BELLİ ETMEMEYE ÇALIŞARAK

3.3K 10 1
                                    

          Günler belki geçiyor ama, ben farkında değilim.Hızla kilo kaybediyorum.Uykum hiç denecek kadar. Bu yıpratıcı süreç yüzüme de yansıyor elbet.Göz altlarım yorgunluğun halkalarıyla dolu.Sürekli tetikte kalmak, uyanık kalmaya çalışmak güç iş.Zoruna zorundayım çünkü. Mesele ben değilim ki! Öyle olsa çok kolay.Bırakırdım kendimi kabus deryasına, ne olacaksa olsun! Tabii her vakit olduğu gibi kolay bana gelmiyor.Didinmek, bir şeyi yapabilmek için en az iki üç kez çabalamam gerek.Şu ana dek hiçbir şeye hazıra konmadım.Hatta hakkım olanı bile alabilmek içim uğraşmak zorunda kaldım.Kimine göre çok güzel olan yaşam, bana hep zorlu yüzünü gösteriyor.İlK başlarda umursamadığım bu hal, yıllar geçtikçe yorgunluğunu hissettirmeye başlıyor bedenime.Sonuçta ölümsüz ya da taştan değilim. Benim de bir tükeniş tarihim var ama, onun öncesinde bir şeyleri yoluna koymalıyım.

       Bazı sabahlar aynaya baktığımda kan çanağına dönen gözlerimi görmek ürkütüyor beni.Yetersiz uykunun ve dinlenmenin hediyesi. İlginçtir ki arada ben de şaşıyorum hâlâ nasıl direndiğime. Hem de bedenimde kuvvetimin iyice azaldığını fark ede ede.Sırtıma yüklenmiş tonlarca ağırlık duygusuyla bazı yalpaladığım oluyor.Ardından görünmeyen bir el beni devam mecburiyetimle  tekrar yaşamaya itiyor.Ama, iyi bir niyet olmadığını da biliyorum.Bu, sanki her seferinde bunalımın dozunu arttırmak isteği.Kukla misali, istediği yöne sürüklüyor beni. Galiba henüz istediği kıvama gelmedim.İpler tamamen eline geçmiş değil.Onca ivmeye rağmen kritik anlarda kafa tutabiliyorum.Eminim ki bu sadece kadına bahşedilen annelik içgüdüsü kaynaklı.Kadın doğası gereği zayıf görülse de mevzu yavruları olunca yenilmez bir güce dönüşebiliyor.Tabiatın ve Yaratanın kadına sunduğu en güzel mucize.

       Bir kaos etkisine girdiğimi ben de kabul ediyorum.Hem de dalga dalga yayılıyor hayatıma.Çoğu vakit tek istediğim evime çekilmek ve kimseyi görmemek.Yalnızlığın da bir ihtiyaç olduğunu bu zamanlarda anlamıştım.Bazen iyi geliyor kişiye.Kendini toplamak için, yaralarını saklamak için, olup bitenin analizi için.Benim bilançom sıkıntı üstüne sıkıntı.Aradaki azıcık nefes alımları da olmasa, baştan aşağı felaket.En son yaşadığım ise, dehşet. Önceden sadece bana dadanan şey, artık en değerlilerime da yaklaşabiliyor. Asıl gerçeklerle iplerim bu noktada kopuyor.Onlara zarar gelmemesi için en olmayacak işlere bile kalkışabilirim.Zaten şu an yaptığım da o.Evimdeyim, yalnızım ve zihnimi zorluyorum.Acaba gözden kaçırdığım, farklı bir çıkış noktası olabilir mi?! Başıma bu işleri açan kitap, masada önümde duruyor.Cesaretimi toplamaya çalışıyorum, kapağını açmak ve içinde gezinmek için.Çünkü işleri daha beter hale getirmekten de korkuyorum.Bu tür bilgiler yanlış kullanıldığında daha vahim hale gelebiliyor.

          Önce koyu bir kahve yapıyorum ve tekrar masaya dönüyorum.Bir sigara yakıyorum.Kafein daha uyanık tutar beni.Eski, yer yer yıpranmış kitabın kapağını usulca açıyorum.Sararmış sayfalar önüme dökülüyor.Her birini tek tek dikkatle okumaya başlıyorum, en baştan.Mutlaka atladığım ufacık bir şey olmalı fikrinde ısrarlıyım.Çünkü şu anki durum oldukça gücümü aşıyor.Şekiller, satırlar bir bir gözümün önünden akıp geçiyor.Son sayfaya geldiğimde değişen bir şey olmadığını görüyorum.Tek çıkışım var, beni ve çocukları kurtarmak için iki kişiyi ona sunmalıyım. O kişiler her ne kadar kafamda belirlenmiş olsa da harekete geçemiyorum nedense! Çünkü bana göre kötülüğe kötülük tarzında bir şey.Bunun sonuçları çocuklara yönelirse, işte o vakit yüzüme gözüme bulaştırmış olacaktım her şeyi.Fakat bunun yanı sıra her geçen gün çemberi daraltan bir şeytani varlığın yanı başımızda olduğu da bir gerçek.Bunları düşündükçe önceki korkularıma gülüp geçiyorum.Beterin beteri!.

         Odama gidip küçük bir muhafaza içindeki nikah yüzüğünü alıyorum elime.Uzun uzun bakıyorum, sıradan nesneler icap ettiğinde öldürücü bir niteliğe bürünebiliyormuş mesela. Bu birincinin bende kalan eşyası.Kitaptaki işlemlerin gerçek olması için sahibine iadesi gerek.Ya diğer kişi?! O arsayı satmayı kafasına koyan, aslında yok olmanın öncesinde kendini çok mutlu hissedecek ikinci kişi! Bunun öncesinde hakkımı devrettiğime dair resmi işlemlerin yapılması gerekiyor.Bu aşamalardan sonra nelerin olacağını ben de olanca merakımla bekliyorum.İşe yarayacak mı?! Gerçi intikam almak, bana göre bir iş değil.Her zaman herkesi kendi ettiğinle bırakmıştım.Biliyordum ki kimsenin ettiği kimsenin yanına kalmıyor.İşte en büyük çekincem de bu!.Sonuçta, ben de bir şekilde kötülük yağacağım.Ya sonuçları?! 

        Sandalyeye çöküyorum yine, masada şimdi iki nesne var.Kitap ve yüzük.Yine tuhaflıklar başlıyor.Sıcaktan bunaldığımı sandığım bu bahar gününde evin içini soğuk ve sert bir rüzgar dolduruyor aniden.Bu zorba, sanki beni çıkış noktasından uzaklaştırmaya çalışıyor.Tuhaf bir sersemlikle sadece seyrediyorum olan biteni.Esinti önümdeki kitabı havalandırıyor birden, o kadar güçlü ki sanki sayfalarını koparıp yok edecek!.Gayri ihtiyari uzanıp tutuyorum son ve tek çaremi.Bütün gücümle masaya bastırıyorum yok olmasın diye.Sonra yüzüğün yavaş yavaş hareket ettiğini fark ediyorum.O kadar iyi hissediyorum ki O yine çok yakınımda.Yüzüğü diğer elimle tutmak için uzandığımda birden fırlıyor, yükseliyor.Biraz gayretten sonra havada yakalıyorum ama, avucumda müthiş bir acı hissetmemle bırakmam bir oluyor.Baktığımda avucumda yuvarlak bir yanık izi görüyorum.O an kaybolmaması için can havliyle tekrar yakalamaya çalışıyorum yüzüğü.Masadan düşmüş, yerde ahenkle yuvarlanıyor.Tekrar alıyorum,yine aynı acı tekrarlanıyor.Yüzüğü benden almaya çalışıyor. Çünkü bu şekilde yuvarlanmaya devam ederse, ya açık balkondan düşüp bilinmeze gidecek ya da bilmediğim esrarengiz bir delikte yitip gidecek.Avucumun yanmasına aldırmıyorum artık, onu almalıyım! Ve burnuma dolan hafif yanık et kokusuna aldırmadan tüm gücümle atılıyorum.Balkona yakın tekli koltuğun köşesinde tutabiliyorum onu.Eski sıcaklığı kalmamış ama, avucum hala yanık ve acıyor.Korkunun sonundaki öfkeyle ikisini de alıp yine odama dönüyorum.En alt çekmeceye,eşyaların altına saklıyorum.Şaşkınım da! İstese beni bir anda yok edip olayı sonlandırabilir.Ama, nedense daha bunu yapamıyor.Demek ki o varlığında gücünün bir sınırı var.O sınırı geçebilecek kadar kuvvetlenmeden benim sonuca ulaşmam gerek...

       Kaos yatışınca elimin daha çok acıdığını görüyorum. Buzdolabının kapağını açıp ilaç koyduğum bölümü karıştırıyorum.Yanlış hatırlamıyorsam, yanık ve yaralara iyi gelen bir jel vardı.Tek elimle aradığım için birkaç ilaç kutusu yere düşüyor.Acıdan titreyen elimi ve alnımda biriken ter damlalarını hissediyorum.Aradığımı bulmak içi çabalarken kapı açılıyor, telaşla biri yanıma koşuyor:

''-Anne neyin var, ne oldu?!'' derken oldukça endişeli olduğunu fark ediyorum.Durumu toparlamam gerek:

''-Önemli bir şey değil,korkma! Elimi yaktım kazayla, krem arıyorum.'' diye geçiştiriyorum oğlumu.

''-Sen çekil, ben bulayım!''

Dediğini yapıp koltuğa oturuyorum.Hayret ki benim bulamadığım ilacı hemen bulup yanıma geliyor.Avucumu açıyorum, çocuk şaşkın.Çünkü avucumda gayet net bir şekilde birbirine geçmiş yanık iki halka var.

''-Bu nasıl oldu böyle?!'' derken adeta çığlık atıyor.Sakinleştirmem lazım,işi alaya vuruyorum:

''-Beni bilmez misin?! Nerede olmayacak kaza var beni bulur. Geçer gider bu da!''

Çocuk pek inanmış gibi değil çünkü avucumdaki izler oldukça belirgin.Yüzüme bakıyor,daha mantıklı bir açıklama beklediğinin farkındayım da ne diyebilirim ki?! Şeytani bir varlıkla mücadele halindeyim desem, durumun daha kötü olacağı kesin.Saklamam gereken şeyler olduğunda hep yaptığım gibi lafı değiştiriyorum:

''-Okul nasıl geçti bugün?''

Bir an yerinde kalıyor, beni tanıdığı için,bazen bazı şeyleri ısrarla sakladığım için eski sakinliğine dönüyor:

''-Her zamanki gibi sıkıcı!'' Ve odasına gidiyor.

       Aslında son günlerde çocukların da hafiften bir şeyler sezdiğinin farkındayım.Ama bu dehşet ve korku durumundan mümkün olduğunca uzak kalmaları gerekli.Bunlar aklımdan geçerken yanık sızım az da olsa hafifliyor.İlaç işe yarıyor.Ne kadar zor olsa da günlük normalime dönmem lazım.Hem de başımızdaki illeti kimseye belli etmemeye çalışarak...



       

DEMONOPHOBİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin