33. Bölüm

1.1K 79 4
                                    

İyi okumalar...

Bahçe salıncağında oturan Yavuz'un yanına gidip "Artık ne olduğunu anlatacak mısın?" dedim. "Bir süreliğine görevden uzaklaştırıldım" dediğinde öylece bakakaldım. Söylediği kelimeler beynime ok gibi saplandı. "Hepsi benim yüzümden oldu değil mi?" dedim. Elimi tuttu ve "Hayır Bahar seninle bir ilgisi yok. O pisliği öldürdüğüm için hepsi, seninle bir ilgisi yok" dedi. Başımı salladım "Sana salak gibi hiç bir şey söylemedim, engel de olmadım hepsi benim suçum. Ya askerliğini elinden alırlarsa" dedim. Her zaman yaptığı gibi beni kendine çekti ve başımı göğsüne yasladı. "Birincisi, senin suçun değil. İkincisi, öyle bir şey de olmayacak" dedi.

O gün bütün iştahım bir anda kapanmıştı. Akşam da çok erken uyudum. Sabah mide bulantısıyla uyandım. Neyseki Yavuz uyuyordu yoksa bir ton laf ederdi. Daha hastaneye gitmeme iki saat olduğu için televizyon izlemeye başladım. Ben film izlerken Burak aradı. "Efendim" dedim. "Bahar hocam acil hastaneye gelmeniz lazım. Hastanede doktor çok az her yer birbirine girdi. Askerler bir sürü mülteci insan getirdi" dediğinde elimdeki kumandayı bırakıp "Tamam geliyorum" dedim ve telefonu kapattım. Hızlıca odaya gidip hazırlandım. Yavuz'a not bırakıp evden çıktım.

Burak'ın her yer birbirine girdi lafı acili görünce o kadar sönük kalmıştı ki. Oradaki karışıklık ancak üç dört saat sonra normale döndü. Kafeteryaya gidip oturdum. Hiç halim kalmamıştı. Zorlanarak ayağa kalktım ve asansöre doğru yürümeye başladım. Asansörde Burakla karşılaştım. "Hocam ben bir hasta konusunda size bir şey soracaktım" dediğinde ona dönüp "Sor" dedim. "Hocam ben bir hastanın situs inversus totalis (iç organları normalin tam tersi yönünde) olduğundan şüpheleniyorum" dediğinde şaşırdım. Gülümseyerek "Hemen o hastanın röntgenini istiyorum Burak. Hemen röntgen çekin" dedim. Asansörden inerken bir anda başım döndü. Burak'ın koluna tutundum. "Hocam iyi misiniz" dedi. Gözlerimi kapatıp biraz azalmasını bekledim. "İyiyim" dedim ve elimi çekip odama gittim.

5 Gün Sonra;
Son üç gündür Nazlı'nın aklıma soktuğu fikirle cebelleşiyordum. Bana "Bahar sen hamile olmayasın. Sürekli kusuyorsun, başın dönüyor, her yerde uyuya kalıyorsun" demişti. İpek de ona destek çıkmıştı.

Cumartesi günü sonunda cesaretimi toplayıp eczaneye gittim ve ne kadar hamilelik testi varsa aldım. Yavuz timle beraber dışarda olduğu için rahattım. Daha hiç bir şey belli olmadan ona haber vermek istemiyordum. Eve giderken kızları aradım.

Kızlar salonda beni bekliyorlardı. Bende banyodaydım. Eczanede beş farklı markanın testi vardı ve ben hepsini almıştım. İşimi halledince içeri gittim. Testlerin bir süre beklemesi lazımdı. Koltukta otururken stresten bacağımı sallıyordum. Nazlı "Ay biz şimdi teyze mi olacağız" dediğinde "Daha bir şey belli değil Nazlı" dedim. Su "Ama sen olumsuz düşünüyorsun kuzucum" dedi. Telefonum çaldığında oflayıp sehpadan aldım. Sonra "Hih! Yavuz arıyor" dedim. Telefonu açıp "Efendim canım" dedim. "Bahar ben eve geliyorum bir şey lazım mı? Bir şey istiyor musun?" dediğinde telaşla ayağa kalkıp "Sakın! Sakın eve gelme" dedim. "Neden?" dediğinde hızlı bir nefes aldım ve "Çünkü kızlar var bizde. Biz biraz kız kıza kalalım dedik. O yüzden" dedim. "İyi o zaman ben bir iki saat sonra gelirim" dediğinde rahatlayarak koltuğa oturdum ve "Tamam canım" deyip telefonu kapattım.

Testlerin süresi dolmuştu. "Ay ben bakamayacağım biriniz bakıp söylesin" dedim. İpek ayağa kalkıp "İyi ben bakarım" dedi ve testlerin olduğu masaya doğru yürüdü. Nazlı hemen "Unutma tek çizgi negatif çift çizgi pozitif" dedi. İpek "Tamam" dedikten sonra testlere baktı. Önce "Hepsi aynı" dedi. Heyecandan kalbim resmen ağzımda atıyordu. "Hepsi çift çizgi" dediğinde ayağa kalkıp Nazlı ve Su'ya sarıldım. Onlardan ayrılınca yanımıza gelen İpek'e sarıldım. Nazlı "Teyze oluyorum!" diye bağırdı. İpekten ayrılınca Su "Ama yine de Yavuzla hastaneye gidin. Daha net öğrenirsiniz" dediğinde İpek başını salladı. "Tamam tamam gideriz zaten" dedim. Testleri, Yavuz ben söylemeden görmesin diye bir kutuya koydum. O kutuyu da yatağın altına koydum.

Evde resmen hastaymışım gibi davrandılar. Koltukta yatıyordum. Su bana çorba yapmıştı. Nazlı zorla o çorbayı içiriyordu İpek ise kalkmaya yeltendiğimde geri yatırıyordu. Sonunda "Ay yeter" deyip kalktım. Nazlı çorba kasesini sehpaya bırakıp "Ya tamam belki birazcık abarttık ama sana bir şey olmasın diye tamamen" dedi. "Nazlı ben doktorum. Her gün yan gelip yatmıyorum. Şöyle davranmayın" dedim. İpek çirkefleşip "İyi be!" dedi. Sonra "Bakın kimseye söylemek yok. Yavuz'un başkasından öğrenmesini istemiyorum" dedim. Üçü de aynı anda "Tamam" dedi. Biz gülerken kapı açıldı. Hemen ayağa kalkıp çorba kasesini mutfağa götürdüm. İçeri gidince Yavuz'un yanına yaklaşıp "Hoş geldin" dedim. "Hoşbuldum" deyip yanağımdan öptü. İpek "Bizde tam çıkıyorduk. Görüşürüz Yavuz" dedi ve Su'yu dürttü. Kızlar çıkarken el salladım.

Mutfakta yemek hazırlarken Yavuz'a nasıl söyleyeceğimi düşündüm. Kesin çok sevinirdi. Çünkü ne yalan söyleyeyim benden daha çok çocuk istiyordu. Tamam yarın söyleyeceğim diye geçirdim içimden. "Neyi söylüyorsun" diyerek mutfaktan içeri Yavuz girdi. İşte o an içimden söylemediğimi fark ettim. "Hiç" dedim.

Yemek yedikten sonra  televizyon izledik. Film bitince ben yatmaya gittim. Yatakta uzanırken yarın nasıl söyleyeceğimi düşündüm. Sabah kahvaltısında mı yoksa akşam yemekte mi söylesem diye ikileme düştüm. Çok uykum gelince kahvaltıya karar verip gülümseyerek gözlerimi kapattım. Sabah uyandığımda sağ tarafa baktım. Yavuz'un uyuduğunu görünce yavaşça yataktan kalktım. Dün yatağın altına koyduğum kutuyu alıp misafir odasının yanındaki odaya girdim. Oradaki eşyaların arasından güzel bir kutu buldum. Elimdeki kutunun içindeki testlerden birini odada bulduğum kutuya koydum. Diğer kutuyu rafa bırakıp mutfağa gittim ve kapıdan bahçeye çıktım.

Bahçedeki masanın üzerine örtü serip kutuyu oraya koydum. Sonra mutfağa geri dönüp kahvaltı hazırlamaya başladım. Çikolatalı krep ve patates kızartması yaptım. Onları masaya götürdüm. Mutfağa tekrar gidip kahvaltılıkları bir tepsiye koydum. O tepsiyi de masaya götürünce her şey hazırdı. Odaya Yavuz'u uyandırmaya gittim. "Yavuz kalk hadi" dedim. Ofladıktan sonra "Bahar bu gün pazar. Biraz uyu, biraz uyumama izin ver" dedi. Allah'ım sen bana sabır ver! Bacağına vurup "Yavuz kalk ya" dedim. Gözlerini açıp beni yatağa çekti. Bir anda çektiği için küçük bir çığlık attım. Çığlığımı durduran dudakları oldu. Bir süre öptükten sonra biraz geri çekildi. "Hadi kalk Yavuz nolur ya bak sana önemli bir şey söyleyeceğim. Ayrıca krepler soğuyor" dedim. Gözlerini kocaman açtı ve "Krep mi yaptın?" dedi. Başımı salladığımda hemen yataktan kalktı ve elimden tutup beni de kaldırdı.

Mutfağa girdiğinde "Eee? Krep?" dedi. "Bahçede" dedim. Bahçeye çıktığımız zaman direkt kreplere saldırdı. "Ya Yavuz beraber yiyeceğiz" dedim. Başını sallayıp sandalyeye oturdu. Sonra kutuyu fark etti. Eline alınca koşarak elinden aldım ve yerime oturdum. "Ne var onun içinde" dediğinde masaya bırakıp "Söylemem. Kahvaltıdan sonra görürsün." dedim. "Peki" dedikten sonra tabağına krep koydu. Gülümseyerek güzelce kahvaltı yaptım.

Doyduğumda arkama yaslanıp Yavuz'u bekledim. Sonunda doyduğunda "Söyleyin bakalım Bayan Karasu ne var o kutunun içinde" dedi. Kutuyu elime alıp sandalyeden kalktım ve bir kaç adım yaklaşıp "Gel" dedim.

Gülümseyerek yanıma geldi. Kutuyu uzatıp "Umarım ne olduğunu anlarsın. Çünkü sana anlatarak bütün anın büyüsünü bozmak istemiyorum" dedim. Güldükten sonra kutuyu açtı. Ters duran test çubuğunu eline aldı. Arkasına döndürdüğü anda gözleri irileşti, kutu elinden düştü. Bakışlarını test çubuğuna dikti ve "Ba,Bahar" dedi kekeleyerek. Gözlerime baktığında, gözlerinin dolduğunu fark ettim. Tekrar "Bahar" deyip belimden tuttu ve beni havaya kaldırıp döndürdü. Kollarımı boynuna dolayıp başımı boynuna koydum. Beni tekrar yere indirdiğinde "Ben şimdi baba mı oluyorum" dedi. Başımı salladım ve tuttuğum gözyaşlarımı bırakıp "Evet" dedim.

Tekrar kaldırıp döndürdükten sonra dudaklarımızı birleştirdi. Gülümseyerek ayrılınca "Hadi hastaneye gidiyoruz" dedi ve elimi tutup içeri çekti. "Dur tamam bir üzerimizi değiştirelim pijamalarlayız" dedim. Bana bakıp "Doğru" dedi. Odaya gidip üzerimizi değiştirdik. Sonra evden çıktık. Arabaya bindiğimizde Yavuz çok heyecanlıydı. "Hayatım ben kullanayım istersen" dedim. "Yok yok ben kullanırım" dedi. Gaza yüklenip hastaneye sürdü.

Kadın doğum uzmanı olan arkadaşımın yanına gittik. Ultrasonla karnıma baktı. Monitörde olan bakışlarını çekip bana bakıp gülümsedi ve "Tebrikler Baharcım, üç haftalık hamilesin" dedi. Elimi tutan Yavuz'a baktım. Gözleri dolmuştu ve monitöre bakıyordu. "Bir hafta daha bulantı ve baş dönmesi olabilir. Ayrıca ayda bir kere kontrole gelmen lazım" dediğinde ona dönüp başımı salladım.

Beşinci Mevsim: Sen (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin