BEN DE ÇOK MERAK EDİYORUM!

2.9K 10 0
                                    

       Gözüm dışarıda ama yerimden kalkamıyorum nedense!..  Figen'in sesi gittikçe azalıyor, çok uzaklardan gelen, belli belirsiz bir fısıltıya dönüyor.Tam karşımdaki devasa camdan gördüğüm gökyüzü gittikçe kararıyor.Sanki bir anda kışa dönmüş gibiyiz.Güneş görünmüyor artık.Koyu renkli katman katman bulutlar yığılı.Nereden çıktığı anlaşılamayan kuvvetli bir rüzgar ortalığı kasıp kavuruyor.Karşı kaldırımdan geçenlerin adımlarını hızlandırdıklarını fark ediyorum.Tıpkı bilim-kurgu filmlerindeki kıyamet sahnesi oluşuyor yavaş yavaş karşımda.Şartlar daha da sertleştikten sonra sonumuzu getiren varlıklar çıkacak sanki ortaya.Bir an irkildim, düşündüklerimden kendim bile korkmaya başlıyorum.Bunu hisseden tek benim çünkü,küçük mekanda oturanlar gayet sakin ve her şey yolunda gibi.Karşımdaki ses, susmayı bilmiyor.Onu dinlemeyi bırakalı epey olmuştu.Aklım fikrim göndermem gereken iki zarfta.

        Kalkmayı dener gibi hafifçe hareket ettiğimde, dışarının daha da karanlığa büründüğünü, rüzgarın daha arttığını dehşetle görüyorum.Yalnız şu anki fark,koyu bulutların arasında belli belirsiz kendini gösteren kan rengi.Sonumuz gelmiş gibi.Derken o devasa camda başka bir görüntüye takılıp adeta donuyorum. O!..Dimdik duruyor, gözleri bana sabitlenmiş. Sadece bekliyor.Kanat benzeri uzantıları yarı açık.Bir ölüyü andıran ifadesi olanca soğukluğu ile duruyor karşımda.Sık sık karşıma çıkan ikilemlerden birini yaşıyorum yine.Ya hızlıca çekip işime bakacağım ya da beni korkusuyla boğmasına izin vereceğim ve sonuçta da planlarım aksayacak.Ayaklarımdan başlayıp tüm vücuduma dağılan bir titrEmeyi hissediyorum o an.Ve yine güçlü olmam gereken bir vakit diye düşünüyorum.Bunlar tesadüf olamaz.Figen'in karşıma çıkması, havanın birden patlaması ve O'nu karşımda görmem.Eminim ki bir şeylerin zorlaşması için katkıda bulunuyor.

''-Sen nereye bakıyorsun öyle?!'' şaşkın bir ifadeyle bana yöneltilen soru Figen'i tekrardan görmemi ve duymamı sağlıyor da cevap veremiyorum.

''-Korkutuyorsun beni, yüzün bembeyaz! Hasta mısın diyeceğim de değil, nedir seni bu hale getiren şey?'' Soruları karşılıksız kalan,meraklı kadın şimdide kolumdan tutmuş beni sarsıyor.Sanki baygınlık geçiriyorum da beni ayıltmaya çalışıyor. O anın gerginliği, beni şöyle bir yerimde sallaması sanki işe yarıyor.Kendimden ummadığım bir kuvvetle ayağa kalkıyorum.Figen neler olduğunu bilmediğinden daha ne yapabilirim konusunda kararsız.Onun bu boşluğundan ve mecburiyetin itici gücünden yararlanarak hızla kapıya doğru yürüyorum.O kötü şeyin yanından geçerken nedense çantamla yüzümü kapatıyorum.Gözlerini görmek istemiyorum.Beni daha fazla germesine izin veremem! Tam dışarı adımımı atacakken bir elin gömleğimin ucundan beni tuttuğunu fark ediyorum ve can havliyle kurtulup kendimi atıveriyorum kaldırıma.Koşmak istesem de sert esinti önümde bir set oluşturmuş, beni yavaşlatıyor.Arkama bakmaya cesaret edemiyorum.Peşimden geliyor mu? Düşüncesi bile varlığımı titretmeye yeterli!.Bütün gücümle ilerlemeye çalışsam da çok yavaş yürüyebiliyorum.Gözlerim yanmaya başlıyor, havada uçuşan tozlar ağzıma gözüme hücum ediyor.Arada bir gözlerimi kapatarak adım atıyorum.El yordamıyla yürümek kadar zor!.Diğer yandan mantığım, onun her şeye hükmedebileceğine inanmıyor ve direniyor.Alemin bir düzeni kesinlikle var ve bu varlık ne kadar güçlü olsa da her gelişmeyi kontrol edemez!.Yorulduğumu hissediyorum.O an görebildiğim iki mağaza arasındaki dar bir girintiye sırtımı dayıyorum ve kendimi toplamaya çabalıyorum.Ve şöyle bir baktığımda gözlerime inanamıyorum! Yanımda duruyor! Kimseler farkında değil bana yapacaklarının! Kendi ayağımla bir tuzağa girmiş gibiydim. O ufacık duvar arasına sıkışıp kalıyorum.Beni duvara yapıştırmak istercesine itiyor.Karşı koymalıyım!.Artık elimden ne gelirse!.O'nu itmeye çalışıyorum kendimden.Pis kokusunu almak, kanlı gözlerini yakından görmek yeterince mide bulandırıcı! Böyle sıkıştığım anlarda ortaya çıkan direniş arzum zirve yapıyor.Bu, benim de inanamadığım bir hal.Yapabildiğimce itiyorum O'nu kendimden.O zaman anlıyorum ki beni engellemek istiyor.Çünkü bu iki zarfı gönderdikten sonra tek bir adım kalıyor sonuca! O zarfları yollamamı istemiyor ki şimdiye kadar hiç yapmadığı bir şekilde evin dışında da peşime düşüyor.Karşı koymama sinirleniyor gibi baskıyı arttırıyor.Hiç de inanılmayacak bir şekilde ateşe dönüyor! O'nu ittikçe ellerimin yandığını, acıdığını hissediyorum.Son gayretle çantamla onu uzaklaştırmaya uğraşıyorum.O kadar kararlı ki ikimiz bu konuda başa baş gidiyoruz.İkimiz de kendi istediğimizin olmasını istiyoruz.İlginçtir ki bağıramıyorum.Yanımızdan geçenler bizi görmeden çekip gidiyor.Yine o telaşla bildiğim duaları aklımdan geçirmeye başlıyorum da o dehşetle ne kadar doğru okuyorum bilmiyorum!Tüm kuvvetimle kendimden uzaklaştırmaya çalışıyorum!.Ve beynimde yankılanan bir ses aynı şeyi tekrarlamaya koyuluyor durmadan:''Gerçek olamazsın! Gerçek olamazsın!'' Korkularımdan güç aldığını biliyorum.Eğer şu an ümitsizliğe düşüp yenilgiyi kabullenirsem, o zarfları asla postalayamayacağımın farkındayım.İşte o an nasıl oluyor, ben de anlayamıyorum.Tekrar yürümeye başlıyorum.Normal dışı havaya ve O'na rağmen!Eğer o panikle yönümü kaybetmediysem, yirmi - otuz metrelik bir yolum kalmıştı.Bu, şu an dünyayı turlamak kadar uzun geliyor bana.Galiba o direniş halim azalmaya başlıyor ki tekrar yorgun hissediyorum.

       Dört yola ayrılan meydana varabiliyorum sonunda.Araçlar dört bir yandan akıp gidiyor.Karşıya geçmem gerek.Atıyorum kendimi yola.Korna sesleri çok uzaktan geliyor.Son anda duran bir araca sürünerek karşı kaldırıma kendimi atıyorum.Alnımda biriken terleri silmek için anlık duruşumda O'nu görüyorum karşı tarafta.Havada üzülerek yanıma ulaşıyor.Aynı an yürüyorum yeniden.Artık kargo binasını uzaktan görebiliyorum.Az kaldı diye avuntu buluyorum.Nerede diye baktığımda hep olduğu üzere ortadan kaybolduğunu görüyorum.Sevinçle ve rahatlamış adımlarla hedefime varıyorum.Bu sefer başka bir sürpriz beni bekliyor.Mesai bittiğinden kapalı!.O vakit anlıyorum neden kaybolduğunu.Sonuçta bir şekilde beni engellemişti işte! Acıyan ellerimi yumruk yapıyorum,sıkıyorum sımsıkı.Şu an göremediğim bir şeye vurmak istiyorum tüm hıncımla! Ama yok! Aşırı gergin, çöküyorum oracıktaki basamağa.Ne olacak şimdi konusunda birçok kurgu geliyor aklıma.Yarın yine denerim desem, yarın ne yapacak? Yarın olunca gelebilecek miyim? Daha doğrusu yarını görebilecek miyim?Onca yaşanandan sonra gelmek üzere olan gecenin benim açımdan çok zor ve daraltıcı olacağının bilincindeyim.Oturduğum yerden kalkmak gelmiyor içimden bir süre.İçimdeki korku zehrini atmalıyım.Yaşlar yanaklarımdan süzülüyor.Kendimi durdurmaya çalışmıyorum,rahatlamalıyım az da olsa...Tek tük geçenlerin bana tuhaf tuhaf baktıklarını görüyorum, umursamıyorum.Onlar benim ne yaşadığımı nereden bilecekler ki?! Bir dağılıyorum bir toplanıyorum.Her defasında ayağa kalkmak daha da zorlaşıyor.Acaba görebilseler olanları, nasıl tepki verirler?!

       Akşam karanlığı çökmeye başlıyor, isteksizce ayağa kalkıyorum.Eve gitmeliyim.Geç kalırsam,çocuklar merak eder.Hem onları O'nunla yalnız bırakamam.Gücüm yetmese de O'nunla aralarında durmalıyım!Kenara çekilmem, istediğini yapmak, yenilmek demek.Ağır ağır kendimi sürüklüyorum adeta.Aynı meydanda bu sefer sakinim.Sağıma soluma bakarak karşıya geçiyorum.Etkisini kaybeden rüzgar, yerini sakin bir yağmura bırakıyor.Islana ıslana yoluma devam ediyorum.Derken yağış hızlanıyor.Saçlarımdan sular damlıyor.Ama sakinim.Olacağın önüne geçilmiyor.Şimdilik benden daha iyi olsa da elbette gücü sınırsız değil.Bu dünyaya veya yazgıya hükmedecek kadar kuvvetli olduğuna inanmıyorum.Böyle düşünmek beni daha da rahatlatıyor.İnanç ve sevgiyle başa çıkabileceğine de asla inanmıyorum!Bendeki değerleri yok edemez! Bunu yapabilmesi için beni öldürmesi gerek.Zamanı gelmeden de kim gidiyor ki bu dünyadan?! İçimdeki iyimser sese sımsıkı sarılıyorum.Yeniden var olmak gibi güzel bir şey yok! Bizi biz eden inançlarımız değil mi? Taze bir canlılık buluyorum en baştan.Eve oldukça yakınım ve bu gece nasıl geçecek ben de çok merak ediyorum!


DEMONOPHOBİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin