Bizler Sabırlıyızdır Cahildir Deriz
İkincisi Tekrarlanır Ders Çıkarır
Hatasını Anlar Tövbe Eder Deriz
Ama Üçüncüsü Olursa Affetmeyiz
Değil Tek Ordu, Üç Ordu Birden Yok Ederiz
~ Doğan Soysal ~
🥀
"Bu dosyaları benim çalışma odama bırak Kasım, bir ara gelir bakar imzalarım şuan bunlar için vakit ayıramam bu gece bir operasyonumuz var" dediğimde başını sallayıp işlerle ilgili evrakları aldı ve odadan çıktı tekli koltukta oturan Kaan iç çekerek bana bakmaya devam edince sıkıntıyla elimi alnımda gezdirip dudaklarımı büzdüm.
"Ne operasyonu?" diye sorup yerinde doğruldu dirseklerini dizlerine dayayıp ellerini kenetleyince sandalyemden kalkıp bende karşısına oturdum ve dişlerimi sıktım.
"Şerefsiz Ertan...Nazım beyin doğan gayrimeşru çocuğu?"
"Yine ne yapmış?"
"Başka ne yapacak? Uyuşturucu satıyor"
"Onun babası hayatta mıydı? Hatırlamıyorum"
"Öldürüldü"
"Hım"
"Ben onu uyardım yapma dedim geveledi artık esrar kafasıyla söyledi tabi...ikincisini uyardım olmadı yine haberi geldi sattığına dair...bu çocuğun beyni basmıyor"
"Öldürecek misin?"
"Yapabileceğim birşey yok" deyip iç çektim, bir süre sessizlik olunca Kaan çekinerek sordu.
"Şey...Elif'le durumunuz nasıl?"
"Ona sevdiğimi söyledim" yüzümde bir tebessüm oluştu, sonra burukça bir gülümseme.
"Ne güzel bu durumda siz..."
"Hiçbir şeyiz Kaan...bana inanmıyor sevmediğimi düşünüyor, sevgimi bedenine ait olmak için yalan söylediğimi sanıyor"
"Bu kötü işte"
"Ama öyle değil sevgim...gerçekten sevdim Kaan aylardır izledim Elif'i ben...sence sevmeseydim izler miydim? Sevmeseydim gitmemesi için zorla tutar mıydım?"
"Hayır tabi ki seni tanıyorum...ama biraz zaman ver kıza...belki oda zamanla sever seni belli mi olur?"
"Hiç sanmıyorum çok inatçı ve güvensiz"
"Bak kardeşim şunu unutma...kızlar ilk bir kaç ayını güvenip güvenmeyeceği konusunda tartıştıktan sonra aşık olur yada hayatına girmene izin verir"
"Nerenin sözü bu?"
"Sosyal medyada okudum"
"Ne kadar güzel teselli edici? Her güvenen seviyor aşık oluyor? Saçmalığa bak! Herkes güvenip gerçekten sevseydi dostluklar ve aşklar ölene kadar sürerdi"
"Orada haklısın evet" deyip sustu.
Elif Demiray.
Ne yataktan çıkasım vardı ne yemek yiyesim, hiçbir keyfim yoktu beyefendinin beni tutsak ettiği evde ne yapabilirdim? Kitap okuyup film izlemek falan mı? Normal olan şeyleri beni zorla evde tutan kişinin evinde bunları yapmak çok saçmaydı hiçbir şey önemli değilmiş gibi yapamazdım, evet hayatımı kurtarmıştı minnettardım beni o pisliğin kollarından çekip kurtarmıştı o ara sokağa gelmeseydi ben ikinci kez ölecektim ama istediğim bu noktalara gelmek planımda yoktu hiç hesapta olmayan şeyler yaşıyordum mesela o benim hayatımı kurtarmıştı yapması gereken şey beni kendi hayatımla baş başa bırakmasıydı ama o sevdiğini iddia edip zorla tutuyordu hayır yani zorla tutması gerçekten seven bir insanın böyle yapması mı oluyordu? Bence seven insan, sevdiği insan ne istiyorsa karışmaması gerekiyordu neyle mutlu oluyorsa öyle olsun demeliydi ama belli ki o bu yönden yana sevmiyordu, yan dönüp gözlerimi tekrar kapattığımda aşağıdan kapı sesleri geldi uyuyor numarası yapmak en güzeliydi, odanın kapısı açılınca iç çekişini duydum sonra ayak sesleri yavaş yavaş yatağa yaklaştığını belli edince istemsiz bir şekilde kalbim hızlanmaya başladı kaşlarımı hafifçe çattım bu kalp neden hızlanmıştı? Bir ayak sesiyle ürküyor diye mi yoksa istemeyip de olsa itiraf edip yakışıklı yüzüne bakacağım için mi? Yatağın bir kısmı çökünce nefesimi düzene sokmaya çalıştım, hafif soğuk eli yanağıma değince irkildim beklemiyordum çünkü dokunacağını, kıkırdadığını duyduğumda içimden küfür ettim. "Uyuma numarası ha? Zekice" ses çıkarmadım kesin kendimi yem etmem için bir oyun oynuyordu avlamak gerekirken avlanamazdım, tekrar iç çekti. "Elif kimi kandırıyorsun? Uyumadığını biliyorum" dediğinde ofladım ve gözlerimi açtım eli hala yanağımda geziniyordu kibarca itip yerimde doğruldum ve dizlerimi kendime çekip kollarımla bağladım kurşun rengi gözleri yüzümü inceledi bana doğru biraz yaklaşınca yorganı tutup kendime çektim ve kollarımı göğsüme siper ettim o daha çok dibime girmişti burunlarımız değecekti azıcık daha yaklaşsaydı, istemsiz bir şekilde yanaklarım kızarmaya başladı çok sıcak olmuştu. "Sen hala yatakta mısın?"
"Görüyorsun işte?"
"Neden kalkıp birşeyler yemedin?"
"Canım istemiyor..." yakınlığı beni sinir etmişti. "Ayrıca geri çekilir misin?" yanaklarım daha çok ısınıp terleme aşamasına geçtiğimde çapkın bir şekilde çaprazca gülümsedi.
"Çok mu sıcak oldu?" cıkladım ve yüzümü buruşturdum.
"Terbiyesiz ahlaksız" güldü ve tek koluyla boynuma sarıp çekince başımı tuttu ve göğsüne yaslattı geri çekilmek için hamle yaptığımda beni daha çok kendisine kenetledi.
"Hasta mısın yoksa?"
"Değilim"
"Çok sıcaksın" alttan gülmeye başlayınca hangi noktalara çektiğini fark ettim ve sinirle onu ittim gülerek tekrar beni kendisine çekti ve ciddi konuştu. "Şaka yapıyorum güzelim hemen ciddiye alma...hadi kalk birşeyler ye"
"Emrinin aşamayacağı bazı şeyler var"
"Öyle mi?"
"Evet"
"Emir veriyorum lan kalk yemeğini ye yoksa ben seni kendi ellerimle kucağıma oturtup yedireceğim hadi yerine getirme bakayım? Dediğimi yapmıyor muyum?" dediğinde gözlerim açıldı ve hızla geri çekildim, son derece ciddi ve karizmatik aynı zamanda inatçı bakıyordu dediğini yaparcasına gerçekten savaş verecek bir, üç yüz spartalı gibi bakıyordu, hemen yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım odaya geri döndüğümde ayağı kalkmış ellerini cebine koymuştu ve soğuk bakıyordu. "Güzel" deyip odadan çıkınca sızlanarak bende peşinden gittim. Kahvaltının ardından salonun perdelerine baktığımda sigara kokuyordu yüzümü buruşturup perdeyi tuttum ve kokladım bildiğiniz esrardan beter kokuyordu, bir merdiven alıp perdelerin oraya çektim ve çıktım kornişten takılı olan yerleri tek tek çıkarmaya çalışırken onun yanıma geldiğini ellerini beline attığını gördüm. "Elif sorabilir miyim acaba...ne yapıyorsun?"
"Keşler gibi sigara içmişsin leş gibi ayak kokuyor sanki? Evinin bir kız eli değmesi şart"
"Ben sigara içmem genellikle evime gelen arkadaşlarım olur içerler" ona doğru döndüm ve ellerimi belime koydum oda gülümseyerek bana bakıyordu ellerini cebine koydu.
"O zaman arkadaşlarına söyle salonda değil balkonda içsinler? Süs diye inşaa etmediler balkonu"
"Peki karıcığım" deyip dişlerini göstererek gülümseyince yüzümü buruşturup önüme döndüm merdiven hafifçe sallanınca dengemi kaybetsem de perdeye tutundum. "Dikkat et düşeceksin sonra senin kırık bacaklarınla uğraşamam" sinirle gözlerimi kapatıp açtım ve ona döndüm.
"Sen herşeye karışmasana?"
"Tamam karıcığım"
"Şunu söylemeyi keser misin?"
"Neyi karıcığım?" diye sordu tek kaşını kaldırıp gülümseyerek, bilerek yapıyordu! Sinirle nefesimi boşaltıp önüme döndüm tekrar konuştu. "Bir soru sordum karıcığım?"
"Şunu söylemeyi kes hemen"
"Neyi diyorum karıcığım bende?"
"Doğan çok gıcıksın!" diye çocuk gibi çemkirip perdeyi tekrar yerinden çıkarmaya çalışırken hala sınırını aşıyordu.
"Haa tamam anladım karıcığım..." üzerine basarak söyleyince oflayarak bir hışımla önüme dönerken ayağım boşluğa gelince çığlık attım havada uçarken Doğan hemen beni kucağına alınca derin nefes alıp bıraktım elimi sıkıca omzuna bastırmış diğer elimle kalbimi tutuyordum.
"Senin yüzünden!" diye çemkirip bakışlarımı ona çevirdiğimde gözleri yüzümü inceledi beni daha çok kendisine çekince ağzımdan bir inilti çıktı burunlarımız birbirine değiyordu.
"Evet herşey benim yüzümden karıcığım"
"Şunu söyleme!" diye çığlık attığımda gülmeye başladı. "Beni yere indir"
"Hayır"
"Sana indir dedim hemen" dediğimde tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu inadına daha çok çekince kendisine dudaklarımız birbirine değdi o anda yüzüm yanmaya başladı ve başımı indirdim dudaklarını alnıma değdirdi öpücüğü o kadar yumuşaktı ki hiç öpmemiş gibiydi yanaklarım daha çok yanarken beni usulca yere indirdi.
"Dikkatli ol yada yapma boşver bir hizmetçi çağırayım o yapsın"
"Bende yaparım"
"O zaman dikkatli ol" deyip yaklaşınca geri çekildim ama sırtım merdivenin demirine değince sıkıştım, uzanıp yanağımı usulca öptü burnuma hafifçe vurup yanımdan gitti, olduğum yerde kalakalmıştım.
Doğan Soysal.
"Arkadan dolaşmaya gerek yok direk silahlarınızla içeri girelim" Kaan hemen yanıma gelip iki silahını elinde tutunca bende tüfeğimi sol elimde tutuyordum, Ertan'ın evine geldiğimizde korumalar bizi karşıladı ellerimizdeki silahları gördüklerinde onlarda kendi silahlarını alınca hızla tüfeğimin namlusunu karşımdaki korumaya tutup dişlerimi sıktım. "Sesini çıkarırsan ya ölürsün...ya ölürsün"
"Ertan beyi size vermeyiz"
"Senin o bey dediğin kişi acaba beyliğe yakışıyor mu?" diğer korumlar daha gelince dış kapı açıldı, gözlerim Ertan'la birleşince dişlerimi daha çok sıkıp tüfeğimi ona doğru tuttum. "Korkaklık edip bücürlerini beni öldürmeleri için emir verecek misin?"
"Öldürün"
"Hiç şaşırmadım" dediğimde korumalar etrafımızı sarmaya başlayınca Kaan hiç uzatmadı iki silahını iki korumaya tuttuğu gibi ateş saçmaya başlayınca bende tüfeğimle karşımda duran korumayı vurdum arkamdaki adamlar korumalarla çatışmaya başlayınca sağ tarafımdan ve sol tarafımdan bana doğru koşan korumaları görünce tüfeği sırtıma yerleştirip belimdeki iki silahı çıkardım ve kollarımı iki yana uzatıp ikisini vurduğumda Ertan'ın yüzü bembeyaz olmuştu, canını kurtarmak için bir kedi gibi bakıyordu, çok geç kalmıştı. "Nerede kalmıştık? Bak misafirin geldi insan hoşgeldin demez mi? Ne kadar ayıp sana yakıştıramadım" dediğimde içeri girmemle sol elmacık kemiğime bir yumruk yedim bu beni hiç afallatmamıştı başımı çevirip baktığımda beş adam birden yüzüme bakıyordu dişlerimi sıkıp elimle hafifçe vurulan yere sürttüm ve alay ettim. "Eh idare eder ama bu kız gibi vurduğunu değiştirmez" deyip açıldığım gibi iki ton ağırlığında sert bir yumruk indirdim tam burnuna, çıkan kanlar yüzüne sıçramış ve olduğu gibi bayılarak yere yığılmıştı. "Böyle vuracaksın birader" Ertan korkuyla yüzüme bakarken bana yumruk atmayı deneyince hemen sola kaydım ve diz kapağına sert bir tekme indirince başımın üzerinde çıt sesi duydum önümden çıkardığım iki bıçakla onun bileğini tutup arkaya büktüm ve boğazına bıçağın birini sapladım diğerinin boğazına uzanıp sıktım ve onu karnından yaraladım, belimdeki silahın üst kısmını çekili tutup üç adama birden hızla peş peşe yağdırıp iç çektim, silahı belime koyup arkamı dönüp ona baktığımda diz kapağını tutmuş geriye doğru sürünmeye başlamıştı ellerimi belime koyup kaşlarımı çattım ve hafifçe başımı çevirdim. "Bu kaçıncıydı Ertan? Sana iki kere şans verdim cahildir bilmez yapar dedim ikincisini verdim tövbe eder bırakır dedim ama üçüncüsü ne ayak? Sana ben demedim mi tekrarlanırsa ve üç olursa beynini uçururum demedim mi?"
"Yapma Doğan..."
"Ne yapma lan? Senin ürettiğin getirttiğin mallar yüzünden kim bilir kaç kişi öldü!" diye bağırdığımda korkuyla ayağı kalkıp sekerek merdivenlere koşunca belimden silahı çıkarıp diğer bacağından vurdum, acıyla bağırıp inleyerek yüz üstü merdivenlerden çıkmaya çalışırken suratının tam ortasına tekme attım acıyla bir bağırış daha koparıp sırt üstü yatınca silahın namlusunu ona doğru tuttum ve son sözleri söyledim. "Ben sana gün gelir ansızın gelirim demiştim ve senin böceklerin sana ulaşmama engel olmaz onları aşar seni öldürürüm demiştim bakacağın en son yüz ve duyacağın ses ben olurum demiştim...şimdi geldik son noktaya? Babana benden selam söyle artık cehennemde beraber yanarsınız" diye alay edip üç kurşun beynine sıktım ve bulunduğum yerden çıktım, adamlarım hızla arabalara binerken bende arka koltuğa geçtim o sırada altı - yedi araba birden bize doğru gelmeye başlayınca güldüm ve Kaan'a baktım. "Köpekler sürü olmuş bizi kovalıyor"
"Kim aslanmış gösterelim o zaman kardeş" dedi Kaan ve gaza köklenip arabayı ters çevirdi ve bize doğru gelen arabanın üzerine sürmeye başlayınca tüfeğimi çıkarıp pencereyi indirdim ve dışarı çıkıp şöföre nişan alarak taramaya başlayınca bütün ön cam tuzla buz olmuştu Kaan yandan arabaya çarpıp diğer arabaların önünü kesmek için arabayı yan çevirdi ben tüfekle arka arkaya gelen arabalara sıkarken adamlarımda sıraya dizilmişti herkes arabasını siper edip dışarı çıkınca hızla arabadan indim Kaan beni korumak için kurşun yağdırmaya başlayınca hemen geri çekildim ve yolcu kapısını açıp arkasına geçtim oda yanıma gelmeye çalışırken adamlardan biri ona silah doğrultunca gözlerim büyüdü hızla yerimden kalkıp ensesinden tutmamla kolumdan vurulmam bir olmuştu, Kaan beni tutarak kenara çekince bizim adamlara el hareketiyle koruyun işareti yapınca bana doğru döndü acıyla inleyip kolumu tutarken Kaan küfür ediyordu. "Kardeş ne yaptın?"
"Vurulsa mıydın?"
"İyi misin?"
"Daha iyi olamazdım merak etme? Çok yediğim için alışkınım"
"Can borcum olsun sana"
"Saçmalama lan bak dalgana" güldü ve kıravatını çıkarıp kolumu sardı. "Hastaneye gitmemiz lazım"
"Gerek yok ben morfinle uyuşturup hallederim" dedim ve başımı bizimkilere çevirdim az bir kişi kalmıştı silahımı alıp bize yaklaşan adama doğru tuttum ve bacaklarından iki el ateş sıkıp vurdum.
"Kardeş az kaldı kişi sen git kanıyor çok"
"Anca beraber kanca beraber"
"Doğan..."
"Sus" diye lafını kesip başımı tekrar arkaya çevirdiğimde çatışma bitmişti, gülümsedim ve yerimde zorla da olsa doğruldum adamlarım ve başta Kasım olmak üzere bize yaklaşmıştı gülümsedim. "Herkese benden rakı"
"Tadından geçilmez"
"Aynen öyle bizim mekana gidin canınız ne istiyorsa alın benim hesabıma yazsınlar haydi koçlarım" dediğimde Kasım yanıma geldi ve endişeyle konuştu.
"Ağabey iyi misin?"
"Ufak bir yara geçer...gidin"
"Ağabey..."
"Kasım gidin haydi" dediğimde emrime uyup uzaklaştı.
Eve geldiğimde Kaan'da bana destek olmuştu, çalışma odama gidip oradaki ilk yardım çantasından iğne ve morfini bulup sandalyeme oturduğumda kanlar akmaya devam ediyordu canım biraz yansa da bu beni etkilemiyordu sırtımda bir kaç deliğin olması bir kurşunun lafı olmazdı.
"Kız nerede?" diye sordu Kaan, şişeyi tutup iğneyi sapladım ve şırıngayı çektim, dudaklarımı büzdüm.
"Odamdadır"
"Siz...beraber mi yatıyorsunuz?" diye sordu gülümseyerek, bakışlarımı ona çevirip tehlikeli bir şekilde baktım.
"Tedirgin olmasını istemediğimde koltukta yatıyorum ama bazen ona sarılıp uyumak istiyorum kendime engel olamıyorum...kolları büyülü Kaan...kendimi onun yanında yenilenmiş gibi hissediyorum ya kısacası ben olduğumu hissediyorum"
"Vay be...daha önce hiç duygularından bahsetmezdin ilk defa duyuyorum"
"O farklı biri hayatımda"
"Diğerleri gibi değil"
"Aynen...diğerleri ne? Tek gecelik ilişkiler ama bu farklı emin ol" deyip iğneyi çıkardım ve tam damar yoluna saplayacakken kapı açılınca bakışlarımı oraya çevirdim, gözleri endişeli ve korkuyla açılmış mavi gözlü ışık gelmişti.
Elif Demiray.
Onu görünce gözlerim şaşkınlıkla korkuyla ve endişeyle büyümüştü kolundan aralıksız kan boşalıyordu ama o kadar kuvvetli ve güçlüydü ki hiç etkilenmiyordu sanki hafif bir sıyrılmayla atlatmış gibiydi Kaan bakışlarını bana çevirip içten bir şekilde gülümsedi ve Doğan'a kısa bakış atınca oda başını salladı sonra yanımızdan ayrıldı, gözlerim yaralı koluna gitti sonra hızla yanına gidip kolunu tuttum kurşun izi vardı, korkuyla yutkundum ve bakışlarımı ona çevirdim gözleri üzerimde dolaşıyordu. "Sa-sana ne oldu bö-böyle?" kekelediğimde gülümsedi ve elini yanağıma koyup hafifçe okşadı.
"Merak etme güzelim iyiyim"
"Kolun çok kanıyor"
"Alışkınım"
"Ne yapacaksın?"
"Morfini damara vurabilir misin?" şaşkınlıkla yüzüne baktım.
"Morfinin sende ne işi var? Veriyorlar mı öyle halbu ki..."
"Tanıdık doktor vardı oradan aldım"
"Ben yapamam damara vuramam beceremem ki?" dedim elim ayağım titremeye başlayarak, başını salladı ve iğnenin ucunu damarına sapladı sıvıyı enjekte edip çekince şaşkınlıkla ve korkuyla hareketlerini izledim.
"Kurşunu da çıkaramazsın?"
"Be-ben mi? Asla yapamam"
"Korkulacak birşey yok..."
"Hayır Doğan yapamam yanlış birşey yaparım diye korkuyorum" dediğimde iç çekti ve eline makası alınca gözlerim büyüdü hemen yanından uzaklaşıp odadan çıktım ve salona geçtim Kaan bacak bacak üstüne oturmuş kaşlarını çatmıştı beni görünce içtenlikle gülümsedi tekrar.
"Nasılsın Elif?"
"İdare eder"
"Merak etme Doğan alışkındır"
"Açıkçası...çok aksiyon bir yaşantı? Bu yaşınıza kadar nasıl ölmediniz hayret içerisindeyim" güldü ve başını salladı.
"Çok yaralanma yediğin zaman işin püf noktalarını öğreniyorsun ve işini ona göre ayarladığın zaman hayatta kalabiliyorsun" dediğinde başımı salladım, uzun bir sessizliğin ardından Doğan çalışma odasından çıktı Kaan hemen ayağı kalkıp fısıldaştılar sonra vedasını edip gidince koluna baktım ve ayağı kalktım tedirgin bir şekilde kolunu tutup yarasına baktım sargı beziyle sarmalamıştı gözlerimi ona çevirdiğimde bana bakıyordu.
"Keşke doktora gitseydik?"
"Birşey olmaz ben kendi yaralarımı tedavi ettim hep bunca zamana kadar"
"İyi misin?" diye sorduğumda yaralı kolunu omzuma atıp kendisine çekti ve gözlerimin içine baktı.
"Bu gözler seni gördü ya...daha iyi olamazdım" dediğinde bakışlarımı kaçırdım ve hafifçe öksürüp geri çekildim.
"Ben yatıyorum...iyi geceler" deyip yanından hızla uzaklaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀 MAFYA : Acem Kızı 🥀
Storie d'amoreSen Ne Güzel Bir Hasretsin Her Sana Bakışımda Doymam Sen Ne Güzel Bir Dertsin Her Bakışında Beni Yakıp Kavuran, Her İçime Çekişimde İçimde Fırtınalar Koparan Sen Ne Güzel Bir İnsansın Her Dokunduğunda, Her Öptüğünde Hiç Yaşamamışım Gibi Tekrar Yaşam...