2.Bölüm: "Hediye"

21.3K 1.3K 518
                                    

Duydum ki bölüm istiyormuşsunuz.

Multimedya; Yekta
Bölüm şarkısı; Halsey - Now Or Never

Anahtarı usulca çevirerek evimizin kapısını açtım. Ablam işteydi ve tek başıma hazırlanacak olmam stresimi ikiye katlıyordu. Kapıyı kapattıktan sonra derin bir nefes alarak odama ilerledim.

Sabahtan hazırladığım, üzerinde bir müzik grubunun olduğu atleti geçirdim üzerime. Altına ise saçlarımla uyumlu kahverengi yırtık dar bir pantolon giymiştim.

Aynaya bakarak saçlarımı düzelttim. Gözümün altına siyah kalem çekse miydim? biraz düşündükten sonra istediğim gibi davranmaya karar verdim. Eğer kendimi sevmezsem, onun beni sevmesini nasıl bekleyebilirdim ki?

Kenarda duran ve ablamdan yürüttüğüm göz kalemini gözümün altına sürtmeye başladım. O sırada istemsiz dilim dışarı çıkıyor, sevimli bir köpek yavrusu gibi gözüküyordum.

Aynı şeyi makyaj yapan kadınların da yaşadığına emindim çünkü rimel ya da kalem sürerken dil çıkarmamak bir yetenek sayılırdı. (Yazarınız makyaj yaparken dilini içeri sokamıyor..)

"İşte bitti." Kendi kendime fısıldayarak son kez aynadaki kendime baktım. Sadece şey gözüküyordum. Asi.

Gözüm kapağı açık kutuya kaydığında hızla ve dikkatlice kucağıma aldım onu. Taşımam zor olacağından yarısına kadar dolu olan suyun içindeki japon balığına baktım. Umarım bu balık için benimle dalga geçmezdi. Kutunun aşağısında kalan balık bakma kılavuzunu daha da derine ittirdim.

Şimdi tek yapmam gereken balıkla beraber dikkatli bir şekilde -daha önce takip ettiğim için bildiğim- Alkan'ın evine gitmekti.

-

"Oo kanka hoşgeldin." Gülümseyerek Hamza'ya baktım. Kapıyı Alkan açacağı için kısa süreli bir telaş yaşamıştım ve ellerim hala titriyordu. Fakat beklediğimin aksine kapı açıldığında yüzünü ilk gördüğüm Eda olmuştu. "Parti sahibi kimse kapıyı onun açması gerekmez mi lan?" Sarp sırıtarak kırmızı gömleğini işaret etti. "Bende Alkan'ın açmasını bekliyordum. Şu mükemmel gömleğimle dalga geçen Eda'nın değil." Homurdanarak süzdüm onu.

Kırmızı bir gömlek giymiş -üzerindeki çiçek desenlerini es geçiyorum- altına siyah yırtık bir pantolon geçirmişti. Hamza ise onun tam tersine esmer tenine uygun bir beyaz tişört, altına da sıradan bir kot pantolon giymişti. "İkiniz de gayet iyisiniz lan. Cıvıtmayı bırakın da insanlar hediyeleri nereye koyuyor onu söyleyin." Elleriyle üst katı işaret ettiler.

"Kanka ona öyle bir hediye aldım ki asla unutamaz." Hamza'nın dediğine sırıttım. "Bekleyip görelim kardeşim." Daha yarısı gelmiş olmasına rağmen çoktan dolan insan denizini geçerek etraftaki tanıdık yüzleri görmemeye çalıştım.

Okuldaki yeriniz neyse siz de ona göre hareket etmek zorundaydınız. Kademe farkından nefret ediyordum ama bu doğruydu. Eğer asosyal bir tipseniz siz herkesi tanırdınız ama onlar sizi tanımazlardı. Sınıftan çıkmayıp bütün gün test çözüyorsanız, ne sizi kimse tanırdı ne de siz kimseyi tanırdınız.

Eğer hayatınızda gördüğünüz insan sayısının yarısı kadar arkadaşınız varsa ve her arada aşağı inip hepsiyle konuşuyorsanız sizi tanımayan yoktu.

Bir de Alkan vardı. Dış görünüşü ve asi hareketleriyle tek yaptığı aktivite basketbol oynamasıydı. Bir basketbolcunun bu kadar çok sevdiğinin, bu kadar çok arkadaşının olacağını düşünmüyordum. Kısacası, hiçbir çaba göstermeden bu kadar arkadaş edinen insana da Alkan denirdi.

Küçük Balık (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin