Ölüm bazı insanlar için toprağa gömülmekle biter. Ama bazıları içinse sadece bir duygu yolculuğudur. Benim içinde bir kadının ruhunda kaybolmaktı. Saçında,gözlerinde,güldüğünde gerilen dudaklarında,ellerinde ve onda hep onda. Başımı dirseğime yaslayarak kirpiklerinin gölgesine baktım.
Kalbimdeki boşluğa taşmıştı çimen gözlüm. Şefkatine dökülen kırıntıları bana bağışlayan yüce kadın...
Kirpikleri hareket etmeye başladığında başımı kaldırarak yağmur dinişi gibi uyanışını izledim. Yüzünü buruşturarak eliyle gözlerini kapattığında dikkatle izliyordum onu.
"Ulaş?"
Dirseklerini yatağa yaslayarak bedenini kaldırdığında kahverengi saçları omuzlarından aşağıya doğru intihar etti.
"Efendim güzelim?"
Gülümsedi. Ona her güzelim deyişimde aynı tepkiyi vermesi de benim mutluluğum olabilirdi.
"Gitmedin mi İstanbul'a?"
Sessiz kalarak başımı başka bir tarafa çevirdim. Banyo girişindeki siyah ceket gözlerimi delip geçerken yerimde kalkarak banyoya doğru yürüdüm ve ceketi eğilerek aldım. Sinirle İrem'e döndüğümde dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm. Farkında olmadan alıyordu tüm sinirimi.
"Bu ne ?!" diye sordum. Sakin kalmaya ihtiyacım vardı. Üstündeki yorganı atarak yanıma koşarak geldiğinde nerdeyse her yeri açık bacaklarına baktım. Acımıyordu zalimin kızı.
"Savaş burada unutmuş herhalde. Zaten gördüğü her yerde soyunur. Yani soyunur derken benim için değil yanlış anlama. Yani benim odamda ama-"
Bedenini kendime çekerek çeneme çarpan nefesiyle gözlerimi yumdum. İnip kalkan göğsümü kalp atışlarım zorlarken gözlerimi aralayarak mahmur bakışlarına baktım. Sırtındaki elimi yanağına değdirerek yüzüne doğru eğildiğimde oda kapısı birden açıldı.
"İroş ben geldim"
Savaş odaya girer girmez bizi görünce "oha" diyerek gözlerini kapattı. "Allah kahretsin doğacak yeğenimi engelledim."
Dilimi ağzımın içinde yuvarlayarak elimde ki ceketi yüzüne fırlatarak İrem'in kulaklarını kapattım. "Def ol git şerefsiz"
Pişkince sırıtarak gözleriyle etrafa bakındı. İrem kolumdan tutarak beni dinginleştirerek ona dalmamı engellerken beni takmadan İrem'e kaş göz yaptı. Kendimi tutmaya çalışarak sinirle kolumu çektim.
"Ben gidiyorum İrem. Sinan Abiyle buluşacağız"
İrem ayak parmaklarının üstünde yükselerek yüzümü yüzüne çektiğimde kalbimdeki hızın arttığını hissettim. Derin bir nefes alarak gözlerine baktım. Yanaklarına düşen pembelikle dudaklarını yanağıma bastırdı. Nefessiz kalıyordum
"Seni bekliyorum. Konuşacağımız şeyler var. Dün gece anlatacağım diyip otele gidelim dedin beni uyutmuşşun göz altlarına bakılacak olursa da hiç uyumamışsın. "
Şefkatle baktım gözlerine. "Ne fenasın be İrem."
Hınzır bir şekilde güldü. Başımı iki yana sallayarak Savaş'a ters bir bakış atıp odanın kapısını aralayarak dışarıya çıktım. Kapıyı kapatmak üzereyken Savaş telaşla konuştu: "İrem Cansu bugün kredi kartından 50.000 TL havale yapmış. Bir de buraya tek kişilik bir uçak bileti almış. Buraya birisini getiriyor. "
Kaşlarımı çatarak kapıya biraz daha yaklaştım. Savaş'ı niye bu kadar geriyordu ki Cansu. İrem çığlık atarak cevap verdi.
"Kime para yolladığını bulabilir misin? Ve uçak bileti kime?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANDER SEVDAM
General FictionHırçın bir adamın poyraz bir kadını sevmesinden feyz alan iki bakinin soluksuz aşkı