemli değil, dostlar acı söyler değil mi?" dedim, ellerimi birbirine kenetlemiş tam karşımdaki hedefime bakıyordum.

"Küs müyüz?" dedi kaşlarını havaya kaldırmış, yandan bana bakıyordu.Aklıma gelen sahneyle ağzımı araladım.

"Fazla çocukça. Sadece kırgınım."

"Özür dilerim." dedi dudağını bükerek. Artık yüzüme bakmıyordu. Bakamıyordu.

Cevap vermeden çocuğu izlemeye başladım. Her şeye rağmen ayakta kalmayı başarabilen çocuğa.

"Hadi gidiyoruz." dedi ve ayağa kalktı.

"Nereye?" dedim merakla.

"Kendimi affettirmek istiyorum." dedi ve elini bana uzattı. "Madem gidiyorsun." dedi ve elini iyice yaklaştırdı. 

Uzattığı ele baktım.Ne yapmalıydım? Doruk'a güveniyor muydum? Hayır.

"Tamam." deyip uzattığı elle ayağa kalktım.

Güvenmiyordum belki. Ama bu son kez Doruk'la bir şey yapmama engel değildi. Elimi hala bırakmamıştı. Koridorda ilerleyerek hastanenin çıkışına yürüdük.

-El ele- 

*

"Hayır. Taksiye binip gitsek?" dedim titreyen sesimle.

"Bunu ilk defa yapmıyorsun Buse." dedi ve kaskı yeniden uzattı.Evet. Daha önce de onunla motora binmiştim. Ama korkmuyordum o zaman.

"Bana güvenmiyor musun? Bir şey olmayacak diyorum." dedi ve motora dayandı. Bana burada yalvardığı kadar Adriana Lima'ya yalvarsa belki onunla çıkabilirdi.

"Bunu gerçekten öğrenmek ister misin?" dedim ve saçlarımı geriye attım. "Sana güvenmiyorum."

"Peki, eskiden neden binmiştin?" dedi hala motora yaslanıyordu.

"O zaman güveniyordum." dedim ve iki kolumu çiçek yapıp beklemeye başladım. Elbet ikna olacaktı ve taksiyle gidecektik. Her nereye gideceksek.

"Eski günlerin hatrına." dedi. Yüzünü ciddileştirmişti. "Son kez." dedi biraz daha alçalan sesiyle. "Ceviz için." dediğinde dudağının kenarında küçük bir oyukluk oluşmuştu. "O ağaç için." dedi. Sesi biraz daha yükselmişti. "O yıldızlar için." dedi motordan ayrılırken.

Sanırım bunu yapmak doğru değildi.

"Tamam." deyip kaskı elinden aldım ve başıma geçirdim.

Doğru olmasa da bir şey kaybetmezdim. Kaybedecek bir şeyim  olmadığından ötürü. Yerime iyice sinip yavaşça beline sarıldım.

"Daha sıkı tutun." diye talimat verdi. Daha sıkı sarılmak mı? Hayatta olm...

Motosikletin acı sesiyle bulutlara kadar yükseleceğiz sandım. Beline sıkı sıkı sarıldım. Yapabilirdim.Son kez.


Notasız ŞarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin