İntikamın Sonu Bile Olurum
Azrail'in Olurum Asla Durmam
Sen Beni, Benim Sevdiğimden Alamazsın
Senin Celladın Olurum, Ve Yeter Diyene Kadar Asla Bırakmam
Son Göreceğin Yüz
Son Duyacağın Cümle
Ben Olurum, Kendimi Unutturmam!
~ Doğan Soysal ~
🥀
"Efendim nikahta terk edildiğiniz doğru mu?"
"Efendim ne zamandan beri birlikteydiniz? Neden böyle oldu?"
"Efendim bir açıklama yapar mısınız?" spikerler ve gazeteciler şirketimin önünde toplanmış benden açıklama beklerken korumalarım onları durdurup bana yol açıyordu, sıkıntıyla ve öfkeyle aralarından geçip aracıma binmeye hazırlanırken kadının bir tanesi durmama sebep olacak bir soru sormuştu.
"Neden terkedildiniz? Sevdiğiniz kadının sizi başkasına tercih ettiği doğru mu?" iç çekip dişlerimi sıkarak arkamı döndüm öyle öfkeli öyle harlanmış gibi dikiliyordum ki bazı gazeteciler geri çekilmişti, yumruklarımı sıkıp başımı salladım herkese istediğini verecektim bazılarını ise gömecektim.
"Toplanın da açıklama yapayım?" dediğimde herkes meraklı gözlerle üzerime toplandı, Kaan bana kaşlarını oynatıp konuşma der gibi bakınca başımı iki yana salladım, az önceki soruyu soran kadına döndüm ve iç çekip gözlerimi herkese kenetledim. "Ben terkedilmedim arkadaşlar ve Elif beni başkasına tercih etmek gibi olay yok o kişi sadece sevdiğim kızı saplantılı bir şekilde aşık olduğunu sanıp ona zulüm eden kişidir ve ben kurtardım onu o pisliğin ellerinden, Samet denen orospu çocuğu zaten oldu bitti benden nefret eden biriydi düşmanlarım bir tuzak kurup düğünüme geldiler sevdiğim kadını tehdit edip kendileriyle gitmelerini, eğer kabul etmezse beni öldüreceklerini söylediler sanki mümkün olurmuş gibi?" dalga geçerek söyleyince herkes alkışlayıp kimi kast ettiğimi bilmiş gibi alayla ona tezahürat yağdıran insanlara içtenlikle gülümsedim. "Korkak olanlar geri de duruyor arkamdan atıp tutanlar size sesleniyorum bir de karşıma geçip söyleyin? Beni öldürmek isteyen ya şimdi adam gibi çıksın karşıma, yada sonsuza dek yok olsun hayatımda" herkes adımı söyleyip alkışlarken not eden genç çocuk bana çekinerek bakınca birşey sormak istediğini anladım ve gülümseyerek elimle buyurmasını söyledim.
"Peki ne olacak efendim? O hainler size bunları yaşattı siz ne yapacaksınız?"
"Gideceğim ve Elif'imi yanıma alacağım inkar edecektir onu seviyorum diyecektir ama yemin ederim ve sizi temin ederim gözlerindeki acıyı ve çaresizliği gördüm siz, birini seviyorsunuz ve oda sizi korumak için böyle birşey yapıyor? Ne yapardınız? Sizde hayatınızı kurtarmak isterseniz o kişinin değil mi? Ama bazı kıt beyinliler bunu çarpıştırıp anlatıyor yada işlerine gelmedikleri için anlamak istediklerini anlıyorlar paranız var ama beyniniz yok madem o kadar zenginsiniz gidin kendinize beyin satın alın en azından yararlı bir yere gitmiş olur o para? Ve o sevdiğim kız beni yaşatmak için o heriflerle gitmek zorunda kaldı ve şimdi bilmiyorum ne halde öğrenmeye çalışıyorum yerlerini bulduğumda başlarına çökmek için pusu kuracağım! Ve o benim sevdiğim kızı kaçıran orospudan olma gayrimeşru doğan adama sesleniyorum..." kameralar iyice yüzümü zumlayıp sabırsızlıkla söyleyeceklerimi bekliyorlardı iç çektim. "Sanma ki unuttum elbette seni bulup işkence ede ede öldüreceğim ve yanındaki diğer orospu çocukları da buna dahildir! Ölüm kadar yakın olacağım, ensenizdeyim! Ha bir de akrabalarım var tabi...olayların gerçeklerini söyledim herkesin haberi var artık yüzüme tükürmenize gerek yok biz yine Elif'imle evleneceğiz sadece siz akrabalarım...her itten her köpeğin havlamasından dolayı salak gibi inanmaya devam edin, sizde sürüye eklendiniz ve benim sizin gibi insanlara ne yerim nede ihtiyacım yok! Burada acıyı endişeyi hüznü çeken benim, rezil olan benim, kimseye birşey olmadı olan bana oldu! Herkes götlerinin üzerine otursun ailesiyle evlatlarıyla ilgilensin çünkü bu sefer sizi televizyonda rezil etmekle kalmam milletin önünde canlı canlı rezil ederim herkeste sizin yüzünüzü kameraya çekip böyle yayınlar ve bununla ilgili bizzat ben ilgilenir - tıpkı bana yaptığınız yalan şeylere inanıp da beni suçlamanız gibi - bende aynısını size yaparım!" deyip arabama bindiğimde herkes alkışlayı fotoğraf çekerken ben ise intikam peşinde koşan esas mafya adamına bürünmüştüm, ama bu defa kimseye merhamet değil, kurşun gösterecektim!
Elif Demiray.
Belki Gerçekten Yanında Dura Dura Sevdim Aşık mıydım Bilmiyordum Ama Aklımdan Çıkmıyor Gözlerin
Sözlerin Kulaklarımda Yankı Yapar
Beni Cesaretlendirir Deli Yüreğin
Ben Galiba Sana Aşık Olmaya Başladım
Ne Ara Oldu Ne Zaman Oldu Bilmiyorum
Ama Tek Bildiğim Seni Sevdiğim
Bütün Gece Aklımdaydın, Döküldü Gözlerimden Sırma Yaşlarım
Tekrar Sesini Duydum Senin
Ağlama Diyordun, Ve Sanki Yanımdaydın Kafamı Çevirdim
Olmadığını Gördüğümde Tekrar Ağladım Çaresizliğime
Ama Tekrar Sesini Duydum Senin
Bu Sefer Çaresizliğimin Tükendiğini O An Öğrendim
Çünkü Sen Beni Alıp Götüreceksin, Bize Bunu Yapanı Öldüreceksin!
Hem şaşkınlıkla hemde sevinçle onun televizyonda söylediklerini gizli gizli dinlerken ağlamaya başladım, kameraya bakışları öfkeliydi intikam bürümüştü gözlerini ama o gözler öfkeli baksa bile adımı söylediğinde gözlerinde gerçekten aşkı görmüş pes etmeyeceğini öğrenmiştim bu benim kalbimi hızlandırmış çaresizliğimin sonu geldiğini hissetmiştim çünkü o inanmıştı onu sevdiğime ve kendi gittiğime inanmamıştı bunu söylemişti, ya inansaydı? Allah korusun! İnanmasını asla istemezdim onun canını kendimden bile sakınır yakmak istemezdim, kapı seslerini duyunca hemen televizyonu kapatıp küçük odada dizlerimi bağlayarak uykuya dalmış süsü vermek istedim ama konuşmalar öyle öfkeli ve öyle hararetliydi ki kaşlarımı çatıp gözlerimi açtım. "O herife kim olduğumu göstereceğim kimse bana gayrimeşru veya orospu çocuğu diyemez!" haberi izlediğini anladığımda gülümsedim, artık ne o Samet'in nede onun şansı kalmamıştı, Doğan gelecekti korkularından dolayı sahte sahte tehditler savuruyorlardı ama onlar da biliyorlardı ki öleceklerdi.
Sesler odaya doğru yaklaşmaya başlayınca kalbim korkudan hızla kaburgalarıma çarpmaya başlamıştı yüreğim ve nabzımda onlarla beraber eşlik edince başım döndü damarlarımdaki kan beynime sıçrıyor kulaklarımda zonklama oluşturuyordu kapı bir anda açılınca gözlerimi açtım korkmamaya çalışarak başımı kaldırıp öfkeyle ikisine baktım Doğan ile ilgili konuşmaları beni deliye çevirmişti. "O sizi öldürmeye gelecek ve siz beni burada tutma cesaretini nereden buluyorsunuz bilmiyorum ama yürek yemişsiniz belli ki? Ama işe yaramayacak!"
"Sen söyledin değil mi ona? Herşeyi sen açıkladın ona değil mi? Nerede telefonun? Hemen bana ver!"
"Hatırlatırım beni bu odaya tıkmadan önce sen almıştın nasıl ona herşeyi söylememi bekliyorsun? Işınlanmayı henüz bilim adamları icat etmedi!"
"Bu durumda bile bana laf yetiştiriyorsun Elif ama durumun çok vahim? Doğan denen göt herifin planımızdan haberi yok!"
"Onun hakkında böyle konuşma!"
"Aşık olduğun adamı öldürmem seni deliye çeviriyor değil mi?" gülmeye başladı ve bana doğru hızla gelip saçlarımı tuttuğu gibi başımı duvara vurunca acıyla inleyip onu itmeye çalıştım. "Onu senin gözlerinin önünde lime lime edeceğim ve sende izleyeceksin!" deyip suratıma yumruğu indirince bağırarak dizlerimin üzerine yatıp inledim, karnıma ardı ardına tekmeler savurmaya başlayınca ağzımdan kanlar çıkıyordu burnum ve alnımdaki yara daha çok kötü kanamaya başlayınca Samet araya girdi.
"Öldüreceksin onu yapma? Doğan'ı tuzağınızdır düşürmek için ona canlı ihtiyacımız olacak"
"Haklısın" deyip son darbeyi ayağıyla suratıma vurunca gözüm kararmaya başlamış tek hissettiğim suratımın her yanını sıcak sıvıların kaplaması olmuştu.
Doğan Soysal.
"Bulamadınız mı hala?" diye sinirle konuştum adamlarım bilgisayardan didik didik yerlerini bulmaya çalışıyorlardı, düğün sarayındaki kameralara bakıp aracın plakasını aldığımızda sorgulamıştım ama araba çalıntıydı başka kişinin üstüne kayıtlı olduğu için nerede oldukları bulamıyorduk adamlarım telefonlara erişmeye çalışmayı da denedi ama engel her ne ise aşılamıyordu ayrıca sürekli hat değiştirdikleri için sinyalleri takip edemiyorduk, iş çığırından çıkmıştı ne kadar çok üzerlerine gidip yerlerini bulmak istesem o kadar uzaklaşıyorlardı bulamamak daha çok zorluyor beni ve endişeyle sinir ilaçlarını tekrar içmek zorunda kalmıştım, sakin olamıyordum ilaçlar bile artık fayda etmiyordu on gün geçmişti onu kaybedeli beş gün gün! Ve ben on gündür yerlerini bulmak için üçüncü dünya savaşı çıkmış gibi savaşıyordum, sinirle elimi saçlarımın arasından geçirdim Kaan elini omzuma koymuş destek verircesine okşamıştı ama bilmiyordu ki içimde ne büyük yaralar vardı? "Onu bulacağız sadece sabretmemiz gerekiyor kardeşim"
"Onu bulana kadar sabretmem, onun ölmesine göz yummam olur Kaan...Sesini duysaydım en azından? İyi olduğunu bilmek istiyorum!"
"Bulacağız merak etme" o anda aklımda şeytani bir plan canlandı ve yüzümde kocaman bir gülümsemeyle Kaan'a baktım, kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Ne buldun?"
"O herifin şu anki hattını hemen bulabilir misiniz sinyalden?" diye adamıma seslendiğimde bana dönüp baktı.
"Çok zorlarsak belki..."
"Şimdi başla bir saatin var!"
"Doğan aklındaki nedir?"
"Onunla teke tek maç yapacağım"
"Sen aklını mı kaçırdın? Herif seni görse füze bile kiralar ve seni öldürür üstelik onların ne plan yaptığını bile bilmeden bu işe kalkışmak çok riskli olur"
"Sakin ol kardeşim...bizim elimizde armut toplamıyor? Tek gideceğim sinyalden yerlerini bulur bulmaz ilk ben gideceğim o sırada da sizler bütün ekip toplanıp geleceksiniz ve bir pusu kuracağız"
"Bu riskli Doğan ne olacağını bilmiyoruz"
"Kaan ben her gece ölüyorum anladın mı? Elif'i görmek Sesini duymak istiyorum ve ben her gece ölmektense onun için gerçekten ölürüm daha iyi!" deyip arabaları hazırlamalarını ve silahlarını kuşanmalarını söyledim bütün adamlarıma, herkes ayaklanırken diğer adamım sinyalden yerlerini bulmuş ve adresi hızla yazıp kağıdı verince iki saniye sonra sinyal yok oldu ses taramalarına baktığımda yeni hat aldığını ve sahte adres yapıştırdığını öğrendiğimde güldüm, çoktan yerini öğrenmiş daha zeki olmasını beklerdim ama olmamış becerememişler, işte bu bardağı taşıran son damlaydı Elif'i götüremeyeceklerdi! Hele ki beni öldürmek akıllarında varsa, ama zordu.
Elif Soysal.
Kanlar içinde yerde uzanmış yatıyordum öksürerek yerimde doğrulmaya çalıştığımda kaburgalarımda hissettiğim acıyla inleyerek tekrar yere uzandım, kapı açıldığında artık korkamıyordum yediğim hakaretlerin ve yendiğim dayaklarda artık üstündüm artık işlemiyordu bana her aynı şeyleri tekrar kez yaşamak. Yanıma gelip elini yanağıma sürttü dişlerini sıkıyordu bir yandan ise gözlerindeki acı sanki bana vurmayı engelliyordu. "O seni fazla sevememiş bak...bulmak isteseydi seni bulurdu ama kaç günlerdir burada aşkından yanıp onun gelmesini bekledin, açlıktan ölüyorsun gerçi sana yemek vermiyorum ama nede olsa o pisliğe duyduğun aşk karın doyuruyordur değil mi? Ama dost acı söyler... aşk maalesef karın doyurmuyor bir zaman sonra ve sen bunu anlayacaksın zamanla"
"Sen hiçbir şey bilmiyorsun daha önce aşık olmadın ve daha önce gerçekten sevip uğruna onun için kendi canını seve seve vermek nedir bilmiyorsun? Senin inancın eksik, senin insanlığın eksik, sen sadece yaşayan bir ölüsün bu bedenin senin solgun ve insan olmayan ruhunun bir maskesi ve sen sadece yaşamak için yaşayan birisin hissizsin, şuan mutlu değilsin şuan şeytandan beter olduğun için o bile seni kınardı 'kızın ailesini öldürdü ve şimdi yetim bıraktığı kıza işkence ediyor' bu yaptığınla övünme fazla...mazlumun ahı sen ölene dek üzerinde olacak" dediğimde suratıma tekmeyi indirince acıyla bağırdım.
"Böyle olmasını sen istedin? Zamanında sevgime, aşkıma inansaydın bunlar olmayacaktı ailen beni istemedi sende öyle! Ve şimdi onlar olmadığına göre artık benimsin!"
"Birşeyi atlıyorsun bay dahi olmaya çalışan ama kafasız...Doğan ordusuyla elbet buraya beni kurtarmak için ve sizi öldürmek için gelecek"
"Boş tehditlerini sonraya sakla, belki lazım olduğunda enerjini o zaman harcarsın güzelim" deyip karnıma tekme atınca inleyerek sırt üstü uzandım, o anda bir karmaşa oldu bir gürültü patırtı kopunca öksürmeye başladım içeri biri geldi bu kişinin sesinden Samet olduğunu anladım.
"Kardeş fena boka battık hiç hesapta olmayan şey başımıza geldi şuan Doğan burada kapımızın önünde!"
"Ne demek kapımızın önünde!"
"Bildiğin herif iki silahla ateş ediyor!"
"Tek mi gelmiş?"
"Evet. Sadece arabası var"
"Yürek mi yedi bu adam da tek başına gelecek kadar cesaret etti? Oysa ben elleri manikürlüdür diye tırnaklarına kıyıp gelemez diye ummuştum?"
"Bırak dalgayı oğlum herif kapıda!"
"O halde bizde böyle birşey yaparız" deyip kolumu tutunca inleyerek yüzümü buruşturdum, elini saçlarıma geçirip beni sürükleyerek odadan çıkardı dış kapıya yaklaştığımızda gözlerim bulanık görmeye başlamış sağ gözüm tamamen kapanmıştı yüzümden tekrar kanlar akmaya başlayınca kirpiğimden damlayıp yırtık tişörtüme doğru yol alırken kapıyı açtı Samet bizden önce çıkıp bütün adamları çağırdığında yirmi kişi Doğan'ın etrafını sarmıştı içimdeki coşku, kalbimin hızlanmasına sebep olmuş içimdeki umut ışığı çoğalmış kendimi artık güvende hissetmeme neden olmuştu, bakışları benimle buluşunca yüzü yumuşar gibi oldu ama beni tutan kişiye öyle bir bakışı vardı ki lavlarla kaynayan ateşler saçıyordu.
"Beni öldürecekmişsiniz? Haydi buyurun!" öne atıldım sesim acılar içinde kısık çıksa da o duymuştu.
"Doğan yapma!"
"Haydi vurun beni!"
"Doğan..." yanağıma yediğim yumrukla sersemleyip yan şeklinde çimenlere uzanırken soğuk kanlı bir şekilde düşüşümü izlemiş ama bakıldıktan sonra sadece seslerini duymuştum o anda gerçek bir fırtınanın anladığını buğulu gelen seslerin kıyamet başlangıcını hissetmiştim tam bayılacakken içimden ona birşey olmaması dua ettiğimde kendimi kaybetmiştim.
Doğan Soysal.
"İntikamın sonu bile olurum Azrail'in olurum asla durmam, sen beni benim sevdiğimden alamazsın senin celladın olurum ve yeter diyene kadar asla durmam!"
"Şair olman gerekirken mafya olmuşsun? Ne kadar gülünç!"
"Mafyaların da bir kalbi vardır ama tek mafyada olmayan şey sizin gibi pislikleri arkada bırakmayıp mezara sokmaktır!"
"Kız bende Doğan neyin kafasını yaşıyorsun? Sen yokken ben vardım! Şimdi sen hayatına girince...neyse son dansa saklayalım!"
"Çok güzel dans ederim evet beni çözmüşsün? Son göreceğin yüz son duyacağın cümle ben olurum kendimi unutturmam!"
"Tek başına nasıl yapacaksın? Yürek yemişsin galiba"
"Tek olduğumu nereden çıkardın beyinsiz kafa?" alayla gülerek üzerlerine doğru gittiğimde paniğe kapılarak geriye çekildi adamlarım daha önce çitlerin etrafını sardığı gibi dış cepheden içeriye atlayarak girince Samet göt gibi olduğu yerde kalmış gözleri büyümüş ellerindeki silahlar yere düşmüştü, onlar yirmi kişiydi biz ise kırk kişiydik! "Az önce ne diyordun şair devam et? Duyamadım? Ne söyledin?" diye kaşlarımı çatıp elimi kulağıma götürdüm ses çıkarmayıp gözlerini büyütmüş bir şekilde geriye doğru giderken adamlarım diğer adamları etkisiz hale getirmek için harekete geçmişti zaten ateş etseler bile kimse kazanamazdı, göt herif Elif'in kolunu tutup çekmeye çalışırken silahımı doğrulttuğum gibi ateş ettim acıyla bağırıp kolunu tutunca başımı çevirip Kaan'a baktım. "Kaan Samet'i yakala ve arabaya bindir bende bunun işini halledeyim!"
"Tamam kardeşim" deyip Samet'i doğru yürümeye başlayınca Samet ellerindekileri bırakıp arka bahçeye doğru koşmaya başladı ama Kaan erken davranıp silahıyla bacağına ateş edince acı çığlığını duyup gülümsedim, göt herif geriye doğru giderken bir hışımla Elif'i kucağına alıp belini tuttu ve silahın namlusunu onun kan revan içinde olan yüzüne doğru tuttu şakağından aşağı kayan kanlar silahın ucuna bulanmıştı, kalbim hızla çarpmaya başlamış içimdeki onu öyle görmemin verdiği hüzünüyle başa çıkmaya çalışırken soğuk kanlı olmak öyle zordu ki! Benim içimi öldürüyordu gözlerimin önünde onu o halde görmem şuurumu yitirmeme neden olsa da ilkten onu halletmem gerekiyordu, acıyla yüzünü buruşturup geriye giderken hızla ona doğru yaklaştım.
"Yaklaşma onu vururum!" deyip başını hafifçe arkaya atınca bunu fırsat bilip öne atıldım kollarını tuttuğum gibi yukarı kaldırdığımda Elif arkama düştü adamı sırt üstü yatırıp elinden silahı aldım ve içimde biriktirdiğim o kadar öfkeyi ardı ardına yumruklar atarak hıncımı çıkardın, yüzü tıpkı Elif'im gibi kan revan içinde olmuştu dişlerinden bir kaçı ağzından fırlamış gözü artık minik bir bebeğin gözü gibi küçülmüş ve kapanmıştı kaşının üstü olduğu gibi yarılmış aralıksız kan geliyordu yetmedi bu beni kesmedi üzerinden kalkıp ardı ardına erkekliğine tekmeler savurdum attığı kız gibi çığlıklar beni daha fazla hiddetlendiriyor ona her vuruşu gözlerimin önüne gelince deliye dönüp tekrar canlanan öfkemle daha çok zalimce vuruyordum yetmedi kesmedi ardı ardına suratına tekmeler savurup karnına ve midesine tekmeler atmaya devam ettiğimde artık bayılmıştı şuurunu yitirmiş bir şekilde yerde boylu boyunca yatarken ben kendimi durduramıyordum vurmaya devam ettiğimde Kaan'ın sesini duydum.
"Doğan adam ölecek yapma"
"Karışma!" diye gürleyip daha çok vurmaya başladığımda artık herifin ağzından kendi kendine kanlar geliyordu, Kaan hemen kollarımı tutup geriye çekmeye çalışırken dizginleyemedi adamlarıma bağırdı.
"Bakmayın lan öyle manda gibi adamı öldürecek hapise girmesin Doğan!" dört kişi birden kollarımı ve göğsümü tutup beni geriye çektiler Kaan hemen görüş alanıma girip kendime gelmem için yüzüme tokat atınca dişlerimi sıkıp gürledim ellerini kollarıma koyup gözlerimin içine baktı adamlarım hala beni zincir gibi tutuyordu. "Sakin ol Doğan sakin...bak arkana bak Allah aşkına! Elif'in şuan sana ihtiyacı var kız kan kaybından ölebilir ona yardım et biz burayı hallederiz"
"O adamı emniyete götüreceksiniz bunu biliyorum ama izin vermem onu kendi ellerimle her gün öldürmek istiyorum!" diye bağırıp öne atılırken Kaan tekrar beni durdurdu.
"Bak Elif gözlerini açtı sana bakıyor yapma onu daha fazla korkutuyorsun!" dedi, oda sinirlenmeye başlamış ve kulağıma bu sözleri fısıldamıştı, sakin olmaya çalışıp derin derin nefesler aldım ve dişlerimle yumruklarımı sıkıp başımı salladım.
"Tamam sakinim"
"Söz mü?"
"Kız gibi soru sorma!"
"Tamam" adamlara başıyla işaret verince adamlarım beni tutmayı bırakıp geri çekildi, hızla arkamı dönüp yerde doğrulmaya çalışan Elif'in yanına gittim kolunu ve belini nazikçe tutup kendime çevirdiğimde Kaan adamı sırtına alıp bizim yanımızdan ayrılırken hemen tekrar yerimde doğrulup o göt herifin suratına bir yumruk daha indirdiğimde Kaan bana tekrar öfkeyle bakınca yüzümü buruşturdum.
"Bir tarafı şişmesin diye"
"Aman ne komik ne komik" deyip yanımdan ayrılınca adamlarımda bizi yalnız bırakınca gözlerim dolmaya başlamıştı tekrar dizlerimin üzerine çöküp onu kucakladığımda kan revan olan yüzüne baktım ellerimle yüzünü temizlemeye çalışsam da kaşından ve dudağından gelen kanlar sildiğim yerleri tekrar kana boyuyordu, yanaklarımdan damlalar aktığında inleyerek yüzünü buruşturup elini yanağıma koydu.
"Doğan çok özür dilerim...seni onlara kurban edemezdim yapmak söylemek zorunda kaldım ben..."
"Elif'im herşeyi biliyorum sana inanmadım zaten merak etme içini ferah tut" deyip ağzımdan hıçkırık kaçınca dişlerimi sıkıp onu daha çok kendime çekip elimi tekrar yanağına koydum.
"Doğan seni kaybetmek istemiyorum"
"Şimdi anlıyorsun değil mi seni kaybetmemem için verdiğim mücadeleyi?"
"Çok iyi anlıyorum...ah canım fena kahve çekti buradan çıktığımızda beraber içelim mi?" güldüm ve ona sıkıca sarıldım.
"Deli kız...sen hele bir iyi ol istediğin kahve olsun gülüm" onun kıkırdamasını duyduğumda geri çekilip yüzüne baktım, gülümseyerek bana bakıyordu sonra hafifçe yüzünü buruşturup inleyince endişeyle kaşlarımı çattım. "İyi misin?"
"Acılarım çok"
"Merak etme iyi olacaksın" deyip hiç vakit kaybetmeden onu kollarımla aldığım gibi ayağı kalkıp evden çıktım, adamlarım Samet'i ite kaka arabaya bindirirken ben şuan sadece Elif'imi düşünüyordum ama elbette unutmamıştım! İlk önce Elif'le ilgilenecektim ardından hesap kesme işiyle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀 MAFYA : Acem Kızı 🥀
RomanceSen Ne Güzel Bir Hasretsin Her Sana Bakışımda Doymam Sen Ne Güzel Bir Dertsin Her Bakışında Beni Yakıp Kavuran, Her İçime Çekişimde İçimde Fırtınalar Koparan Sen Ne Güzel Bir İnsansın Her Dokunduğunda, Her Öptüğünde Hiç Yaşamamışım Gibi Tekrar Yaşam...