ŞEYTANİ

2.7K 11 0
                                    

           Suskun geçen, basit bir akşam yemeğinin ardından, oğlum sözüm ona ödevlerini yapmaya gidiyor ki bundan hiç hoşlanmadığını biliyorum.Of puf ede ede odasına yöneliyor.Kızım salonda, koltuğunda test kitabının sayfalarına dalmaya hazır.Dertli bir sınavzede olarak bu yıl tekrar hazırlanıyor.Çoğu öğrenciyle aynı kaderi paylaşmıştı.Sistem mağdurları olarak yollarını çizmeye çalışıyorlar.Derinine inersek söylenecek çok da hep olduğu üzere kendi derdime düşmüş durumdayım.Belli etmeden üzüntülü bakışlarımı masaya çeviriyorum, toplanması gerek.Hemen yakınımdaki makinenin kapağını açıyorum, sudan geçirdiğim tabakları,çatallar, kaşıkları rastgele yerleştiriyorum.Sıkıntılı zamanlarda dikkatim hep dağınık.Özensiz konsalar da sonuçta yıkanıyorlar.Dalgın hareketlerle, hiç acele etmeden masayı siliyorum.Ama önce amerikan servisleri topluyorum, bunu yaparken içimde çılgınca bir kahkaha atmak isteği duyuyorum.Sanki her şeyimiz tamammış gibi kızımın isteği üzerine aldığımız, bambu amerikan servisler.Keşke tek sıkıntımız bu olsaydı diye içimden geçirirken, malum söz geliyor hatrıma:''Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider .....''Kendi kendime söylenip kendi kendime gülüyorum.Son dehşet verici olayların psikolojimi iyice sarstığının farkındayım.Çözüm konusunda henüz elle tutulur bir gelişme olmasa da çabalıyorum.Belki de en güzeli hiç düşünmeden harekete geçmekti ama, düşünmeniz gereken değerlileriniz oldu mu riske girmekten kaçınıyorsunuz.

             Bulaşık makinesini çalıştırdıktan sonra, evdeyken daima hazırda tuttuğum sıcak su ile kahvemi yapıyorum.Bir sigara yakıp tekrardan masaya oturuyorum.Kenarda tuttuğum evrakları alıp sanki ilk defa gibi tekrar okuyorum.Beni en çok ilgilendiren cümleyi tekrar tekrar okuyorum:'' .....'ta   ait işletme, alım ve satımla ilgili tüm haklarımı ...........'a devrediyorum.''Bir türlü hazmedemediğim bu ibare beni çileden çıkarıyor.En büyük korkum, ya yapacaklarım işe yaramazsa?! Hem çocukların geleceğini bir nebze olsa da kolaylaştıracak mal varlığımı elden çıkarıyorum hem de peşimdeki şeytani güce mahkum kalıyorum.Bu sonuç, kanımı donduran ihtimallerden sadece bir tanesi.Olduğum yerde ne zamandır dalıp gittiğimin farkında değilim.

''-Yorgun musun, keyifsiz misin?!'' deyip endişeyle yüzüme bakan kızıma hiç tereddüt etmeden cevap veriyorum:

''-İkisi de.''

''-Konuşmak ister misin?'' sorusuna, hayır anlamında başımı iki yana sallayarak cevap veriyorum.Huyumu bildiği için üzerime gelmiyor ve yeniden sorularına gömülüyor.Hafiften sırtımın tutulduğunu hissedip sandalyeden kalkıyorum.Kanepeye uzanıyorum.Gözlerim kapalı, bir an ölmüş olduğumu düşünüyorum.Şu an beni geren her düşünce geçerliliğini kaybediyor.Bir şekilde rahata ulaşmışım.En azından peşimdekileri atlatmışım.Bir an bu fikre kapılıp gevşiyorum ama, çok kısa sürüyıor.Çocuklarım! Çocuklarım ne olacak?! Eskisinden daha beter bir kasılmaya hapsoluyorum.Kimsenin de onlara sahip çıkmayacağını biliyorum, kimin umrundalar ki?! Yavaş yavaş gözlerimi aralıyorum.Arada bir kızımın bana baktığının farkındayım.Görünüşte sakinim.Yorgunluktan keyifsiz olduğuma inanmalı ve içi rahat dersine çalışmalı.Tam karşımdaki balkon kapısı ardına dek açık.Sıcak hava ve arada yüzümü yalayan esinti, ferahlamaya benzer bir hisse kapılmama yardımcı oluyor.Hala hayattayım ve hala yapabileceklerim var.

            Rüzgarın hafif hafif dalgalandırdığı perdeye takılıyorum.Öyle tuhaf şekillere bürünüyor ki sanki ardında saklanan tuhaf bir şey her an çıkıp saldırıya geçebilir.Bu düşüncenin etkisiyle sabit bir noktaya takılıyorum.Önce orada olabilecek bir insanın veya bir şeyin ayaklarını arıyorum,doğal olarak da göremiyorum.Ama, bu bir rahatlık vermiyor.Çünkü o şeyin bir anda ortaya çıkıverdiğine defalarca şahit olmuştum.Hele o çocukların odasında gördüğüm an, nasıl olup da yere yığılmadım hala şaşırıyorum.Bunlar beynimden geçerken, belirlediğim noktadan ayrılmıyorum.Sanki esintinin şiddeti birden artıyor, yaz gibi değil de sert bir kış rüzgarı misali.Herhangi bir varlık belirmese de belli belirsiz bir dumanın çıktığını fark ediyorum birden.Yükselmeden, koltukların altını yalayıp geçen,garip bir kitle usul usul salonu kaplamaya başlıyor.Yattığım yerden aniden, sıçrar gibi kalkıyorum.Kızım karşımdaki koltuktan bana bakıyor ama, oldukça sakin ve normal.Yere bakıyorum ve gittikçe dağılan şeyin rengi, griden siyaha dönmeye başlıyor.Ve demek ki sadece bana görünüyor ve yavaş yavaş bir yerde birleşip ayaklarıma doğru kayıyor.Ani bir refleksle ayaklarımı yanmış gibi yukarı çekiyorum.Kitle şimdi de oturduğum yere doğru hafifçe yükseliyor.Şüpheli hareketim dikkat çekmemeli.Bu şeyin hemen yok olması için istemsizce,içimden yine bildiğim duaları okumaya başlıyorum.Böyle bir ürkü ve çaresizliği kimse yaşamamalı.

           Nasıl hareket etmem gerektiği konusunda ikilemdeyim.Hızlı bir şekilde odama geçebilirim ama, bu çok değişik bir hal, ya kızıma zarar verirse?! Olduğum yerde de kalabilirim ama, ya paniğe kapılıp durumu açığa vurursam?! İki ucu da pis değnek! Aklım ikilemde kalsa da ben yerimde donmuş haldeyim yine.Aynı zamanda bu şeyin korkularımla büyüdüğünü de biliyorum.Çocuğu asla yalnız bırakmamalıyımda karar kılıyorum.Önceden olsa sıkıntısı sadece banaydı, yalnız kaldığım mekanlarda ve zamanlarda.Şimdiyse çapını arttırmış,tüm gücüyle üzerime geliyor.Ne kadar çok korksam da gerilsem de yerimde kalmalıyım.Ben dışında kimseyi korkutamamalı!. Dizlerimin hizasına kadar yükselen duman benzeri şey sonunda duraklıyor.Birkaç saniyenin ardından geldiği yönden geriye toparlanıyor.Balkona yakın tekli koltuğun üzerine adeta yığılıyor. Kımıl kımıl hareket başlıyor, ardından hafiften şekillenmeye başlıyor.Evvela ince, uzun bir çizgi haline geliyor.Simsiyah, tavana doğru yükselen bu çizgi ardından beli belirsiz genişlemeye başlıyor.Kanımı donduran kanadımsı çıkıntılar, kuru kafayı andıran yüz,kafa üzerinde boynuzumsu sivrilikler, hayal meyal beliriyor.Şu an karşımdaki görüntü, koltuğa tünemiş devasa, şeytani bir varlık.Şeffaf, koyu derisi seğiriyor, omuzlardaki zara benzer çıkıntılar, iki yana sallanıyor.En kötüsü, bana diktiği kırmızı gözleri.Çok iyi tanıdığım iki oyuk beni yine esir almak niyetinde.Direniyorum kendimce, korkmamalıyım, çocuklara belli etmemeliyim!

            ''-Sonunda bitirdim! Kadın ikinciye aynı ödevi yaptırıyor,neymiş, önceki eksikmiş!'' diye oğlum söylene söylene odasından geliyor ve çok sıcak olduğunu belirterek, balkona yakın o tekli koltuğa gidip oturuveriyor!Şu an tam çocuğun sırt hizasında, akbabaya benziyor! Fırsat kollayan, alıcı bir yaratık! İçimden bas bas, kalk oradan diye bağırsam da sesim çıkmıyor! Korku ve dehşet dolu oğluma bakıyorum.O ise hiçbir şeyin farkında değil.Aslında bana baksa, tuhaflığı anlayacak ama, beni görmüyor.Sanki orada değilim.Yerimden fırlamak istiyorum, olmuyor! Kuvvetli bir bağ beni yerime çivilemiş gibi! İskelete benzeyen uzantılarını oğluma doğru uzatıyor.Sanki bir anda çocuğu ikiye bölecek gibi bir hareket! Sarsılıyorum, yerimde debeleniyorum, kimse fark etmiyor.Yoğun sıkıntıdan alnımda biriken ter boynuma doğru damla damla iniyor.Kırmızı gözleri hala bende, mutlu ve gülümser bir ifadesi var.Boğulduğum dehşet, ona taze bir güç kazandırıyor ve adete karşısında ne kadar aciz olduğumu haykırıyor.Bir elimi bin bir zorlukla kaldırıp koltuğun kenarına vuruyorum. Oğlum o an beni görüyor.Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlayıp bir hamlede yanıma geliyor, soran gözlerle bana bakıyor.Tutulup kalmışım, konuşamıyorum.O'na bakıyorum durmadan.Nereye baktığımı anlamaya çalışan oğlum, aynı yöne baksa da O'nu göremiyor.Bu benim için büyük bir rahatlama sağlıyor.

''-Bana bir bardak su getir!'' diyebiliyorum sadece.O ise yine yavaş yavaş dumanlaşmaya başlıyor.Bu seferki ziyaretinde de korkudan ölmüş kadar olmamı sağlıyor.Kızım da gelmiş, tepemde dikiliyor. Bir nöbeti daha onlara belli etmeden atlatmayı başarıyorum.

''-Bir şeyim yok.'' diyebiliyorum sadece.Ayağıma kadar gelen suyumu bir nefeste içip bitiriyorum.Bir yandan zihnimdeki panik devam ediyor:''Ne yapacağım?!, Ne yapmalıyım?!''Zaten ne biliyorsam uygulamaya çalışıyorum ki O da bunun farkında.Adeta sıklaşan gelişleriyle zayıf düşmemi istiyor.Oysa bana göre zayıf düşmek, çocuklarımdan vazgeçmek, demek!.Bu imkansız! Annelik duygusuna sahip hangi kadın, çocuklarından geçer ki?! Galiba bende baş edemediği tek güç, bu! Nefes aldığım sürece,hatta son nefesimi verirken bile aklımdan çıkmayacak yegane varlıklarımdan nasıl geçip gidebilirim?! Yok yok! Bu olacak iş değil!O şeytani varlığa teslim olamam!





          

DEMONOPHOBİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin