VAY HALİNE...

4.5K 24 0
                                    

   Dalgın dalgın başımı dayadığım camdan önümden gelip geçen manzarayı seyrediyorum.Araç hızla sarsıla sarsıla ilerliyor.Diğer yolculara şöyle bir göz attığımda hepsinin kendince oyalandığını görüyorum.Bu rahat ortam beni daha da keyiflendiriyor.Üstelik,olmayan şansım da sanki bu sefer yaver gidiyor.Kucağımdaki poşete sarılı kitaba sıkı sıkı sarılıyorum.Hiç dayanamam dediğim karşılaşmaları da yaşamamıştım.Planlansa bu kadar güzel olamayacak bir seferden dönüyorum artık.Çocukluğa dair tatlı anımsamalarım da yanıma kâr kalıyor.Bir yanımla iyi olan insanlara hep minnettarım.

  Büyük bir tehlikeyi atlatmış gibi de rahatlıyorum.Görünmeden,kimseye ağız eğmeden,gereksiz teferruat anlatma gerginliğine katlanmadan işim olmuştu.Ama,aklıma taklıanlar da yok değil...Koltuğuma dayanıp gözlerimi kapatıp düşünmeye dalıyorum.Mucize dediğim yedek anahtarla eve girmem,kapıdan içeri attığım ilk adımımda o buz gibi ürpertiyi yaşamam,zaman tünelinde hissetmem ve sanki babamı göreceğimi kuvvetle düşünmem...Karmaşık,kötü ile iyinin karışımı bir tuhaflıktı ilk yaşadığım.Sonra beyin denen mekanizmanın daha hızlı işlemesi ve dikkatimi bazı noktalara çekmesi var sırada.Hayret ki annem bana dair tüm izleri silmiş gibi.Sanki ben o evde yıllarca hiç yaşamamışım!..Onca gayretime rağmen benden bir şey göremiyorum.Duvarlarda kardeşimin ve ailesinin resimleri..İki büyük eksik görülüyor,babam ve ben...Şu güne dek anlayamadığım,çok saçma insan karşılığı gördüm.Bu da onlardan bir tanesi.Yıllarca aile adı altında dört kişiydik.Nasıl birden yaşamlardan yaşam çıkarılır ki?!Hem de kolayca!..Ölene dek ekmeğini yediği eşini insan nasıl bir anda yok sayar?!Şimdiki rahat hayatın da tek mimarı babacığım değil mi?!.Ağır gelen düşünceler,insanı zamansız yıpratıyor...Önce ürkek sonra rahat hareketlerimi hatırlıyorum ardından.Öfke gibi!..Burası babamın da evi,benim de evim!..Gerçek ölüm ile mecazı üzerine yeniden inşa edilmiş bu yaşamak beni tiksindiriyor.Bencilce,kötülük dolu!..Aradığım şey belli ama,sanki onun dışında da bir şeyler arıyor gibiyim.Geçmişe,mutluluğa dair...Anlamsızca dolaplara ve çekmecelere bakıyorum.Kitaplığa geçiyorum nihayetinde.Neyse ki bunlara dokunmamışlar.Belki de babamdan geriye kalan nadir tek şey bunlar.Hızlıca bakıyorum raflara...Üstteki kapaklı bölümü açıyorum.Üst üste yığılmış dergiler,sararmış kitaplar...Ve aradığımı buluyorum,tek tek diğerlerini kaldırdıktan sonra.En arkada,en altta,güzelce saklanmışa benziyor...Korkuyla karışık bir rahatlama ile alıyorum onu yerinden...Derdimin tek çözümü onda!..Durmuyorum ama,istemsizce evin her odasına dalıp çıkıyorum.En son bir zamanlar benim olan odaya giriyorum.Beklediğim gibi,her şey değişmiş...Yani artık benim değil.Bu görüntü,söze gerek kalmadan da gerçeği yüzüme çarpıyor.Gerçeği bilene,bunun kapatılmaya çalışılması değişik bir bulantı nedeni olur daima...Ve bunu oldukça yoğun yaşıyorum.Hatta bir ara gözlerimin dolduğunu hissediyorum.Öfkeden mi üzüntüden mi bilemiyorum.Eskiden el ayak altında dolanmasın dediklerimi kaldırdığım dip çekmeceyi açıyorum.Ivır zıvır doldurulmuş,şöyle bir karıştırıyorum.Eski fotoğraflara denk geliyorum.Hızlı hızlı karıştırıp içlerinde babamın olduğu birkaç tanesini alıyorum.Ve o an hissediyorum ki artık buradan gitmek zamanı...Ardımda bir iz bırakmadığımdan emin olduktan sonra çıkıyorum,hırsız misali girdiğim kendi evimden...Üst kata sevginin adresine dar atıyorum kendimi.Cehennem çukurundan çıkmış gibi halim.Yüzümden de belli oluyordu ki anneannem karşıma dikiliyor:

''-Neyin var senin?Hasta mısın,az önce iyiydin!''diyor.

Toparlanmam gerek diye düşünüyorum.Zorla gülümsemeye çalışıyorum ve kekeler gibi:

''-Çok sıcak,galiba o yüzden.''

''-He,burası hep böyle yazın.Tabii sen gittiğin için unutmuşsundur,yıllar oldu.''

''-Haklısın.''

''-Buldun mu aradığın kitapları?''

''-Birini bulabildim sadece...''derken yalanımın üstünü örtüyorum.

''-Neymiş o bakayım!'' deyip bir anda elimden alıyor,rastgele açıyor.

''-Aa dua kitabı bu!.Aferin oku oku!.Bu dünya bu dualar üzerinde ayakta kalıyor.''dediğinde ise sinirlerim boşanıyor ve katıla katıla gülüyorum.Ben de dualara inanıyorum ama,başımdakini bir bilse ne ederdi acaba diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.Usulca kitabı alıyorum elinden ve küçük odaya geçiyoruz.Birkaç lakırtıdan sonra telefon çalıyor.Çocukluğumun teknoloji harikası,şimdininse antikası...Anneannem hızla kalkıyor yerinden,iki adımda ulaşıyor ve açıyor.O an bana bakınca arayanın kim olduğunu anlıyorum ve yanılmıyorum.Elimle ben yokum işareti yapıyorum,burada olduğumu bilmemesi daha iyi.

''-İyi kızım bir şey yok..Tamam kal o zaman sen orada...Biraz halsiz gibiyim,siz gidin!..''sözleriyle annemi çok iyi geçiştirdiğini görüyorum.İçimden,''Helal!.Yaş yetmişi geçmiş ama,iş bitmemiş!''diye geçiriyorum.Anneannem yaman kadın!..Sakince telefonu kapatıp bana dönüp gülümsüyor:

''-Bu akşam rahatız,beraberiz.''

Sadece tebessümle karşılık veriyorum ona ve:

''-İstesem bu kadar yolunda giymezdi,harika!.Yarın sabah da erkenden giderim!''diyorum.Kadın,itiraz etmek için ağzını açsa da susuyor sonra.Birden halimizi hatırlıyor..Bir süre konuşmadan oturuyoruz yan yana.Gözüm pencereden dışarı kayıyor.Yeni bir anımsama!..Ufacık olduğum günlerde,kışın soğuk günlerinde dışarı çıkmama izin verilmediği zaman da buna benzer bir sıkıntı ile buradan bakardım.Anneannem sıkıldığımı hemen anlar ve bana kakao yapardı...Bu hatırlamadan ardından adeta büyüdüğüme sinirleniyorum.Büyümek,bence sihrin bozulması demek.Aklımdan geçenleri az çok tahmin etmiş gibi:

''-Yemeğimiz de pişmek üzere,tam istediğin gibi!..''diyor anneannem,teselli vermek istercesine.

   O akşam ve gece buna benzer geçiyor.Sabah ayrılışımız ise başlı başına üzüntü yumağı.Sıkı sıkı bana sarılıyor,gözleri yaşlı:

''-Keşke biraz daha kalsaydın kızım...''diyor.Bu sefer avutma sırası bana geçiyor:

''-Ne zaman canın isterse beni ara,geliyorum de,ben seni karşılarım...''

O ağlamaya devam,ben susmaya...Sanki ikimiz de bunun olamayacağını hissediyoruz.Beni bir daha görmeyecekmiş gibi daha çok sarılıyor bedenime...Ben de ona...Zor ayrılıyoruz...Elimin tersiyle gözlerimi siliyorum,sert bir şekilde dönüp yoluma koyuluyorum.İçimden geçenler:''Neden,neden bu hayat durmadan istemediklerimizi bize yaptırıyor?!Azıcık rahat ve adil olsa ne kaybedilir ki?!..''

 Aracın hızının düştüğünü hissedince gözlerimi açıyorum.Kısa bir mola...Temiz hava istiyorum ve iniyorum araçtan.Çantamdaki telefonuma gelen mesajın sesini duyuyorum o an.Çıkarıp bakıyorum ve yazılanı okuyup gönderilen fotoğrafa bakıyorum,ardından kendi kendime gülüyorum.Tam da sırasıydı ya!..Ben neredeyim,onlar nerede?!Malum arkadaşım yazmış yine,bu sefer de tanışmamı planladığı doktorun resmini de göndermiş...Şöyle bir bakıyorum.Aslında fena da değil hani ama,böyle bir durumda güç!..O vakit o kadar istiyorum ki her işi yolunda giden insanlardan biri olmayı!..Fakat nerdeeee!..Derin derin havayı içime çekiyorum...Onca güzelliğe karşıdan bakıp insanın havasını alması tıpkı böyle oluyor!..

  Tekrar yola koyuluyoruz.Öyle de sıcak ki klima bile yeterli değil...Daha bir bu kadar gidilecek mesafe var,uyuyamıyorum da!..Çantamdaki kitabı çıkarıp okumaya başlıyorum...İçinde öyle şeyler var ki kötü bir kalp çok kişiyi bitirebilir.Beni ilgilendirmeyen kısımları şöyle bir bakıp geçiyorum.Ortalara doğru açtığım sayfadaki çizim etkileyici...Kocaman bir dairenin ortasında ve eşit bölünmüş dört yanında kancaya benzer işaretler,sayılar...Altında da gerekli sözler...İşte buydu benim işime yarayacak olan...Tabii o da yararsa!..Dikkatle okuyorum,sonuna gelince donup kalıyorum.Şekil,işaret,dualar olayın sadece bir kısmı...Pazarlık bölümü ve kendi yerime adak diye vereceğim başka bir insanın lüzumu...Al işte bir engel daha!..Kimi bu girdaba atabilirim ki?!.Sakin halim gidiveriyor birden,elim ayağım titriyor!..Bu benim yapabileceğim bir şey değil!..Sanki otobüsteki herkes aklımdan geçenleri anlıyor gibi tuhaf bir takıntıya kapılıyorum.Panikle kitabı kapatıp tekrar çantama kaldırıyorum.Bu sefer bitkinlik hissiyle kendimi koltuğa bırakıyorum.Başımdaki musibetten kurtulmak için tanıdığım kimi feda edebilirdim?!.Daha doğrusu yapabilir miydim?!.

   İki ucu pis değnek denen durumdayım.Bu işi yapmasam ben ve çocuklarım zarar görecek,yapsam bir kişinin hayatı kabusa dönecek!..Bu günahı nasıl taşırım?!.Bu mücadele içindeyken onun soğuk yüzü beliriyor gözümde...Vay haline der gibi sinsice bakıp iğrenç gülüşünü gönderiyor kalbime...


  

DEMONOPHOBİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin