Zehirli Kanlar Yutmuşa Benzer
Her Ağladığımda, Her İçime Çektiğimde Ciğerlerim Patlar, Kaburgalarım Sıkışır Nefes Almam Bile Nefesim Benden Nefret Eder Soluğum Kesilir Ne Ginah İşledim Ben, Bunları Yaşadım?
Öldüm Ben Seninle Beraber
Bir Kefene Sarılmış, Gözlerime Bir Perde Çekilmiş
Sadece Senin Yüzünü Görürüm, Ağlarım
Sen Ölünce Bende Öldüm Elif
Yerin Dolmaz, Derin Bir Boşluğun İçindeyim
~ Doğan Soysal ~
🥀
Ölüm herkes için vardır hayvanlara bitkilere herşeye, ama hak mıydı ki yaşayacak olan insanın canı alınmamalıyken, ölecek olan insanların ellerini kollarını yaşaması hak mıydı? Onlar benim karımı elimden aldılar, evime girip hırsızlık yapıldı, ve onlar yaşıyor hayattalar? Ne güzel memleket! Allah bile adalet göstermiyor bana, ebür tarafta terazi yanlış ölçüyor sanırım!
O geceden sonda Elif'in kalbi durduğu gece doktorlar ne yapsalar olmadı ne etseler olmadı onu kurtaramadılar Elif'i gömerken Kaan - gerçek adıyla Dinçer - onu da gömmüşlerdi ben elimi bile sürmemiştim ellerimi önümde birleştirmiş Elif'in üzerine toprak attıklarını izliyordum, Simge abla kızımı tutarken başımı ona çevirdim kızım dudaklarını büzerek kaşlarını çatınca kollarımın arasına aldım ağlamamak için kendimi zor tutarken vücudum titriyordu mezarlığa gelmeden önce bir antidepresan bir de sinir ilaçlarımı alıp gelebilmiştim ebür türlü mümkün değildi, kızımın minik burnunu öperken gülümsedi bende hüzünle gülümsedim.
Bizi yalnız bırakma Elif, bak kızımızı getirdim sana gülümsüyor tatlı tatlı senin yokluğundan habersiz, Elif ben nasıl sensizliğe alışacağım? Ben nasıl o bir koca ömrümüzü yok sayıp hayatıma bakacağım? Elif yapamam, ben öldüm şuan sadece kızımız için dayanmaya çalışıyorum...Ama merak etme sevgilim sana acımadan üzerine kara topraklar atanı bulduğumda, elbet o zaman.
Namaz kılınınca herkes baş sağlığı dileyince arabama binmiştim Simge ablanın eşi ve oğlu yanımıza gelmiş baş sağlığı dilemişti, kızıma verdiği sütlerden dolayı tekrar razı gelip yolcu etmiştim, yapamazdım onun da bir oğlu ve idare etmesi gereken evi, işleri vardı? Bencil olamazdım. Kasım yeni doğum yapan bir anne bulmaya çalıştı hastanelerde adamlarımda başka bir hastane de arıyordu, bense gözlerim bulanık görmüş bir şekilde duşa girmiştim çıktığımda kızım ağlıyordu gülümseyerek yanına gidip kollarımın arasına aldım ve salladım susmayınca acıktığını düşündüm hüzünle kaşlarımı çattım. "Hira'm dayan prensesim sana süt bulacağım" dediğimde baş parmağımı tutup sıktı ağzı arıyordu parmağım dudağına değince emmeye başladı bu onu belki idare eder diye işaret parmağımı soktum emmeye başlayınca dişlerimi sıkarak yatağa oturdum telefonu çıkarıp Kasım'ı aradım nefes nefese kalmış bir şekilde konuşuyordu.
"Ağabey bulduk"
"Yeni doğuran kadını mı?"
"Evet ağabey şimdi kızı ikna etmeye çalışıyoruz gelmesi için"
"Zorla getirin, kızım ağlıyor!" deyip kapattığımda kızım biraz bağırmamdan dolayı ağlamıştı, kollarımda sıkıca sarıp işaret parmağımı verdim emmeye başlayınca ağlamaya devam başlayarak gülümsedim ve alnını öptüm. "Dayan kızım baban sana süt getirtiyor...gerçek annenin sütü gibi olmasa da" daha çok ağladım. "Yine de..." hıçkırdım. "İdare edeceğinden eminim" dediğimde sesim yükselmiş ağlayışlarım çoğalmıştı hemen aşağı inip sinir ve antioksidandan içtim ve salona gittim, kara saçlarını okşadım. "Annene benzeyeceksin diye ödüm kopuyor kızım... çünkü sana her baktığımda o gelecek aklıma" dediğimde kapı çaldı, ayağı kalkıp açtığımda iki adamım birden kızı tutuyordu bir başka adamın elinde ise yeni doğan erkek bebek olduğunu gördüm, kıza gözlerimi çevirdiğimde korkarak bana bakıyordu vücudu titriyordu kızın omzundan biraz daha aşağıda açık kahve saçları vardı gözleri bal rengiydi boyu Elif'ten biraz kısa ve zayıftı, soğuk bir şekilde yüzüne baktığımda çekinerek gözleri kızıma kaydı gözlerinde bir duygu belirdi...kaybediş, derin bir iç çektiğimde kız dikkatini bana verdi.
"Benden ne istiyorsunuz? Ve şu adamlara söyleyin öküz gibi kollarımı tutmasınlar canım acıyor ve ben daha yeni doğum yaptım!" dediğinde hırçın hali bir an Elif'i hatırlattı, gözlerimin önünde o koskocaman mutluluk dolu geçirdiğimiz günler geldi.
Bana sormadan bana kıyafet aldın ve ben gelip gelmeyeceğimi sana söylemedim
Söylemene gerek yok benim dediğim olacağı için gerek duymadım
Pardon ama senin evinde olmam hayatıma karışacağın anlamına gelmez
"Efendim, efendim" dedi Kasım ve elini gözümün önünde salladı, kızımın ağlama sesi kulağıma gelince hemen dalgınlıktan çıktım.
"Evet ne vardı?"
"Efendim demiştiniz ya hani? Süt..."
"Hatırladım tamam...içeri geçin buyurun" dediğimde kız bana deli bakışı atıp çocuğuna baktı adamıma ver dercesine bakınca başını salladı ve çocuğu uzattı annesi oğlunu öpüp koklarken imrenmiştim Elif yaşasaydı oda böyle kızımızı öpüp okşayacaktı, beraber içeri girdik koltuğa oturduğunda gözleri direk benim üzerimdeydi.
"Benden ne istiyorsunuz?"
"Kızıma süt vermeni"
"Ne? Siz çıldırmış olmalısınız!" dedi dehşet verici bir şekilde, kızım daha çok ağlamaya başlayınca gözleri şefkatle ona kaydı ağlamamaya çalışarak kızımı işaret ettim.
"Bak bu benim kızım ve şuan açlıktan ağlıyor açlıktan ölmesine, senin gibi bir anne izin vermemeli ve ben babası olarak onu böyle görmem beni öldürüyor anladı mı? Bunun için sana istediğin kadar para veririm yeter ki kızımı doyur" dediğimde yüzüme şefkatle baktı gözleri dolunca burnunu çekti ve hemen bebeğiyle beraber ayağı kalkıp yanıma oturdu bebeğini dizlerime koyarken kızımı kucağından alınca gülümseyerek bende onun bebeğini kucağıma aldım. "Teşekkür ederim"
"Size yardım ediyorum çünkü bir bebeğin vebaline giremem, gözlerinizde çok derin bir acı var...annesi yok değil mi?"
"Daha dün cenazesi oldu"
"Hadiii...Allah sabır versin size, mekanı cennet olsun"
"Amin" dediğimde ayağı kalkıp kızımı sallayarak etrafına bakındı.
"Bebeğin odası var mı?"
"Var göstereyim" dedim ve ayağı kalktım, kızı daha önceden yaptığımız bebek odasına götürdüğümde içeri girdi ve kapıyı aralık bırakınca iç çektim kızımın sesi kesilince kapı aralığından baktım kadının sırtı dönüştü ama minik kızımın iştahlı iştahlı emme seslerini duyduğumda kalbim huzurla doldu ve derin bir iç çektim, artık güvenmiyordum bebeğimi de benden alacaklar diye korkuyordum artık kime, neye güvenceğimi şaşırmıştım, kolumda bir el hissedince başımı eğdim bembeyaz yüzlü kıpkırmızı yanaklı tatlı mı tatlı erkek çocuğuna baktım gözümün önünde Elif'le olan hatıram canlandı.
Kız mı erkek mi?
Fark etmez sağlıklı olsun da
Evet orası öyle...kız olursa adına Hira koyalım erkek olursa Güneş koyalım neden biliyor musun? Sen Doğan, oda Güneş...harika bir Doğan, Güneş uyumlusu olursunuz baba ve oğul sence?
Nihat koy, Nihat Doğan olsun
Kendi kendime güldüğümde kapı açılınca daldığım hayallerden çıkmıştım, başımı sola çevirdiğimde kızımı göremedim. "Nerede?"
"Şşt..." dedi işaret parmağını dudağına dayayarak. "Uyuyor süt içer içmez uyudu" dediğinde başımı salladım ve oğlunu kucağına verdiğimde çalışma odama gitmeye karar verdim ama sonra birşey düşündüm.
"Oğlunu kızımın yanına koyabilirsin iş konuşacağız çünkü"
"Ağlarlarsa ya?"
"Bebek telsizi diye birşey duymadın mı?"
"Oradan bakılınca herşeyi bilen bir havam mı var sence?"
"Cevap vermeyi bırakıp da iş konuşsak bence?" dedim kollarımı iki yana açıp dişlerimi sıkarak, başını sallayıp gıcık olmuş bir şekilde yüzüme bakarak odaya girdi.
Aşağı indiğimizde uzun uzun konuştuk evde kalacağına ve kızımı doyuracağına aynı zaman da ona bakıcılık yapacağına karar vermiştik bende maaşını dolgun bir şekilde vermeyi teklif ettiğimde - çünkü hak ediyordu ve yine çünkü bu dünyada artık yardım etmek diye birşey kalmamıştı ve bu kadın benden yeteri kadar almayı istemiş fazlasını reddetmişti - ama tabi yine güvenmiyordum o piçten sonra çok güzel girmişti bana kazıklar... kadın burada kalacaktı misafir odasında bebeği de benim kızımın yanında olacaktı evde iki tane telsiz olduğu için bir tanesini ona vermiştim ama sadece bir tane olduğunu söylemiştim, çünkü eğer ikincisi olduğunu öğrenirse yapacağı haince planları öğrenemeyebilirdim, en azından herşeyi duyabilirdim Dinçer'in aklını çelip piyon yaptıkları gibi belki bu kadını da casus olarak araya sızdırmış olabilirlerdi? Dinçer'i konuşturmak için içeri aldım ama bunu yapan her kim piçse bilmem gereken şeyleri bilmemem için susturmuştu, artık ona bana herşeyi söyleyeceğini mi söyledi de adamlar geldi öldürdü bilmiyorum adamlarımı bile vurduklarına göre öyleydi ama öyleyse bile... ölmüştü? Elif'imde, oda.
Bebek odasını beraber yapmıştık beraber boyamıştık eşyalarına beraber karar verip almıştık kız olduğunu öğrenince Elif havalara uçmuştu bebekler, ayıcıklar, mini mini etekler, tatlı tatlı ayakkabılar...ne güzel gümlerimiz vardı sonsuz gibi gelen, ama öyle bir an geliyor ki tren çarpıyor size ve aklınız başınız o anda yerine geliyordu ölüm geldiğinde sevgi mevgi tanımıyordu.
Gece olduğunda ağlamaya başlayarak aşağı indim ciğerlerim yanıp kavruluyordu ölüyordum öldüm de zaten, sinir ilaçlarımı içip antidepresan aldım ve yumruklarımı yere vurup başımı da yere vurarak neden diye ağladım, gözümün önünden o kanlar o kefenli hali o çukurun içine yatışı, gitmiyordu dişlerimi sıkıp burnumu çektim kızım için dayanmak zorundaydım ama nasıl yapacaktım bilmiyordum, ayak sesleri duyunca hemen ayağı kalkıp yanaklarımı sildim arkamı döndüm bir su aldığımda kızın sesini işittim.
"Siz iyi misiniz? Bir ağlama sesi duydum"
"Yanlış duymuşsun, burada ağlayan kimse yok korku filmleri daha az izle"
"Korku filmi izlemem"
"O zaman delisin" deyip yanından geçtim ve odama çıktım, kapıyı kapattığımda tekrar ağlamaya başlayarak yatağa girdim ve dişlerimi sıkıp adını söyledim. "Elif" dedim ve hıçkırıklar içinde onun baş koyduğu yastığa sarıldım yürekten ağladım ağlamam bile fayda etmiyordu kızım olmasaydı giderdim alırdım başımı bir yerden aşağı atardım kendimi ama kızım vardı ne yapsam olmuyordu olmuyordu ne etsem olmuyordu, kızım için mecbur dayanmak zorundaydım ama bu öyle zordu ki ciğerlerim parçalanıyordu böyle bir acı olamazdı böyle bir acının tarifi olamazdı hangi kurşunla vurulsam da yere serilsem, ölümümü avucumda tutsam olmuyor çünkü kızım var yapamazdım, Allah kahretsin ölüyordum be ölüyordum! Ölüyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀 MAFYA : Acem Kızı 🥀
RomanceSen Ne Güzel Bir Hasretsin Her Sana Bakışımda Doymam Sen Ne Güzel Bir Dertsin Her Bakışında Beni Yakıp Kavuran, Her İçime Çekişimde İçimde Fırtınalar Koparan Sen Ne Güzel Bir İnsansın Her Dokunduğunda, Her Öptüğünde Hiç Yaşamamışım Gibi Tekrar Yaşam...