🥀 29. Bölüm 🥀

2.1K 72 0
                                    

  Anne Olmak, Bir Gözünle Gerçeklere Bakarken
          Bir Gözünle Hayallere Dalmaktır
   Anne Olmak, Yumuşacık Tuttuğun Kalbinle
         Her Sıkıntıya Dağ Gibi Durmaktır
        Anne Olmak, Her Türlü Gürültüde
          Evladının Tek Nefesini Duymaktır
       Anne Olmak, Günah Dolu Dünyada
                İşlenen En Güzel Sevaptır
   Ve Anne Olmak, Bahşettiği Lütuftan Dolayı
                   Yaradana Yanaşmaktır
                   Hoşgeldin Hira Soysal
                       ~ Elif Demiray ~
                                    🥀
Elif Demiray.
9 Ay Sonra.
"Biraz yardım eder misin kocacığım?" diye sordum sitem ederek, Doğan gülümseyerek ellerimi tutup yataktan kaldırdı karnım öyle bir şişmişti ki yatağa yatamıyor kalmıyor, tuvalete bile kendim gidemiyordum Doğan hep beni kucağına alarak taşımıştı ve bir kere bile ah of etmemişti her yaptığı fedakarlıktan dolayı gün geçtikçe daha beter aşık oluyordum, inleyerek ayağı kalkıp belimi tuttum oda gülümseyerek yüzüme bakıyordu kaşlarımı çattım. "Ne? Bana bak eğer şişko maymuş diye dalga geçersen parçalarım seni"
"Daha ayağı bile kalkamıyorsun nasıl yapacaksın güzelim?"
"Bak ayak üstü benimle dalga geçiyor? Seni varya böyle elimde sallarım haa ona göre" dedim ellerimi belime koyarak, güldü ve beni kucağına alıp yanağıma öptü.
"Hırçın anne, kızımız da sana benzeyecek diye ödüm kopuyor"
"Ooy o benim canikom!" deyip karnımı sevmeye başladım oda yanağını uzatıp gözlerini kapattı ve kedi yavrusu gibi durunca hafifçe yanağına vurdum, irkilerek gözlerini açtı ve şaşırarak sordu.
"Ne yaptım yahu ben?"
"Bu benimle dalga geçtiğin için" deyip yüzümü buruşturdum, oda yüzünü buruşturup dudağımı öptü.
"Listen mi var?"
"Aynen öyle..." bir tane daha vurdum. "Bu da bana zamanında şişko maymuş dediğin için..." bir tane daha vurdum, ve gözlerimle hayran hayran onu süzüp gülümsediğimde tek kaşını kaldırdı. "Bu da beni kendine sırılsıklam aşık ettiğin için"
"Vay anasını be! Ne aşk ama? Aylardır beni sevmeni bekledim"
"Sonunda istediğin oldu"
"Kızma ama sana birşey diyeceğim"
"Şöyle kocaların yedi harikası" deyip kollarımı boynuna doladım ve hayran hayran bakmaya devam ettiğimde yanağını yanağıma dayadı ve güldü.
"Kollarım ağrıdı yüz kilo çimento taşıyorum sanki hemen odadan çıkalım da seni yere indireyim" dediğinde omzuna bir tane vurduğumda kahkaha attı ve ayağını yere vurup tekrar gülmeye devam edince çocuk gibi kollarımı göğsümde bağladım.
"Yaaaa haksızlık bu! Çok kötüsün!" deyip dudaklarımı büzdüm, gülümsedi ve alnımı öptü.
"Yerim seni ben kadın! Seni sırtımda taşırım ayaklarına ölürüm yine of demem"
"Yayancı" diye çocuk şivesiyle konuşunca gülerek yürümeye başladı ve odadan çıktık.
"Ömrümün yedi harikası, nefesinde can bulduğum acem kızı...ben sana yalan söylemem"
"Biliyorum" deyip yanağını ısırdığımda alt dudağını ısırdı ve şehvetli bir bakış attı.
"Sen böyle yapmaya devam edersen, kızımız doğar doğmaz ikincisi filizlenir haberin olsun!"
"Olsun, kardeş yaparız fena mı?" dediğimde gülümsedi ve başını iki yana sallayarak merdivenlerden dikkatle indi.
     Doğan şirkete gitmek için veda etmeden önce ona sımsıkı sarılmış sımsıkı öpmüş hasretle gözlerine uzun uzun bakmıştım, oda bana aynı karşılığı verip akşam bir hediyeyle döneceğini söyleyince heyecanla bekleyeceğimi söyledim ve yolcu ettim, öğle yemeğini yedikten sonra bulaşıkları zar zor makineye dizmiştim bugün çalışanlar izinliydi yedi yirmi dört günlerdir hatta aylardır hep benim hamileliğimle ilgilenmişlerdi en zor günümde gitmeleri kötü olmuştu Esma Sultan'ın kızının nişanı vardı ona gitmişti yaşlı adamın da bel fıtığından dolayı hastaneye gitmiş evinde dinleniyordu hizmetçiler de izinliydi oflayarak salona döndüm ve tam televizyonu açacaktım ki kapı çalınca kaşlarımı çattım, Doğan bir kaç haftadır korumaları eve dikmemişti bu beni tedirgin etse de adamları başka mafya işleriyle ilgilenmek için dertleri vardı hal böyle olunca mecbur yapayalnız kalmıştım, dış kapıya gidip açtığımda karşımda maskeli ve elinde silahla duran bir adam görünce gözlerim büyüdü tam üzerime yürümek için adım atınca kapıyı kapatmak için var gücümle çabaladım ama kapıya tekme atmasıyla koluma ona uzattım maskesini yakaladığım gibi çekmemle kaşıma bir tane vurdu gözlerim kamaşarak sırt üstü yere uzandım acıyla ve korkuyla geriye doğru gitmeye çalıştım karnımı tutarak ve ağlamaya başlayarak başımı iki yana salladım. "Yapma" dediğimde gözlerim bulanık şekilde silahı seçti bana doğrultunca haykırdım ve ellerimle karnımı tuttum. "Yapma ne olur karnımda günahsız bir sabi var ne olur yapma lütfen yalvarırım yapma!" diye bağırdığımda kapıyı ayağıyla kapattı ve üzerime daha çok geldi silahı yere bırakıp ellerini boğazıma geçirince nefessiz bir şekilde ellerini tutup itmeye çalıştım gözlerim bulanık görüyordu ama maske yüzünde değilde sadece tanıdık bir yüz görmüştüm, gözlerim yuvalarından çıkmaya yemin ederken kızım için feryad fidan bağırdım ama sesim boğuk çıkıyordu, üzerimden çıkıp yerden silahını aldı ve bana doğru tuttu ağlayarak ve öksürmeye başlayarak haykırdım başımı deli gibi iki yana salladım. "Yapma ne ol..." silahtan çıkan sesle omzumdan vurulmam ve acılar içinde yere uzanmam bir olmuştu, ağzımdan inlemeler ve haykırışlar çıkarken ikinci kurşun yine aynı şekilde omzuma isabet etmişti acıyla bağırdığımda bacağımdan vuruldum bu sefer, çığlık atıp bebeğim için ağlarken ve acılar içinde kıvranırken silahın arkasıyla başıma sertçe vurunca gözlerimden akan yaşı hissettim, ve sonra kendimi serbest bıraktım.
Doğan Soysal.
Akşam olunca şirketten çıktım gülümseyerek çiçekçiye uğrayıp bir demet gül yaptırdım ve kuyumcudan gidip kalp şeklinde yakut bir kolye aldım ve arabama binip eve doğru yol adım sesini bile duyamamak bana ızdırap gibi geliyordu, sevinçle telefonumu çıkarıp onu aradım ama telefona bakmıyordu gülümsedim ve tekrar aradım kesin o tombul haliyle telefona yetişememişti ama ikinciyi aradığımda yine cevap yoktu içime bir ateş düşmüştü kaşlarımı çatarak telefona bakıp daha fazla gaza bastım, eve geldiğimde gözlerim büyüdü bizim kapının önünde yakınlarda oturan komşular endişeyle bir oraya bu buraya gidip duruyorlardı endişeyle ve korkuyla hemen arabadan inip koşarak evime vardım bir kapıya bir komşulara baktım. "Ne oluyor burada?"
"Sizin haberiniz yok mu?" diye sordu yaşlı kadın, korkuya daha çok kapılıp kapıya vurmaya başladım.
"Neyden haberim yok mu?"
"İçeriden üç el silah sesi geldi ağabey" dedi on yaşındaki küçük kız, o anda dünya başıma yıkıldı dizlerim artık kendisini tutmuyordu dişlerimi sıktım.
"Gidin buradan" dediğimde hepsi dağılmaya başlayınca silahımı çıkarıp kapının kulpuna dört el ateş ettim kapının kulpu paramparça olunca ellerim titredi silah elimden kayıp gidince korkuyla ve hüzünle kaşlarımı çatıp kapıyı yavaşça ittirdim işte o an..."Eliiiif!" diye gürlediğimde ağlamaya başlayarak yanına koştum kanlar içinde yerde yatıyordu onu kucağıma çekip yanaklarına vurdum. "Elif hayır bırakma kendini, Eliiif!" diye tekrar bağırıp haykırarak ağladığımda başımı yukarı kaldırdım çığlık atarcasına tekrar adını haykırıp tek yumruğumu yere ardı ardına vurdum. "Eliiiif!" diye son kez bağırdığımda haykırarak ağlamaya devam edip başımı eğdim alnımı alnına dayadım öyle bir ağlıyordum ki evde yankı yapıyordu içimdeki ateşler beni yakıp kavuruyordu içimdeki acı ve sızı kemiklerimi eritiyordu tekrar adını bağırıp gürledim, gözlerimi açıp başımı iki yana salladım. "Sakın! Sakın ölme! Sakın Elif! Elif sakıııın!" diye bağırdığımda vücudum öfkeden ve üzüntüden sarsıldı başımı iki yana sallayıp onu kucağıma aldım hemen ayağı kalktığımda millet başıma toplanmıştı kadınların çoğu Elif için ağlamıştı adamlar ise hemen arka kapıyı açıp onu içeri sokmama yardım etmişti, hemen şöför koltuğa geçip arabayı çalıştırdım ve gaza bastım.
Hastaneye geldiğimde hemen içeri girdim bağırdım doktor diye hemşire hemen sedyeyi getirdiğinde onu yatırdım o sırada doktor hızla bize doğru geldi ve gözlerini açıp kontrol etti.
"Hemen ameliyatı hazırlayın, bebeği içinden alın mecbur erken doğum olacak eğer ameliyat edersek bebek için riskli olabilir haydi sallanmayın çabuk! Hastanın bilinci gitmiş!" diye bağırınca hepsi hemen ameliyathaneye koşturdu, dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladım telefonum çalmaya başladı ama tek duyduğum şey doktorun söyledikleriydi.
Bilinci gitmiş
Bebeği içinden almamız lazım
Yan şeklinde yere uzandım kalbim boğazımda gümbür gümbür atarken alnımdan terler akıyordu bir erkek ve bir kadın hemşire hemen yanıma koşturdular gömlek yakamı açtıklarında gözlerimden akan kandan gözyaşları yanaklarımdan süzüldü.
Gözlerimi açtığımda üzerimde ağırlık vardı kolumda bir serum vardı ve Mahir amca Simge abla hepsi başımda duruyordu Kaan da hemen yanımdaydı, gözlerim dolmaya başladı yanaklarımdan süzülürken Simge abla, Feride Yenge - Mahir amcamın yakınıydı - Esma Sultan bahçıvan ve hizmetçiler duruyordu Kaan elini omzuma koyup sıvazlayınca hıçkırdım, Esma sultan da hıçkırıklar içindeydi Simge de ağlıyordu başımı iki yana salladım.
"Neden? Neden onu elimden aldılar? Onun me günahı vardı ki?" diye sordum ve bağırarak ağlamaya başladığımda Esma Sultan da bağırdı ve oda benimle ağladı bahçıvan onu dışarı çıkarmak için destek olunca kolumda serum olmasına rağmen gömleğimi tuttuğum gibi yırtmaya başladım Mahir amca ve Kaan kollarımı tutsa da fayda etmedi Simge abla hıçkırarak eliyle ağzını tutarken haykırarak yatakta kendimi yerden yere vurdum. "Neden ulan neden! Allah belanızı versin yeter artık yeter! Yeter ulan artık yeter sizden çektiğim çile! İşkence ettiniz ailemi elimden aldınız şimdi de evladıma ve karıma mı göz diktiniz kitapsızlar Allahsızlar! Yeter! Yeteeeeer!" diye gürlediğimde Mahir amca bile ağlamaya başlamıştı içeri doktor ve bir kaç hemşire girdi Mahir amca ve Kaan bacaklarımı tutarken hemşireler de kollarımı tutuyordu doktor iğneyi damarıma sapladı diğer yandan hemşireye baktı.
"Serum dozunu arttırın sinir ilacı kullanıyor antidepresan verin bu onu dizginler"
"Doktor bey ağır gelmez mi?" diye sordu Mahir amca hıçkırıklar içinde.
"Merak etmeyin ağır gelmez bu ona daha iyi gelecek, yoksa hastaneyi başımıza yıkacak" dediğinde gözlerim bulanık görmeye başladı, kapattığımda ise çoktan gitmiştim.
Kulağımda ağlama sesi verdi bir bebek ağlıyordu kaşlarımı çattım yavaşça gözlerimi araladığımda Simge ablamın kucağında bir bebek gördüm gözlerimi kırpıştırıp net görmeye çalıştığımda Simge abla başını kaldırıp bana baktı, herkes gülümseyerek bana bakıyordu yerimde doğrulup elimle alnımı sıvazladım ve kaşlarımı çattım.
"Ne oldu?"
"Hira bebek dünyaya geldi Doğan" dediğinde içimdeki yanık yüreğim daha fazla çoştu yine gözlerim dolmuş bir şekilde ağlamaya başlayarak ayağı kalktım ve ona yaklaştım Simge abla da ağlamaya başlayarak bebeği bana uzatınca kollarımın arasına aldım kaşlarını çatmış küçücük dudakları aralıktı, sonra gülümseyince daha çok ağlamaya başladım ve alnımı minik kızımın alnına çok hafif yasladım.
"Merak etme kızım, annem bize geri dönecek" dediğimde hafif bir gülümser gibi oldu tekrar başımı kaldırıp onu daha çok kendime çektim ve başımı Mahir amcama çevirdim. "Elif nasıl bir haber var mı?" diye sorduğumda herkes birbirine baktı, amcam dudaklarını büzüp gözleri dolmuş bir şekilde burnunu çekti ve elini omzuma koyup gözlerini yere çevirdi.
"Doğan...o komada" dediğinde gözlerimden daha çok yaşlar aktı. "Çok kan kaybetmiş, bilinci gitti doktorlar onu yoğun bakıma aldı herşeye hazırlıklı olun dedi" dediğinde ağzımdan hıçkırık çıktı kızım ağlamaya başlayınca onu Simge'ye verdim ve ellerimle yüzümü kapatıp tırnaklarımı yanaklarıma geçirdim ciğerlerim yanmaya beynim şuursuz olmaya başlamıştı.
"Elif" dediğimde kolumu tutup yerden kaldırdı ve beni yatağın oraya götürdü, tekrar ilaç verdiklerinde tepsiye elimi geçirdim yerde cam sesleri gürlediğinde kızım daha çok ağlamaya başlayınca bende ağlayarak kolumu uzattım Simge abla ağlayarak başını iki yana salladı.
"Şuan sinirlisin birşey yapabilirsin" dediğinde başımı salladım, amcam tekrar benim sinir ilacımı verince pes ettim alıp içtim ve yatağa uzandım yan şeklinde, o kadar çok ağlıyordum ki çarşaf su içindeydi yüreğim yanıyor yanıyor yanıyor, deli gibi kalbim yarılıyor hayatımı kaybetmiştim, ruhumu ve aşkımı kaybetmiştim, gözlerimi kapattığımda kızımın ağlama sesleri daha çok yankı yaptı yerimde doğrulup Simge ablaya baktım ve tekrar kollarımı uzattım bana şüpheyle baktı.
"İyiyim gerçekten, kızımı bana ver" dediğimde ağlamaya devam ederek yanıma geldi ve kızımı kucağıma verdi kızım hemen dudaklarını büzerek susunca gülümsedi tekrar gülümseyerek başımı eğdim ve ağlayarak onun cennet kokusunu içime çekip tekrar hıçkırarak ağladım. "Beni yalnız bırakın" dediğimde hepsi teker teker dışarı çıkmaya başladı amcam tam gidecekken başımı çevirip ona baktım. "Sen kal amca" dediğimde başını salladı ve kapıyı kapattı, yanıma gelip karşıma oturdu kızımı yatağa yatırıp ceketimi çıkardım ve tekrar dikkatle kızımı kucağıma alıp sırtımı yatak başlığına dayadım onu da göğsümün üzerine yatırıp ağlamaya devam ederek dişlerimi sıktım, amcam uzanıp elimi tuttu.
"Metanetli ol oğlum, bak bebeğin var ikinci bir hayatın var...onun için güçlü olmalısın"
"Amca...bunu bize yapanı bul! Hemen, bul bunu bize yapanı" dediğimde başını salladı yanaklarımı silip iç çektim. "Avukatımı arayacağım evdeki güvenlik kameralarına baksınlar her kim yaptıysa öyle bir işkence edeceğim ki estetik doktoru bile bir araya getiremeyecek!"

🥀 MAFYA : Acem Kızı 🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin