'susarsak eğer bu dalgalara yazık olmaz mı?'
***
Çocukların hayalleri geniş derlerdi hep ama önlerine küçük bir resim defteri koyarlardı. O yüzden hep gökyüzüne bakmıştım. Orası bir sonsuzluktu. Kaleminde hayalin vardı ve karışan kimse yoktu. Silgin toz yapmıyordu ki !Ruhumdaki eksik yamalardan biri de buydu işte. Tuhaf bir düşünce yapısı. Ellerimi birbirine sürterek soğuk havada ısınma gibi bir saçmalık yaptım.
"Saçmalık!"
İrkilerek Öykü Abla'ya döndüm. Gözleri ateş ediyordu valla.
"Ne saçma Ablam?"
Gülerek elindeki taşı denize fırlattı.
"Ablam biraz düşününce çok saçma değil mi? Dün sabah senden bir şans isteyen adam gecesinde seni terk ediyor. Ve bu adam Ulaş."
Kaşlarımı çatarak "Ne demek istiyorsun Abla?" diye söylendim. Ulaş'ın haklı olduğu tek bir yön bile yoktu. Diğer erkekler gibi demiyorum çünkü hiçbir ilişkimde böyle bir şey yaşamamıştım. Hiçbir adam ruhunu bağlamamıştı ruhuma. Çaresizce,umut dolu...
"Bak" dedi doğrulduğu yere tekrardan çökerek. Kayalıklardaydık. Çekime ara verilmişti. İlk beş bölümü bitirmiştik kafam rahattı şu an. Denize karşı oturmuş durum değerlendirmesi yapıyorduk. Gerçi Öykü Abla yapıyor bende tepki veriyordum.
"Bakıyorum" dedim saf saf. Göz devirerek elindeki diğer taşı da attı denize.
"Gidip Ulaş'la konuşsana belki söyler"
Alay edercesine güldüm. "Abla o daha Cansu'nun kim olduğunu açıklayamadı neden sözlendiğini mi söyleyecek. Yok diziye ara veriyoruz yine devam ediyor gibi."
Kahkaha attığında bende ona eşlik ederken birden gelen duygu seli omuzlarımın sarsıla sarsıla ağlamama sebep oldu. Gözlerimden yanaklarıma doğru süzülen yaşların her birine Ulaş'a beslediğim öfke artıyordu. Nefret edemiyordum. Kin tutmazdım, ama beni koyduğu durum yakıyordu canımı. Öykü Abla "Oy kurban olduğum" diyerek beni göğsüne çektiğinde daha sesli bir şekilde ağlamaya başladım.
"Canım yanıyor Abla!" Ağzımdan anlamsız kelimeler çıksada Öykü Abla beni anlamıştı. Ruhumdaki boşluğun kıymetini şimdi anlıyordum. Ben ruhumun cennetini Ulaş'a devirmişim de haberim yokmuş.
"Şşh! Bunun peşini bırakmak yok İrem. O Cansu'da sevmediğim bir şey var. Ulaş'ı bir şeyle mi tehdit etti acaba?"
Burnumu çekerek başımı kaldırdım.
"Abla öyle bir şey olsa gelir bana der bir çözüm yolu buluruz. Ama yani seviyor demek ki o kızı. Ben hayatımda hiç reddedilmedim yani hiçbir ilişkim de tercih meselesi olmadım. İlklerimin hepsi bu adamla olmak zorundaymış gibi."
Oflayarak başımı ellerim arasına alarak şakaklarımı ovaladım. Öykü Abla "bir dakika" diyerek kolumu dürttü.
"Biz de onun yaptığı gibi yapalım"
"Ne?"
Gülerek bedeniyle tamamen bana döndü. "Şu gazeteci mi ne vardı ya?"
"Savaş" dedim gülümseyerek. "He işte neyse o çocuğu sevgilin gibi kullan. Ulaş da olduğu yerde ikiye ayrılsın"
Başımı iki yana sallayarak kaşlarımı çattım. "Abla ben burada kullanıldığım için ağlıyorum sen de git Savaş'ı kullan diyorsun. Hem ben zaten Savaş'ın yanında gülebiliyorum onunla güzel bir şekilde vakit geçiriyoruz hatta farklı yerlerde farklı şartlarda tanışsak ilişkimiz bile olabilirdi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANDER SEVDAM
General FictionHırçın bir adamın poyraz bir kadını sevmesinden feyz alan iki bakinin soluksuz aşkı