27. Duygusal Kadın

15.7K 789 67
                                    

Enver'in bahsettiği sürpriz için hazırlanıyordum. Üzerime giydiğim bordo elbisenin kalın askılarını ellerimle düzelttim. Gözüme batan kısalığa çare olurcasına elbisenin eteğini çekiştirdim; fakat darlığından dolayı elbise kendini geri toparlıyordu. Son bir kez aynadan dağınık topladığım saçlarıma bakarak dudağımın kenarına bulaşmış bordo rujumu parmağımla temizledim. Yatağın üstüne oturarak giymeye çalıştığım kalın topuklularımın kançasıyla uğraşırken kapı tıklatıldı. Alelacele giydiğim ayakkabı ve masanın üzerinden aldığım çantam ile kapıyı açmıştım. Karşımda gri takımın yakışacağı tek erkek duruyordu. Heybetli vücuduna oturan takım elbisesi ve elinde tek bir dal gül ile suratında beliren tatlı tebessüme karşılık verdim.

"Çok güzelsin."dedi önce. Sonra eliyle geçiştirir gibi yaparak "Pardon sen her zaman güzelsin, çok şıksın demeliydim." diye ekledi. Belime dolanan elleri önce yanağıma kondurduğu buse ile devam ederken geri çekilerek elindeki gülü uzattı. Bir elimle gülü alırken diğeriyle çıktığım oda kapısını kapatmıştım. Belimden ayrılan ellerini ellerime indirerek parmaklarımızı birbirine doladı.

Şehir merkezine gideceğimizi düşünürken, arabaya binmemiş sahile doğru el ele ilerliyorduk. Hava kararmaya başlamıştı ve ben nereye gittiğimizi çözmek için etrafıma bakınıyorum. Sağa sola bakınmayı bırakıp önüme döndüğümde kumların üzerine kurulmuş bir masa karşıladı beni. Masaya giden kumdan yolun etrafı mumlarla süslenmiş, üstü kapalı yapının altına kurulan masanın etrafı aydınlatılmıştı. Ben ise, irice açılmış gözlerim ve yavaş adımlarımla olayı idrak etmeye çalışıyordum. Ayakkabımın içerisine giren kumlara dahi aldırmaz bir şekilde bir kaç adım daha atıp durdum. Enver'in elinden kurtulan ellerim istemsizce dudaklarıma gitmişti. Şaşkınlık nidası ağzımdan çıkarken parmak aralarımdan çıkan boğuk ses yankılıydı.

"Bu çok güzel." diyebildim sadece. Gerçekten çok güzel bir ortamdı ve insanı cezbederek adeta kendine çekiyordu. Benim şaşkın halime gülen Enver anın gururunu yaşıyordu.

Belime giden eli hadi dercesine bedenimi yönlendirirken adımlarım tekrar yön buldu. Sandalyemi çekmiş oturmamı bekliyordu. Bu kadar centilmen bir adamın aşkına sahip olduğum için çok şanslıydım ve bu şansı geri tepmeye hiç niyetim yoktu.

Masanın üstündeki yemeklerin yeni servis edildiği tüten dumanından belliydi. Tek eliyle yemeğe başlamamı söyler gibi yaptığı hareket eşliğinde çatalıma uzandım. Lokmayı ağzıma atıp bir süre daha etrafta göz gezdirdim. Her ayrıntısı ince düşünülmüş bir düzeni görmek gerçekten bana sürpriz olmuştu. Şık bir restaurantta yemek yemeği düşünürken kendimi burada bulmuştum.

Kadehinden aldığı son yudumdan sonra bakışlarını gözlerime sabitledi. Bir kaç dakikadır yemek yiyor, konuşmuyorduk. Konuşacak konu bulamamış olmanın çekingenliğini yaşıyordum, sanırım ilk onun konuşması lazımdı. Israrlı bakışları üzerine çatal ve bıçağı tabağıma bıraktım.

"Bu akşamın çok özel olmasını istedim." Söze başladı fakat devamını nasıl getireceğini bilemez gibiydi. "Seni seviyorum, bunu defalarca söyledim; ömrümün sonuna kadar söyleyeceğim." Ceketinin iç cebine giden eli siyah kadife bir yüzük kutusu çıkardı. "İşte tam da bu yüzden, ömrümün sonuna kadar seni sevdiğimi söylemem için eşim olmanı istiyorum. Benimle evlenir misin Su?"

Masadaki elimi hangi ara tutmuştu; oysa hiç farkında değildim. Ben efsunlu bir şekilde dudaklarından çıkan sözlerin etkisi ile o aşk dolu gözlerine bakarken, o çoktan kutuyu açmış, masadaki elimi heybetli elinin içine almıştı. Soru dolu bakışları ile benden bir cevap bekliyordu; ama ben ne diyeceğimi bilmiyordum. Bu hayatımın kararı olacaktı. Benim bir oğlum ve belalı gibi peşimde dolaşan eski eşim vardı... En önemlisi ise yönü değişecek bir hayatım vardı; bunun için doğru kararı vermeliydim. Peki bu doğru kararı vermek için şu bir kaç dakikalık zaman dilimi kısa değil miydi? İnsan bunu önceden kestirip bir ön plan yapamıyordu ki anında cevap versin.

UYKU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin