"Ju Soo, sen nereden biliyorsun bunları? Ya da..."
"Annemlerin ölüm anında bir adam vardı. Onları öldüren adam... o gece odanda kendime kıyafet arıyordum ve babanın fotoğrafını gördüm. Gördüğüm anılardakiyle aynı adamdı. Sonra senin baban hakkında anlattıklarını hatırladım. Birkaç parça birleşti..."
"Ya ben? Beni nasıl öğrendin?"(Ma Ri)
"Bu konuda sana büyük bir özür borçluyum. Dolabının üstündeki kutuya baktım. Sonra Chan Yeol'u sığınakta gördüğüm aklıma geldi. Mantıklı geldi. Açıkçası ço-"
"Ne oldu? Neden sustun?"(Baek Hyun)
"Bir parça daha birleşti çünkü. Baek babanın o kıza -ki o ben oluyorum- birini gönderdiğini söylemiştin. Bu durumda o kişi Ma Ri oluyor. Değil mi Ma Ri?"
Mahcup bir şekilde başını eğmişti.
"Evet. Ama yemin ederim seninle tanıştıktan sonra yanında bulunma amacım değişti. Yakın arkadaş olduğumuz gerçeğini kimse değiştiremez Ju Soo. Seni seviyorum."
"Biliyorum Ma Ri, kimse o derece rol yapamaz. Ben de seni seviyorum."
Birbirimize kısa süre sıkı sıkı sarılırken kutusuna baktığım için bir kez daha özür diledim. O, sıkıntı olmadığını söylerken Baek'in ortadan kaybolduğunu fark etmiştim.
"Baek nerede?!"
"Bilmiyorum. Nereye gitmiş olabilir?"
"BABASINA! OF LÜTFEN SAÇMA SAPAN BİR ŞEY YAPMASIN!"
"Gitsem mi yanına?"
"Beni de götür Ma Ri!"
"Olmaz. Senin yapabileceklerinden, Baek'in yapabileceklerine oranla daha çok korkuyorum."
"Saçmalama Ma Ri! Benden kat kat güçlü adama ne yapabilirim? Ayrıca merak etme, intikam ateşiyle falan yanıp tutuşmuyorum. Açıkça tek isteğim Baek Hyun'la beraber mutlu olmak."
"Vay be... eskiden olsa-"
"Eskiden olsa intikam isterdim, evet. Ama Baek Hyun beni değiştirdi Ma Ri. Şimdi beni böyle güzel yerlere döndüren Baek Hyun'un yanına ışınlayabilir misin?"
"Yapabilmem için yerini bilmem gerek."
"Kolyemle bulabiliriz. Bana bu kolyelerle yerimi her zaman bulabileceğimi söylemişti."
"Tamam. Ama eğer o binadaysa seni bıraktığım gibi geri ışınlanmak zorundayım. Kolyem üzerimde değil çünkü."
"Tamam."
"Ayrıca geri döndüğünde bana her şeyi anlatıyorsun. Ben de sana bilmen gerekenleri anlatacağım."
"Tamam."
Kolyeme elimi koymamı ve gözlerimi kapatıp üç kez Baek Hyun'un ismini söylememi istedikten sonra elimi tuttu. Gözlerimi açmamı söylediğinde ve ben bunu yaptığımda kendimi o binada bulmuştum.
"Sen git, hadi!"
"Onu bulabileceksin, değil mi?"
"Hallederim. Git hadi."
Ma Ri bir anda ortadan kaybolurken etrafıma baktım. Merdivenlerin başında 10. kat olduğu yazıyordu. Tam bu sırada kapılardan biri açıldığında o tarafa dönmüştüm. Gördüğüm kişiyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
"Sen..."
"Ah merhaba bayan gözyaşı."
"Sen... sen ezokrita mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIRSIZ
Roman pour AdolescentsÇizdiklerimi hatırlayamıyor, yanlış görüyor ve en kötüsü bir adama doğru çekiliyordum. Daha neler döndüğünü anlayamadan mümkün olamayacak şeyler olmuş, sınır denilen şey yürürlülükten çıkmıştı hayatımda. Beni çepeçevre sarmalayan, aşk denilen bir du...