🥀 20. Bölüm 🥀

3.5K 116 6
                                    

Saçları Fırtınayla Taralı
Rüzgarda Yanakları Kırmızı Kırmızı
   Dudakları Gül Pembesi Kıskandırır Çiçekleri
Ah Be Acem Kızı Bir Sevmedin Gitti
Öldürür Beni O Keskin Bakışların
Gör Artık Aşkından Yıkıldım
Bir Şans Ver Mutlu Et Şu Zalim Adamı
Ah Be Acem Kızı Bir Sevmedin Gitti
Her Gece Deli Olurum Senin İçin
Bilmez misin Unut Artık Bırakmam Seni
Aşk Değil Benimkisi, Kara Sevda
Ah Be Acem Kızı Bir Sevmedin Gitti
Yüreğim Feryad Olur Dili Susar
Anlatamam Sevdamı Cümleler Kül Olur Uçar
Ateşten Yüreğimi Kalbimi Deşer Bu Sana Olan Sevdam
Ah Be Acem Kızı Bir Sevmedin Gitti Be Elif'im
~ Doğan Soysal ~
🥀
Gözlerimi açtığımda onu yanımda sırt üstü yatarken gördüm narin minik eli elimin üzerinde dudakları aralanmış derin bir uykunun kollarında melekler gibi uyuyordu, yerimde doğrulup üzerine eğildim kirpiğinden dudak çizgilerine kadar hafızama kazıyacak şekilde inceledim, sanki bir daha göremeyecekmişim gibi, sanki bir daha doya doya bakamayacakmışım gibi hasretle özlemle aşkla sevdayla ateşle onu izledim...onunla evlenmeyi öyle çok istiyordum ki nasıl ikna etsem diye türlü oyunlar oynamaya karar veriyor ama sonra vaz geçiyorum çünkü bu, hayatını elinden almış olurum anlamına geliyordu söz hakkı vermediğim sadece benimsin olarak anlamına geliyordu her ne kadar zorlamak istesem de - ki zorlarım da - ama burada püf nokta onun istemediği birşeyi zorla ona yaptıramazdım bu onun mutluluğunu çaldığım anlamına gelirdi ve mutlu olmak onun hakkıydı çünkü oda benim gibi erken yaşlarda ailesini kaybetti ve tek güvendiği adam onu terk edip pis oyunlarına alet etti, dişlerimi sıktım eski günler aklıma gelince sinirlerim daha fazla geriliyor içimdeki yanar dağa volkan gibi ateşler saçıyordu, elini tutup öptüm ardından dudaklarına küçük bir buse kondurduğumda mırıldanıp sırtını bana döndü ve o anda telefonum çalınca iç çekip elime aldım ekrana baktığımda Mahir amcamın aradığını gördüm normalde pek aramazdı ama onu sabahın köründe aratan neydi? Kaşlarımı çatıp telefonu alarak odadan çıktım, açtığımda ise sesi sinirli ve endişeli çıkmıştı. "Sakın soru sorma direk televizyonu aç...kanalını tuşla" dediğini yapıp televizyonu açtım kanala girip ekrana baktığımda dişlerimle boşta kalan yumruğumu sıktım.
"Evet sayın seyirciler ünlü iş adamı Doğan Soysal'ın evli olmadığını, ve evli olduğuna herkese inandıran Doğan Soysal bugün büyük bir skandal oluşturdu. Bütün herkes onun evli ve mutlu olduğunu sanırken meğer koca bir yalandan ibaret olduğu, hiç evlenmediği, hatta evlenmediği kadın ile evlilik dışı birlikte olduklarını öne süren Samet Demirel bu konuyla ilgili kameralarımıza açıklama yaptı" telefonu daha çok sıkıp dişlerimi kıracak şekilde sıkılı tutmaya çalışırken Mahir amcam öfkeyle iç çekti.
"Onu parçalara..."
"Amca sus" sinirle konuşup haberin devamına odaklandım, Samet piçi gevşek gevşek bilerek kameralara bakıp sanki izlediğimi bilir gibi bana tehditkar bakıyordu.
"Kendi kulaklarımla duydum, onları karısıyla ah pardon evlilik dışı yaşadığı kadınla gördüm düğünde karşılaştığımızda kadın yüzük takmıyordu yalan söylediğini hemen anlamıştım çünkü aslında biliyordum hatta kadına söyleyecektim ama beni tehdit edip susturunca - ki bu aslında fayda etmedi - bütün akrabaları onun gerçek yüzünü bugün görmüş oldu" spiker Samet'ten daha fazla bilgi almak için peşinde koşuştururken Mahir amcam konuştu.
"Ben size dedim erkenden bu işi halledin diye, şimdi başımıza gelene bak! Bütün ailenin önünde bir yalancı damgası yemediğimiz kaldı oda oldu sonunda şerefsizin yüzünden!" diye bağırıp telefonu kapatınca televizyonu kapattım öfkeyle küfürler yağdırıp telefonu koltuğa bıraktığımda Elif'in korkmuş gözlerle bana baktığını gördüm, yüzümü korkmaması için yumuşak tutmaya çalıştım ama bir kere görmüştü halimi, elini koluna koyup çekinerek ve korkarak yüzüme baktı.
"Sen iyi misin? Ne oldu?"
"Hemen İstanbul'a gidip evlenmemiz gerek"
🥀
Elif Demiray.
Kendimi ne ara haberleri öğrenir buldum, ne ara İstanbul'a gidip hemen tarif belirledik, ne ara kendimizi Doğan'ın akranlarına karşı yalanlar uydurup kendimizi affettirmeye çalıştık bilmiyordum, yaşadığım bu ani olaylar beni şoka uğratmış beynim servis dışı kalmıştı Samet'in böyle birşey yapacağını düşünüyorduk akrabalara yayacağını biliyorduk ama tahmin ettiğimizden daha kötü şeyler olmuştu, akrabaların öğrendiği yetmezmiş gibi Doğan bütün haberleri izleyen kişilere rezil olmuştu ve onun adına gerçekten çok üzülüyordum bir kaç kere sinir ilacı içip onu öldürmemek için kendini zor tutuyordu ama yapacaktı bundan adım gibi emindim ki, o Doğan'dı yapardı, öldürürüm dediyse yapardı. En erken beş gün sonraydı düğün, düğüne kadar Doğan herkese açıklama yapmış ve yalanından dolayı herkesten özür dilemek için bir toplantı organize etmişti ben hiç suçlu olmadığım halde bende suçluymuş gibi hissedip tanımadığım herkesten bile özür dilemiştim, o dakika da Doğan hiç vakit kaybetmedi Samet'i bir güzel al aşağı edip ağzını burnunu kendi elleriyle patlamıştı hapislik durum olmuştu neredeyse ama Mahir amca olaya el atınca Samet pısıp geri adım atmıştı ve bizden uzaklaşmıştı, ikinci günüsü Doğan ve ben düğün için gelinlik bakmaya gitmiştik takılar ayakkabılar duvaklar derken hepsi eksiksiz yerine getirilmiş paketler yatak odasında kuyruk gibi dizilmişti, iki gündür ne o düzgün uyuyordu nede ben, o yatağın yanındaki koltukta hem sinirle hem üzgünce geceyi gündüzüne katarken bende aynı şekildeydim kolay değildi, akrabalarına çalışanlarına kısacası onu tanıyan bütün herkese rezil olmuştu yalanları su yüzüne çıkmıştı ve bir daha saygınlık kazanamayacağından korkuyordu, haklıydı. Korkmalıydı. Çünkü bir insan, bir insanın yalanını yakaladığında bir daha güvenmez, tolerans göstermezdi. Sıkıntıyla nefesini çekip ağzından bırakınca yorgun gözlerimi ona çevirdim. "Ne olacak şimdi?"
"Birşey olmayacak...götlek herif kaçtı gitti dayağımdan sonra...beni darma duman ettikten sonra ben ona dünyaca işkence etsem o yine kar zannediyordur eminim çünkü oldu bitti bana hep düşmandı ve yaptı yapacağını"
"Doğan üzülme bak ben yanındayım akrabaların illa ki anlayışla karşı..."
"Anlayış mı?" alayla söyleyip sinirle dişlerini sıktı. "Anlayış öyle mi? Salim amca yüzüme tükürdüğü o dakikayı hatırlıyor musun? Söylediği sözleri?" evet bu olmuştu, toplantı sırasında Salim amca öfkesine hakim olamayıp 'Senin gibi yalancı birine nasıl kandık bilmiyorum kendime hakaret edilmiş gibi hissediyorum bütün herkesi kandırdın' deyip suratına tükürdüğü o anı gerçekten bende unutamıyor ve her hatırladıkça bende sinirleniyordum çünkü nedense Doğan'ın üzülmesi benim kalbimi acıtıyordu yakıyordu.
Düğüne Son Bir Gün Kala.
   Doğan şirketleri işlerini halletmek için evden çıkmıştı düğüne kadar bütün televizyonlar, gazete ve dergiler Doğan'ın sahte sözleriyle ve evlilik olayı gündemden düşmüyordu hatta bir gün boyunca evin önünden ayrılmadılar korumalar falan zor tutmuşlardı akşam dağılmışlardı, Mahir amca olmasaydı devam edeceklerdi bizi rahatsız etmeye. Kahvaltı yapmanın ardından kahve içerken yazın geldiğini boydan cama vuran güneşe gözlerim kamaşmış bir şekilde bakmıştım, iç çekip kahvemi bitirdim ve gelinlik provası yapmak için merdivenlere yönelirken kapı çalmıştı oflayarak kapıya yaklaşıp açtığımda...beynimden kurşunlar yemiş gibi hissettim vücudum korku ve panikle şokla titrerken bana gülümseyen sinsi ve intikamcı kara gözlerle karşı karşıya gelmiştim, hemen gözlerim korkudan dolmuş titreyerek geri çekildim. "Sen...sen? Doğan seni öldürmedi mi nasıl olur bu? Nasıl?"
"Bilirsin...denize düşen yılana sarılır? O gerizekalı Samet denen çocuk baktım ki benim de nefret ettiğim adamdan oda nefret ediyormuş ikimizde bir olduk...beni o ölümden kurtardı Doğan herifi adamlarını üzerime saldı tabi bu baya günler önceydi..." beni itip içeri girince dizlerimin tutmadığını fark edip sendeledim dizlerimin üzerine çökecekken yalandan ve gülerek endişe edip kolumu tuttu. "Oda intikam almak istiyordu Samet gözlerini senden alamıyordu ayrıca dediğim gibi Doğan'dan nefret ediyordu... o beni adamların elinden kurtardı ve bende duydum ki yarın evleniyormuşsun? Bir çeyrek altın takmaya gelirim artık"
"Asla!" diye bağırıp onu ittiğimde bağırıp saçlarımdan tuttu ve çekti, acıyla ondan kurtulmak için arkadan tekme savurduğumda inleyerek beni serbest bırakınca hızla ağlayarak kapıyı açıp koştum evden çıktım taksi durağına yetişmek için öyle bir koşuyordum ki olimpiyatlara katılsam yeriydi, korku insana öyle şeyler yaptırıyordu ki... arkamdan adımı bağırıp beni kovalamaya devam edince taksiyi gördüm bağırıp durmasını söyledim hemen durunca kapıyı kapatıp Doğan'ın şirketinin adını söyledim ve hızlı olmasını üstüne basarak ekledim. Arkadan bizi takip ediyordu oda taksiye binmişti korkuyla ağlamaya devam ederken hızlı olmasını ve izimizi kaybetmek için söze girdim, şirkete geldiğimde ağlayarak hemen arabadan indim adam arkamdan bağırıyordu parasını istemek için hatta kolumu tutup dehşet bir şekilde sıkınca anca aklıma gelmişti ama güvenlikler öfkeyle adamı itip Doğan'a haber vermelerini sekretere söyleyince söze ben girdim adamın beklemesini parayı Doğan'ın getireceğini söyledim, arkamı dönüp baktığımda oda taksiden inmiş öfkeli bir şekilde bana doğru geliyordu korku öyle bir nüfus etti ki ciğerlerime bir an beynim dondu herşeyin sona erdiğini düşündüm o an ama hemen harekete geçip ağlayamaya devam ederek içeri girdim merdivenlerle hızlı hızlı çıktım herkes bana şaşkınca ve endişeli bakıyordu ama umursamadım şuan Doğan'ın hayatı söz konusuydu, odasına geldiğimde artık sessizce ağlamaktan çıkıp hıçkıra hıçkıra ağlayarak yavaşladım, dizlerim öyle bir titriyordu ki elektro şok yemiş gibiydim bütün vücudum titriyordu sesim koridorda acılı bir feryad gibi çıkmıştı kulaklarımda onun sesini duyunca çığlık atıp var gücümle koşmaya devam edip kapısını çalmadan içeri daldım, Doğan bir an elinde kalemle yanındaki iki asistanı dosyalarla bana şaşkınca bakıyordu Doğan endişeli bir şekilde kaşlarını çatıp asistanlarına çıkmalarını söyleyince hemen dediğini yaptılar, Doğan koltuktan kalkınca ağzını açamadan sesli bir şekilde ağlayıp ona doğru koştum ve sıkıca sarıldım bir an şaşkına girip kolları iki yana açılsa da sonra beni sarıp sarmaladı çok sıkıca.
    "Güzelim ne oldu titriyorsun çok"
    "Doğan..."
    "Elif beni korkutma birşey mi oldu bir yerine ne oldu söyle?" deyip geri çekildi dişlerini sıkarak yüzüme bakınca hemen geri çekilip pencerenin oraya gittim ağaçların oraya gizlemiş bana öfkeli bir şekilde bakıyordu sonra bir anda gülümseyip eliyle ağzını fermuar yapınca ellerimle ağzımı kapattım Doğan elini omzuma koyunca yerimde sıçrayıp çığlık attığımda oda şaşkınca gözlerini büyütüp bana baktı, sonra kaşlarını çatıp gözlerini bir pencereye bir bana çevirdi ve başını hafifçe yana eğdi. "Elif iyi misin?"
   "Ben...b-ben iyiyim"
   "Bu halin ne o zaman? Ne oldu söyle bana gerçeği hemen"
   "Birşey yok...ben şey..." tek kaşını kaldırıp yüzüme sertçe bakınca yutkundum. "Ben...şey evleneceğiz yarın? Sanırım kabus gördüm etkisinde kalmışım uyanır uyanmaz seni görmek istedim"
   "Ne biçim rüyaydı da bu hale geldin?"
   "Şey rüyamda sen...ölüyordun" dediğimde gözlerim dolmaya başladı, hafifçe gülümseyerek söylediğim yalana inanarak bana yaklaştı ve kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı bende ona sıkıca sarılıp ağlayarak ona sığındığımda söylediğim yalandan büyük pişmanlık duyup kendimi öldürmek istedim.
   "Korkma güzelim buradayım...ayrıca benim ölmem seni bu kadar etkisi altına aldıysa yalancıktan birşeyler yapabilirim"
   "Kapa çeneni!" diye sesimi yükseltip kolundaki eti sıkınca hiç etkilenmedi tam tersine kahkaha atıp bana daha çok sıkı sarıldı.
   "Şaka yapıyorum" dediğinde sessizce ağlayarak daha çok sıkı sarıldım.
                                     🥀
Ne yapacağımı bilemez haldeydim telefonlarıma sürekli mesajlar geliyordu ondan akşama kadar tehdit mesajları almıştım, ondan derken...benim duygularımla oynayan o adamdan. Nasıl olur aklım almıyordu o Samet denen pislik hala akıllanmamış hala Doğan'ın huzurunu kaçırıyordu yine bir mesaj geldi bu sefer ki hem benim dünyamı yıkmıştı hemde nabzım duracaktı.
Eğer o heriften ayrılmazsan seni gelinlikler içinde görürsem yemin ederim onu öldürürüm, Samet ise bu işin içinde olacak. Polise gidemezsin çünkü Doğan bir mafyaydı değil mi? Kaç can aldı? Sayısız kez ve sen bir katile yataklık edecek kadar bu pisliğin içine çoktan bulandın...ya ondan ayrılır hem kendi hemde onun hayatını kurtarırsın yada oturur onu hapislerde parmaklıklar arasında görürsün seni bir şekilde suçsuz olduğunu ifade edebilirim ama unutma ki...benim lanetim bundan sonra başlayacak Elif'im. Ağlayarak mesajı okuyup sildim ve yastığı yumrukladım gecenin körüydü bir gram uykum yoktu gitmişti en kötüsü Doğan'a birşey olmasından korkuyordum ve tabi ki bu düğün olmamalıydı eğer olursa o hapise girecekti çünkü yaptıkları dosyasında yazıyordu ve müebbet yeme olasılığı yüzde yüzdü, ne yapacağımı bilmiyordum bir yanım kendimi öldürmem için ısrar ediyordu böylelikle o pislik bana sahip olamayıp hayatımı ben yaşarken ölüye çevirmeyecekti ama Doğan... o beni deli gibi seviyor ve istiyordu bana her zaman daha fazla aşkla bakıyordu kara sevdayla bakıyordu beni kaybederse onun kendisine zarar vermesinden köpek gibi korkuyordum ne yapacağımı bilmiyordum hayatımda ilk defa böyle çaresiz kalıyordum öncelerinde elbette korkuyordum ama durum bu kadar vahim değildi şimdi ise beynim durmuş çözüm üretemiyordum eğer Doğan'a söylersem bir tuzak kurabilirlerdi ve ona...bir şey yapabilirlerdi onu kaybetmek istemiyordum neden bilmiyordum ama ona birşey olursa yaşayamayacakmışım gibi hissediyordum ölüyordum, ciğerlerime kanser gibi yayılmıştı bu acı ve ateş dinmiyordu belki ben ölene dek elbet...kapı açılınca hemen yanaklarımı sildim ama gözünden kaçmamıştı yanıma gelip iç çekerek yatağa oturunca gözlerinin içine hüzünle baktım hafifçe gülümsedi. "Güzelim hala gördüğün rüyayı mı düşünüyorsun? Bildiğim çok iyi bir falcı var gel gidelim beraber bir ooom yapsın geleceğime baksın" hafifçe hüzünle kıkırdayıp koluna vurdum sonra hemen hüzünle acıyla ağlamaya devam edince kollarının arasına almak istedi ama reddettim ellerimi yanaklarına koyup gözlerinin içine baktığımda gözlerini kapattı ve kaşlarını çatıp ellerini ellerimin üzerine koydu. "Öyle mutluyum ki... bu sihirli parmaklar bana dokunuyor? Ve sevdiğim kızla yarın evleniyorum"
"Doğan...senden birşey isteyeceğim"
"Ne olursa Elif'im...emrine amadeyim söyle yeter ki"
"Eğer birşey olursa..." hıçkırmaya başladığımda kollarının arasına alıp sırtımı sıvazladı içimdeki kandan gözyaşlarla beraber canlı canlı kefene sokmuştu beni.
"Elif yapma alt tarafı rüya"
"Olsun...eğer birşey olursa sakın delice birşey yapma"
"Bu da ne demek?"
"Bana söz ver ve sebebini nedenini sorma? Yeter ki söz ver...gözünde değerim..."
"Gözümde değerin çok yüksek"
"O zaman söz ver...birşey olursa herşey ters giderse sakın delice birşey yapma lütfen"
"Tamam söz veriyorum ama neden böyle garip davranıyorsun?"
"Sanırım...düğün stresi"
"Bir an beni gerçekten sevdiğini düşündüm...gözlerime öyle bakınca" dediğinde içindeki aşık olmamı istediği hasreti sesine yansımış ve bu daha çok ağlamama neden olmuştu.
Düğün Günü.
    Düğün töreninde herkes mesafeliydi hala Doğan'ın söylediği yalanlar yüzünden bütün akrabalar ona mesafeli davransa da yine insanlık gösterip daveti kabul etmiş ve aradaki buzları eritmek için bende sohbete dahil olmuştum, saray gibi bir yerde o kalabalığın içinde küçük bir kız çocuğu gibi annesini arayan biri gibiydim...ne yapacağımı bilmiyordum. Telefon titreyince hemen izin isteyip yanlarından ayrıldım düğün salonundan çıkıp güneşli alana geçtim ve duvara sindim telefonu açtığımda o iğrenç sesi tehdit yağdırmaya başlamıştı. "Seni görebiliyorum...ben sana demedim mi gelinlikle görmeyeceğim diye?"
    "Sakın birşey yapma lütfen ona zarar verme yalvarırım..." ağlamamak için zor tutuyordum kendimi gözlerim şimdiden dolmaya başlamıştı sanki yıllardır birikim olmuş şimdi yeni yeni haykırışlarım yükselir gibi.
    "Aaa yoksa bu küçük güzeller güzeli kız aşık mı oldu adama?" yutkundum kalbim hızla çarpmaya başlamıştı gözlerimin önüne o hasret ve aşkla bakan yüzü gelince o halimle bile gülümseyebilmiştim bilmiyorum belki de gerçekten aşık olmuştum Doğan'a? O kalp atışlarım o yakınlıklar, o sıcak masum temaslar...sesiyle düşlerden çıktım ama sesinde öfke ve tehlikeli tonu beni öldürmüştü. "Ciddi olamazsın? Aşık mı oldun yani? Sana inanamıyorum! Nasıl aşık olursun? Yemin ediyorum eğer bu işi başaramazsan onu ya öldürürüm yada beyninden silinene kadar seni depoda hapis ederim!"
   "Ne yapmamı bekliyorsun?" diye bağırdığımda güldü.
   "Hırçın kız...ne yapacaksın bebeğim biliyor musun? Onu düğünde, nikah kıyılacağı zaman terk edeceksin ve terk ederken seni, benimle kaçtığını ve uzaklaştığını görecek onun yıkılışını görmek istiyorum!" dediğinde telefonu kapattım elimle ağzımı kapatıp sessiz çığlıklar attığımda dizlerimin bağı çözüldü yere oturup çimenleri avuçlarımın arasına aldım ve dişlerimi sıkıp haykırdım, bağırdım ama fayda değildi, geçmiş tekrar gündeme çıkmış bir kere daha kafese kapatmıştı beni ve anladım ki artık...kaderden kaçış yoktu. Son duraktı. Herşey bitmişti. Kül olmuştu.
Tepenin gözlerindeki korku adlı filmde yaratıklar insan avlarken oda Doğan'ı avlamak için tepeden bizi izliyordu her baktığımda silahın ucunu gösteriyor yanındaki Samet ise dört beş adamla çatıda dikiliyordu hiçbir şeyden haberi olmayan Doğan ise davetlilerle ilgileniyor ben ise ölüm fermanımı kendim imzalamış kaderime boyun eğiyordum söylersem bir şekilde duyarlar çünkü iş buraya kadar geldiyse tedbirleri çoktan ele almışlardır şeytanlardı sonuçta, insanlara zoraki gülümse öyle zoruma gidiyordu ki nefesimi kesiyordu içim kandan gözyaşları ile dolup taşarken vicdanım ona yalan söylediğimin yüzünden sızlarken sessizce bekliyordum. Nikah henüz başlamamıştı ama o beklememişti herkes açık alanda kokteyllerini içerken zamanın geldiğini anlamıştım, gözlerim dolmuş bir şekilde Doğan'a baktığımda bana gülümsemişti ama sonra gözleri karşıya gidince oda benim gibi şaşkınlık geçirmiş ayrıca Samet'i görünce dişlerini ve yumruklarını sıkmıştı, onlara doğru ilerlediğimde Doğan sinirle ve şaşkınlıkla arkamdan seslendi.
"Elif ne yapıyorsun?"
"Hepsi senin için"
"Elif..." yanıma gelip kolumu tuttu ve çekti dudaklarımı sinirle birbirine bastırıp nefretle ona baktım gülümseyerek kulağıma eğildi ve bana sokuldu bütün davetliler şaşkınlık ve kınayan bakışlarla bana baktıklarını görünce yanaklarım utancımdan kıpkırmızı olmuştu.
"Ona beni sevdiğini söyle yoksa gözlerinin önünde onu gebertirim" nabzım daha hızlı atarken başımı ona çevirdim belimi sıkıca tutup arkasına çekince Doğan hızla bize doğru yürüdü öyle hiddetli öyle öfkeli görünüyordu ki nutkum tutulmuştu.
"Ona dokunma!"
"O kendi isteğiyle geldi yanıma öyle değil mi Elif?" belimde hissettiğim soğuk metalle gözlerim büyüdü, Doğan hayal kırıklığına uğramış ve öfkeli bir şekilde bana bakıyordu.
"Bu doğru mu?" sesimi çıkaramadım gözlerimden yaşlar akmaya başladığında dişlerini sıktı ve başını iki yana salladı. "Hayır sana inanmıyorum Elif bakışlarından anlıyorum bunları sana o yaptırıyor zorla değil mi? Söyle! Beni öldürmekle mi tehdit etti? Söyle Elif korkma!" diye bağırdı ama gözleri o kadar hüzünlü bakıyordu ki, koskoca mafya adamı çocuk gibi dizlerinin üzerine çöküp ağlayacak gibi bakıyordu herkes şaşkına girmiş bize bakıyordu. "Elif söyle!"
"O doğru söylüyor Doğan, beni tehdit falan etmedi ben kendi isteğimle onunla gidiyorum üzgünüm ama seni sevmiyorum seni sevmediğimi sende biliyorsun? Bunu artık uzatma...oyun değil bu işin içinde tehdit falan yok seni temin ederim" dediğimde gözyaşlarım daha çok akmaya başladı Kaan zaten dili tutulmuş bana inanmaz gözlerle bakıyordu Doğan'ın bakışları derinleşti bir hüzünlü bir de sözlerime inanmayan gözlerle bakıyordu, başını iki yana salladı.
"Sana inanmıyorum"
"Nasıl kanıtlamamı istiyorsun?"
"Ölmüş ananın - babanın üzerine yemin et"
"Ölmüş anamın - babamın üzerine yemin ederim...kendi istediğimle gidiyorum seni sevmiyorum...onu seviyorum artık yolumdan ve hayatımdan çık!" diye bağırıp ağlayarak arkamı döndüğümde kulağıma eğildi.
"Aferin kızıma" deyip kolumu tuttu hıçkırıklar içinde yürümeye başladığımda Samet ve diğer adamlar önden gitti o anda hüzünlü ve ağlamaklı sesi arkamdan bana seslendi.
"Elif!" başımı çevirip baktığımda hayatımda ilk defa onun ağladığını görmüştüm hemde herkesin önünde. "Bunu bana...bana nasıl yaparsın? Ben seni sevdim kendimi sana adadım! Bunu bana nasıl yaparsın Elif?" dediğinde başımı çevirip önüme döndüm, ağlamaya devam ettiğimde onun da hıçkırışını duyduğumda ağzımdan çığlık kaçmıştı. "Ama şunu unutma ey Acem Kızı...ben seni lanet olsun ki gurur yapamayacak kadar çok seviyorum ve sevmeye de lanet olsun ki devam edeceğim!" dediğinde haykırdım o anda ama hemen eliyle ağzımı kapatınca sesim boğuk çıktı, arabaya bindiğimizde camlar film olduğu için haykırarak ağladım çığlık attım her çığlık attığımda sesim kısılmıştı, adını bağırarak söylediğimde yüzüme yendiğim tokat yine beni susturmaya yetmemişti onu dizlerinin üzerine çöküp sarsıldığını görünce kafamı cama vura vura ağlamaya başladım öyle sert vuruyordum ki kafamı cama gerçekten patlatacak sanmıştım.
"Ağlamayı kes"
"Hepsi senin yüzünden!" diye bağırdığımda sesim kısılmıştı, üzerine atlayıp yüzünü yırtarcasına yolmaya çalıştığımda boğazımı tutup kafamı iki koltuğun arasında duran kolluğa alnımı sertçe vurunca dudaklarımdan sadece acı bir çığlık çıkmış ardından sıcak sıvanın yanağıma süzüldüğünü hissettiğimde kucağına doğru kayıp gitmiştim.
Doğan Soysal.
Akşam Vakti.
Bunu bana yapamazdı.
O yapmazdı Elif bunu bana yapmazdı, içimdeki derin acı beni zehirliyordu içimde yanan öfke beni deli ediyor ve onun söyledikleri kulağımda her yankı yaptığında bağırıyor esip gürlüyordum. Davetliler bir kere daha yüzüme tükürmüş, gitmişlerdi ben ise boğaza karşı bakan evime gelmiş beş tane sinir ilacı içmiştim ardından sakinleştirici alıp viskiyle balkona çıktım, yanımda Kaan duruyordu oda benim kadar şaşkın ve Elif'in böyle birşey yapmadığını beni sevmese bile asla yapamayacağından yanaydı. "Doğan bence bu işin içinde birşey var"
"Annesinin babasının üzerine yemin etti"
"Kardeşim kızı zorlamışlardır? Hem hatırlıyor musun aynısı o çakma sarışında da olmuştu oda seni öldürmekle tehdit edip Elif'i senden uzak tutmak için elinden geleni yapıyordu Doğan mantıklı düşün abicim... Elif, o adam tarafından nelere maruz kaldı? Anca şizofren ve deli olanlar öyle bir adamla yan yana gelir ama biz Elif'ten bahsediyoruz? Hem yanlarında Samet de vardı...onlarla bir olup sana oyun oynadılar belli! Elif'i de yem yaptılar Elif'in zaafı sensin, seni ona karşı kullandılar"
"Elif beni sevmiyor ki böyle birşey yapsın?"
"Bir düşün Doğan...sen vurulduğunda o ne biçim ağlamıştı? Hastanede uyanır uyanmaz seni sormuştu ve o çakma sarışın uzak duracaksın dediğinde senden uzak durmuştu sana birşey olmasın diye? Üstelik o zamanlar Elif senden nefret ediyordu! Nefret ettiği halde seni düşündü...şimdi aylardır o yanındaydı yine de yaptı aynısı? Birşeyler yapmamız gerekiyor"
"Ya doğruysa Kaan? O zaman ben ne yaparım? Ne ederim?"
"Doğan Elif'ten bahsediyoruz? Yapma Allah aşkına aklını başına devşir!" dediğinde sersemlemiş bir şekilde içkimi tek seferde bitirip ayakta sendeledim hemen kolumu tuttu. "Adamları ayarlıyorum belli ki onlarda silahla geldikleri için Elif hiçbir şey yapamadı? Bak Doğan bu işin içinde onların parmağı var Elif salak bir kız değil...göreceksin" ağlamaya başlayarak boğaza karşı durdum o kadar çok içmeme rağmen yine aklımdaki görüntüler silinmemişti, sakinleştirici sinir hapları artık fayda bile etmemişti başımı iki yana salladım.
"Elif beni hiçbir zaman sevmedi...ve ben biliyorum ki sevmeyecekte"
"Hala ne diyor Allah'ım kafayı yiyeceğim!"
"Saçları fırtınayla taralı, rüzgarda yanakları kırmızı kırmızı dudakları gül pembesi kıskandırır çiçekleri ah be acem kızı bir sevmedin gitti. Öldürür beni o keskin bakışların, gör artık aşkından yıkıldım bir şans ver mutlu et şu zalim adamı ah be acem kızı bir sevmedin gitti, her gece deli olurum senin için bilmez misin unut artık bırakmam seni aşk değil benimkisi kara sevda ah be acem kızı bir sevmedin gitti yüreğim feryad olur dili susar anlatamam sevdamı cümleler kül olur uçar ateşten yüreğimi kalbimi deşer bu sana olan sevdam ah be acem kızı bir sevmedin gitti be Elif'im!" diye bağırıp haykırarak ağlamaya devam ettiğimde Kaan elini omzuma koydu ve sıvazladı diğer yandan dişlerini sıkıyordu.
"Doğan kendini toparla...Elif bunu sana yapmaz asla hemen nasıl inandın aklım almıyor? Birşeyler yapmamız gerek bak bu işin içinde Elif yok göreceksin onlar zorladı" dediğinde başımı sallayıp yanaklarımı sildim, bu doğru olabilirdi çünkü Elif'in gözlerine dikkatle baktığımda tuhaf duyguları gördüm yalan olduğunu biliyordum ama yemin edince bir an için acaba diye düşündüm, ama Kaan haklı olabilirdi? Aynı şey o kadın için geçerliydi aynısını yapmıştı beni bırakmıştı şimdi de yapmış olabilirdi? Tehdit etmiş olabilirlerdi arkalarında bir de Samet vardı oda gözünü korkutmuş çare bırakmamış olabilirdi...başımı Kaan'a çevirip öfkeyle dişlerimi sıktım.
"Adamları ayarla ve topla yerlerini buldur herşeye hazırlıklı ve tetikte olun yarın bu iş bitecek? Ama önce...o Samet'i bul ağzındakileri dökene kadar bizzat ben işkence edeceğim kendi kulaklarımla duymak istiyorum ve o pislik inkar ederse...onu karşılarına çıkaracağım!"

🥀 MAFYA : Acem Kızı 🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin