23. Bölüm

1.5K 74 4
                                    

Öncelikle; güzel yorumlarınız ve mesajlarınız sayesinde final planını yine eski haline getirdim. Yakın zamanda final yok!

Ve biraz geç olsa da hepinizin bayramını kutlarım.

İyi okumalar...

Hemşire koşa koşa çıktığında kaşlarımı çatıp içeri girdim. Makinadan yine o iğrenç ses yükseliyordu. Hemşire "Hanımefendi lütfen dışarı çıkın" deyip kolumu tutunca koltuktaki çantayı aldım ve dışarı çıktım. Mücahit "Noluyor yenge" dediğinde "Bilmiyorum" dedim ve duvara yaslandım. Uzun süre ses çıkmadı. Herkes dışarı çıkınca doktor yanımıza geldi. "Hani tehlikeyi atlatmıştı" dedim sinirle. "Sakin olun Bahar hanım. Yavuz bey artık kendisi nefes alabiliyor. Makinanın verdiği nefes ve kendi aldığı nefes arka arkaya gelince böyle olur" dediğinde gülümseyip "Şükürler olsun" dedim. Bizimkiler birbirlerine sarılırken doktor "Ayrıca Yavuz bey, makinayı çıkarttığımız sırada uyandı" dediğinde hızlıca içeri girdim ve çantayı koltuğa fırlatıp Yavuz'a sarıldım. Bu sefer tamamen mutluluktan akan gözyaşlarım omzunu ıslatmıştı. "Bahar'ım" dedi ve boynumdan öptü. Geri çekilip derin bir nefes verdiğimde Feyzullah Yavuz'a sarıldı. Aralarında en küçük ve Yavuz'a en bağlı olan oydu. Kızlara mesaj attıktan sonra Erdem abiyi aradım.

Tim odadan çıkınca yatağın ucuna oturup Yavuz'un elini tuttum ve yanağıma yasladım. "Bir daha mavilerini göremeyeceğim diye o kadar korktum ki" dediğimde gülümsedi ve kısık sesiyle "Uzun bir süre seni yanlız bırakmayı düşünmüyorum" dedi. Eline uzun bir öpücük bırakıp "Yavuz seni çok seviyorum, sakın beni bırakma tamam mı?" dedim. Yine gözlerim dolmuştu. Başını salladıktan sonra "Bırakmam" dedi. Gülümseyip "Söz mü?" dedim. O da gülümsedi ve "Söz" dedi. Eğilip dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım ve kalkıp "Ben bizimkilere bakayım" dedim ve odadan çıktım. Gelen Nazlı ve Su'yu görünce onlara sarıldım. "Kızlar Yavuz uyandı" dedim sevinçle. Erdem abi içeri girince kapıda biraz beklemeye karar verdik. Nazlı kulağıma "Çantandaki tabancayı en kısa zamanda eve götürüyorsun arkadaşım" diye fısıldadığında "Sen nerden biliyorsun be" dedim bende fısıltıyla. Su "Çantanı açık bırakırsan her kes görür tatlım" dedi.

Erdem abi çıkınca üçümüz girdik. Nazlı Yavuz'a sarılıp "Bizi çok korkuttun Yavuz abi ya" dedi. Ben duvara yaslanmış onlara bakarken Su da gidip sarıldı. Nazlı koltuğa oturup "Ay iyiki çabuk uyandın Yavuz abi. Yoksa Bahar bütün hastaneyi yıkardı" dediğinde yalandan öksürdüm ve gözlerimi açıp Nazlı'ya baktım. Su da otururken "Evet ya kaç hemşire kaç doktor hırpaladı" dedi ve beni görünce susup arkasına yaslandı. Yavuz gülerken Feyzullah girdi ve "Komutanım, yenge bizim görev çıktı gitmemiz lazım" dedi. Yavuz "Tamam çaylak" dediğinde Su'ya sarılıp gitti.

Yavuz uyuduğunda kızlarla birlikte koltuğa yayıldık. Su "Bahar gece söylediklerinde, gerçekten kendindemiydin? Yavuz abi uyanmasaydı, Allah korusun şehit olsaydı, kendini vuracak mıydın?" dediğinde başımı salladım ve "Evet kendimdeydim. Yavuz olmazsa ben yaşayamam ki" dedim. Su bir süre gülümseyerek baktı. Sonra Nazlı "Kızlar benim size bir şey söylemem lazım" dedi. Heyecanla "Söyle" dedim. Dudağını ısırıp "Hazır yanlızken, vakit bulmuşken söyleyeyim dedim. Bizim aramızda gizli saklı yok. Ben Ateşten hoşlanıyorum" dediğinde Su ile aynı anda "Ne?" diye bağırdık. Nazlı işaret parmağını dudağına bastırıp "Bağırmayın Yavuz abi duyacak" dedi sessizce. Su "Nasıl hoşlanıyorsun ya? Doğru düzgün anlat" dedi. Nazlı saçını arkaya attı ve "Bilmiyorum. Ateşle beraberken çok mutluyum, huzurluyum, kendimi güvende hissediyorum. Ve sanırım o da benden hoşlanıyor" dediğinde yine Su ile aynı anda "Ne?" diye bağırdık. Yavuz başını kaldırıp "Noluyor Bahar" dedi. Ona dönüp "Yok bir şey hayatım sen uyu" dedim.

Nazlı "Bahar biz artık kaçalım" dedi ve ikisi ayağa kalktılar. Bende kalkıp sarıldım ve "Tamam, bu konuyu sonra konuşacağız ama" dedim. Nazlı gülümseyip "Tamam" dedi ve gittiler. Koltuğa uzanıp tavanı izlemeye henüz başlamıştım ki Yavuz "Bahar" dedi prüzlü bir sesle. Yatış pozisyonumu düzeltip oturdum ve "Söyle canım" dedim. Yutkundu ve "Biraz su verir misin" dedi. Hemen kalkıp bardağa doldurduğum suyu uzattım. İçince bardağı küçük masaya geri koydum. Kolumu tutunca "Noldu" dedim. Kendine çektiğinde "Yavuz dikişlerin var nolur yapma böyle ya" dedim. Gözlerini devirip beni yanına çekti ve pikeyi örtüp bana sarıldı. Anlımdan öptü ve "Yanımda sen olmayınca kendimi eksik hissediyorum" dedi. Gülümseyip kokusunu içime çektim ve gözlerimi kapattım.

Sonunda bir kaç saat uyuyabildiğimde huzurla gözlerimi açtım. Yavuz beni izliyordu. Gülümseyip "Günaydın" dedim. Elimi öptü ve "Günaydın" dedi. Şişmiş kolunu görünce telaşla ayağa kalktım ve "Yavuz ben sana söyledim ama" dedim. Eski halini alınca kolunu düzeltip serumu kontrol ettim. Sonra koltuğa oturup derin bir nefes verdim. Bir hemşire Yavuz'un hasta kahvaltısını getirdi. Yavuz hemşire çıkınca köpük tabağı yan tarafa bırakıp arkasına yaslandı. Ayağa kalktım ve tekerlekli hasta masasını yatağın yanına çekip "O yenecek Yavuz" dedim ve tabağı masaya koydum."Yemeyeceğim" dediğinde çatala salatalık dilimini saplayıp ağzına soktum ve "Yiyeceksin" dedim. Salatalığı yerken bende eski yerime oturdum.

Yavuz yemek yediğinde iki gündür bir şey yemediğim ve gerçekten aç olduğum aklıma geldi. Aşağı kafeteryaya gittim ve bir şeyler atıştırıp tekrar yukarı çıktım. Odaya girer girmez "Nerdeydin sen" dedi Yavuz. Kapıyı kapatıp "Kafeteryaya gittim Yavuz" dedim ve koltuğa oturdum. Sonra kapı çaldı ve içeri Burak girdi. "Gelebilir miyim?" dediğinde gülümseyip "Gel" dedim. İçeri girip "Ben geçmiş olsun demek için gelmiştim. Siz gelmeyince merak ettim, İpek söyledi hocam" dedi. Yavuz'a baktığımda kaşlarının çatıldığını gördüm. Ona aldırmadan "Saol Burak" dedim ayağa kalkıp. O da gülümsedi ve Yavuz'a dönüp "Geçmiş olsun" dedi. Sonra bana bakıp "İpek sizin izin işinizi halletti" dedi. Ben başımı salladıktan sonra odadan çıktı.

Yavuz "Bu kim Bahar" dedi hemen. Koltuğa oturup "Asistan" dedim ve yumruk yaptığı eline baktım. "Ben bu çocuğu hiç sevmedim. Sana değişik bakıyor" dediğinde gözlerimi devirdim ve "Saçmalama Yavuz" dedim. "Görücez bakalım" dediğinde ofladım.
"Sen bir daha vurulma Yavuz nolur. Hastaneye girince sen bi huysuzlaşıyorsun birşeyler oluyor. Gereksiz kıskançlık triplerine giriyorsun"
"Dedi, düğünde Merve'yi kıskançlıktan boğmak üzere olan kadın"

Gözlerimi devirip arkama yaslandım ve "Burak benim eski sevgilim değil ama" dedim. Yavuz "Kim? Merve benim eski sevgilim mi? Tövbe tövbe ya. Kız sana eski dost dedi sen sevgili anlamışsın" dedi hızlıca. Kaşlarımı çatıp alayla "Hıhı. Eski dost" dedim. "Tabiki eski dost. Hatta baya eski. Zaten orda görmesem ben onu unutmuştum" dediğinde daha da sinirlenip "Yavuz sen uyusana" dedim. Uzaktan öpücük atıp yastığa geri yaslandı. Bende gülümseyip telefonla uğraştım. Öğleden sonra doktor geldi. Kontrollerden sonra "Yarın hastaneden çıkabilirsiniz ancak en az üç gün evde dinlenmeniz lazım" dedi doktor, Yavuz'a. Hemen konuşmaya dahil olup "Doktor bey ne kadar dinlenecekse hastanede kalsın çünkü ben onu evde zaptedemiyorum. Hemen ayağa kalkıyor bir şeyler yapıyor, yarasını daha da kötüleştiriyor" dedim. Doktor güldükten sonra "Size boşa masraf olmasın diye söyledim yoksa hastanedekalması her açıdan daha iyi olur zaten" dedi. Ellerimi cebimden çıkartıp "Para, benim çektiklerim yanında hiç bir şey. Ben neyse hallederim" dedim. Doktor başını sallayıp "Geçmiş olsun" dedi ve gitti.

Yatakta Yavuz'un yanına oturmuştum ve beraber odadaki küçük televizyondan programlara bakıyorduk. Kolunu omzumdan çekti ve "Bahar ben çok sıkıldım" dedi. Doğrulup "Biraz dışarı çıkabiliriz aslında. Hem sende yürüyüş yapmış olursun" dedim. Zaten artık serum da vermiyorlardı. Yataktan kalktığında neyseki üzerinde hastane kıyafeti yoktu. Kendi kıyafetleri vardı. Eğer üzerinde hastane kıyafeti olsaydı üzerini değiştirmesine yardımcı olurken suratım kırmızının bütün renklerini denerdi. Hırkasını giymesine yardımcı olduktan sonra koluna girdim ve odadan çıktık. Koridorun sonundaki asansöre binince Yavuz'un yüzünü buruşturduğunu gördüm. "Hayatım eğer canın acıyorsa geri dönelim" dedim. Sesli bir şekilde nefes verdikten sonra "Hayır, hayır iyiyim" dedi. Bahçeye çıktık ve hastanenin arkası daha sakin olduğu için oraya gittik.

Beşinci Mevsim: Sen (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin