Arkadaşlar okuma sayımız yüze zar zor ulaşıyor kendinize gelir misiniz lütfen? ne oldu kitabı bu kadar düşüren anlamış değilim, anladığım tek şey bu durum kesinlikle moralimi bozuyor.
Multimedya: Bölümle Alakalı
Bölüm şarkısı; ShineDown - 45 (şiddetle öneririm)"Bunu da yemek zorundasın. Ardından seninle önemli bir şey konuşacağım." Yekta kaşlarını çatarak Alkan'ın ciddi ifadesini süzdü. "Ne hakkında?" Çorbayı doldurduğu kaşığı yaralı ağzına doğru itti.
Çocuk itiraz etmeden kaşığın üzerindeki çorbayı içmişti. Çorbanın son yudumunu da içirdikten sonra içi rahatlamıştı, ona iyi geleceğine inanıyordu. "Bugün mü taburcu oluyorsun?" Alkan ciddi bir ifadeyle sordu. İki gündür buradaydı ve Sıla yedi yirmi dört ziyarete geliyor, dedesinin ve adamlarının -onlar olduğundan kesinlikle farkında değil- analarına sövüp gidiyordu.
"Evet, ablam gelip alacakmış." Gözlerini kaçırarak parmaklarıyla oynayan Yekta'ya baktı bir süre. Ardından buruk bir gülümsemeyle sordu. "Ne oldu?" Gözleri yaşaran çocuk Alkan'a bakarak iç çekti.
"Kendimi koruyamıyorum diye benden soğumadın dimi, ben kendimi korumaya çalıştım ama çok kişilerdi." bazı anlar olurdu. Ne hissettiğini, karşındakine karşı duyduğun duyguları ifade edemezdin. İşte tam bu anda Alkan, bu sevimli suratın yaptığı açıklamayı bir öpücükle ödüllendirmek istemişti. Yer yüzünde bu kadar tatlı bir çocuk olabilir miydi?"Sana kıyamam lan." Dedi. Yeşil gözleri sulanmış, dudakları hafif sarmıştı. Kendini mahçup hissettiğinden olsa gerek Alkan'ın yeşilin en güzel tonu olduğuna ant içebileceği gözlerini ondan saklıyordu. Bu kadar içten bir çocuktan nasıl ayrılsındı şimdi? "Tabiki kendini savunamadığın için senden soğumadım. Seni çok seviyorum." Ardından çocuğun kırmızıya çalan yanaklarını okşadı. "Ama konusunu madem açtın.. ilişkimize biraz ara vermemiz gerekecek. Beni anlayışla karşılayabilir misin?" Yekta kibar sesinden dökülen her bir kelimeyle defalarca öldü.
"Ara vermek mi, neden?" Dehşetle sordu. "Ben bir hata mı yaptım?" Alkan kafasını iki yana salladı. "Bunu sana sonra anlatacağım." Nasıl olsa o zamana kadar anlatacak bir şey bulurdu. "Zamanı değil." Yekta dolan gözlerindeki yaşlardan birkaçını tutamadı. Sadece "Git." Diyebildi. Eğer Alkan onu istemiyorsa o da durmazdı hayatında.
Yaşadığı tecrübeye dayanarak söylüyordu ki birisi ara veriyorsa ya karşıdaki kişiden soğumuş oluyordu ya da onu aldatıyor, aldattığı kişiyle zaman geçirip toparlanması gerekiyordu.
Gitmiyorum demek istedi. Seni bu halde bırakmak istemiyorum. Ama hem ara veren kendisi olup hem de böyle bir şeye cürret edemezdi. Tamam, kurallara pek takıldığı söylenemezdi ama madem onu kendisinden koruyacaktı, gitmeliydi.
"Tamam." Mırıldanarak odadan çıktı. Sessizce ağlayan çocuk kalbini dağlamıştı. Dünden beri içi içini yiyor, bunu nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.
Söylemişti, söylemişti söylemesine de kendisini çok daha fazla bok gibi hissetmesine engel olamamıştı.Yekta yanında olmadığı zamanlar iyi hissedemiyordu.
-
Kalbinizi bir saat olarak düşündüğünüzde, akreple yelkovanın duygularınıza göre değil de sistematik çalıştığını görürdünüz. Saat kaçsa o, ne azı ne fazlası.
Oklar ne zaman kesişse beyinde anlık kısa devreler olurdu. Yekta'nın okları kesişmemiş, direk yerinden çıkmışlardı. Kendi saatinde bir bozukluk olduğundan emindi, mantığı duygularına göre hareket ediyordu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Balık (GAY)
RomanceBoyxboy hikayedir. Eşcinsel karakterler barındıran bir kitap olduğundan, homofobiklerin okumaması önemle rica olur. - "Aptal bir balığım, bir tek seni unutamıyorum işte." ©️Tüm hakları saklıdır. Boyxboy kategorisinde #9 Eşcinsel kategorisinde #1 01...