Gecenin büyüsüne doldurulan ışıltılara göz değdirerek Nehir'in üzerime bıraktığı battaniyeyi bedenime sardım.
"Şu olayı baştan anlat güzelim"
Gözlerimi yumdum. Güzelim dememeliydi kimse. Onu unutmak için anılardan vazgeçmek gerekiyordu. Ama onunla yaşadığım şeyler hafızamı kaybetsemde bende saklı kalırdı.
Sahici bir şekilde yüzümü Nehir'e döndüm. Merakla yüzüme bakıyordu.
"Benim bir sevgilim var ve böyle bir sahneye izin vermiyor. En azından o ikna olana kadar böyle bir sahne olmasın. "
Düşünür gibi yaparak elleriyle çevrelediği kahveden içti.
"Bu hep karşılaştığımız bir durum. Diğer arkadaşlara az önce mesaj attım. Küçük bir oynama yapacağız. İçin rahat olsun"
İçim hiç rahat değil Nehir. Çünkü ben o dudaklara damga vurmuştum şimdi mühürlemek isteyen ruhumu parçalıyordum. Başımı sallayarak battaniyeyi koltuğun kenarına bıraktım.
"Ben gideyim artık geç oldu. Sette görüşürüz"
Kapıya doğru ilerleyerek partmantodan eşyalarımı aldım. Nehir tedirgin gözlerle yüzüme baktı.
"İrem sen iyi gözükmüyor gibisin"
Başımı iki yana sallayarak gülümsedim. "iyiyim bir şeyim yok. Sadece temiz havaya ihtiyacım var"
Anlayışla bana sarıldı. "tamam. Bir şey olursa aramayı unutma"
"Tamam" dedim.
Binadan yavaş bir şekilde çıkarak taksiye binme ihtiyacı duymadan yürümeye başladım. Derin bir iç yaram vardı. Ne ben o yaraya iyileşmesi için bir şey yapıyordum ne de o yara kabuk tutuyordu. Çünkü Ulaş'tı o yara.
Sahil kenarına sürüklenen ruhum bedenime ikaz vererek başımın ağrısını dile getirirken gülerek şakaklarımı ovaladım. "Her halin acı ve ben bir acıyı hiç bu kadar güzel bulmamıştım"
Sahildeki boş banklardan birine oturarak gökyüzünün denizle biten ince çizgisine hayran bir şekilde baktım. Parmak boğumlarım donmuştu. Yanıma bir bedenin kurulmasıyla irkilerek yanımdaki yabancı bedene baktım.
"Pardon siz kimsiniz?"
Yavaş bir hareketle yüzünü kaldırarak gözlerimin içine soğuk bir bakış attığında kaşlarımı çatarak siyah gözlerinin gölgesini yok saydım.
"Kendimi insan olarak tanımlıyorum. "
Yok artık. Bu kadar olaydan sonra bir de başıma kafasında tahtası eksik biriyle tartışmaya girmek mi vardı kaderimde?
"İnsanlar genelde selam verir,izin ister veyahut kibar olsada yeter. "
Yüzünde hafif bir titreme olduğuna bende gülümseyerek yönümü tekrardan denize döndüm.
"Bu bank çaresizlik bankıdır. Üstündeki yazıyı okumadın mı?"
Şaşırarak sırtımı yasladığım banka baktım.
Çaresizlik Belediyesi tarafından yapılmıştır. Yeteri kadar mutluysanız bekleme yapmayın. Gemileri yakanlar var!
Gözlerimi büyüterek tekrardan yazıyı okudum. Beyaz banka yazılı olan mavi yazılar içimdeki umudun virgülü olmuştu. Siyah gözlü adam elini yazıya değdirerek konuştu: "Ben de çaresizim ve yanımda kim olursa olsun burada oturacağım"
Anlayışla başımı salladım. "Git diyorsun yani?"
Bu sefer kahkaha atarak güldü. Gamzesi de vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANDER SEVDAM
General FictionHırçın bir adamın poyraz bir kadını sevmesinden feyz alan iki bakinin soluksuz aşkı