23. Asansör

16.7K 858 54
                                        

Adımlarım hızlıydı, kalbim ise ondan daha hızlı. Ne anne olmanın mahçubiyetini yaşamayı düşünüyordum, ne de boşanmış olmanın.... Boşanmayı elbette ki kendim istememiştim; fakat bunun için de hayata sırtımı çevirip, aşka kapılarımı kapatacak değildim. Her kadın sevmek sevilmek ister ve her kadının sıcak kollara,başını yaslayacağı bir omuza ihtiyacı vardır. Tek sığınağım beni terk etmişken, bir başka limana sığınmamın neresi yanlıştı. Hem de bunu bir kadının kadına yapıyor olması ne acınası.

Hızlı adımlarıma ayak uydurmaya çabalarken, vestiyerden çantamı aldım. Hemen ardından kapıyı açmışken, aniden geri kapanması ile kısa bir sekteye uğrayan bedenimi olduğu yerde sabitleyerek, görüş açıma giren kocaman ellerin sahibine nedensizce kızgındım. Suç belki onda değildi, belki elinde olsaydı böyle bir duruma izin vermezdi; ama bugün beni buraya getirmiş olması bile başlı başına bir sorundu. Arkamı dönemedim, yüzüne bakarsam öfkemin yok olmasından korktum. İçimde kopan fırtınayı dindirmek istemiyor oluşum bencillik miydi?

"Özür dilerim güzelim, çok özür dilerim. Seni bu durumun içine sokmak istemezdim." Yüzüme düşen saçlarım parmaklarının arasında can buldu. Dilediği özrü ve dokunuşları onun bir suçunun olmadığını bağırıyordu içimde bir yerlere; ama kahrolası gururum kulaklarını tıkamış başını dizlerine yaslamıştı.

"Üzgünüm, sadece gitmek istiyorum." dedim ona dönerken. Tam ağzını açıyordu ki, elim ile konuşmasına engel oldum. "Yalnız." Parmaklarım dudaklarında onu susturmuşken, birer birer boşluğa düştü. Kapı kolunu indirdiğim gibi açılan aralıktan kendimi dışarı attım. Topukluların verdiği hızla ilerlemeye çalışıyordum. Sonunda nefes alamadığım evin sınırlarından çıkınca sokakta soluklandım. Dakikalar saat gibi gelmiş, labirentteymişim gibi adeta o evde yolumu bulamamıştım. Biraz ilerledikten sonra caddeye çıktım. Yoldan çevirdiğim taksiye biner binmez huzur veren evimin yolunu tuttum. Oğlumun kollarındaki huzura ihtiyacım vardı. Annemin güler yüzüne, evimin sıcaklığına ihtiyacım vardı.

Cebimdeki anahtarı çıkarıp anahtar deliğine sokmaya çalışırken, sinirden titrediğimi fark ettim. O ana kadar öfkemin bu denli olduğunun bilincinde değildim. Bir kaç uğraşımın ardından çok ses çıkarmış olmalıyım ki annem kapıyı açtı ve önce suratıma daha sonra elimde titreyen anahtarlara baktı şaşkınca. Kenara çekilirken içeriye girip ayakakkabılarımı çıkarmak bile titreyen bedenime işkence olmuştu.

"Neyin var kızım, bu halin ne?"

"Soru sormasan anne. Tansu uyuyor mu? " Kendimi koltuğa bir çuval gibi fırlatmıştım, bedenimin rahatlamaya ihtiyacı vardı.

"Uyuyor." dedikten sonra sorgulayıcı bakışları hala üzerimdeyken konuşmaya devam etti. "Doktorun dediği psikolojik tedaviyi kabul etmeliydin. Bu titremelerinin sebebi daha kendini tam anlamıyla toparlayamamış olman. Her ne olduysa bunu tetiklemiş. Yarın bir kontrole gitmelisin."

Uykudan uyandığım zamanlar doktor fizik tedavinin yanı sıra psikolojik destek almamı istemişti; fakat ben gerek olmadığını düşünerek kabul etmemiştim. O an için gerekli görmüyordum, şu an içinde gerekli görmüyor olmam da cabası. O kadar kötü şey yaşadım ki, sağlıklı bir insanın bile bunu kaldırması zorken, ben daha kendini toparlayamamış bedenimle, neleri sırtlanıyordum. Elbette ki bünyemin bir yerde isyan etmesi normaldi.

"Biliyorum anne, normal bir hayatım yok ki psikolojim sağlam kalsın. O gün her şey güzeldi, bu yüzden kabul etmedim. Oysa şimdi öyle mi, hayatın nehrinde oradan oraya savruluyorum."

Dirseklerimi dizlerime yaslarken kafamı ellerimin arasına aldım. Düşüncelerle kavga eden zihnim, patlamak üzereydi. Olanları düşünürken, veremediğim tepkilerimin, söyleyemediğim kelimelerin içimde kalmasıydı beni strese sokan. Tek kelime dahi etmeden üst kata çıktım ve banyoya girerek gerginliğimi atmamı sağlayacak ılık bir duş aldım. Yazın ilk zamanları olmasına rağmen titriyordum. Islak saçlarım daha da üşümeme sebep olurken birde onları kurutarak vakit geçirdim. Gece yarısını bulan saat ile oğlumun yanına kıvrılırken ,onun o mis kokusunu içime çektim ve o esnada telefonumdan gelen mesaj sesi ile Tansu huzursuzca kıpırdanmaya başlamıştı. Komodinin üstüne uzanarak çantamdan çıkardığım telefonu elime aldığımda gelen mesajı bekliyor muydum bilmiyorum? Belki de bekliyordum kim bilir.

UYKU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin