4. Bölüm

2.2K 119 4
                                    

İyi okumalar...

Hatice uyuyunca benim odama gittik. Ben Haticeyle alakalı bir kaç dosya oluştururken Yavuz odayı geziyordu. Masamın çekmecesine uzanınca "Yavuz orayı açma!" dedim. Gözlerim oraya sabitliydi. Elini çekti ve "Tamam Bahar sakin ol" dedi. Ben hızlı hızlı nefes alırken bakışlarımı çekmedim ve "Orda öldürülen bir doktor arkadaşımın mektubu ve kolyesi var" dedim. Beynim zonkluyordu ve ben hala çok hızlı nefes alıp veriyordum. Yavuz yaklaşıp ellerini yanaklarıma koydu ve "Bahar sakin ol" dedi. Yutkundum ve masamdaki suyu içtim. Ayağa kalkıp sedyeye oturdum ve yüzümü sıvazladım. Yavuz masamın ucuna oturup beni izlemeye başladı. Biraz durduktan sonra "Anlatmak ister misin?" diye sordu. Başımı iki yana sallayıp "Hayır" dedim. Yutkundu "Peki sen nasıl istersen" dedi. Sakinleştiğimde "Yavuz ben biraz uzansam olur mu? Bir şey olursa uyandırırsın" dedim. Başını salladı "Sen uyu hadi bütün gün hastanedesin. Önemli bir şey olursa ben kaldırırım" dedi. Bir şey demeden seydeye uzandım ve duvara döndüm.

Gözlerimi açtığımda elimde bir baskı vardı. Tavandaki bakışlarımı elime indirince Yavuz'un başını gördüm. Bir sandalyede oturmuş başını elime koyup uyumuş. Ona bakarken bi anda gözlerini açtı. Uykuluyken bile 'Ben buradayım' diye haykıran mavileriyle bana baktı. Fısıldayarak "Elimi alabilir miyim" dedim ve güldüm. Gülümseyip başını kaldırdı. Bende rahatça kalktım. Kapı çalınca "Gir" dedim. Üzgün bir şekilde İpek girdi. "Noldu İpek" dedim. Kapıyı kapatırken Nazlı girdi "Selam Bahar" dedi. İçeri girince Yavuz'u gördü "Merhaba Yavuz abi" dedi ve sedyeye oturdu. İpek'e dönüp "İpek noldu söylesene" dedim. Herkes İpek'e bakarken bana bir zarf uzattı. Zarfı açtım ve uzun zamandır beklediğim kağıtla karşılaştım. Yavuz'a dönüp "Tayinim çıkmış" dedim. Sonra Nazlıya baktım ve "Edirne'ye gidiyorum" diye ekledim. İpek duvara yaslanmış bana bakarken Nazlı "Ne? Hayır ya! İllaki bir yol vardır gitmemen için" dedi. Buraya alışmıştım. Hemde çok alışmıştım. Gözlerim doldu "Bir yolu yok. Önümüzdeki hafta orda olmam lazım" dedim. Yavuz yere bakarken İpek ve Nazlı çözüm bulmaya çalışıyorlardı.

5 Gün Sonra;
Hatice hala hastanedeydi. O lanet adamı da bulamamıştık. Hastanedeki odamda iki bavulum ve ben vardım sadece. Nazlı içeri gelince ayağa kalkıp ona sarıldım. "Ne zaman gidiyorsun" dedi. Saate baktım ve "Bir saat sonra çıkıcam" dedim. Sedyede yanyana otururken İçeri Yavuz girdi. "Hoşgeldin" dedim. Elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve masamın arkasındaki duvara yasladı. "Yavuz ne yaptığını sanıyorsun sen" dedim. Bana bakıp "Bahar benimle evlenir misin?" dedi. Ben şaşkınca "Nasıl ya?" dedim. Dudaklarını yaladı "Gidicez bir imza atıcaz bitti gitti. Kimsede seni bir yere yollayamaz" dedi. Şaşkınlıktan önce gülümsedim sonra kaşlarımı çatıp "Yavuz sen kendinde misin? Saçmalıyorsun da" dedim. Başını yana eğdi ve "Sen burda kalmak istiyor musun istemiyor musun?" diye sordu. Kaşlarımı kaldırıp "İstiyorum hemde çok istiyorum" dedim. Hemen "Tamam işte formaliteden evleneceğiz olacak bitecek" dedi. Dudağımı ısırıp biraz düşündüm. Sonra gözlerine bakıp "Tamam kabul" dedim. Gülümsedi ve "Harika! Ben akşam gelirim güzelce konuşuruz. Hadi görüşürüz" dedi ve odadan çıktı. Nazlıya baktığımda telefonundan bir şey yapmıştı ve telefonu yana atıp hemen bana sarıldı. "Gitmene gerek kalmadı Bahar" dedi. Gülümseyerek "Evet" dedim. Daha bir aydır tanıdığım biri az önce bana evlenme teklifi etmişti. Biraz sakinleşince "Nazlı sen burda otur ben bir Hatice'ye bakayım. O da gideceğimi duymuş. Haber vereyim." dedim. Başını sallayıp sandalyeye oturdu. Bende odadan çıktım ve Hatice'nin odasına gittim. "Bahar" diyip boynuma sarıldı. "Sana bir haberim var minik kelebeğim" dedim bende ona sarılırken. Benden ayrıldı ve "Noldu noldu noldu" dedi. Gülümsedim ve "Ben gitmiyorum. hep buradayım" dedim. Yatakta ayağa kalktı ve "Yaşasın!" diye bağırdı. Sonra yatağa oturdu ve "Ben ne zaman buradan çıkacağım Bahar. Artık canım acımıyor ben gitmek istiyorum. Ama beni sakın amcama götürme! O benim canımı yine çok acıtır." dedi. Saçını okşarken "Seni o adama asla bırakmam kelebek. Ben şimdi doktorla konuşayım bakalım belki izin verir" dedim. Anlını öpüp dışarı çıktım. Doktoru bulup yanına gittim. "Hatice hastaneden çıkabilir mi?" diye sordum. Gözlüğünü çıkarttı ve "Çok büyük bir zedelenme yok çıkış işlemlerini yapabilrsin ancak" dedi ve sustu. Tek kaşımı kaldırdım ve bakmaya devam ettim. "Zedelenmesi belki büyük değil ama piskolojik bir tedavi alması iyi olur" dedi. Nefes verdim ve "Tamam teşekkür ederim" dedim ve elini sıkıp Hatice'nin odasına döndüm.

Hastaneden Nazlı ve Hatice ile beraber çıkıp yemek yemeye gittik. Sonra Nazlı eve gitti. Bizde Haticeye bir kaç kıyafet alıp eve gittik. Eve girince "Evet Hatice burasıda benim evim" dedim. Koşarak içeri gitti. "Bahar burası çok güzel" dedi. Eşyaları masaya koydum ve yanına gidip "Beğenmene sevindim. Şimdi bir güzel banyo yapıp yeni aldığımız şeyleri giymek ister misin?" diye sordum. Başını hızlıca aşağı yukarı salladı. Banyo yaptırdıktan sonra aldığımız pijamaları giydirdim ve salonda saçını örmeye başladım. Kapı çalınca "Bir dakika" diye bağırdım ve son tokayı bağlayıp kapıya gittim. Yavuz gelmişti. "Hoşgeldin" dedim. "Hoşbuldum" deyip içeri gitti. Hatice "Yavuz abi!" deyip Yavuz'a sarıldı. Yavuz Hatice'yi kucağına alıp "Ne güzel olmuş saçların prenses" dedi. Kapı eşiğinden onları izliyordum. Hatice "Bahar abla yaptı. Hem bu gün çok güzel elbiseler aldık. Bekle sana göstereyim" dedi ve kucağından inip odaya gitti. Bizde koltuğa oturduk. Yavuz "Her şeyi hallettim. Yarın on ikide orda olmamız lazım. Yanlız bi sorunumuz var" dediğinde mutsuzca ona baktım ve "Sorun ne?" dedim. Anlını kaşıdı ve "Bizimkiler nikaha gelmek istiyorlar" dedi. Gülüp "Ne var ki bunda Yavuz. Şu Mücahit delisi gelmesinde ne olursa olsun" dedim. Sevimlice bakıp "Bahar, Mücahit şahit olmak istiyor" dedi. Ona bakakaldım. Gözümün seğirdiğini hissediyordum ama konuşamıyor ve durduramıyordum. Hatice içeri girince toparlandım. O Yavuz'a eşyalarını gösterirken bende atıştırmalıkları hazırlamaya gittim. İçerden kırılma sesi gelince hemen oraya koştum. Salonun ortasında Yavuz Hatice'yi, Hatice Yavuz'u işaret etti. Yan tarafa bakıp çömleğimin kırıldığını görünce "Of Yavuz ya!" diye bağırdım. Hatice gülerken Yavuz "Ben yapmadım ama" dedi çocuk gibi. Ben kırılmış parçaları toplarken bu çömleği yaptığım gün geldi aklıma. Topladıktan sonra bir poşete koyup mutfağa koydum. Atıştırmalıkları içeri götürünce ikiside suçlarından ötürü sessizlerdi. Koltukta oturdum ve sinirli bir şekilde televizyon izlemeye başladım. Biraz sonra ikiside ortadan kayboldu. Koltuk kolundan bir el kuklası çıktı "Bahar, Bahar! Çömleği kırdığım için özür dilerim" dedi. Başka bir el kuklası daha çıktı ve "Bende özür dilerim" dedi. Sonra yerlerinden çıktılar. Haticeye sarılıp öptüm ve "Seni affettim kelebek" dedim. Bana bakıp "Yavuz'u?" diye sordu. Yavuz'a baktım. Gerçekten küçük bir çocuk gibi dudak büzmüş bana bakıyordu. Hatice'ye dönüp "Onu affetmedim" dedim. Bana masum masum baktı ve "Ama onun bu suçu yok benim yüzümden oldu" dedi. Gülümsememi saklayıp "İyi onu da affettim o zaman" dedim. Yavuz gülüp yanıma oturdu. Hatice de benim kucağıma oturdu. Beraber film izledik. Sonra Hatice kucağımda uyudu. Yavuz kucağına aldı ve odaya götürdü. O yatakta uyurken kapı eşiğinde onu izliyorduk.

Beşinci Mevsim: Sen (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin