Aşk (Epilog)

19.2K 813 34
                                    

Akıp giden zamanı hani elinizde tutmak istediğiniz anlar olur ya, işte öyle anlarla doluydu ömrüm. Sevgiyle büyüyen iki evlat ve aşkla var olan bir evlilik... Onun ısrarcı tavırlarına, zamanında gösterdiğim zorluklara rağmen çabalayarak elde etmiş olması ve aramızdaki görünmez duvarlara her seferinde ısrarla vurduğu balyoz darbesine, en çok da ona minnettardım.

İnsan ömründe kaç kere sevebilir, ya da kaç kişiyi sevebilir derdim hep kendime. Hayatımda var olan üç erkeğe en taze duygularla aşık bir kadındım ben. Sevginin aşktan öte üç ismi vardı kalbimde Tansu, Umut, Enver...

"Anne, Umut'u başımdan alır mısın? Hep defterlerimi karaladı."

Üst kattan gelen sese çığlık sesleri eşlik edince, mutfaktan çıkmadan önce Safiye anneye döndüm ve dudağımı ısırarak küçük kıyametten ne kadar korktuğumu göstermeye çalıştım.

"Koş kızım koş, yemeği ben hallederim. Sen şu deli oğlanlara yetiş."

Hızlı hızlı merdivenleri çıkarak koridorun sonundaki açık kapıdan içeri baktım. Tansu okul eşyalarının önünde siper olmuş, Umut ise ulaşamadığı için ağlıyordu."Git başımdan diyorum sana, kendi boya kalemlerinle oynasana sen."7

Son bir çığlığın ardından koşarak Umut'u kucağıma aldım. Gözlerinden sicim gibi süzülen yaşlara rağmen kucağımdan inmeye çalışmasını zar zor zaptediyordum.

"Hayır Umut, onlar ağabeyinin."

"Benim onlar." cümlesinin ardından tekrar bağırarak ağlamaya başlaması ile ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Anneciğim, ödevini bıraksan da biraz kardeşinle oynasan. Yarın hafta sonu hem, acelesi yok."

"Anne akşam babam alacak beni unuttun mu? Hafta sonu onunla kalacağım."

"Afedersin." dedim "ben unutmuşum. Biz aşağıdayız sen ödevini yap." Her hafta düzenli bir şekilde gelip almıyordu Cem, çünkü kendi hayatında da bir düzeni yoktu. Buse'den ayrılıp yalnız yaşamaya başladığından beri benimsediği yaşam tarzı Tansu'ya göre değildi ve bu durumdan rahatsız olduğum için sürekli gönderme taraftarı olamıyordum.

Güçlükle indiğimiz merdivenleri inatçı oğlum yüzünden düşme tehlikesi atlatarak bitirmiştik. Biz salona geçerken çalan kapı zilini duyan Umut, kucağımdan inerek "Baba" diye koştura koştura kapıyı açtı.

Kapıyı açması ile birlikte kucağına atlayan küçük canavarı kolları arasına hapseden adama baktım. Yorgun görüntüsünü gizlemeyi başaran güçlü bedeninin ardındakini bir tek ben görebiliyordum ve bir tek o kapılarını bana açıyordu.

İki yakışıklı bana doğru gelirken, Enver tek kolunu belime sardı. Yanağıma kondurduğu uzun öpücükten sonra geri çekilerek baştan aşağı bedenimi süzerek çapkın gülüşünü takındı.

"Nasılsın güzelim."

"Anneme güzelim deme."

Umut'un çatık kaşları ile söylediği söze gülüp yanağına dişlerini geçirdi. "O nedenmiş."

"Çünkü o benim güzelim."

"Senden önce ben vardım hayta. Anneni benden mi kıskanıyorsun bakayım."

"Ya banane o benim."

"Tamam anneciğim, ben sadece seninim."

İma dolu sözlerimin ardından ikisini de öperek mutfağa girdim. Neredeyse pişmek üzere olan yemekleri kontrol ettikten sonra sofrayı hazırladım. Rutin günün koşuşturmacasını atlatarak, yemek faslını da bitirip hep beraber salona geçiş yapmıştık ki çalan kapıya bakmak için yönümü değiştirdim.

Tam tahmin ettiğim kişiyi görmüş olmam gerilmeme engel değildi. Üstüne giyindiği deri pantolonu ve deri ceketine bakarken, elindeki motor kaskında takılı kaldım.

"Sakın bana Tansu'yu o motora bildireceğini söyleme." derken elimle bahçe dışına bıraktığı siyah motoru gösterdim.

"Evet, neden ki."

"Bana bak Cem." dedim parmağımı sallayarak,sesimin seviyesini düşürerek bir adım öne çıktım. "Benimsediğin çılgınca yaşam tarzın benim umrumda değil, tek istediğim oğlumu buna dahil etme. En azından onunla geçirdiğin vakitlerde normal bir baba ol."

Alaycı tavrına karşı suratına yerleşen çarpık gülümsemeyle beraber yere indirdiği bakışlarını tekrar bana çıkardı. "Bu adam seni yaşlı moduna sokuyor Su, taptaze bedenine bu haller hiç yakışmıyor."

"Terbiyesiz." Öfkeliydim fazlasıyla. Enver'in duyup gelmeyeceğini bilsen bas bas bağırırdım suratına karşı.

"Bir sorun mu var tatlım."

Enver'in belime doladığı eliyle ben gerginliğimi bir nebze de olsa attım; ama Cem tam aksine gerilemişti. Başkasıyla evlenmemi yıllardır kabul etmediği her halinden anlaşılıyordu ki bu şimdi gözlerini diktiği belimdeki ellerden belliydi.

"Hayır canım, Cem Tansu'yu almaya gelmiş."

"Bununla mı götüreceksin çocuğu."

"Sen karışma."

"O benimde oğlum, karışmak en tabii hakkım."

"Başlatma oğluna..."

Cem'in öne atılması ile beraber atağa geçmek için belimdeki elini gevşetecekken ellerine sarıldım. Suratına yalvarır gibi baktığımda bana dayamayacığını biliyordum. Öfkeli bakışlarımın doğru adrese ulaşması sonucu, tam da gözlerinin içine bakarak Tansu'yu seslendim.

Tansu'yu zoraki bir şekilde, gönlüm el vermeyerek uğurladıktan sonra içeri geçtik. Koltuğun üzerinde uyuya kalan küçük erkeğimi yatağına götüren babasının peşine takıldım. Kapı pervazına yaslanarak onun oğlunu yatağa yatırışını ve öpüşünü izlerken aldığım zevk hiçbir şeye değişilmezdi.

"Sıra bu küçük hanımdaymış."

Belimden ve bacaklarımdan geçen elleri beni havalandırdı ve ben çığlık atmamak için ağzımı kapadım. Bir tüy gibi hafif taşıdığı bedenimi odamıza yönlendirdi. İkimizde gülüyorduk; çünkü ikimizde seviyorduk birbirimizi. Bu küçük kaçamaklar bile bize çoğu zaman kocaman sürprizlerden daha değerli geliyordu. İşte saf sevgi tam da buydu, her durumda mutlu olabilmek...

"Evet hanımefendi, şimdi uyku sırası bizde."

Nazikçe beni yatağa bıraktıktan sonra yanıma uzanarak arsız söylemlerine başlamıştı. Gülüşüne kelebek gibi konan gamzesine uzanarak öptüm doya doya, sonra da onun gibi kolumu yatağa dayayarak başımı elime yasladım.

"Çapkın delikanlılar gibisin." dedim, boşta kalan elimi gamzesinde gezdirip.

"Delikanlı olduğum kesinde, çapkınlığım bir tek sana güzelim."
O da elini saçlarıma uzatarak yumuşak dokunuşlarla tarıyordu. Birbirimize kurduğumuz gönül bağının yanında, her seferinde tensel bağımızı her fırsatta yineliyorduk. En sevdiğim yeri olan gamzelerinde gezinen ellerimin onun teninde bir bütün olması bile yeterdi bizim için. Biz doyumsuz sevgilerde değil, tıka basa dolu aşkla seviyorduk birbirimizi.

UYKU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin