23

1.8K 138 8
                                    

Selamlar 💜

***

Uçsuz ve bucaksız bir ormana dalıyordu kız çoçukları. Bir kurdun veya bir yaratığın çıkabileceğini bilerek giriyordu ormana. Çünkü bir kahramanın gelip onu koruyacağını biliyordu. Doğduğundan beri masallarla avutulan çoçuklar böyle düşünürdü.

Gecenin ortalarında bir bebek sesiyle uyandığımızda bunu düşünmüştüm. Gözlerim kan çanağına dönmüştü. Hepimiz benim odamdaydık. Ben Öykü Abla, Sinan Abi, Ulaş ve Savaş'la kızı. Erkekler koltukta ve yerde yattığında biz de benim yatağımda yatmıştık. Duru kendini parçalarcasına ağlamasına rağmen Savaş duymuyordu. Ulaş başını elleri arasına alarak ovalamaya başladığında "Savaş!" diye bağırdım. Duru daha da ağlamaya başladığında sinirden bende ağlamaya başladım.

"Ulaş bir şey yap"

Bıkkınlık ve ağlamaklı sesimle Ulaş'a konuştuğumda benim konuşmamı bekliyormuş gibi ayağıyla Savaş'ı tekmeleyerek yere düşürdü. Şey Ulaş ve Savaş koltukta yatmıştı. Savaş koltuktan düşerek anca uyandığında rahatlayarak bebeği kucağına verdim.

Uyku sersemliğiyle bize bakıp başını bebeğe indirdiğinde hiçbir şey yapmadan uykuya geri daldı. Ben "yok artık" diyerek onu dürtecekken Ulaş kolumdan tutarak durdurdu beni.

"Duru ağlamıyor"

Bakışlarım Duru'ya kaydı. Mavi gözleri her an kapanacak gibiydi. Başı babasının gövdesinde babasının kolundaki saate bakarak uykuya dalmak üzereydi. Boğazım düğümlendiği zaman Öykü Abla "oy nenem" diye konuştu.

"Bir anne sevgisine bir de evlat sevgisine inanırdım. Meğer baba sevgisi de mühimmiş"

Başımı sallayarak yatağa yattım. Cenin pozisyonuna gelerek Savaş'la kızını seyre daldım. Duru bir uyanık bir yarı uykulu bir şekilde babasının kıvırcık saçlarına uzanmaya çalışıyordu. Yeşil gözlerimi kırparak üstüme değen bakışlara döndüm. Göz rengi mühim değildi. O gözün hangi kalpte olduğu çok mühimdi. Beni boğan o gözler Ulaş'ın kalbine aitti. Ne olursa olsun onundu kalbim.

Gülümseyerek bana baktığında sosyal medyada ona takılan lakaplardan biri geldi aklıma. Kedi adam...

Güldüğümde gözlerim kapanarak uykuya teslim etti ruhumu. Perdeler kapanmıştı. Biraz geç biraz kısa.

***

Güneş gözlerimden içeriye sinir bozucu bir şekilde giriyordu. Başımı iki yana sallayarak öfkeyle oturduğum yerde doğruldum.

"Beni attınız cam tarafına. Anlamadığım şey bu mevsimde bu güneş neden?"

Ulaş yanımda oturuyordu. Yanağımdan makas alarak kurban olduğum sesiyle konuştu: "Bir güneş güzele vururmuş ve güneşi unuttum şu an"

Gülerek başımı güneşe ters bir yere çevirdim. "Daha ne kadar yolumuz var?"

Cevap vermeden omzunu kaldırarak indirdiğinde oflayarak arabanın camından kendimi uzak tutmaya çalıştım.

Nerden baksanız bir yarım saatin ardından alışveriş merkezinin önünde durduk. Dizi çekimleri yarın meşhur Nefes Tahir mekanında olacaktı. Kayalıklara karşı özgürce mavi dolu...

Çekimi düşündükçe içim içime sığmıyordu. Ulaş ellerinin içine elimi aldığı zaman Öykü Abla çaktırmadığını sanarak kolumu dürttü. Hep bir iyi anı katiliydi bu kadın ya.

Ulaş yanımızdan tüymeye kalkıştığında kaşlarımı çatarak tamamen Öykü Abla'ya döndüm. Eliyle ağzını kapatıp paşasının arkasından baktığında gözlerimi üstüne diktiğimi anlayıp bana döndü.

ANDER SEVDAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin