"Sehun?"
"Hm?"
"Hani aylar önce, kışın..."
"Evet?"
"Bana bir şey söylemen gerektiğini söyleyerek yemeğe çıkarmıştın beni... hala ne söyleyeceğini söylemedin."
"Boş ver."
"Sehun neden saklıyorsun?!"
"Saklamıyorum! Çoktan anlamış olman gerekiyordu!"
"Anlamıyorum Sehun! Neden bu kadar atarlandığını da anlamıyorum!"
Arabayı bir anda durdurduğunda öne savrulmuştum.
"Gerçekten bilmek mi istiyorsun?"
"Evet!"
"Seni seviyorum!"
Susmuştum. Diyecek bir şeyim yoktu. Sehun sinirle nefes vererek arkasına yaslandı. Direksiyonu sıktığı parmak boğumlarının beyazlamasından belli oluyordu.
"Sehun... ben... ahh..."
Ellerimi saçlarıma geçirip geri attım.
"Bak Sehun, sen Fransa'ya gitmeden önce senden hoşlanıyordum."
Bir anda bana döndü. Devam ettim.
"Geri döndüğün gün, ben denedim, seni hala sevip sevmediğimi anlamaya çalıştım. Aylardır her boş anımda da anlamaya çalışıyorum. Ama kendime verdiğim her cevapda kendimi kandırdığımı düşündüm. Hiçbir cevabıma kendimi inandıramadım. Yani şuan sana ne diyeceğimi de bilmiyorum."
Bir süre öylece baktık birbirimize.
"Kafam çok karışık. Hayatımda bir şey eksikmiş gibi hissediyorum. Seni düşünürken kafamdaki konu bir anda değişiyor. Ciddi ciddi hayatı sorgulamaya başlıyorum. Seni sevip sevmediğim konusu arada kaynayıp gidiyor. Üzgünüm Sehun. Sana bir cevap veremediğim için üzgünüm."
Derin bir nefes verdi önüne dönerek.
"O zaman... beklemekten başka şansım yok Ju Soo. Ben... Fransa'ya gittiğimde fark ettim seni sevdiğimi ama vazgeçmeye çalıştım. Seni görene kadar vazgeçebildiğimi sanıyordum. Bekleyeceğim. Hissettiğin eksikliğin dolmasını bekleyeceğim."
Başımı salladım. Arabayı tekrar hareket ettirdi ve Ma Ri ile buluşacağımız yere bıraktı beni. Teşekkür ederek indikten sonra bir süre arabanın arkasından baktım. Bir çift kol boynuma sarılarak sırtıma atladığında kendime gelmiştim.
"Neye bakıyordun?"(Ma Ri)
"Hiç. Öyle."
"Tamam o zaman. Hadi gidip alışverişe başlayalım."
Güldüm ve koluna girdim. Mağaza mağaza dolaşmaya başladık. Ama bugünden hiçbir şey çıkmamıştı. Diğer günler de dolaşmaya karar verip ayrılmıştık.
●●●
Parti günü gelip çattığında erkenden uyanmıştım. Okul zamanı bozulan uyku düzenimi olabildiğince düzeltmiştim ve bu yüzden gözaltlarım olabildiğince normal haline dönmüştü. Yatağımı toplayıp odadan çıktım ve tuvalete gittim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynaya baktım.
"Güzel, güzel görünüyorum. Biraz makyajla muhteşem olabilirim."
Egomu besledikten sonra çıkmak için kapıyı açmamla eli havada yumruk duran Sehun'la karşılaşmıştım.
"G-günaydın?"(ben)
Hala havada duran yumruğa tedirgin bir şekilde baktım.
"Ah pardon. Kapıyı çalacaktım." dedi hızla elini indirirken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIRSIZ
Teen FictionÇizdiklerimi hatırlayamıyor, yanlış görüyor ve en kötüsü bir adama doğru çekiliyordum. Daha neler döndüğünü anlayamadan mümkün olamayacak şeyler olmuş, sınır denilen şey yürürlülükten çıkmıştı hayatımda. Beni çepeçevre sarmalayan, aşk denilen bir du...