Ne kadar gözlerimi zorlasam da netleştiremediğim kımıltılar arasındayım.Karanlık ötesi, belli belirsiz bile değil! O ana dek duymadığım sesler, fısıltılar arasında yoğun bir boğulma hissinden kurtulmaya çabalıyorum.Adeta bir felaket kuyusuna düşmüşüm gibi.Ve içgüdüsel, panikle yürüyüp çıkmak için debeleniyorum.Ara sıra tanımlayamadığım bir şeyler bedenime çarpıp geçtikçe ürperiyorum.Ben neredeyim?! Bir an geliyor boğucu siyahlık daha sarıyor varlığımı.Kendi dünyamdan koparılıp hiç bilemediğim bir yere atılmışım.Bağırmak, neredeyim diye sormak istesem de sesim kayıp.Yapabildiğim tek şey tüm gücümle ilerlemeye çalışmak.Korka korka bir elimi ne olduğunu anlayamadığım karaltılara uzatıyorum, hafifçe dokunduğunda elim yumuşak, yapış yapış bir şeye bulaşıyor.Dehşetle geri çekiliyorum.Sanki elimi çekip alacakmış gibi.Neden sonra aklıma geliyor, ben buraya nasıl geldim? En son kendi dünyama ait zamanı hatırlamaya çalışıyorum.
Hafızam sıfırlanmış sanki, zorluyorum kendimi.Beynimde belli belirsiz canlanan, evimin dış kapısının kendiliğinden açılması.Netleşiyor yavaş yavaş.Hiç sebebsiz uyanmam.Oysa o akşam tüm algılarım açık,ne olacağını bekliyordum.Öncesinde yaşadığım sıkışma, benim için olacakların habercisiydi.Gözümü bile kırpmaktan çekinerek saatlerce beklemiştim.Hiçbir şey olmadığı için de sonunda uykuya yenilmiştim.Ya sonrası?! Şu an tam da yaptığım o sonrayı hatırlamaya çalışmak.Gözümün önünde sadece dış kapının durup dururken açılması ve hiç nedensiz uyanmam var.BIrden zihnimdeki film devam ediyor.Korkmadan ayağa kalkıp kapıya doğru gitmem ve merdivenleri inip adım adım caddeye çıkmam.Neticesinde de kendimi tuhaf bir alemde bulmam.
Bunun bir tek açıklaması olabilirdi.Artık başka bir aşamaya geçmiştik! Korkutarak yapılamayan, öldürerek veya bir şekilde boyut değiştirmeye çalışılarak devam ediyor.Kanımı donduran gerçek, kendi dünyamda değilim!.İnsanın korkudan nasıl ölmediğine şaştığı bir vaktin içindeyim.Ilerliyorum da nereye çıkacağım belirsiz.Adım atmak da oldukça güç.Vücudum artık benim değilmiş gibi hissediyorum.Kapıdan geçip caddeye çıktığımdan beri böyle.Istemsiz hareket ediyorum, kontrol bende değil.Kurmalı,oyuncak bir bebek olmuştum adeta.Nereye isterlerse, o yana ilerliyorum.Acaba bu labirentin bir sonu olacak mı?!
Bir takım şeylerin sağımdan solumdan geçtiği kesin de sanki onları görmem engellenmiş.Silik gölgelere benziyorlar.Görmesem de oldukça iyi duyuyorum onları.Bir ara olduğum yerde kalıyorum, zaten nereye gittiğim belirsiz.Onlardan gelecek tepkiyi bekliyorum.Evet,aşırı korkuyorum ama,yapmam gereken bir deneme bu.Durduğum halde onların hareketi azalmadı, sesleri de.Şaşırarak gördüm ki usul usul netleşiyorlar.Bu benim için ayrı bir şok dalgasını tetikliyor.Hepsi O'na benziyor!. İskelet yüzler, aynı korkunç gözler, aynı kanatımsı uzantılar! Çığlık attığımın farkındayım da sesim duyulmuyor.Öldüm de haberim yok mu?! Nasıl bir yerdeyim?! Tüm bu düşüncelerime karşılık kendimi oldukça diri hissediyorum!
Sanki bir yasağın kalkmasını bekler gibiler, bir şeylerin zamanı gelmemiş henüz.Vücudumdaki titremeyi yok sayarak tekrar ilerlemeye karar veriyorum.Ayağımı bastığım yer sürekli dalgalanıp değişiyor.Bilmediğim bir batağa dalıyorum.Gittikçe varabildiğim bir aydınlık da yok henüz.Sadece yanlarından geçerken kötülük dolu bakışlarının kızıllığı yüzüme yansıyor.Bir anda hepsinin bir olup beni öldürebileceği fikri beni ölmüş kadar yapıyor.İlginç ki hepsi O desem de O daha karşıma çıkmadı.Neyi beklediğini merak ediyorum. Karanlık,yapış yapış, sürekli değişen bir hücreden çıkmaya uğraşıyorum.Karşımda belli belirsiz aydınlanma beliriyor azıcık, çıkıyor muyum? Gitmeme izin vereceklerse neden buradayım?!Tüm gücümle ilerliyorum, yaklaştıkça etrafımdakiler azalıyor, neredeyse yok oluyorlar.Bu aydınlık,bildiğim gün ışığı! Sevinçle yaklaşıyorum.Sonunda çıktığım nokta, inanılmaz!Bır uçurumun kenarında buluyorum kendimi! Daha nereye gidebilirim ki?! Olduğum yere yığılıyorum.Mesaj, gayet açık!Ya geri dönüp kendi isteğimle onlara katılacağım ya da uçuruma atlayarak!
İmkansız diye düşünmeye başlıyor beynim birden.Buna güçleri yetmez çünkü bizim bir yaratıcımız var.Onları ve beni yaratan tek bir güç! Ne onlar ne ben mutlak iradeye karşı gelemeyiz!Beynimde yanan ışık,bu yaşadıklarımın kurgulandığını ve beni yanılttığını haykırıyor.Bir süreliğine bana yaşattıklarını şiddetle reddediyorum.Bunlar gerçek olamaz! Sımsıkı gözlerimi kapatıp bu mizansenden çıkmak istiyorum.Bu sadece korkunç bir kabus!
Uzun bir bekleyişten sonra gözlerimi yeniden açtığımda kendimi oldukça işlek bir yolun ortasında buluyorum.Geçen bir aracın altında kalmam an meselesi.Yoğun korna seslerinin arasında sersemliyorum.Kenara çekilmek istesem de bir türlü o kenarı bulamıyorum.Kuvvetli bir el sürüklercesine kolumdan tutup bir kenara çekiyor. Öfkeyle bir şeyler söylese de duymuyorum.Araçlar yanımdan akmaya devam ediyor.Az önce her ne kadar gün ışığını gördüğümü sansam da gecenin ileri bir saatinde ait olduğum dünya.Azıcık kendime gelip etrafıma baktığımda şehrin girişinde olduğumu görüyorum.Ben buraya nasıl gelmiştim?! Şaşkın şaşkın bakındıktan sonra evime doğru yürümeye başlıyorum. Gecenin bu saatinde ne tanımadığım bir araca binebilirdim ne de yardım isteyebilirdim.Çantam,telefonum,vs. hiçbir şeyim yok üzerimde.Yolun kenarından ayrılmadan yürüyebilirim sadece.
Ne kadar vakit geçti bilmiyorum, girişteki meydana ulaşınca derin bir nefes alıyorum.En kötüyü atlatmıştım.Bundan sonrası kolay.Meydanı geçip evimin olduğu caddeye sapıyorum.Eski okul binasının korkunç silüetinin önündeyim.Tenhalık hüküm sürüyor.Ilerliyorum,hafif yokuşu tırmanıyorum son gücümle.Tek isteğim bir an önce kendimi yatağıma bırakmak, ölesiye yorgunum.Yolun sol tarafındaki uzun çalıların hışırdadığını duyuyor o yöne bakıyorum bir an.Sanki beni yeniden hapsedip korkutacaklar gibi geliyor bana.HIzlanıyorum tekrardan.Az kalmıştı ama yol bitmek bilmiyor nedense.Son dönemeçten sağa dönüyorum, birkaç metre kaldı.Kulağımın dibinde bir nefes duyuyorum aniden,dönüp bakıyorum kimse yok ama, Onun yanımda olduğunu açıkça hissediyorum,SInirlerim boşanıyor birden, yeter diye bağırmaya gücümün olmadığını fark ediyorum.Aklımda aynı cümle çınlıyor, evime gitmeliyim!
Apartmanım o siyah çirkin kapısını gördüğüme hiç bu kadar sevinmemiştim o ana dek!Olanca gücümle itiyorum.uzun zamandır bozuk olduğu için kilitli değil.Buna da ilk defa seviniyorum.Iyi ki burada yaşayanlar bencil ve ilgisiz! Yoksa anahtarım olmadan nasıl girecektim? Üstelik zil de çalışmıyor, sabaha dek kapının önünde otururdum herhalde! Ve merak ettiğim diğer nokta aklıma geliyor.HIzla merdivenleri çıkıyorum,yanılmamıştım! Kapı ardına dek açık! İçeri giriyorum,ilk işim çocuklara bakmak oluyor.Hiçbir şeyden habersiz uyuduklarını görünce rahatlıyorum.Yavaşça kapıyı kapatıyorum. Gürültü çıkarmamaya dikkat ederek banyoya gidiyorum, onun da kapısını kapatıyorum.Vücudumdaki sızıların ne olduğunu görmem gerek.Aynaya baktığımda gördüğümden korkuyorum.Alnımda,yanaklarında çizikler var,dikenlerin içinden çıkmış gibiyim.Omzumdaki ağrının izini görmek için soyunduğumda iki tane mor iz ortaya çıkıyor.Savaştan çıkmış bir haldeyim.Morluklar giyindigimde görünmez ama,yüzündeki çizikler için ne diyeceğim?! Kim inanırdı yaşadıklarıma? Yaşadıklarım ayrı bilinmez, anlatsam inanılmaz!
Gecenin bu saatinde çare bulmak zor,üstelik her yanım sızlıyor.Ilık suyun altında kalıyorum bir süre.Bedenim gevşeyince ağrılarımın daha da arttığını duyuyorum.Kendimi sürüklercesine yatağa atıyorum.Kuş tüyü kadar yumuşak geliyor bana.İnce pikeyi boğazıma kadar çekiyorum.Ama uyuyamıyorum sızılardan.Sırtüstü, gözlerim karşımdaki duvara takılı kalıyorum öylece.Düşünceler benden ayrılmıyor.Bundan sonra ne vardı sırada?! Kendimi bir daha nasıl bir kabusun içinde bulacaktım? Zaten yapılı bir vücudum da yok,daha ne kadar dayanabilirim? Ve en önemlisi, bir dahaki sefer olursa, kurtulabilir miyim?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEMONOPHOBİA
HorreurYüzleşme...Kiminin sonu huzur kiminin sonu azap verir.Tek gerçek,kaçamamak...