35. Bana Söz Ver

15.7K 801 58
                                    

Bir sonraki bölüm final, olaylar biraz hızlı gelişmiş gibi görünebilir ama hikayenin uzaması olayları karmaşık hale getirebilirdi. Finalin ardından üç adet epilog gelecektir. Uyku benim ilk göz ağrım, bu yüzden yeri bende ayrıdır. Umarım buraya kadar keyifle okumuşsundur...

⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐

Kaybetme korkusu insanın zihnine bir kez işlendi mi bir daha çıkarması zor oluyor. Hele ki korkuların can bulduğu sözcüklerin yarattığı yıkım... İşte tam da kalbimde hissetmiştim o yıkımı. Oğlumu kaybetme korkusu hiçbir korkuya, hiç bir acıya tabii tutulamazdı. Hiçbir acı bu acıyla bir olamazdı. Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı çarparken, bunun sebebi ne heyecan ne de aşktı; bunun adı sadece kaybetme korkusuydu.

Bütün gece bir daha sarılamıyacakmışım gibi sıkıca sarılmıştım küçük bedenine. O cennet kokusunu doya doya içime çekerken sessizce ağlayışlarım ıslatıyordu yastığı. O benim geç gelen cennetimdi ve Cem sayesinde cehenneme sürüklenmek üzereydim neredeyse. Ona karşı olan duygularım, hissizliğe bir adım daha atmıştı bugün. Bir adım daha uzaklaştırmıştı beni kendinden.

Sabah Tansu'dan önce kalktım. Daha doğrusu kısa süren uykuma, şiş gözlerle veda ederek aşağı indim. Çayı koydum, kahvaktılıkları dizdim ve en önemlisi de oğluma süt ısıttım. Tam kızarttığım ekmekleri sepete koyarken kapının önünde uykulu gözlerini ovalıyordu küçük erkeğim.

"Yüzünü yıkadın mı bakalım, yakışıklım."

"Yok." derken arada elini tekrar yüzüne atıp gözlerini ovalıyordu.

"Hadi bakalım önce elini yüzünü yıka, sonra da yatağın üstünde kıyafetlerin var giyin gel aşağı."

Koşarak çıktığı merdivenleri bir süre sonra üstü giyili olarak koşarak indi. Arkasından inen annem düşersin diye uyarsa da Tansu çoktan mutfağa gelmişti. Bugün bekar olarak geçirdiğim son gün olması nedeniyle bariz bir şekilde heyecanlıydım. Yarın evli bir kadın olarak yeni bir hayata atacağım adımlarım olacaktı. Sağlam, dimdik ve mutlu bir şekilde...

"Günaydın yavrularım." diyen anneme aynı şekilde karşılık verdim. Onu yalnız bırakıyor olmak her ne kadar içime sinmese de uykuda olduğum beş yıl boyunca yalnızlığa ve en çok da bensizliği alışkın olduğu geldi aklıma.

"Günaydın annem. Hadi oturun sofraya, bugün çok işimiz var."

"Bir tek torunumla bana kıyafet almaya gideceğiz kızım, aceleye gerek yok."

Ben Tansu'yu sofraya oturturken, annem çoktan çayları koymuştu. Karşılıklı oturmuş hem kahvaltı yapıyor hemde sohbet ediyorduk.

"Bugün yeni evin mobilyaları gelecekti. Temizlik için bir kaç kişi ayarladı Enver, hem onlara bakarız hem de eşyalarımızı götürmem lazım."

"Tamam sen kendi eşyalarını toparla, ben Tansu'nunkileri hallederim." dedi çayından bir yudum alırken. Devam eden kahvaltıda sessizlik hakimdi masaya. Sadece çatalın tabağa değen tiz sesi yankı yapıyordu. Evi toparlayıp dolaptaki eşyaları valizlere yerleştirdik. Boş dolabıma bakarken gözlerimin buğulanmasına engel olamıyordum. Sessiz gözyaşlarımın arasında omzuma dokunan ele döndü bakışlarım. O da benim gibi ağlıyordu, belki de kaderime... "Bu dolabı ikinci kez boşaltışım anne." dedim boynuna doladığım kollarım ve omzuna yasladığım başım ile birlikte.

"Çekecek çilen varmış çekiyorsun, görecek günlerin varmış ki yaşıyorsun kızım. Şimdide sıra mutlu günlerinde. Ben inanıyorum ki Enver seni mutlu edecek."

"Haklısın." dedim. Haklıydı da, cehenneme dönmüş hayatımı cennete çevirmeye yemin etmiş adamla kuruyordum ben yuvamı. Onun kollarında bulduğum saadeti sıcak yuvasında daim edecektim.

UYKU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin