24.Bölüm: "Mangolu Hayaller"

11.3K 632 137
                                    

Moraller bozuk, beni motive eden sizsiniz. İlk 10'a girmişiz. Bire yükseltin bizi.

Multimedya:Hamza
Bölüm şarkısı; Kwabs - Walk

Eve dönüş biraz sıkıcı geçmişti Yekta için. Boş boş önüne bakmış, Alkan'ın arabayı kullanışını seyretmişti sadece. "Neden sessizsin?" Omuz silkti.

"Bugün sevgilin gibi değil de bir hiç gibi hissettim." Hahladı. "Ben de gavat gibi hissettim, ne tesadüf."
Susacaktı. Yeni başlayan ilişkilerinin bu kadar çabuk ve kendisi yüzünden bitmesini istemiyordu. "Alkan bak.." susamıyordu işte. Kendine yediremiyordu.

"Seni sevdiğimi biliyorsun. O kadar zaman da seni bırakmadığımı, ne olursa olsun bırakmayacağımı da. Ama beni mutlu etmekten çok uzaksın, eskiden olsa sevgilimsin diye elim ayağım tutmazdı şimdi ise sadece boş bakıyorum." Alkan'ın direksiyondaki eline uzanarak yavru kedi gibi kavradı onu.

"Biraz daha ilgine ihtiyacım var." Araba aniden durduğunda hem elini çekmiş hem de ürkek bakışlarını üzerine dikmişti. "İlgiye mi ihtiyacın var?" Kafasını salladı. Sevgilisinin ses tonu ilk defa bu kadar sakindi. "O zaman istediğin ilgiyi vereyim aşkım." Üzerine uzanarak emniyet kemerini çıkarttı. Ardından Yekta'ya doğru eğilerek alnına dökülen saçlarını ittirdi. Alnına değen dudaklarla kırmızının en koyu tonuna dönen çocuk, mırıldanarak kollarını sevgilisinin boynuna sardı.

"Alkan, seni seviyorum." Bir öpücük daha kazandı. Onun sevgisi böyleydi, söyleyemezdi ama gösterirdi. Hissettirirdi. Kelimelere dökemez, öperdi. Anlatamaz, koklardı. Elinden tutardı gel demeden peşinden götürürdü.

Dudaklarını dudaklarına sürterek küçüğü kucağına çekti. Yekta ise çoktan hazırdı onunla olmaya, yanında durmaya.. "Ben de seni seviyorum." Dedi.
"Ne kadar hissettiremesem de çok seviyorum Yekta. az bir süre oldu ve seni sevdiğime inanmıyor olabilirsin ama seni her hücrene kadar seviyorum."
Yekta dolan gözlerini görmesini istemediği için yumdu gözlerini.

Bir bahar vardı içinde. Çiçekler açmış, kuşlar cıvıldıyordu o baharda. Derdi de tasası da geride kalmıştı. "Biliyorum sevgilim." Yanağını okşadı.
"Beni sevdiğini de, sevgini göstermeye çekindiğini de.. çünkü hep yalnızdın Alkan. O kadar yalnızdın ki kocaman bir duvar ördün insanlara, özellikle de bana karşı. İşte duvarların sevgilim, eriyorlar." Gözlerini gözlerinden ayırmadan direksiyona yasladı sırtını. "Gözlerinle demirden olan kalbi erittin be sen. Ben nasıl baş edeceğim seninle?" Kıkırdadı. "Meslek sırrı canım, zamanla." Yerine geçmek için hamle yaptı. "Zamanla."

-

"Beni neden öptüğünü açıklama vakti gelmedi mi?" Sarp sinirli bir nefes verdi. "Öptüm işte, nedeni yok." Hamza çıldıracaktı. Yetti artık diye düşündü. "Sarp sen eşcinsel değilsin, durup dururken beni neden öptüğünü hala anlayamıyorum." Esmer olan çocuğun dibine girdi. "Eşcinsel değilim, ama seni sevebileceğimi hiç düşünmedin mi?" Devam etti.
"Seni neden kızlardan uzak tuttuğumu?" Hamza ağzı bir karış açık şekilde karşısındaki çocuğa bakıyordu. Tamam, arkadaşı Yekta olsun hiçbir zaman eşcinselliğe kötü bakmamıştı. Fakat, Sarp'ın eşcinsel olacağını da hiç düşünmezdi. "Eşcinsel değilsen ne o zaman?" Sarp elini saçlarından geçirerek yanında Yekta'nın olmasını diledi. Büyük bir akıla ihtiyacı vardı.

"Hamza seni nasıl kıskandığımı görmüyor musun lan.. nasıl baktığımı, nasıl sevdiğimi? İster sev ister sevme ama kardeşim dediğin insanın seni sevdiğini bilmeni istedim. Şimdi ister yol ver, ister arkadaş olarak devam edelim." Yeter ki sana yakın olayım diye düşündü. Yeter ki beni bırakma.

"Kafam çok karıştı amına koyayım. Sarp biz seninle göt meme muhabbeti yapan insanlarız fikrin ne zaman değişti?" Önce ortamdaki insanları inceledi Sarp. Kimse onları takmıyor gibi görünüyordu. "Değişmedi, başından beri böyle." Hamza yutkundu. "Yekta-" sözünü keserek cevapladı. "Yekta salak değil." Onayladı. "Ben sensiz yapamam. Yani Yekta istediği kadar en yakınım olsun her dakika yanımda olan sensin." Sarp ee der gibi baktı. "Yaşanmamış gibi yapalım." Bu sözü normal şartlarda duysa reddedildiğine üzülür bir daha muhabbetini dahi açmazdı. Ama Yekta'nın Alkan'a olan aşkı hem yüzsüzlüğü hem de ayrı düşmenin acısını öğretmişti ikisine de. "Tamam." Kısa bir kabulleniş peydahladı ortamda.

İkisi de kahvelerini içiyor, boş boş etrafa bakıyorlardı. Sarp kalkıp gidecekken çalan telefonuyla yanıtladı aramayı. "Efendim?" Yekta neşeyle şakıdı. "Gay bara gidiyoruz, hazırlanın." Gözlerini büyüterek Hamza'ya baktı. Bardağının sapıyla oynuyor, Sarp hariç her yere bakıyordu. "Pek uygun bir zaman değil Yekta, daha sonra düşünürüz." İtiraz etti. Zaten Alkan'ı zar zor ikna etmiş, birkaç öpücüğü feda etmesi gerekmişti.

"Lütfen, lütfen. Bak Alkan'ı çok zor ikna ettim siz yapmayın abi bari. Tanıdık var biliyorsun halledeceğiz işte! Hem Selin'le Can'ı da ikna ettim." Bildiği kadarıyla aralarında mükemmel bir arkadaşlık dönüyordu ve Selin'de Can'da bu durumdan gayet memnundu. "Tamam, Hamza'ya sorarım." Ardından telefonu kapattı.

"Gay Bar'a gitmek istediğini söylüyor gelmek istemeyeceğini biliyorum o yüzden direttim ama.." bu sefer Hamza onun sözünü kesip tam gözlerinin için bakmıştı. Kot gömleği ve dağınık saçlarıyla Sarp'ın gözüne o kadar güzel geliyordu ki..
"Sorun yok, gelirim." Sarp onaylayarak hesabı istedi.
Bu gün herkes için zor olacağa benziyordu.



"İkna ettim. Gidebiliriz." Eve geçerek Sıla'nın nidaları eşliğinde yemeklerini yediler. "Ne yaptınız bakalım?" Alkan'a hala sinirliydi. Yekta'yı çok üzmüş ve kırmıştı. "Maçımız vardı biliyorsun. Kolum biraz zorladığı için koç yedeğe aldı tabi. Alkan yine mükemmel oynadı." Ablası gözlerini devirdi. "Maçtan bahsetmemiştim ama madem konusunu açtın en kısa zamanda kontrole gidelim." Kafasını sallayarak son lokmasını da ağzına attı. "Sıla Ablacım sen nasılsın?" Alkan kızacağını bilse de sormuştu işte. Sıla'nın ona kırgın olması işleri daha da zorlaştırıyordu. "İyiyim işte, iş güç. Maddi gücümüz biraz daha artarsa üniversiteye başlayacağım." Alkan ellerini çenesinin altında birleştirdi. "İstersen maddi destek sağlayabilirim." Sıla mahçup ve sinirli gözlerle baktı. Hayatında hiçbir zaman birisinin maddi desteğine ihtiyaç duymamıştı, çok şükür. Bunu Yekta'ya söylese burnundan getirirdi ama Sıla öyle değildi. Olgundu. Bazı şeylerin farkına geç de olsa varmıştı.

"Teşekkür ederim canım benim. İhtiyacım yok, çok şükür." Alkan uzatmayacaktı. "En azından üniversiteye girerken bana haber ver de bağlantılarımızı kullanayım, itiraz istemiyorum." Sıla itiraz etmeden kafasını salladı. "Olur. Siz ne yapacaksınız evdeyseniz sana yatak açayım." Yekta Kafasını iki yana sallayarak odasına çıkmak üzere ayaklandı. "Gece klübüne gidiyoruz, giyinip geleyim." Yekta odaya çıktığında Alkan'da telefonuyla meşguldü.

Aniden gelen bildirim sesiyle mesaj kutusuna girerek annesini seçti mesaj atanların arasından.
Gönderen; Annem
Deden yurtdışından geldi, derhal eve gel.

Arkadaşlar final yaklaşıyor, söyleyeyim.
Bu arada mesaj panoma yazdım ama tekrar yazayım Tutsak teknik hatalar yüzünden silinmiş, rapor attım bir gün içinde geri gelmesi gerekiyor.. bakalım. Gelmezse ortalığı ayağa kaldırırım söyleyeyim. Seviliyorsunuz.

Küçük Balık (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin