Emre Aydın➡️Sen Beni Unutamazsın
Başlarken şarkıyı açarsanız, duyguyu yakalayabilirsiniz.
✳️✳️✳️✳️✳️✳️✳️✳️✳️✳️✳️✳️
Hayat olanlarla olacaklarla süre gelir, olduktan sonra da keşkelerle devam eder. Keşke sevmeseydim, keşke güvenmeseydim, keşke kanmasaydım, keşke... Uzayıp giden pişmanlık silsilesi değil mi zaten hayatı dolduran? Keşke Cem ile tanışmasaydım... Hayır ona ancak iyi ki diyebilirim; çünkü en güzel anılarımı, en mutlu anlarımı ve ilklerimi onunla yaşadım. Cem dolaylı yolla da olsa bir evlat sahibi olmamda katkı sağlamıştı. Onu bu yaşa getirip büyütmüştü ve eminim ki harika bir baba olmuştu şimdiye kadar.
Bugün de harika bir baba portresi sergiliyordu. Yer yer kameriyelerin bulunduğu orman içinde bir piknik alanındaydık. Nereye gideceğimizi bilmediğim için hiçbir hazırlığım yoktu. Cem bagajdan çıkardığı sepet ile beni hayrete düşürmeyi bu sefer iyi yolla başarmıştı.
"Bunları sen hazırlamış olamazsın." İnce dilimlenmiş salatalıklardan bir tanesini ağzıma atarken alayla Cem'e baktım.
"Tabi ki ben hazırladım." Tek kaşımı kaldırmış doğru cevabı beklerken fazla uzatmadan itiraf etti. "Ah tamam, annem de yardım etmiş olabilir." İşte bu beklediğim cevaptı. Ufak çaplı kahkahama engel olamazken, yüzüme düşen bir tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Gülen yüzüm donuk ifadeye büründü, gözlerim ağır çekimde onun gökyüzü gözlerini buldu. Şimşekler çaktı, onun gökyüzü gözlerinden benim denizlerime yağmur yağdı. "Uzun zamandır seni böyle gülerken görmemiştim."
O kadar duygu yüklü ses tonu vardı ki o an ben bile kendime acıdım. "Uzun zamandır bana acıdan başka bir şey vermiyorsun."
"Seni kazanmaya çalışırken daha çok kaybediyorum değil mi?" Cevap vermesi zor soruları sormak adetiydi. Ben ise böyle sorularda ter atıyordum. Oysa evet demem bile yetecekken o basit kelime boğazımda yumru olup kalmıştı.
"Ben bir Tansu'ya bakayım terlemiştir." Hızla uzaklaştım yanından ve aynı hızla terleyen ellerimi pantolonuma sürttüm. Sevgi ya da aşk ha diyince bitmiyordu tabi ki; ama unutmak... Unutuluyordu ya da görmeyince unuttuğunu sanıyordun.
Tansu'yu babasının hazırladığı sofraya getirip yedirmeye başladım. Bir taraftan ben ağzını dolduruyorken, diğer taraftan da Cem veriyordu. Küçük erkeğimin iki yanağı doluyken konuşma çabaları, ufak şirinlikleri ikimizi de güldürmeye yetiyordu. Aile olmak böyle bir şeydi demekki, her işi birlikte yapıp, çoğu mutlu anı birlikte yaşamaktı. Kötü biten kahvaltının ardından ilk kez bir arada olabilmiştik. Bu yüzden anın tadını yaşamaya çalışıyordum.
"Bundan da tatmalısın Su, annemin yeni keşfettiği bir tarif. Tadı mükemmel." Çocuk gibi heyecanla anlatırken ağzıma tıktığı kurabiyeyi yemeye çalıştım. Zar zor bitirebildiğim koca lokma, ağzımın içinde devleşmişti.
"Tansu'yla karıştırma beni Cem, ben kendim yerim."
"Seni ellerimle yedirmek isteyemez miyim?"
Ben bir cevap veremeden araya giren Tansu yüksek sesle bağırmaya başladı. "Hadi gezelim, ne olur gezelim. Hadi, hadi, hadi..." Küçük haylaz bilmeden yaptıklarıyla işimi zorlaştırdığının farkında değildi.
Tansu'nun isteği üzerine ormanlık alana doğru yürümeye başladık. Patika yoldan ilerlerken oğlumun bir elinden ben diğer elinden babası tutuyordu. Tansu belki üvey annesi ile bu sahneyi daha önce yaşamıştı; fakat benim için bir ilkti. İlk kez bir aradaydık, ilk kez bir aile gibiydik, ilk kez bir olup oğlumuzun küçük ellerinden tutuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYKU (TAMAMLANDI)
General FictionBir kaza sonucu beş yıl uyuyan genç kadın, kalktığında her şeyi bıraktığı gibi bulabilecek mi? Bu masalın beyaz atlı prensini siz seçeceksiniz... Geçmiş ve gelecekten gelen iki adam...