ESKİ KABUSUM

4.7K 43 4
                                    

    Oturduğum yerde,aklıma hiç nedensiz uykudan kalktığımda gördüklerim geliyor..Oraya buraya saçılan eşyalarım ve o ufak kağıt parçası...Yanılmıyorsam,on yedi yıl öncesine ait..O vakitler, doğuda küçük,şirin bir ilçede görev yapıyorum...Güzel,sıcak bir arkadaş çevrem var..Evliyim henüz...Oğlum birkaç aylık...Çalışıyorum ama,ara ara toplanıyoruz dostlarla...İnsan öyle garip bir yapıya sahip ki gittiği yere uyum sağlayıveriyor...Benim için de durum aynı..Önceki yaşam tempomdan çok farklı ama,alışıveriyorum...

   En sevdiğim,renkli dostlarım da iki kız kardeş.Neriman ve Şükriye.Sanırım onlar da beni çok seviyor ki günlerimiz genelde beraber...Küçük olanıyla yani Şükriye ile aynı okulda çalışıyoruz...Evli,çocuğu olmamış.Sorunları var,sürekli eşinden şikayetçi..Büyüğü,yani Nerman hiç evlenmemiş.Aynı evde yaşıyorlar.Oldukları gibiler,iyi niyetli insanlar.Anlattıklarından yola çıkılırsa üç kişilik bir tımarhane benziyorlar...Çalışmayı sevmeyen bir adam,buna dayanamayan eş Şükriye ve en yakın müttefiki ablası Neriman...

O günü hatırladıkça hala gülüyorum.Şükriye öğretmenler odasında ciddi bir ifadeyle oturuyor,masanın başında,derin derin düşündüğü hatta plan yaptığı belli.

''-Günaydın!..''diyorum neşeli bir tınıyla.Şükriye şöyle bir çevresine bakındıktan sonra:

''-Gel,sana anlatacaklarım var,neler oldu,neler!..''

Az çok tanıdığım için onu,evde yine bir şeyler olduğunu seziyorum ve dinliyorum:

''-Ablamla bir karar aldık dün akşam.Bu adam çalışmıyor,hazırcı sonuçta!..Boşanacağım!''

dedi ve yüzüme bakıyor,tepkimi ölçmek istercesine,sessiz kalıyorum.Devam ediyor:

''-Akşam yüzüne de söyledim,evden gitmesini de istedim.Ev ablamla benim sonuçta.''

''-Eeee!..''diyorum,iş renklenmeye başlıyor çünkü.

''-Ama,adam kabul etmiyor...Ne yapsak diye düşündük ve evi ikiye bölmeye karar verdik.Gidene kadar,evin yarısını kullanabilecek!..Banyo ve tuvalet bizim tarafımızda..Artık başının çaresine baksın!..''

Gülmemek için kendimi zorluyorum,hiç böyle çözüm duymamıştım o güne kadar.Ama huyunu da bildiğim için ciddiyetimi bozmuyorum,yoksa bana darılır,kısaca:

''-İyi olmuş.'' diyorum.Söyleyeceklerinin daha bitmediğinin de farkındayım ve yanılmıyorum:

''-Bu akşam bize gel,kutlama yapacağız,sensiz olmaz!..''

Düşünüyorum,okuldan çıkışımız akşam saatini buluyor,çocuklar da var...Pek mümkün görünmüyor ama,bunu nasıl anlatacağım?Anlatamadım da zaten,o karar veriyor:

''-Yemekten sonra al çocukları,gel!..''

İtiraz için niyetlensem de birden susuyorum,anlamsızca ve:

''-Tamam.''diyorum.Ekliyor hemen:

''-Bizim aileden de birkaç kişi olacak ama sıkılmazsın,iyi insanlar.''

Gülümsüyorum,kabul anlamında.Günlerdir iş,çocuk,ev derken bunalmıştım,belki de buna ihtiyacım var...

     Dolu dolu geçen,yorucu günün sonunda acele ile eve gidiyorum.İkinci bir telaşa dalıyorum.

Yemek masasında:

''-Şükriye davet etti bu akşam.''diyorum.

Eşim ilgisiz bir sesle:

''-Git tabii.Ben de arkadaşlarla buluşurum,iyi olur.''diye karşılık veriyor.Nedensiz bir huzursuzluk yaşıyorum.Hep böyle,evlendiğimizin ilk birkaç ayından sonra aramıza örülen bir engel var.Sanki gerçekten eş değilmişiz gibi...Tek düze,sıkıcı,sıradan,ev arkadaşı misali...Belli etmiyorum aklımdan geçenleri...Konuşmadan yemeği bitiriyoruz.

DEMONOPHOBİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin