27. BÖLÜM

161 14 44
                                    

Selam. Uzun bir bölümle karşınızdayım. Sizden bir ricam var. Bu bölüm hakkında neler düşündüğünüzü gerçekten bilmek istiyorum. Neden böyle oldu bilmiyorum ama bu sefer cidden düşüncelerinizi bilmeliyim. Mümkünse kaba olmadan :)

1 Ay Sonra

Abimle yaptığımız akşam yemeği fazla hızlı geçmişti ve Baek Hyun'un gelmesinden sonra ciddi konuları fazla açmamıştık. Ertesi gün DNA testi için hastaneye gitmiştik. Bir ay içerisinde birkaç kez buluşup birbirimizi tanımak için fırsatlar üretmiştik ve şimdi bir kafede toplanmış elimdeki zarfı açmak için bekliyorduk. Kızlar, Jong In ve Baek Hyun da yanımızdaydı. Hepsinin gelmesine gerek olmadığını söylemiştim ama umursamamışlardı. Onun da iki arkadaşı vardı.

"Açıyorum o halde..."(ben)

"Sonuç ne çıkarsa çıksın seninle tanıştığım için mutluyum. Eğer kardeş çıkmazsak bile seninle arada yine görüşmek isterim."

"Memnun olurum."

Gülümseyerek söyledikten sonra derin bir nefes alıp zarfı yırttım. Yavaşça açtım ve direkt sonuca baktım. Kağıdı bıraktığım gibi yanımda oturan Kang Dae'ye sarıldım. Yıllardır ailemden birine sarılmak istiyordum ve bu benim için sadece rüyamda olabilecek bir şeydi. Ama şuan öz abimin kollarında gerçekten farklı bir huzur hissetmiştim. Bu sırada yanındaki çocuk kağıdı alıp okumuş ve diğerlerine bakarak başını olumlu anlamda sallamıştı. Gerçi o belli etmese bile ben yeterince belli etmiştim.

"Kafenin arka tarafı çok güzel, isterseniz biraz yürüyün."(Se Joon)

"Gerek yok. Artık çok zamanımız olacak."(ben)

Kang Dae'nin kollarından ayrılırken söylemiştim.

"Pabucum dama atılacak."(Jong In)

"Saçmalama! İki abim olamaz mı?"

"Tamam ya, şaka yaptık. Niye kızıyorsun?!"

Bu sırada Kang Dae'nin arkadaşlarından biri garsonu çağırmış ve hepimiz birer içecek almıştık. Kutlama gibi bir şeydi ve ben çok mutluydum. Hatta hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum.

Sohbet ederken Baek'in telefonu çalmış ve Baek konuşmak için uzaklaşmıştı. Bir süre fazla ilgilenmemiştim ama kafenin kapısında sinirlendiği dikkatimi çekmişti. İşte her şey bu kadardı. Az önce ne kadar mutlu olduğumu düşünüyordum oysaki.

Herkes sohbete dalmışken kalkıp yanına gittim. Ona doğru gittiğimi gördüğünde telefonu kapatıp cebine koymuştu.

"Sorun ne?"

"Yok bir şey."

"Sorun değil Baek, söyle bana."

Elimi yüzüne koymuştum bu sırada.

"Şuan çok mutlusun. Bunu bozmak istemiyorum."

"Bir şekilde anlatacaksın. Az önceki endişe ve sinirini gördükten sonra rahat olamam zaten."

"Tamam. Biraz yürüyelim mi?"

"Sanırım bu şuanlık bir şey değil."

"Değil. Başka şeylerle uğraştığın için anlatmamıştım."

"Tamam yürüyelim."

Ma Ri'ye az sonra döneceğimizi belirten bir işaret verdikten sonra çıktık ve yürümeye başladık. Elini tutup onu rahatlatmaya çalıştım.

"Hyo Yeon..."

"Uzun zamandır görünmüyordu zaten. Yine neler oldu?"

"Mezuniyet partinizi hatırlıyor musun?"

SINIRSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin