10.Bölüm : Realist Romancı ve Masalsı Hayaller

1.3K 85 248
                                    

Hilâl Şaşmaz, amoleelapassione dir. Keyifli okumalar!

Genç kadın, yanaklarını okşayan esintiye sarılarak gözyaşlarını saklamaya çalışıyordu güneşten. Başını göğe kaldırmıyordu, dakikalardır tek manzarası yalnız kaldırımlardı.

Yutkundu ve ciğerlerindeki yarım soluğu serbest bıraktı.

İki saati aşkın süredir öylece oturuyordu şirketin karşısındaki bu bedbaht bankta.

Sinan ya da Gökhan.

Biri çıksın diye bekliyordu.

İkisine de söyleyeceği farklı birçok şeyi vardı, fakat tercih yapamazdı, ikisine de fazlasıyla kızgındı.

İçindeki zehri akıtmak için herhangi bir Egemen görmesi yeterliydi.

Fakat ikisinin şirketten birlikte çıkmasını beklemiyordu.

Gökhan Egemen, yüzünde oldukça sinirli ve hatta korkunç denebilecek bir ifadeyle, Sinan'sa ona nazaran rahat olmakla birlikte gergince şirketin girişinde gözükmüşlerdi.

Hale, orada oturduğu süre zarfında söyleyeceklerini birçok kez prova etmişti fakat karşısındaki görüntü, aklındaki hiçbir olasılıkla uyuşmuyordu.

Bundan rahatsız bir şekilde ayaklandı.

Yürürken o ikisinden birini seçmek zorunda olduğunu biliyordu. Birini seçecek ve kenara çekip onunla uzun uzadıya konuşacaktı.

Başta, konuşmasının daha kolay olacağını düşündüğü Gökhan geldi aklına. Daha sonra Sinan'la konuşmadan n'asıl hareket edeceğini bilemeyeceğini düşündü.

Bundan nefret ediyordu ama Sinan'a kızamıyordu da. Bu sevgililik oyununu o başlatmıştı ne de olsa, Sinan sadece sürdürüyordu.

Yanlarına vardığında Gökhan'ın delici bakışlarını üzerinde hissetti, buna karşılık yutkunsa da dönüp ona bakmadı. "Sinan," dedi yorgunluğunu sesinden sakınmayarak. "Biraz konuşabilir miyiz?"

Ve Gökhan'a döndü. Bir şeyler söylemeye hazırlanan adamı susturdu. "Artık patronum olmadığın için karışma bence." dedi ona ilk kez siz diye hitap etme gereği duymazken.

Genç kadın bilmiyordu ki Gökhan, birçok kez Hale'nin kendisine sen diye hitap edeceğini hayal etmişti. Fakat hiçbiri böyle bir pozisyonda gerçekleşmemişti onun hülyalarında.

Başını eğdi Gökhan, tek kelime etmeden birkaç adım attı ve onları geride bıraktı.

"Ne var?" diyerek kendisine dönen Sinan'a baktı Hale gözlerini devirerek.

"Ne mi var? Sen ciddi ciddi bunu bana mı soruyorsun? Sen anlatacaksın ne olduğunu! O kıza o kadar aşıksın da neden benim oyunuma devam ettin?"

"Resmen masum ayağına yatan şeytansın Hale, görmüyor muyum sanıyorsun? Amacın ne senin? Miras mı? Yoksa cidden hasta mısın? Ha ben inanmıyorum çünkü bana aşık olduğuna."

Hale, yüzündeki ifadesizliği gizlemeye çalışmadı.

"Mesele benden çıktı zaten! Senin oyunumu devam ettirmenle top sana geçti Sinan Egemen! Söyle, neden yaptın bunu? Bu kadar iğreniyorsan benden, neden yaptın?"

Sinan, işte o an ilk defa sustu.

İlk defa kendisine yöneltilen bir sorunun karşısında üste çıkmadı. Yalnızca yutkundu.

Devam etti Hale. "Şimdi sana inanamayacağın(!) bir şey söyleyeceğim. Ben yokum artık Sinan Egemen. Seni, makus talihinle baş başa bırakıyorum!"

Ruh Sarmalı [YağHaz]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin