8. BÖLÜM

228 22 52
                                    

Kim Kyung Hee - And I'm Here (Goblin Ost)

"Jong Suk amacın neydi senin?"

"Bir şey denedim."

"Ne denedin?"

"Bir gün sen de anlayacaksın."

"Benimle şifreli konuşma Jong Suk. Hiç havamda değilim."

Baek Hyun ve Jong Suk elleri ceplerinde, uçurumun kenarında, aralarındaki beş metreyi umursamadan birbirlerine bakıyorlardı.

"Şifreli konuşmuyorum Baek Hyun. Kız kardeşim ne istediyse onu yapıyorum."

"Ne istemiş Amber? Söyle, ben de bileyim?"

"Benden istediklerine karışma. Senden ne istediğini gayet iyi biliyorsun Baek Hyun."

Sadece baktı kızıl.

"Onu bulmak zorundasın Baek. Yoksa Amber seni affetmez."

"Önce onun kim olduğunu bulmak zorundayım."

"Bu benim sorunum değil Baek. Amber'i seçen sendin."

"Onun da söylemesi gerekiyordu!"

"Nasıl söyleyebilirdi? O sırada son nefesini veriyordu. Sen de biliyorsun. Her şey gözlerinin önünde oldu."

Kızılın sol gözünden bir damla aktı, fark etmedi Jong Suk. Jong Suk'un da sağ gözünden bir damla aktı, fark etmedi kızıl.

"Amber..."(kızıl)

"Görevini biliyorsun Baek. Yapmazsan o seni gerçekten affetmez."

"Yüz kez söylemek zorunda değilsin."

"Hatırlatmak zorundayım. O benim kardeşim. Ayrıca seni de severim."

"Sen onu buldun mu?"

"Bulmuş olsaydım bile söylemezdim."

"Neden? Ah, evet. Görevim bu, değil mi?"

"Artık hatırlıyor gibi görünüyorsun."

"Unutmuş olsaydım o lanet olası binadan ayrılmazdım. Oradan birini koluma takar ve hayatıma devam ederdim."

"Doğru olabilir."

Sırıttı Jong Suk.

"Hala sinir bozucusun."(Baek)

"Biliyorum." dedi Jong Suk ve atladı uçurumdan.

●●●

"Ju Soo? Neden bu kadar dalgınsın?"

"Gördüğüm rüyayı düşünüyorum Jong In. Normal bir rüya olsa şimdiye çoğunu unutmuş olurdum."

"Takma kafana bu kadar.

"Ama çok garip."

"Paranoyaklaşma lütfen. Bilinçaltının bir oyunu sadece. Kahvaltını bitir ve Sehun'un amcasının hastanesine gidip iş iste. Kabul edeceklerine eminim."

"Neden orası?"

"Bir tanıdığın hastanesi çünkü. Her şey kolay olur. Birbirimizden başka kimsemiz yok Ju Soo. Bir şey gerekirse tanıdıklar iyi olabilir."

"Ah, tamam. Ma Ri'ye söylediniz mi?"

"Dün sen markete gittiğinde Sehun bahsetti ona. O da istiyor."

"Tamam o zaman."

Odama gidip hazırlanmaya başladım. Bu sırada Ma Ri'ye de haber verdim. Artık işe başlamalıydık ve Jong In haklıydı. Devlet de bizimle ilgileniyor gibi görünmüyordu.

SINIRSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin