Ön duyuru: Hale karakteri için kullandığım oyuncu değişmiştir, Girizgâh bölümünde de en sona bırakacağım kolajlarda da onu bulabilirsiniz.
İnternete geç ulaştığım için bölüm de geç geldi, kusura bakmayın.
4K için de teşekkürler!
Ve anlaşılacağı üzere dizide yaşananların birçoğu yaşanmadı burada, buna Güzide Hanım'ın ölümü de dahil.
Keyifli okumalar.
"Günaydın Gökhan Bey, bugünkü programınız için gelmiştim ben."
Hale, Gökhan'ın odasından içeri kafasını uzattığında genç adamın yorgun bakışlarıyla karşılaştı.
Gökhan'ın burnu kıpkırmızıydı ve masadaki peçete yığınından anlaşılacağı üzere silinmekten tahriş olmuştu. Gözleri kan çanağına dönmüştü genç adamın ve beti benzi atmıştı.
"Gökhan Bey?" dedi acır gibi mırıltı tonunda Hale, içeri süzülürken. Kapıyı arkasından kapattı ve yüzünü buruşturarak Gökhan'ın masasına yaklaştı. "İyi misiniz?"
Gökhan başını eğip elini şöyle böyle manasında salladı.
"Hiç iyi değilsiniz..." diyerek onun görüntüsüne tercüme olduğunda Hale, Gökhan bakışlarını Hale'ye kaldırdı. "Neden geldiniz ki?"
Gökhan muzipçe gülümseyecekti ki başının ağrısı buna mani oldu. Yine de genç adam esprili bir cevap verdi.
"Eh, bakacak kimse yoktu..."
"Halanız var Gökhan Bey, hiç değilse çalışanlarınızdan bir çorba yapmalarını isteyebilirdiniz."
"İdare ediyorum ben Hale ya, geçer zaten."
Hale adamı dikkatlice incelemeye devam ederken dudaklarını büzdü. "Yok, geçmez bu. Geçen hafta Sinan Bey de bu şekilde hasta olmuştu. Fark etmişsinizdir, hâlâ burnunu çekiyor. Günlerce atlatamamıştı... Belli ki ondan kaptınız."
Gökhan, bir an için Sinan'la karşılaştırılmaktan hoşlanmadı.
"Yok, ondan kapmamışımdır. Gördüğüm yok zaten adamı..."
"Aynı ev, aynı hava. Umarım antibiyotiğe başlamışsınızdır."
"Başlamadım." dedi Gökhan kaşlarını çatarak. Bu, aklının ucundan geçmemişti.
"Gökhan Bey, yetişkin bir adamsınız fakat kendinize bakmıyorsunuz. Bu şirketin size ihtiyacı varken bu hâlde hem şirkete geliyorsunuz hem ilaç almamışsınız. Sinan Bey gelmedi daha, arayayım onu evinizden getirir ilaç."
Gökhan, telefonuna yönelen Hale'yi durdurdu. "Ben ilaç içmeyi çok tercih etmem, boşver. Geçer kendiliğinden."
"Bu fikrinizi reddediyorum Gökhan Bey."
"Beni reddetme opsiyonun yok Hale."
"Asistanınız olarak yok fakat bir insan olarak bittabii var." dedi Hale ve gülümseyerek odadan çıktı.
Geride, onun ardından mağlup bakışlarla gidişini izleyen bir adam bıraktığını bilmeden...
-
"Onu ikna etmem imkansız Ece, akşama doğru dönerim zaten eve. Siz de Yasin'le gezersiniz buraları."
Ece gözlerini devirerek mırıldandı. "Sanki turistiz abla ha, neresini gezeceğiz İstanbul'un?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Sarmalı [YağHaz]
FanfictionHayatını Sinan Egemen'le birleştirmeyi yeğlemiş Hazan Çamkıran'ın hayatı, bir anda umulmadık şekilde değişti. Zira geçmişin karanlığından biri, ona gerçek olduğunu sandıklarının yalan olduğunu öğretti.