Hiçbiriniz Anlayamazsınız!
Bu Öyle Bir Yürek Yangını ki
Nefes Alırken Ölmek, Yaşarken Kefene Girmek Gibi
Ciğerlerine Kurşunlar Yağdırıp
Vücudunun Yok Olması Gibi
Ruhsuz Bir Bedene Dönüp, Yaşıyorken
Yaşamıyormuş Gibi
En Sevdiğini Kaybedip, Zehir İçinde Yüzmek Gibi
Gözümün Önünde Öylece Duruyor
Ve Ben Birşey Yapamıyorum
Çaresizliğin Dibini Vurmuşken, Hayatımın En Güzelini Kaybettim, Bundan Sonra Ne Yaşarsam Yaşayayım Elif'in Acısı Kadar Koymaz Bana.
~ Doğan Soysal ~
🥀
Uyandığımda minik kızım Simge ablamın kucağındaydı ellerimle yüzümü sıvazlayıp iç çektim ve tavana baktım, o kadar çok sakinleştirici almıştım ki ne ağlayabiliyordum nede bağırıp çağırabiliyordum, konuşmak bile istemiyordum öyle bir hiçliğin dibini vurmuş bekliyordum.
Herşeye hazırlıklı olun
O komada
Gözlerim dolsa bile akmıyordu boğazımda öyle bir yumruk vardı ki nefesimi tıkıyordu sanki yaşamam büyük bir haram gibi, gözlerimde birikiyor ağlayamadığım için daha çok boğazıma yumruk iniyordu, dişlerimi ve yumruklarımı sıkarak bekledim ve sadece tavanı izledim o sırada minik kızım ağlamaya başlayınca gözlerimi kapattım sonra tekrar açtım Simge abla bana bakarken bende ona döndüm bana tedirginlikle bakıyordu. "Onun karnı çok aç, anne sütüne ihtiyacı var ne yapacağız bilmiyorum"
"Yeni doğuran bir kadın bulalım hem kendi evladını hemde benim kızımı besleyebilir bunun için kaç para isterse veririm yeter ki kızımın aç karnı doysun"
"Doğan istersen ona bende...süt verebilirim" dediğinde bakışlarını kızıma çevirdi kaşlarımı çatıp yerimde doğruldum ve iç çektim.
"Yiğit hala süt mü içiyor senden?"
"Biliyorsun ki Yiğit daha bir yaşında, üç yaşına gelene kadar anne sütüyle beslemem onun daha yararına olur" kızım daha çok ağlamaya başlayınca hemen ayağı kalkıp üzülerek kaşlarımı çattım ve dişlerimi sıkarak başımı salladım.
"Ver sütünü kızıma aç bırakma"
"Tamam" dediğinde ceketimi alıp hemen odadan çıktım oda kızımı emzirmek için kapıyı kapatınca iç çekerek kapının yanındaki koltuğa oturdum, başımı duvara yaslayıp öylece karşımdaki duvara bakıyordum Elif gözlerimin önünden kayıp gidiyordu ve ben birşey yapamıyordum, iki elim iki ayağım tutulmuş sen oturup sadece acı çekişini izleyeceksin diyordu bana, ben ne yapmıştım? Ben ne günah işledim de, o benim elimden alındı? Tecavüzcüleri öldürdüm, şiddete uğrayanları kurtarıp milleti topa tuttum, aman çocuklar uyuşturucu içmesin aman satıp da başkaları bu belaya girmesin diye kendi canımı feda ettim, kim uğruna? Bir hiç uğruna! Yardım ettim de ne oldu ki, bunu yapan her kimse yine Elif'i benden aldı, ama bulacaktım yılan deliğini de girse bulacaktım bunun için telefonu çıkardım Kaan'ı aradım ama cevap vermiyordu yerine dayımı aradım cevap verdiğinde iç çektim.
"Dayı benim evime gidelim güvenlik kameralardan belki neler olduğu anlaşılır" dediğimde onayladı, hemen hastaneden çıkıp otoparkına indim ve hiç oyalanmadan binip gazladım, adamlarıma haber ettim neredelerse hemen gelmelerini söyledim onları yurt dışına yollamıştım bir kaç çeteyi gözetim altında tutuyorlardı işleri bittiğinde amcam söylemişti kısaca telefonda bugün geleceklerini bildirmişti bende burayla ilgileniyordum ama başıma bunların geleceğini bilseydim, on bin adam dikmezdim ben başlarında yıllarca beklerdim!
Eve geldiğimde adamlarım ve amcam kapıda bekliyordu hemen anahtarla kapıyı açıp içeri girdim yerde hala kan izleri vardı dişlerimi sıkıp ellerimi açıp kapatırken amcam sırtıma dokundu. "Kasım" dediğimde adamım hemen yanıma geldi yüzü buz kesilmişti gözleri hala yerdeki kana takılı kalmıştı, iç çektim. "Esma Sultan'a haber et hizmetçiyle beraber eve gelip temizlesinler"
"Olur efendim" dediğinde numarayı ona verip yukarı çıktım, hemen çalışma odama girip bilgisayarı açtım.
"Allah verede yüzü görünsün!"
"Merak etme görünmese bile buluruz" dediğinde hiç oyalanmadan şifreyi girip sistemi açtım olayları izlerken kamera arka taraftaydı adamın sırtı görünüyordu dişlerimi sıkarak ön kamerayı açtım merdivenlerin bulunduğu köşedeki kameraya erişip yakınlaştırdım ve netleştirdiğim zaman kim olduğunu görünce buz kesildim, amcam tek kelime bile edemiyordu o anda dünya başıma ikinci kez yıkılmıştı, çünkü en güvendiğim adam hem paralarımı hem saatimi hem hisselerimi çalıp diğer yandan karımı elimden çalmıştı...hırsızlık yaptığının videolarını da izledim artık rengini belli edince daha geçmişlere baktım bunları görünce bir kez daha şaşkınlığıma yenik düşüp gözlerim dolmuş bir şekilde ekrana bakmıştım.
🥀
Onu bulduklarında adamlarım, yaka paça getirmişlerdi depoma kanıt olarak da bilgisayarı yanıma almış ikincileri kopyalamıştım öyle bir kırgın öyle bir öfkeliydim ki...bunun tarifi yoktu anlatamıyordum bile. Kaan namı diğer Dinçer tabi, dolandırıcı olduğu ve sürekli isim değiştirmesinden dolayı kendisinin bulunması zordu şimdi ise karşımda korku dolu gözlerle bakıyordu bense hiçlik boyutuna hapsedilmiş ruhsuz biri gibi ona bakıyordum gözlerim dolu dolu dişlerimi sıkıyordum boğazımda toplanan kandan gözyaşlarına en sonunda daha fazla dayanamadım yanaklarımdan akmaya başlayınca oda ağlayarak yüzüme bakmıştı. "Neden? Bunu bana neden yaptın? Yediklerimiz ayrı gitmezdi, biz seninle dosttan bile öte, kardeştik ulan!" diye gürlediğimde gözlerini sımsıkı kapattı ve ağlayarak başını sola çevirince öfkeyle bağırmaya devam etmiştim. "Ne alıp veremediğin vardı karımdan ve çocuğumdan? Ulan madem bana düşmansın neden bana yaşatmadın yaşatmak istediklerini orospu çocuğu, karımdan ve daha doğmamış çocuğumdan ne istedin sen it oğlu it hayvan!" diye bağırdığımda başını iki yana salladı.
"Doğan..."
"Kes!" diye gürledim ağzına bir tane yumruk indirdim, ardı ardına suratına girişmeye başladığımda ağlayarak başını benden kurtulmaya çalıştı saçlarını tuttuğum gibi onu kendime çektim. "Seninle sonra hesaplaşacağız!" dedim ve serbest bıraktım, adamlarım hemen başında nöbet tutmak için masaya geçerken ağlamaya başlayarak arabama bindim.
Hastaneye geldiğimde ilk işim kızımı görmek oldu Simge abla onu kollarıma verince gülümseyerek kızımın başını okşadım minik burnunu öptüğümde gülümsedi Simge abla da bebek gibi sesler çıkarınca gülümsedim, ellerimin üzerindeki kan lekelerini görse de birşey dememişti ama merak eden bakışları görünce söylemek istedim. "Yapanı buldum abla...benim en güvendiğim arkadaşım can dediğim arkadaşım Kaan yaptı" gözleri büyünce elleriyle ağzını kapattı. "Hisselerimi çalmışlar neymiş şirketimi batırmak istiyorlarmış aptallar!" güldüm. "Aldıkları hisseler sahte hisse, ben o kadar aptal biri değilim! Eve hırsız girer diye sahte hisseler bastırdım gerçeklere silah odasındaki demir kapının içinde"
"Doğan senden korkulur"
"Bu yüzdem karımı vurdular değil mi abla?" dediğimde birşey demedi, kollarını birbirine dolayıp alt dudağını ısırdı.
"Peki şimdi ne olacak?"
"Paralarım da sahteydi o kadar parayı aptal olan bir insan bile o kasaya koymaz, onlarda gerçek olan hisselerin içinde demir kapının arasında duruyor, ince işçilik ev benim tasarımım olduğu için kapının arasını açtırdım boşluğa içini koyup demirle tekrar kapattırdım ama saat gitti ona üzülecek değilim önemli olan hisseleri kurtarmak"
"Onlar hisseleri satmak için veya şirketi batırmak için avukata baş vursalar..."
"Avukat hiçbir işlem yapamaz, çünkü hisselerin hepsi sahte" dediğimde gülümsedim, kızımı ona verdiğimde gülümseyerek eline aldı ağlamaya başlayınca Simge ablam onu salladı.
"Acıktı minik serçe"
"Teşekkür ederim Simge abla Allah senden razı olsun, kızıma sütünü veriyorsun annelik yapıyorsun" dediğimde yine gözlerim dolunca oda ağlamaya başlayarak kolumu sıvazladı.
"Ne demek Doğan, iyi gününde dost kötü gününde dost olmayacaksak ne anladım ben kendi insanlığımdan? Bir insan azıcık kendisinden utanır kendisine saygısı yok, yapılan iyiliklerin hürmetine yapmaz ama yok nerede öyle?"
"Elif nasıl?" diye sorduğumda gözlerim donuklaştı yanaklarımdan yaşlar akarken, oda burnunu çekti.
"Komada hala" dediğinde gözlerim sımsıkı kapatıp hıçkırdım.
Yanındaydım onun, öylece yatıyor makinelere bağlı duruyordu yüreğimdeki feryad içimi parçalarlar dışarıya sessiz olmak ne zordu? Öldürüyordu beni sanki, kan beynime sıçrıyor kafamın içini patlatacak derecede baskı yapıyordu, ağlamaya başlayarak ellerimle yanaklarımı sildim hıçkırıklarım arasından ismini söyledim sonra ayağı kalktım yanına gittim elini tuttum ve alnımı alnına dayayıp ağlayarak konuştum.
"Elif'iiim...seni sevdiğim için özür dilerim, seni hayatıma soktuğum için özür dilerim, eğer bunları yapmasaydım sen burada yatıyor olmayacaktı Elif'im...dayanamıyorum Elif boğazıma tıkanıyor nefeslerim boğazımda yapışıyor sözler çıkmıyor ağzımdan derdimi kimseye anlatamıyorum gözümün önünde ölüyorsun ve ben yardım edemiyorum" deyip hıçkırıklar içinde ağlamaya başladığımda kapı açıldı yanaklarımı silip burnumu çektim onun son mis gibi kokan kokusunu içime çektiğimde ciğerlerim tıkandı soluğum kesildi o anda omzuma konan elle dişlerimi sıkıp başımı kaldırarak yan çevirdim. "Ne var doktor?"
"Hastayı bu kadar görmeniz yeterli"
"Dünkü doktor nerede? Sen kimsin?"
"Cahit beyin acil bir hastası olmuştu küçük bir kıza araba çarpmış sanırım onunla ilgilenmek için izin aldı yerine ben geldim" dediğinde şüpheyle adamın yüzüne baktım pek doktor olunacak bir tip yoktu top sakalları hafif gür saçları beni iyice şüphelendirse de başımı salladım. Yarım saatin ardından kapı hızla açılınca neye uğradığımı şaşırdım hemen oturduğum yerden kalkıp içeriye baktığımda Elif'in kalp ritmini gösteren çizgilerin dümdüz olduğunu görünce korkuyla ve hüzünle ileri atıldım.
"Elif!"
Bir Saat Önce.
Yazarın Anlatımdan.
Dinçer yaptığı ihanetten dolayı pişman değildi ama Elif'i vurup çocuğunu annesiz bırakmak da istememişti evet Elif yaşayacaktı ama öldü süsü verilecekti o çocuk büyüdüğü için annesinin yokluğunu dolduramayacaktı ki? Tıpkı kendi annesinin yokluğunu dolduramadığı gibi, acil telefon açması gerekiyordu Doğan'a herşeyi söylemek zorundaydı bir çocuğun hayatını annesiz geçirmesinin ne olduğunu iyi bildiği için o çocuğun hayatını da karartmak istemiyordu başını korumalara dikti. "Acil telefon etmem gerek lütfen"
"Verelim de adamları ara yerimizi bulsunlar değil mi? Çok zekisin ama bizim kadar değil"
"Yalvarırım bir çoçuğun hayatı söz konusu? Doğan'ın kızıyla ilgili" dediğinde adamlar birbirilerine baktılar. Anlaşma yapılan ile yapılan adam ofisinde yine sigarası ve gazetesiyle dururken içeriye adamlarından biri girdi, gözleri telaştı bakıyordu adam başını kaldırıp adamına baktı ve kaşlarını çattı.
"Ne var ne oldu?"
"Ağabey Doğan denen adam Dinçer ağabey bulmuş depoda tutuyor" dediğinde adam dişlerini sıkıp küfür ederek sigarayı duvara fırlattı o sırada telefonu çalınca ekrana baktı tanımadığı bir numara görse de açmaya karar verdi.
"Alo?"
"Alo benim Dinçer"
"Nasıl aradın beni? Kimin bu telefon?"
"Doğan'ın adamlarından birinin..." adam dişlerini sıkara infas hareketi yapınca adamına başını salladı bilgisayar odasına yönelince adamı kapıyı açtı oda hemen içeri girip gözlüklü çocuğa sinyali bulmasını belirtircesine ekranı gösterdi adam numarayı numarayı gösterip çocuk yazınca hemen telefonu tekrar kulağına tuttu.
"Sen ne yaptığının farkında mısın? Bizim yaptığımız anlaşılacak gerizekalı!"
"Dinle beni orospu çocuğu paran kalsın istemiyorum evet Doğan'ı sevmiyorum ihanet ettim ama Elif'in ve bebeğin suçu yok bu yüzdem planı iptal et hemen! Adamlar Elif'i kaçırmayacak"
"Çoktan komada olduğunu ayarladığım sahte bir doktorla beraber söyledim"
"Elif'ten uzak durun Doğan'la teke tek kalın"
"Ben ondan böyle intikam alacağım ve sen karışamazsın, şimdi var mısın yok musun?"
"Yokum! Elif'ten uzak durun yoksa yemin ederim Doğan'ı ararım herşeyi söylerim!"
"Tamam tamam söyleme!" telaşlı ve korkulu sesi duyan Dinçer hafifçe başını salladı. "Peki kıza birşey yapmayacağız geri çekileceğiz" dediğinde adam sinyalin tespit yerini görünce gülümsedi ve rol yaparak devam etti. "Paranı veririm oradan kurtulmaya bak ben yurt dışına çıkacağım eğer poliselik durum olursa biraz zorlaşır beni bulmaları" dediğinde Dinçer telefonu kapattı, adam ise gülerek başını kapattı. "Bu gerizekalı kendisini zeki sanıyor ama aptalın teki! Toplanın gidiyoruz Dinçer'in işini halletmeye, yoksa Doğan'a ötecek? Sizde doktoru arayın arabayı hazırlasın ve planı devreye soksun!" deyip hızla odadan çıktı. Depoya geldiklerinde adamları iki el havaya ateş edince adamlar hemen dışarıya çıktı Cavit ikisini birden vurup yere serince yetmedi kafalarına da kurşun sıkınca deponun içine girdi, Dinçer korkuyla ikisine bakarken başını iki yana salladı.
"Sahtekar köpek!"
"E ne bekliyordun? Seni zaten öldürecektim hisseleri alır almaz paraları alır almaz zaten öldürecektim üzerine Elif'i yok etmeme yardım ettiğin için teşekkür ederim yani sen şuan, aptal ve elimde kukla olmuş oluyorsun" deyip silahın namlusunu Dinçer'in alnına dayadı ama Dinçer alayla gülümsedi.
"Biliyor musun, sende aptalsın! Ama bunu sen zamanla anlayacaksın ben söylemeyeceğim ve Doğan seni bulduğunda esas seni öldürecek" dediği gibi Cavit dişlerini sıktı ve ona bir kurşun sıkarak işini bitirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀 MAFYA : Acem Kızı 🥀
RomanceSen Ne Güzel Bir Hasretsin Her Sana Bakışımda Doymam Sen Ne Güzel Bir Dertsin Her Bakışında Beni Yakıp Kavuran, Her İçime Çekişimde İçimde Fırtınalar Koparan Sen Ne Güzel Bir İnsansın Her Dokunduğunda, Her Öptüğünde Hiç Yaşamamışım Gibi Tekrar Yaşam...