8* Part2

329 15 15
                                    


"Yaa adı ne" dedim titremesinden korktuğum sesimle.

"Melis." dedi gülümseyerek.

"Senin erkek arkadaşın var mı?"

"Yok." dedim refleks olarak. Sonradan var demediğim için kendime çok kızsam da.

"Tamam o zaman şişeyi çeviriyorum." Kafamla onayladım. Burada olmam ne kadar doğruydu ki? Onun bir sevgilisi vardı ve eğer bizi görürse yanlış anlayabilirdi.

"Takım tutuyor musun?"

Kafamı hayır anlamında salladım. Böyle konularda hiç fikrim yoktu. BABAM YOKTU.

"Ben koyu beşiktaşlıyım." dedi sırıtarak. Doruk'un kız arkadaşı vardı ve ben burada Dorukla oturuyorum. Kesinlikle buradan kalkmam gerekiyor. Şişeyi çoktan çevirmişti ve soru sırası ondaydı.

"Geçen gece o barda ne işin vardı?" Bu soruyla yaşadıklarım tekrar aklıma geldi. Gördüğüm o mezar... Sorusuna bir cevap ararken benim olmadığına emin olduğum bir telefon melodisi duyuldu.Doruk telefonu cevaplandırıp kulağına götürdü.

"Alo?"

Karşıdan gelen ses kötü bir şey söylüyor olmalıydı ki yüz hatları gerginleşmişti.

"Geliyorum." dedi titreyen sesiyle. Ayağa kalktı ve benden özür diledi. Söylediğine göre Melis iyi değilmiş ve yanına gitmesi gerekiyormuş. Yani sevgilisi iyi değilmiş ve Doruk aşkına gidiyordu. Ben de kafeden kalkıp tıpış tıpış evime.

Bu evren bana komplo mu kuruyor? Bu Dünya bir bana mı dengesiz? Yaşadıklarım yetmiyor üstüne daha da katlanıyor.

ANNEM YOK. BABAM YOK. KARDEŞİM YOK. DORUK. yok.

Evet sanırım elimde hiçbir şey yok. Ve aslında güçlüyüm değil mi? Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Aslında Doruk da hiç yoktu ki. Yaşadıklarımızı düşününce gerçekten de arkadaş bile değiliz belki de.Ama bu burnumun ucunda sızlayan acı ne? Kapıyı yavaşça açıp içeriye girdim. Kimse görmeden parmak uçlarımda merdivenlerden yukarıya doğru çıktım. Odamın önüne gelmiştim ki bir öksürük sesi geldi. Arkamı döndüğümde karşımda eniştemi gördüm.

"Buse odama gel ." Tıpış tıpış arkasından çalışma odasına girdim. Kapıyı kapatıp eliyle gösterdiği koltuğa oturdum.

"Neler yaptın, hiç konuşamadık." Eniştemle küçükken çok dertleşirdik. Ama araya yıllar girdi ve enişteme şu an yaşadıklarımı anlatamam.

"Bir sıkıntın var mı?" dedi eğilerek gözümle temas kurmaya çalışırken.

"Hayır enişte yok." dedim utançla.

"Peki." dedi ve ellerini birleştirdi.

"Çıkabilirsin." dedi soğuk sesiyle. Bunu duymayı bekleyen beynim hemen ayaklarımı harekete geçirdi ve odadan çıkacakken arkamdan seslendi.

"Hayatta senin için senden değerli kimse yok. Unutma yeğenim."

Kafamla onaylayıp odada çıktım ve kendi odama geçtim. Çantamı yere fırlatıp kendimi yatağa attım. Kafamda sesler dolaşıyordu. Bir de onun yeşil gözleri gözümün önünden gitmiyordu. Zaten öyleydi, en güzel rüyalardan hemen uyanırdım. Herkes gitmişti. Geriye hiç kimse kalmamıştı. Hepsi birer birer defolup gidiyordu. Kulaklığımı takıp kafamı yastığa gömdüm. Şarkımı bulup sesini açtım.

Sessiz bir gece, yorgun adımlarım.

Hiç haberi yok gibi ıslak kaldırımların.

Kimse görmüyor mu? Kimse duymuyor mu?

Durup önünde kalbinin, kimse durdurmuyor mu?

Herkes gider mi?

Herkes gider mi?

Söyle bana küçük adam, herkes gider mi?

Çok erken değil mi? Erken değil mi?

Söyle bana küçük adam herkes gider mi?

"Böö."

Bu sesle yerimden sıçrayıp kapıdan gelen seslere yöneldim. Ece ve Seray karşımda neşeyle bana bakıyordu. Belki de hayatımdan defolup gitmeyen birileri vardı. Herkes gitmemişti belki de. Ece ve Seray bu tepkisizliğimle yatağa yaklaşıp yanıma oturdular ve anlatmamı beklediler. Ama benim ihtiyacım bu değildi. Sarılmaktı. İki kolumun arasına Ece ve Seray'ı alıp sıkı sıkı sarıldım. Ve kendimi güçlü hissediyordum.

Evet,annem gitmişti, babam gitmişti, evet kardeşim yoktu ve evet Doruk da yoktu.

Ama onlar vardı. Ece vardı. Seray vardı. Kapıdan bize neşeyle bakan teyzem vardı. Beni merak eden eniştem vardı. Ve ben vardım. Ben yok değildim. Bu kadar var vardı ve yokları var yapmak olanaksızdı. Ben varlarla var olacaktım. Yoklar da yoktu ve var olamayacaktı.

BENDEN DEĞERLİ KİMSE YOKTU.


Notasız ŞarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin