7. Bölüm-
Gözlerimi araladığımda kafamın zonkladığını hissettim. Yataktan doğrulduğumda buraya nasıl geldiğimi düşündüm. En son... En son bir adamla dans mı ediyordum? Ah evet.. Bir adamla dans ettiğimi hatırlıyorum hem de sarmaş dolaş. Ama sonra? Nasıl geldim buraya? Kıyafetlerimin üstümde olduğunu kontrol ettikten sonra içim rahatladı. Yataktan kalkıp odadan çıktım, hızlıca Ece'nin odasına girdim. Mışıl mışıl uyuyordu. Hemen dürttüm.
"Eceee"
"Hıı"
"Ecee" dedim omzunu iyice dürtüp. Ama bu sefer hiçbir tepki vermedi.
Yatağın içine girip tepinmeye başladım.
"Ne var Buse ya ne var" dedi gözlerini yarım açarak.
"Kalk" dedim elimle işaret vererek.
Gözlerini avuşturup yataktan doğruldu ve sinirli bakışlarını bana çevirdi.
"Sabahın köründe beni kaldırmak için geçerli bir sebebin vardır umarım " dedi gözlerini kısarak. Sabahın körü mü?
"Dün ne oldu, hiç birşey hatırlamıyorum." dedim onun bakışlarına aldırmadan. Sinirlerle dışarıya nefesini verdi ve yatakta iyice doğruldu.
"Biliyor musun ben de sana bunu soracaktım. Ne oldu da bardan çıkıp gittin ve seni gece her yerde aramak zorunda kaldık?" dedi tek kaşını kaldırarak.
"Ne nasıl?" dedim. Hatırlamaya çalışıyordum ama hiç bir şey hafızamda değildi.
Aniden kapı açılınca kapıya döndüm ve Serayla karşılaştım. Bunun ne işi vardı burada?
"Seray?" dedim gözlerimle soru sorarcasına.
"Buse?" dedi benden daha yüksek bir sesle.
"Neredesin sen bütün gece seni aradık. Hayır ne diye bardan çekip gidiyorsun?" dedi sinirle.
"Kızlar hiç bir şey hatırlamıyorum." dedim ve kendimi yatağa attım. Ne ne ne yapmıştım. Niye bardan çıkmıştım? Eve nasıl gelmiştim ve en önemlisi kim nasıl getirmişti?
"Dorukla konuştuktan sonra nereye gittiğinizi hatırlamıyor musun Buse?" dedi Seray.
"Doruk mu?" dedim yataktan ayrılarak.
"Evet, en son dans ediyordunuz." dedi Seray sakince.
"Kızlar kim bu Doruk?" dedi Ece. Ben şoku üstümden atamamıştım. Dans ettiğim kişi Doruk muydu? Orada ne işi vardı ?
"Buse'nin yakın bir arkadaşı" dedi Seray, iğneleyerek. Eceye de göz kırpmayı ihmal etmemişti.
O an hatırlama çalışmalarını kenara bırakıp Seray'a elimdeki yastığı fırlattım. Ece ise kahkahalarla
"Yakışıklıymış" dedi.
Seray beni yatağa yatırıp altına aldı ve gıdıklamaya başladı. Tam onu engelleyip üstümden atacakken Ece de Seray'a katılıp beni gıdıklamaya başladı.
Gülmeyi durduramıyor, aralarından da kaçamıyordum. Sadece karnımı ellerimle saklamaya çalışıyordum.
*
"Gözlerini kapat"
Ece'nin talimatıyla gözlerimi kapattım ve eyeliner çekmesine izin verdim.
"Tamam, şimdi de diğeri"
Ece'nin alışverişe gitmesi gerekiyormuş. Alışverişe tek başına gidemezmiş. Ve bilin bakalım Ece'yle alışverişe gidecek şanslı isim kim? EVET, BEN! Zaten başımın ağrısı dinmemişti ki bir de kalabalık mağazalara girecektik.
"Tamam güzellik, bitti " dedi ve beni aynada süzdü.
"Ruj sürmek istemediğine emin misin?"
"Evet Ece yeter artık" dedim ve koltuktan kalkıp çantamı aldım. Telefonumu da koltuğun üstünden alıp Ecenin odasından çıktık. Merdivenlere doğru yürürken telefonumdaki cevapsız çağrıya baktım. Yarım saat önce Doruk aramıştı. Telefonu kilitleyip cebime sıkıştırdım. Dorukla ne yaptığımızı hatırlamıyorum. Onunla konuşacak cesaretim tam olarak yoktu.
*
"Hadi şu mağazaya da bakalım." deyip beni bir sosyetik mağazaya daha soktu.
Gerçekten çok sıkılmıştım. Elimizdeki poşetleri taşıyabiliyormuşuz gibi yenilerini almaya çalışıyordu.
"Buse bunu dene hadi" dedi gülümseyerek.
Elindeki kırmızı elbiseye baktım. Sonra da bakışlarımı Ece'ye çevirdim.
Kaşlarını kaldırıp bu fikri reddettim. O ise tek kaşını kaldırmış sinsice gülüyordu. Bu bakışı en son dün o açık elbiseyi giydirmeden önce görmüştüm.
*
"Harika" dedi teyzem kahkahalarla.
"Teyze şuna bir bakar mısın? Her yerim gözüküyor." dedim ayağımı yere çarparak.
"Tatlım sen bir genç kızsın. Ayrıca bizim ortamımıza gelmen için böyle kıyafetlere ihtiyacın var." diyip odadan çıktı.
Sizin o züppe hayatınızda böyle olabilir teyzeciğim. Ama bu "beni becerin" diye bağıran kıyafetler bana göre değil. Telefonumun melodi sesiyle telefonumu elime alıp arayan kişiye baktım. DORUK. Hayır Doruk. Şimdi değil. Aramayı reddedip telefonu yatağa fırlattım.
"Kim?" dedi Ece merakla.
Gözlerimle ona sinirle baktıktan sonra gözlerimi devirip bu kıyafetlerden kurtulmak için banyoya geçtim. Rahat kıyafetlerimi giyip saçımı topuz yaptıktan sonra odaya geçtim. Eceye bakmadan kıyafeti dolaba kaldırdım ve yatağa oturdum.
"Tamam, merak etme yarım saate orada olur."
Bu sesle Eceye baktım. Elindeki benim telefonum muydu?
"Görüşürüz Dorukcuğum." deyip telefonu kapatıp koltuğun üstüne koydu.
Doruk mu dedi o? Yarım saat mi? Ben değil, değil mi?
"Ece ne yapıyorsun?" dedim ses tonumdaki titremeye aldırış etmeden.
"Asıl sen ne yapıyorsun? Git hemen giyin ve makyajını tazele. Yarım saat sonra randevun var." dedi ve göz kırpıp odadan çıktı.
*
"Buseee"
Aşağıdan gelen sesle odamdan çıktım. Merdivenlerden inip kapıya ulaştım. Kapıda Doruk beni bekliyordu.
Ece bana sinirle baktı.
Bu bakışın bir tişört ve kot giydiğim ayrıca makyajımı tazelemediğim için olduğunu anlamak çok da zor değildi.
Eceye söz hakkı vermeden kapıdan çıktım ve Doruk'un kolundan tutup bahçeden çıkmak için hareketlendim.
"İyi eğlenceler." Ece'nin bu sözünü ben takmazken, Doruk başını önüne eğip gülümsedi.
*
"Telefonumu niye açmıyorsunuz sayın bayan ukala?" Hah. Sanane ki. Kimsin ki sen.
"Utanıyor musun yoksa" deyip bir kahkaha koparttı.
"Doruk ben hiç bir şey hatırlamıyorum." dedim kaşlarımı çatıp.
"Hiç bir şeyi mi?" deyip çapkın bir şekilde gülümsedi. Ne demekti bu?
"Hiç bir şeyi."
Bir kahkaha daha attı ve gözlerini karşıya dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Notasız Şarkı
Teen FictionBu saçma hayat serüvenimde yalnızlığa mahkumdum. En değerlimi annemi kaybetmişken, babamın yüzünü bile hatırlamazken o çıktı karşıma ve hayatımı alt üst etti. Belki de hayatımın altı üstünden daha güzeldir?