11. Bölüm : Başka bir Yağız ile Hazan İhtimali

1.3K 85 182
                                    

Medya: I Was Here | Beyonce

On bölüm devirdik ve işte buradayız. Altı bini de geçtik! Çok teşekkürler! Dizinin final olması ilhamımı beslemek açısından sorun olacak olabilir ama hepimizin yaralarını kapatmak için burada olacağım ve 2 Temmuz'a dek Allah'ın izniyle tam gaz devam edeceğiz! Lütfen beni bırakmayın, Ruh Sarmalı'nı bırakmayın. Çünkü başından beri YağHaz'ın yaşayamadıklarını yazma meyilindeydim, yine öyle olacağım!

Keyifli okumalar!

Gün, şakıyarak genç kadının kulaklarına doluyorken odanın içi zifiri karanlıktı. Otelin yağmur ormanlarını andıran ferah ambiyansı Hazan'a engel olamamıştı.

Genç kadın, gece tüm o yorgunluğuna rağmen sabah güneşinden kaçınmak için odayı didik didik aramış ve dolapta bulduğu iki battaniyeyi, çekmeceleri talan edip ele geçirdiği iğnelerle perdelerin üzerine sabitlemişti.

Ve böylece gün ve ışık, Hazan'ın ne yüzüne ne hüznüne uğrayamıyordu.

Lakin, bunca şey yapmayı akıl etmiş Hazan, telefonuna alarm kurmayı ve hatta onu açmayı dahi düşünmemişti.

Evet, doğan güneş uykusuna mani olmayacaktı fakat o uzun miskinlik işe gitmesini geciktirecek ve gece pamuk gibi olan Yağız'ın alev alev yanan ceketiyle bir akbaba misali başına üşüşmesine sebep olacaktı.

Nitekim Hazan uyandı. Vücut saati, güneşi göremediğinden hücreleri, şaşmıştı. Fakat saat on bire kadar uyumuş da olsa genç kadın, kesinlikle dinlenmiş değildi.

İki kişilik yeşil örtülü yatakta dakikalarca uzanıp gerinirken tepesindeki halatlarla kaplanmış ve tahta süsü verilmiş tavanı inceledi.

Sonunda hücreleri aymaya, güne uyanmaya başlarken Hazan, karşıdaki duvarda saati görmesiyle derhal yatakta doğruldu.

İşe geç kalmıştı.

Hem de ne geç kalmıştı.

Yağız maaşından kesse yeriydi.

Yataktan ne vakit çıktığını ve hazırlandığını bilmeden yaklaşık on beş dakika içinde her şeyiyle hazır olduğunda, kendi hızına şaşmıştı.

Ayaklarına siyah spor ayakkabılarını geçirirken dudaklarını büzerek ayakkabının altının çıkmış olduğunu fark etse de bunu tamir edecek vakti olmamasına yandı ve odadan çıkmaya yeltendi.

İşte o sıra aydı, yanında bir kuruş paranın olmadığına. Dudağını dişleyerek gece Yağız'la konuştuklarını aklından geçirmeye başladı.

Yağız'ın söylediği şeyi hatırladığında hafifçe gülümsedi.

"Mekânın sahibiyle konuştum, bu gecelik ödemeni yaptım. Sonrası sende, maaşını da odandaki kasaya koydurdum."

"Kasada, tabii." dedi kendi kendine ve odanın diğer ucundaki büyük, krem rengi dolaba koştu.

Kocaman dolabı açtığında içinden yükselen gülüşe engel olamadı. Komik gelmişti hâli bir an. Çantası, muhtemelen yalnızca ayakkabılar için ayrılmış bölmeye sığabilecek büyüklükteydi. Ve dolapta kıyafetler için ayrılmış bölmeye Hazan, kendisinden iki tane sığabileceğini düşünüyordu.

Kafasının içinde dönen esprileri göz ardı ederek bir rafa yerleştirilmiş siyah kasaya uzandı.

Şifreyi sormamıştı Yağız'a, bunun telaşıyla telefonuna koştu.

Geceden beri açılmamış telefonu uyandığı an şarja takmıştı ve bataryasının biraz dolduğunu görmesiyle rahatladı.

Telefonun açılması ona bin yıl gibi gelse de sabretmeye çalıştı ve işe gittiğinde linç yememek adına dua etmeye başladı.

Ruh Sarmalı [YağHaz]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin