Karanlığın hain kolları arasında ağlayarak koşarken arkamdan seslenen Ulaş'ın sesi beni zorluyordu. Kayıtta olduğumuz gerçeği dört bir yanımı sarmışken ağlayarak koşmaya devam ettim. Belime sarılan kollarla kalbim büyük bir huzura ulaşsa da Nefes olarak çırpınıyordum. O an Ulaş'ın ağlamaya çok yakın sesini duydum.
"Özür dilerim. Daha önce gelmediğim için özür dilerim."
Yağmur sonrası bir gökkuşağı gibi yavaşça dinerken öfkem Ulaş beni kucağına alarak yürümeye başladı. Bölümün çekildiği yayla evinin bahçesine oturduğumuz da ayağımda ki çorabı çıkararak yüzüme baktı. Ağlıyordu. Bir adam ağlamamalıydı. O zaman gemiler batardı.
Kalbimin içersine dolan soğuk hava acımasızdı. Suyu ayağıma akıtırken iki yaralı olarak birbirimize bakıyorduk. Bazen Nefes olduğumu unutuyordum. O zaman her şey daha zor oluyordu.
"Kestik!"
Yönetmenin sesiyle burnumu çekip gülümsemeye çalıştım. Ulaş yanağıma bir fiske atarak eliyle yüzünü ovaladığında bende durgun bir şekilde gülümsedim. İkinci bölüm bitecekti birazdan. Çok güzel bir ekip vardı kamera arkasında. Hepsiyle anlaşıyor hatta baya ileri gidiyorduk.
Üzerime geçirdiğim montla yayla evine girdiğimde buranın sıcak olması kemiklerimi rahatlatmıştı. Küçük Demir çekimi bittiği için uyuya kalmıştı ona kısa bir bakış atarak yanında ki annesine selam verdim.
"İrem!"
Ulaş'ın sesini duyduğumda irkilerek kendime çeki düzen verdim. Odadan çıkarak sesin geldiği yöne evin arka tarafına bakan odaya girdiğimde Ulaş'ı bir şeyle uğraşırken gördüm. Oldukça doğal ve samimi duruyordu ki gülümsemeden edemedim.
Makatların altına bakarak kendi kendine ya sabır çekiyordu."Ya İrem sana sesle-" kafasını kaldırarak sözüne devam edecekken beni görünce sustu. Birkaç saniye gözlerime bakarken gözlerimi kaçırarak yenilen taraf ben oldum.
"Efendim?"
Saçlarını kaşıyarak yüzünü buruşturdu. "Telefonumu bulamıyorum. Gördün mü?"
Sertçe yutkundum.
*Bir saat önce*
"Ya Öykü abla ne yapıyorsun? Bir gören olacak şimdi!"
Koluma çimdik attı. "Bağırmaya devam edersen görecekleri kesin zaten. "
Oflayarak karavanın kapısını kontrol ettim. Burada ne yapıyor ya da neyle uğraşıyorduk bilmiyordum ama tek bildiğim şey Ulaş görürse bittiğimizdi.
"Abla bırak şu telefonu da gidelim. Ulaş gelecek şimdi"
Omuz silkerek başını iki yana salladı. O kadar kararlı bir yapısı vardı Öykü ablanın dizideki karakteri ile çok bağdaşıyordu. Siyah saçlarını arkaya iterek derin bir nefes aldı ve bana döndü.
"Bak şimdi. Bu telefonu saklayacağız tamam mı? Ulaş illaki fark edecek. Telefonu bulmak için de Kaleli konağına gelmesi gerekecek senin de telefonunu buraya bırakacağız ikiniz de baş başa buraya geleceksiniz."
Yok artık dercesine gözlerimi kocaman açtım. Vallahi zehirdi bu kadın. Elimdeki telefonumu çekerek benimkini karşı koltuğa Ulaş'ınkini de diğer koltuğa atarak güldü.
Öykü abla Ulaş ile benim yakın olmam için uğraşıyordu ama ben bunun olmasına ihtimal vermiyordum çünkü her ne kadar Cansu Ulaş'ın sevgilisi olmasa da bazı şeylere isim gerekmezdi. Onların ilişkisi de belki isimsizdi. İsim koyamayacak kadar güzel.
*Şimdiki Zaman*
"İrem sana diyorum. Telefonumu gördün mü?"
Heyecan yapmamaya özen göstererek makatların üstündeki eşyalara yöneldim. "Yok görmedim. Benden bir arayım dur"
Çantamı açarak içinde telefonumu ararken bir yandan da Ulaş'a bakıyordum.
"Tüh" dedim panikle. "Benim de telefonum yok. "
Ulaş kaşlarını çatarak eğildiği yerden doğruldu. Uzun bir süre bakıştıktan sonra "Ha nerde bu telefonlar?" diye sinirle bağırdı.
Bende moda girmek ümidiyle ayağa kalkıp çantamı daha detaylı aradım. İçimden Öykü ablaya en güzel sevgilerimi (!) yolluyordum. Yaktın beni abla yaktın!
"Ulaş bu telefonlar nerede? "
Bana döndü. "En son ne zaman elimizdeydi?"
Düşünür gibi yapıp gözlerimi kıstım. Hayatımda hiç bu kadar yapmacık olmamıştım.
"Galiba Kaleli konağında ki çekim sırasında karavanda numaralarımızı kaydediyorduk."
"Aynen" dedi gülerek. "Kalk gidiyoruz"
Hızla doğruldum. "Nereye?"
Bana yandan bir bakış attı. "Nereye olacak kızım konağa"
Susarak peşine takıldım. Evden çıktığımızda Ulaş beni arabaya bindirip Emre'yle bir konuşmaya girdi. Kısa bir süreden sonra da sürücü yerine geçerek sinirle arabayı sürmeye başladı.
"Ulaş?" dedim masum bir şekilde. Direksiyonu kırarak hızını hafif bir şekilde yükseltti. Gözlerine bakamamıştım çünkü doğruluk Makinesi gibiydi. Hemen öterdim vallahi.
"Ne?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Baya sinirli gözüküyordu. Sessiz bir şekilde dağların yan yana dizilişini izlerken hava durumu kötüye doğru gitmişti. Yağmur çok hızlı bir şekilde yağmaya başladığında korkuyla yerime mıhlandım.Kararan bulutlar önümüzü görmemize engel oluyordu ve ben bile böyleyken Ulaş arabayı ısrarla durdurmuyordu.
"Ulaş durdur şu arabayı kaza yapacağız. Yağmur çok hızlı yağıyor. Daha konağa yarım saat var. "
Bana döndü. Gözleri yeşildi. Yutkundum.
"Durdurmuyorum hanımefendi"
Yola tekrar baktım. Tehlikeli bir oyun gibiydi.
"Durdur lütfen!"
Araba ani bir şekilde fren yaptığında öne doğru savrulan bedenimi kontrol altına almak için Ulaş'a tutundum. Korkuyla yerimde sayarken Ulaş bana döndü. Alnının etrafında dolaşan ter damlalarına tedirginlikle baktım.
Ellerim elleri üzerinde taht kurduğunda kutsal bir tapınak gibiydi orası. Sakince doğruldum ve elimi koluna değdirdim."Ulaş iyi misin?"
Başını iki yana sallayarak başını omzuma düşürdü. Şaşkınca arabanın camından yansımama bakarken amansız bir duyguya Ulaş'ın saçlarına gitti ellerim. Dokunamadım...
"Neden birden böyle oldun?" Fısıldadım. Yüzünü omzuma bastırdı. Sıcak nefesi kemiğimin arasına sıkışmıştı.
"Karadeniz havası dokundu galiba"
Gülümsedim. Tek kaşımı kaldırarak konuştum.
"Dokunan tek şeyin Karadeniz havası olduğuna emin misin Ulaş?"
Başını hızla kaldırdı. Göz göze geldik. Gözleri elaya dönmüştü. Sakindi. İçinde suskunları taşıyan adam az önce suskunluğunda boğulmuştu. Konuşuyorduk. Masalımız başlıyordu.
" Hiç emin değilim İrem. Bana Karadeniz havası mı dokundu bir kadın mı dokundu hiç emin değilim"
Ve kaderin balçıkla sıvanan güneşi itilerek masalın ilk kelimelerini ilmikliyordu.
***
Arkadaşlar bugünden itibaren bölümler iki gün aralıkla tek seferde gelecek. Bizi takip etmeyi unutmayın Instagram kullanıcı adlarımız @tahirvnefes ve @ulasszehra
Sevgiler Gül & Zehra 💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANDER SEVDAM
General FictionHırçın bir adamın poyraz bir kadını sevmesinden feyz alan iki bakinin soluksuz aşkı