15.Bölüm: "Piç"

13.3K 838 199
                                    

Üçüncü bölümü de şöyle bırakayım. Bu bölümün ödülü olarak şu soruyu cevaplamanızı istiyorum.

Bölüm uzunlukları iyi mi yoksa iki bölümü birleştirerek bölümleri 3 günde bir mi atayım?

Multimedya; Alkan ve hastane vlogu
Bölüm şarkısı; Shawn Mendes - Nervous

"312 numaralı oda efendim." Genç kız abisinin verdiği tarife göre Yekta'nın bulunduğu hastaneye gelmişti. Elleri korkuyla titriyor, gözleri sürekli kırpışıyordu.

Hayattı işte. Sağı solu belli olmuyor, on dakikaya geliyorum deyip bir ömür boyu getirtmiyordu. Ölmüş olabileceği düşüncesiyle soğuk terler aktı sırtından. "Abi!" Tanıdık gözleri gördü.

Önce Hamza Abisi, sonra Sarp abisi ve Sıla ablasını. Selin Ablası hıçkırarak ağlarken kendi gözyaşlarını tutmakta zorlanıyordu. "Durumu nasılmış?" Hamza burnunu çekti. "Birkaç gün kaburgası yüzünden dinlenmesi gerekiyormuş. Ayrıca kolu kırılmış." Sıla abla sinirle bağırdı. "Ne istediler benim küçük kardeşimden, ne istediler kuzumdan?" sonra iki saniyeliğine tuttuğu gözyaşlarını yine saldı. 

Selin zorlukla yutkunarak duvar dibine çöktü. Koridordaki dört kişi de perişan haldeydi. Lakin koridorda olmayıp en az onlar kadar perişan olan birisi daha vardı. Alkan. Hastanenin kafeteryasında oturuyor, sıcak olmasını önemsemeden uzun parmaklarıyla çay bardağını tutuyordu.

Çocuğun ne durumda olduğunu öğrenmek için yukarı çıkacaktı. Verdiği ani kararla beraber bir yudum dahi almadığı çayı özgür bırakarak uzun merdivenlere yöneldi. Hastaneleri oldu olası sevmezdi. Her yeri beyazla döşeme gibi bir zorunlulukları olmamasına rağmen, huzursuzluk vermek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

Yekta'nın olduğu kata geldiğinde adımlarını yavaşlatarak koridora bakındı. Kimse yoktu. İyi de bunlar nereye gitmişlerdi? kimsenin olmadığı koridora girdiğinde Yekta'nın kapısını açık gördü. Uyanmış olmasını umarak, Hamza ile Sarp'ın nerede olduğunu umursamadan odaya ilerledi.

Lakin odada evinde gördüğü o iğrenç kız duruyordu. "Yekta abi." Kız gencin elini tutmuştu. "Daha iyi misin?" Yekta gözünü açmadan kafasını salladı. Alkan'ın içi acımıştı. "Bana anlatacağın önemli şey neydi?" Selin yeri olup olmadığını sorgulasa da çocuk merak ettiği için anlatmaya karar verdi. "Ben sizin evdeyken ve sen uyurken bir çocuk geldi. Seni sordu bende 'Yekta abi uyuyor' dedim." Yalancı diye geçirdi içinden Alkan. Abisi olduğunu söylememişti. Daha çok bir kardeşten ziyade sürtük gibi davranmıştı.

"Senin hakkında attı tuttu. Eşcinsel olduğunu söyleyerek kızlarla takılıyor gibi bir şey söyledi." Yekta yattığı yerden doğrulmaya çalıştı. Acıyla inlediğinde kafasını yastığa geri koyarak, yüzünü buruşturdu. Bahsettiği kişi Alkan'sa, yemi almak için önce evine mi gelmişti?

"Kalkma yerinden sen. Sonra bende senin eşcinsel olduğunu bilen homofobiklerden birisi zannedip, eşcinsel olmadığını söyledim." Yekta gözlerini büyüterek sağlam elini alnına vurdu. "Of ya!" sıkıntıyla inlediğinde Alkan olduğu yere sindi. Ne demek homofobik zannedip eşcinsel olmadığını söylemişti? Kafası karışmıştı. Eşcinsel miydi yani?

"Alkandır o. Nasıldı sarışın yakışıklı bir çocuk muydu?" Selin kafasını sallayarak hihledi. "Evet,
ya naptım ben?" Yekta yüzünü ovaladı. "Harbi naptın sen Selin ya." İkisi dövünürlerken Alkan, kendisini öldürmek isterken buldu kendini. "Siktir." Büyük bir pişmanlık ve endişeyle hastaneden ayrıldı. Yekta'ya kendini affettirmeliydi. Önce içindeki siniri dökse iyi olacaktı.

-

"Demek bahsettiğin kişi kız değil bir erkekti." Cüneyt hafiften çıkmaya başlayan sakallarını sıvadı. "Allah belanı versin oğlum senin. Ne demek yanlış anladım da çocuğu dövdürttüm?" Alkan oturduğu yerde gözlerini kapattı. "Of bilmiyorum olum işte. Kızın teki çıkınca tutamadım kendimi-" Cüneyt sözünü keserek olduğu yerde doğruldu.

"Her şeyden önce bunun anlamını bilsek iyi olacak." Elini sarışın olanın omzuna koydu. "Kanka yanlış anlama ama bence sen bu çocuğa bir şeyler hissediyorsun. Önce öpüşme dersleri sonra ders bahanesiyle evine gitme. Hepsinin eğlence için olduğuna emin misin?" Alkan kafasıyla onaylayarak tereddütsüz görünmeye çalıştı.

"Eminim." Cüneyt tek kaşını kaldırdı. Arkadaşı kesinlikle bu çocuğa bir şeyler hissediyordu ve heveslendiği için onunla oynadığına kendisini ikna etmişti. Yoksa içi rahat etmeyecek, bunun sebebini başka bir şeye bağlayamadığı için aslında yakın olmak istediği çocuktan uzak durmak zorunda kalacaktı.

"Hadi öpüşme ve ders konusunda oyun oynadın. Evinde kızı görünce neden dövdürttün olum çocuğu? Bilsem adamları hayatta yollamazdım. Senin orada -ki balığı bile geri bırakman şaşırtıcı- dönüp evine gitmen, sonra da güzel bir karıyı ayağına getirtmen gerekirdi." Alkan arkadaşına onu tanıyamıyormuş gibi baktı. "Lan piç, sen ne zaman Alkan Savaş'ın birisi tarafından kandırıldığını gördün, gözümün nasıl döneceğinin farkında değil misin? yaptık işte bir hata." Cüneyt akıl sıra erdiremiyordu.

"Aslında bir değil, bir sürü hatan var. Bu çocuğa bir şeyler hissetmiyorsan bende Cüneyt değilim." Oturdukları locayı az da olsa müzik sesleri dolduruyordu. Alkan ondan bile rahatsız olduğunu düşünmeye başladı. Son iki haftadır tek eğlencesi Yekta ve Yekta'nın duygularıydı. Fakat onu dövdürdüğü öğrenilirse onu da kaybeder, eski rutin hayatına geri dönerdi.

Ofladı. "Bir şey hissetmiyorum da keşke bugün yaşananlar yaşanmasaydı. Çocuk çok kötü görünüyordu Cüneyt." Cüneyt içten içe acıdı çocuğa. Alkan dengesiz piçin tekiydi. Zararsız görünse de çok insanın ahını almıştı. Bütün duyguları dengesiz bir tahtanın üzerinde duruyordu. Annesine karşı öyleydi, babasına, arkadaşlarına.

Kısacası canlı sayılabilecek her şeye. Bir köpeği severdi ikinci dakikasında onu kovardı. Canı çoğu şeye sıkılıyor, asla kendinden taviz vermiyordu.
Ya da böyle biriymiş gibi gözükmek istiyordu.

"Kendi bildiğini yap. Ama yerinde olsam asla dövdürtenin ben olduğumu söylemezdim." Alkan omuz silkti. "Söylemeyeceğim." Omzu silkti. "Hem hastamızın ilgime ihtiyacı var." Çapkınca göz kırptı.
"Aklından neler geçiyor?" Masanın üzerindeki şarabı alıp büyük bir yudum kopardı. "Ablasını arayarak eve geçme izni olduğunda, onlarda kalmamın bir sakıncası olup olmadığını soracağım. Yekta ablasına her detayı vermiş gibi gözüküyordu." Arkadaşı şüpheyle sordu. "Evet diyeceğinden emin misin?"

"Evet diyecek." Cüneyt siyah saçlarından parmaklarını geçirerek Alkan'dan beklenmeyecek hareketler listesine bir madde daha ekledi. Alkan kimse için bu kadar uğraşmazdı. Ama korktuğu bir şey vardı Cüneyt'in. Ancak birisi için yapabilirdi bunları. Kendisi için. Kendi eğlencesi için. Umuyordu ki bu çocuğa karşı gerçekten bir şeyler hissetsindi. "Nasıl bu kadar kendine güveniyorsun?" planının aşamlarını gözden geçiren Alkan fısıldadı. "Cazibeme kimse dayanamaz."

Arkadaşlar öncelikle güzel bölümler bizi bekliyor. Daha pişmanlık dolu bir bölüm beklediğinizi biliyorum lakin bunu raflara kaldıracak, en mutlu anlarımızdan birinde ortaya dökeceğim. Pişmanlık boyutu artacak diye düşünüyorum böylelikle.

Düşünmüyorum, yapacağım çünkü kitabın ipleri bende ayol *ego kastı* neyse seviliyonuz.

Küçük Balık (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin