Gün Gelir Alacağım İntikamı Planlarım
Sonra O An Gelir, Patlarım
Dediğim Gibi, Son Göreceğin Yüz
Son Duyacağın Söz Ben Olurum
Şimdi Kim Kaybeden, Kim Kazanan?
~ Doğan Soysal ~
🥀
Gecenin birinde doktora telefon açıp Elif'le ilgilenmesini söyledim, geldiğinde vücudunun hiç yemek yemediğini vücudunun zayıf düştüğünü ve kolundaki çatlakları söyleyince sinirlerim gerilmişti diz kapağında eziklik vardı boyun kemiğini geçiyorum bile! Boyunluk takılmış aynı zaman da diz kapağı ve çatlak olan kolu sarılmış kolunda iki serumla yatağımda yatıyordu biri vitamin için diğeri normal serumdu ağrılarını kesen ve sakinleştirici etkisi olduğunu iddia edip serumu takmış olsa da benim içime yine sinmiyordu yüzü ve şu anki görüşünü o kadar berbattı ki acı çekmeyip serumların ağrılarını kestiğine inanasım mümkün değildi, dişlerimi sıkıp nazikçe elini tuttum gözünün biri morarmış ve kapalıydı dudağının ve kaşının üzerinde yarıklar vardı kremle sürülmenin ardından yara bandıyla sarılmıştı Kaan yanımda duruyordu sinirlerim daha çok gerilmiş onları öldürmek için can atıyordum ciğerlerim parçalanıyordu onu böyle gördüğümde, uyanmaması için kısık sesle konuştum. "Geriye dönüp hepsinin işini bitirmem gerek hemde şimdi!"
"Bunu yapma..." mırıldanıp kaşlarını çatınca Elif, Kaan daha çok sessiz konuştu. "Elif'in şuan sana ihtiyacı var onun yanında kalmalısın zaten adamları depoda tutuyoruz merak etme kaçamazlar her bir kolana gaz dayadım lazer ekledim hareket ederlerde gaz devreye girecek ve boğulacaklar tabi akılları varsa hareket etmezler orası başka"
"Yine de önlem olarak..."
"Merak etme hepsini bağladım hemde zincirle...sen işlence edeceksin diye dikey bağladım böylelikle sırtlarına istediğini yapabilirsin"
"Bu daha çok hoşuma gitti bak" dediğimde kapı zili çaldı Kaan kaşlarını çatıp korumacı bir şekilde beline uzandı.
"Birini bekliyor muydun?" kaşlarımı öfkeden çatıp başımı iki yana salladım.
"Hayır kimseyi beklemiyordum ayrıca gelde bile gecenin köründe ne işi olur?"
"Sen burada bekle Doğan"
"Bana emir mi veriyorsun?"
"Elif'i düşünüyorsan evet"
"Ben onun yanında olduğum sürece asla biri birşey yapamaz" deyip bende elimi belime attım ve silahımı çıkardım, beraber odadan çıkıp sessizce aşağı indik ikimizde silahlarımızı tutuyorduk Kaan hızla kapıya yaklaşıp silahı doğrultarak açınca gelen kişinin Mahir amcam olduğunu gördük, ellerimizden silahlara bakıp sinirle iç çekti.
"Korkudan geberiyordum dedim yoksa bunları da rehin aldılar?"
"Bizi mi? Sende amca" alayla gülümsedim.
"Doğru...senin ne kader tehlikeli olduğunu bazen unutuyorum belki de yeğenim olduğun için bu yanını göremiyorum her neyse?"
"Neden buradasın amca?"
"Sana çok kızgınım ve konuşmak için geldim buraya!" deyip bana sertçe bakınca tek kaşımı kaldırdım, ikimizde geri çekilip içeri girmesine izin verdik belimize silahları koyduğumuzda Kaan kapıyı kapatıp kollarını göğsünde bağlayarak içeri geçince bizde içeri geçtik ve koltuğa oturduk, diz kapaklarıma dirseklerimi dayayıp öne eğildim ve başımı kaldırıp elimle konuşmasını işaret ettiğimde dirseğini kolçağa koyup elini çenesine dayadı ve öfkeden kararan gözleriyle beni süzüp hırsla iç çekti, bu hali beni daha çok sinir ediyordu.
"Amca konuşacak mısın artık? Eğer amcam olmasaydın seni vurduydum"
"İşte bu halin yüzünden buradayım!"
"Ne varmış halimde? İtleri depoya aldım suçlu olan onlarken ben ne yaptım Elif'i kurtarmaktan başka söylesene!" diye sesimi yükselttiğimde gözlerini kapatıp derin bir iç çekti ve alnını sıvazladı.
"Anlamıyorsun yada anlamak istemiyorsun benim kast ettiğim Elif değil o konunun dışında ben, akrabalarına televizyon haberlerini yayan insanların karşısında rencide etmen! Konu bu! Bütün akrabalar mesaj attı ve benim verebileceğim bir cevap yoktu..." bağırarak konuşunca elimi havaya kaldırıp lafını kestim.
"Sessiz olursan sevinirim Elif uyuyor"
"Böyle bir durumda o kızı düşünmen sana göre değil seni artık tanıyamıyorum! Önceden akrabalarına değer verir ziyarete giderdin baban seninle gurur duyardı çünkü iyi bir insandın herkese yardım ederdin ama şimdi hakaret edip adam öldürmekten başka ve o kızı düşünmekten başka hiçbir yararın dokunmuyor!"
"Dokunmuyor mu? Tecavüzcüleri, eroincileri öldüren kimdi peki? O tecavüzcüleri öldürmeseydim kim bilir hayatını kurtardığım bütün kızların sonu ne olurdu? Ve o eroinciler...yeni yetme, hayata daha yeni adım atan çocukları zehirleyenleri öldüren kimdi? Onları yok etmeseydim kaç genç daha ölecekti ve sen bana, yararın yok mu diyorsun? Yaptığım iyiliklerin bu kadar çabuk unutulması ne acı? Annem zamanında bu işlere girmemem için beni uyarmıştı o zamanlar dinlememiştim ama şimdi anlıyorum...haklıymış sizin gibi insanların hayatını kurtarmak büyük bir hakaret!" deyip öfkeyle ayağı kalktığımda beni durdurdu.
"Bak dinle beni Doğan...bütün akrabaların senin hakkında kötü şeyler söylüyor..."
"Bu umurumda değil daha fazla hakaret edebilirler? Yüzüme tükürdüler milletin içinde hemde ne için? Olaylar belli olmasın diye yalan söylediğim için!"
"Evet kimsesinin bilmemesi gereken şeyler için yalan söyledin buna lafım yok bende aynını yaptığım zamanlar oldu ama onlara hakaret etmen çok kötü bir davranış ileri gittin hemde baya...televizyonlarda yayınlandı ve akrabalarımız..."
"Onlarla artık bir bağım yok dilerlerse yüzlerine söylerim çekinmem, şuan tek ailem Elif...evlenmek ve kendi hayatımı kurmak istiyorum anladın mı? Gerisi artık beni ilgilendirmez" dediğimde sessizce oturan Kaan'a baktım tartışmaya kapalı bir şekilde bir bana bir amcama bakıyordu derin bir iç çekişini duyduğumda tekrar koltuğa gidip oturdum ve tekrar aynı pozisyona geçip başımı eğdim, amcam sakinleşmiş bir şekilde derin nefes alıp burnundan verdi.
"Beni de mi sileceksin?"
"Hayır"
"Akrabalarından özür..."
"Aklından bile geçirme amca! İlk onlar yüzüme tükürüp beni kınadılar, onlardan asla özür falan dilemem...ölsem bile asla!" deyip ayağı kalktım ve kapıyı elimle gösterip tek kaşımı kaldırdım. "Konuşacak başka bir konu yoksa gitmeni rica edeceğim senden, yatıp dinlenmek istiyorum yarın işlerim var"
"Elif seninle nasıl başa çıkıyor bilmiyorum gerçekten uzlaşılmaya kapalı bir adam olup çıktın ama aynı şeyi o kıza yapmıyorsun değil mi? Uzlaşıyorsun ama bize gelince vurmalı kırmalı neredeyse silah çekip vuracaksın"
"Çünkü Elif'e aşığım bu yüzden onu bilerek yada bilmeyerek üzmek istemem anladın mı? Ve evet...damarıma basan olursa tetiği çekmekte hiç zorluk yaşamam!" deyip tekrar kapıyı gösterince iç çekti ve sinirden gülerek ayağı kalkıp öfkeyle kapıya yaklaştı, evden çıkıp gidince Kaan iç çekerek gözlerini bana çevirdi ona da sertçe baktım. "Eğer sende amcamın tarafını tutacaksan gidebilirsin kapı orada hemen!"
"Aklımdan bile geçmedi"
"İyi"
"Yarın görüşürüz" deyip el sıkışmamızın ardından yukarı çıkıp üzerimdeki takımları çıkardım rahat bir şeyler giyip yatağın yanındaki koltuğa yöneldim, Elif'e baktığımda yüzüm yumuşamıştı yatağın kenarına oturup alnını ve yanağını okşadım içimdeki öfke yavaş yavaş ona dokunuşumda dinmeye başlasa da işe yaramıyordu gözlerim yaralarına takılınca tekrar eski yüz ifademe bürünüp dişlerimi sıktım ve elimi çekip koltuğa uzandım.
Sabah uyandığımda başımı direk Elif'e çevirdim bir gün boyunca bu halde yatmıştı en son konuştuğumuzda en son gözlerine baktığımda onu kurtardığım zamandı, dünden bu yana ne gözlerini açmış ne hareket etmişti bu hali beni korkutsa da elini tutup sıcaklığını hissettiğimde gülümsedim başımı kaldırıp serumlarına baktığımda gittiğini görmemle kapının çalması bir olmuştu, kapıyı açtığımda doktor gülümseyerek bana bakıyordu.
"Elif hanım için gelmiştim serumları bitti mi efendim?"
"Evet"
"Muayene ettikten sonra tekrar serumları takarım daha iyi olur"
"Tabi" dediğimde beraber odaya çıktık, doktor muayene edip tekrar kremleri sürdü ve tekrar serumları takıp gidince iç çekerek hazırlanmaya başladım. İşim bitince yanına gidip oturdum kapalı gözünü okşadım şişmiş ve çatlamış olan dudaklarını usulca öpüp yara olan kaşını baş parmağımla incitmeden okşadım kaşlarını çatınca kalbim hızla çarpmaya başlamış içimdeki çoşku gökyüzüne ulaşacak şekilde çoğalmıştı, gözlerini açmaya başlayınca bir gözü kapalı olduğu için zorlandı tek gözüyle yüzümü inceledi ve gülümsemeye çalışarak elimi tuttu hafifçe sıktığımda yutkundu, elini öptüm. "Günaydın Juliet hanım" dediğimde gülmeye çalışsa da dudağı acıyınca hafifçe inledi, üzüntüyle kaşlarımı çatmamaya özen gösterdim ama içimde fırtınalar kopuyordu.
"Günaydın Romeo"
"Nasılsınız bakalım?"
"Tren çarptı sanki"
"İyileşiceksin"
"Evet...iyileşip ayağı kalktığımda tekrar birbirimizi yemekten geri kalmayacağız"
"Bekliyor olacağım bayır gülü"
"Bayır gülü mü? Cidden mi? Daha romantik birşey bulamadın mı? Sende o zaman ımm..." deyip düşünmeye başlayınca gülümseyerek çocuksu yüzünü izledim.
"Evet?"
"Haydar'ımsın"
"Haydar mı? Mafya adamına bunu mu yakıştırıyorsun?"
"Bana yakıştırdığın bayır gülü gibi mi?"
"Şakasına söyledim"
"Bende şakasına söyledim"
"Aslen neyinim gözünde?" diye sordum burukça, aslen tabi ki sadece hayatını kurtaran kişiydim hiçbir zaman kalbinin efendisi olamayacaktım beni sevmeyecekti bunu biliyordum ama bildiğim halde sözleri duymaktan kendimi alamayıp üzülmemeye engel olamıyordum, ama o anda o kadar güzel birşey söyledi ki şaşkınlıktan konuşamadım.
"Aslen sen benim hayatımsın" dediğinde şaşkınlıktan dudaklarım aralandı yüzüne baktığımda kaşlarını çatıp sinirle konuştu bu sefer. "Öküzün trene baktığı gibi bakmayı keser misin? Bir daha söylemem"
"Aslen senin hayatın mıyım?"
"Şaşırdın mı?"
"Çok"
"Aslında...bunu sana zamanında söylemem gerekiyordu ama olaylar başka yere gelince olmadı...yani ben sana şey..."
"Ney?" diye heyecanlanmaya başlayarak sordum, biraz ileri gidip ellerimi yatağa dayadım ve içime kilitleyip yüzüne dikkatle baktım heyecanıma yenik düşüp parlayan gözlerle onu süzdüm. "Söyle Elif ne?"
"Şey ben...sen benim için farklısın"
"Nasıl farklı?"
"Farklı işte" deyip zorlanmaya başladığını görünce heyecanım titreyerek sona ermiş tekrar umutsuz vaka moduna girip iç çekmiştim.
"Kendini zorlama"
"Söylemek istediğim şey..."
"Tamam Elif sorun yok"
"İzin ver sana olan his..."
"İşe gitmem gerek akşam gelirim sende o zamana kadar dinlen" deyip burukça gülümseyerek alnını öptüm ve ayağı kalkıp odadan çıktım.
İlk olarak şirkete gidip işleri hallettiğimde depoya yönelmek için arabama bindim, Kaan arayıp deponun orada olduğunu söyleyince tamam deyip gaza basmıştım. Depoya gelip içeri girdiğimde Kaan eliyle beni durdurup lazerleri kapatmak için bir düğmeye basınca rahatça içeri girdim o herif ve Samet elleri kolları bağlı bir şekilde duvarda duruyorlardı, hiçbir şey konuşmadım birşey söylemedim sadece masanın üzerinde duran çivili kemeri alıp arkalarına geçtim ikisi korkudan ağlamaya başlayınca dişlerimi sıkıp ikisine de birden birer fiske vurduğumda depo anında haykırışlarla dolup taşmıştı.
"Doğan yapma..."
"Kulun köpeğin olayım Doğan yapma!" diye bağırdı Samet, dişlerimi sıkıp ikişer kez ikisinin de sırtına vurduğumda acıyla bağırıp ağlamaya devam ettiklerinde tekrar ikişer kez vurup geri çekildim, sırtlarında delikler açılmış sırtları olduğu gibi kan olmuştu, sakince sanki gayet kolay birşey gibi tekrar masaya gidip çivili iki tane muştayı elime aldım iki elime geçirip karşılarında durduğumda ikisi de acılar içinde bağırıp ağlayarak bana bakıyordu Kaan ve adamlarım arkamda durmuş olacak olanları izliyordu.
"Siz beni, benim olan şeyi kaçırıp zarar veremezsiniz verseniz de ben bunu kimsenin yanına bırakmam! Gün gelir alacağım intikamı planlarım sonra o an gelir patlarım...dediğim gibi son göreceğin yüz son duyacağın söz ben olurum! Şimdi kim kaybeden kim kazanan? Söyleyin lan it oğlu itler! Söyleyin lan onun bunun evlatları! Konuşun! Ulan ben size demedim mi bir daha olmayacak? Bir daha karşıma çıkmayın affetmem demedim mi? Götünüz çok mu yırtıldı zorunuza mı gitti ulan? Bu planı yapmak için çok mu aradınız? Gerek yoktu söyleseydiniz seni öldürmek istiyoruz diye, ben teke tek çıkardım? Be itler, be şerefsizler, be orospu çocukları!" diye gürlediğimde sesim depoda yankı yapmıştı hepsi titreyerek gözlerimin içine baktıklarında öfkeyle üzerlerine hızla yürüdüm hepsi boyunlarını eğip korkuyla inlemeye başladıklarında Samet'in çenesini tutup kafamı burnuna geçirdim acıyla bağırırken yumruğumu suratına geçirince çivili kısımları yanağını parçalamış eti yana saçılmış kanlar akmaya başlamıştı çığlık atıp yerinde tepinmeye başlayınca diğerine dönüp ona da aynı şekilde vurduğumda depo olduğu gibi çığlıklara boğulmuştu. "Makası getirin bana!" diye bağırdığımda adamlarımdan biri hızla büyük bahçe makasını getirip bana uzatınca elime alıp sivri kısmını Samet'in müsait bir yerine saplayınca öyle bir çığlık attı ki...Kaan yanıma gelip durmam gerektiğini belli edercesine bakmıştı orasından kanlar akarken çığlıklar içinde boyun damarları şişmişti aynısını o ite yaptığımda ortalık üçüncü dünya savaşı çıkmış gibi sese gitmişti. "Size unutturmayacağım kendimi! Ve yaptıklarımı!" diye kulaklarına gürleyip makasla özel yerlerini kestiğimde sesleri kısılmıştı artık çığlık atmaktan, alayla gülümsedim. "Daha bu başlangıç daha ben birşey yapmadım?" deyip Samet'in parmaklarını tuttum ve makasla birer birer hepsini kesip aynısını da o herife yaptım iki ellerini birden parmaklarını kesmiştim ortalık çığlık kaynıyor deponun bir kısmı kanlar içindeydi ayakkabılarıma üstüm başım kan olmuştu hep, durmadım tabi...aklıma Elif'in o hali gelince daha çok şiddetlendim ve elime pense alıp teker teker ikisinin de canlı canlı dişlerini söktüm kollarındaki ve göğüslerindeki her yerlerine küçük küçük bıçaklar saplayıp acılı ve yavaş yavaş bir şekilde bıçakları geri çektim, kan kayıplarından öleceklerdi özel yerlerini bir poşete koyup adamıma uzattım. "Bunları buzluğa koyun"
"Doğan yeterli bence" diye araya Kaan girdi başımı sallayıp ellerimdekileri bıraktım ceketimi çıkarıp kollarımı sıvadım.
"Evet bence de yeterli yoruldum çünkü, bunu adamlarıma yaptıracağım" deyip adamıma bakış attığımda başını salladı ve kemeri alıp arkalarına geçti o vurmaya başlayınca bende deponun tuvaletine girip ellerimi yıkadım.
"Kast ettiğim şey bu değildi"
"Biliyorum...ama yetmez!"
🥀
Eve geldiğimde Elif yine aynıydı boyunluk, sorumlar ve sargılarıyla hala yatağımda gözleri kapalı yatıyordu, stres içinde alnımı sıvazlayıp odadan çıktım bir hizmetçi çağırdım geldiğinde evleri temizleyip gidince Kaan'ın evinde yemek yapan Halime teyzeyi aradım geldiğinde güzel bir çorba kaynatıp etli yemekler hazırlayınca parasını verdim o Kaan'dan bile para almaya çekiniyordu benim paramı da istemediğinde zorla verdim eşi ve tek oğluyla zor geçiniyordu sevaptı, çorbayla ekmek alıp bir de suyu tepsiye koyarak yukarı çıktım içeri girdiğimde başını bana çevirdiğini görünce gülümseyerek yanına gidip oturdum sızlanıp kalkamaya çalışırken tepsiyi komidinin üzerine koyup şefkatle yüzüne baktım. "Ben sana yardım ederim kendini yorma Elif" deyip kollarını tuttum serumlara dikkat ederek kaldırıp sırtını yatak başlığına dayadım tepsiyi alıp oturarak dizlerime koydum ve çorbaya kaşığı daldırıp üfleyerek ona uzattım, dudaklarını aralayıp çorbayı içince gülümseyerek onu izledim sargılarından dolayı zor hareket ediyordu yüzü biraz daha düzelmişti şimdi kabuk bağlamış iyileşmeye yemin etmişlerdi ikinci kaşığı içtiğinde midesi bulanır gibi olup öğürünce endişeyle yüzüne baktım. "Ne oldu yoksa beğenmedin mi?"
"Hayır ondan değil çorba güzel...sadece mideme yemek girmediği için küçüldü galiba"
"Yavaş yavaş büyütürüz" dediğimde başını salladı ufak bir ekmek kesip çorbanın içine koydum yumuşatıp ekmekle çorbayı beraber içtiğinde öksürdü. "Su verir misin?" dediğinde bardağı dudaklarına uzattım üç yudum alıp tekrar çorbayı içirmeye devam ettim.
Yemeğin ardından midesi etli yemeği kabul etmemişti kokusundan bile midesi bulanmış az kalsın yediklerini de kusacaktı, doktoru çağırdığımda serumları kolundan çıkardı sargıları çıkarıp tekrar krem sürüp yeni bandajlar sardı ve yüzündeki yaralar içinde krem sürüp midesi için bir ilaç verdi, bunların ardından o tekrar uykuya dalmıştı bende yemek yiyip bir duş aldım ardından odama girdim ve koltuğa uzandım uzun uzun onu izledim yaraları çok şükür ki düzeliyordu doktor bandajları birkaç gün daha sargılı kalmasını söyleyince daha çok üzüldüm onu bu halde görmek beni kahrediyordu yıkılıyordum kim sevdiğini bu halde görmek ister? Dayanır? İç çekip yan döndüm ve iğne delikleriyle dolu sağ elini tutup öptüm hafif gülümser gibi olup tekrar normale dönünce gözlerimi kapattım.
![](https://img.wattpad.com/cover/139239967-288-k696451.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀 MAFYA : Acem Kızı 🥀
RomanceSen Ne Güzel Bir Hasretsin Her Sana Bakışımda Doymam Sen Ne Güzel Bir Dertsin Her Bakışında Beni Yakıp Kavuran, Her İçime Çekişimde İçimde Fırtınalar Koparan Sen Ne Güzel Bir İnsansın Her Dokunduğunda, Her Öptüğünde Hiç Yaşamamışım Gibi Tekrar Yaşam...