13.Bölüm : Al Karganın Kanatları

1K 87 202
                                    

Sinan, başı öne eğik hâlde damarlarında gezen kıskançlığa hakim olmaya çalışıyordu. Ne Hale ne Hazan...

İkisi için de hiç kimseymiş, hiç var olmamış gibiydi o an.

Bu, ruhunu öyle eziyordu ki sıktığı yumruğu kadar olan kalbi, kan pompaladığı vücudu ayakta tutmak için yetersiz kalıyordu.

Fazilet Hanım uyanmıştı, bunu duyan Hazan aceleyle onun odasına dalmıştı.

An itibariyle Ece, Yasin, Yağız, Hale, Gökhan ve Sinan aynı ortamda uzunca bir sükunetle yandaş durumundalardı.

Yağız, her zamanki hayata isyankar bakışlarını tavana doğrulmuştu; en azından Sinan, onun yüzüne tam zamanlı hakim bu ifadeyi öyle nitelendiriyordu. Ve komik bu betimlemeyle Yağız'ı gözünde küçültmeyi başarmıştı.

Her şeyiyle ondan üstün olan bu adamı küçümsemeden yürümeye devam edemeyeceğini biliyordu zira.

O, başını hafifçe kaldırmış dakikalarca Yağız'ı süzmüştü; bu sırada Hale ayaklandı.

"Fazilet Teyze iyi olduğuna göre," dedi ve burnunu çekerek ayağındaki pantolona elindeki gözyaşlarını silip devam etti. "Ben kaçayım."

Sinan, bakışlarını acı bir ifadeyle Hale'ye doğrultmuştu.

Gökhan ayaklanıp onunla konuşacak olana dek tek kelime edemedi.

Daha sonra bu anı bozmak ister gibi ayaklandı ve lafa atladı.

"Ben seni bırakayım, aynı yere gidiyoruz ne de olsa."

Gökhan kaşlarını çatarak Sinan'ı süzerken Hale teslim olmuştu derhal ve Sinan'a doğru bir adım atmıştı.

O, onlara dönüp de bakmazken Gökhan sessiz bir şekilde Sinan'a sordu.

"Ne iş? Aynı yer falan?"

"Onun apartmanına taşındım."

Gökhan, yüzünde bilmiş bir gülümsemeyle konuştu. "Hazan için tabii..."

"Ne için olduğu önemli değil, ben götürürüm Hale'yi."

Gökhan tek kaşını kaldırdı ve daha Sinan'ın dahi farkında olmadığı temasa dikti bakışlarını. Sinan'ın parmağı, sanki genç kadın kaçacakmış gibi onun koluna dokunuyordu.

Boğazını temizledi Gökhan. "Bu çok saçma gelse de onu sana emanet ediyorum. Beni sürekli haberdar et, sakinleşene kadar da yalnız bırakma onu."

Sinan başını sallayıp arkasını döndüğünde Gökhan sıkıntıyla nefes almıştı. Yaptığı şey doğru muydu bilmiyordu.

Hazan'a aşık olup olmadığından emin değildi Sinan'ın artık. Bildiği tek şey, itiraf edemese dahi Hale'ye değer verdiğiydi genç adamın. Ve daha kalbini kime emanet edeceğini bilemeyen bir adamın mücadelesinden korkmuyordu.

Sinan'la kardeş olmak, onu Hale için olacak herhangi bir dövüşten korkutmuyordu. İşte Gökhan, Hale'yi bu karar seviyordu.

-

"Evde kalacaksın, değil mi kızım? N'olur şu yaralı anacığına iyi gelecek bir şey söyle..."

Hazan, güç bela konuşan annesinin söylediği sözleri aklında tartarken, bu bitap düşmüş kadını üzemeyeceğine kanaat getirdi.

Başını salladı yavaşça. "Kalacağım anne... Sen iyi ol da..."

Fazilet Hanım, yarım bir gülüşle yanağında gezen parmaklarını öptü kızının.

Ruh Sarmalı [YağHaz]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin