Ruhum bedenimi terk etmiş gibi. Yaşayan ölü gibiyim. Kan akmıyor damarlarımdan, nefes alamıyorum, kulaklarım duymuyor.. Gözlerim o manzaradan başka her yeri bulanık görüyor.
SELİM AKSOY.
5 AĞUSTOS 1967
26 HAZİRAN 2014
Gözlerimi kocaman açıp sol tarafa baktım.
NEJLA AKSOY
19 ŞUBAT 1971
26 HAZİRAN 2004
Hayatımı zehir eden o adam. Annemi, babamı benden çalan o adam. Bu dünyada bana yaşattıklarını bitirmiş, şimdi de annemin yanında mı yatacak? Annemin yanında mı uyuyacak sonsuza dek?
Seray şoku üstünden atlatıp kolumdan tuttu ve annemin yanına oturttu.
Gözlerime ve ağzıma mührü vurmuştum. Ne ağlayabiliyor, ne konuşabiliyordum. Ama içimdeki Buse her yeri yakıp yıkıyordu. Hıçkırarak ağlıyor, o adamdan nefret ettiğini bağırıyordu. Seray'ın eli ayağına dolaşmıştı, ne yapacağını bilmiyordu. Ne yapabilirdi? Böyle bir manzara eski türk filmlerinde bile yoktu. Seray en son kendine gelip mezarın kenarlarında geziyordu. Ne yapıyor bu?
"Ser-ay?" dedim ağzındaki mührü olabildiğince açarak.
İşini bırakıp dizlerimin önüne çöktü ve beni kendine çekip sımsıkı sardı. Kendimi yere atıp onun kucağına sokuldum ve ben de ona sımsıkı sarıldım. İçimdeki Buse dışarıya çıktı.Gözlerimdeki mührü de çözüp ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra, bağıra çağıra ağlamaya başladım.
Ben kaçıyordum ama yine yakalıyordu paçalarımdan acımasız hayat. Gözyaşlarım yanaklarımdan hızlıca aşağıya doğru inerken yenileri için yer bırakıyordu yüzümde. Bu fazlaydı be baba. Bu gerçekten fazlaydı. Dünyanın sana zehir olmasını isterken sen şimdi annemin yanında mı rahata kavuşacaksın? Sence de fazla değil mi baba? Yanımda durmasına izin vermediğin annemin yanında , bedenin sence de fazlalık değil mi? Bir çöpten farkı var mı?
*
Açık içtiğim çaydan bir yudum daha aldıktan sonra bardağı masaya koydum, bardağın arkasından gözüken Seray telaşla bana bakıyordu. Eliyle de masada bir ritim tutturmuş, parmaklarını dans ettitiyordu.
"Buse.. iyi gözükmüyorsun. Biraz uyumak ister misin?"
Hemen yerimden doğruldum ve ayağa kalktım.
"Biraz yalnız kalmak istiyorum." dedim ve ona söz hakkı vermeden odama çıktım. Kapıyı kilitledim ve üzerime askılı tişörtümü ve rahat şortumu geçirdim. Saçlarımı tepeden bir topuz yaptıktan sonra aynanın karşısına geçtim.
Hayatta her şeye katlanan Buse bu muydu? Bu kadar güçsüz müydüm ben? Doktorun, onun öldüğünü söylediği an aklıma geldi. O gördüğüm mezar.. Neye sinirlenmiş, neye üzülmüştüm? O adamın ölmesine mi yoksa annemin yanında kalabalık ettiği için mi? Gözlerimden akan yaşı aynada izlemeye başladım.
Neden ağlıyordum? Bu manasız tepki yüzünden kendime kızıp yere çöktüm. Dizlerimi karnıma çektim ve başımı dizlerimin arasına sıkıştırdım. Kendimi olabildiğince küçültmek istiyordum. Belki bu abuk subuk acı da küçülürdü. Başımı dizlerimin üstüne koyup aptalca yaşların dökülmesine izin verdim. Hiç sahip olmadığım bir şeyi kaybettiğim için ağlıyordum. Ne saçma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Notasız Şarkı
Teen FictionBu saçma hayat serüvenimde yalnızlığa mahkumdum. En değerlimi annemi kaybetmişken, babamın yüzünü bile hatırlamazken o çıktı karşıma ve hayatımı alt üst etti. Belki de hayatımın altı üstünden daha güzeldir?