İyi okumalar..
Gece o kadar güzeldi ki. Sedece bir saat uyuyabildim. Sabah erkenden Yavuz uyuduğu sırada yataktan kalkıp banyoya gittim. Yıkandıktan sonra bornozumu giyip içeri gittim. Odada Yavuz'u göremeyince arkama döndüm. Hemen arkamdaydı. Üzerini giyinmişti. Dudaklarıma buse kondurup "Günaydın prenses" dedi. "Günaydın" dedim. Ellerini belime koyup "Ağrın var mı?" dedi. "Biraz" dedim. Bana hayran hayran bakarken "Hadi git sen duş al tabura gideceksin" dedim. Gülümseyip banyoya gitti. Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı kuruttum. Yavuz da giyinip hazırlanınca mutfağa gittik. Kahvaltıdan sonra dün akşamki balonların ucundan resimleri alıp çekmeceye koydum. Balonları da pencereden saldım. Yavuzla birlikte etrafı toparladık. Bu sırada benim kasıklarımdaki ağrı git gide arttı. Evden çıkarken ne kadar ağrım olsa da bir şey demedim.
Hastanede öğle molasına kadar acıdan geberdim. Sonra eczaneye gidip krem aldım ve odamdaki lavaboda kasıklarıma sürüp bütün molada uzandım. Moladan sonra bir tane randevum vardı o da hallolunca eve gitmeye karar verdim. Yemek yaparken Yavuz aradı. "Bahar ben geliyorum yoldayım. Bir şey lazım mı?" dedi. "Yok hayatım bir şey lazım değil" dedim ve tabakları masaya yerleştirmeye başladım. "Tamam, tamam ben birazdan geliyorum" deyip telefonu kapattı. Masayı hazırladıktan sonra soslu tavukla makarnayı masaya koydum ve içeri gittim. Yavuz'u beklerken Instagrama falan girdim. Geldiğinde kollarımı boynuna dolayıp "Hoş geldin" dedim. "Hoş buldum" dedi. Sesi değişikti. Kollarımı çektim ve "Noldu iyi misin?" dedim. Koltuğa oturduğunda kaşlarımı çatıp yanına oturdum. "Zor bir gündü diyelim" dediğinde saçını okşamaya başladım ve "Ne konuda" dedim. "Çok kötü planlar dönüyor Bahar. Yakında büyük bir operasyon olacak" dedi. Yanağından öptüm ve umut verircesine gülümseyip "Olsun. Bu günlerde elbet ki geçecek" dedim. Bana baktı sonra hafifçe gülümseyip o da öptü. "Hadi artık yemek yiyelim ben gerçekten çok açım" dedim ve kalkıp mutfağa gittim.
Yemek yerken sürekli bana bakıp sırıttı. "Noluyor Yavuz" dedim. "Yok bir şey" deyip yemeye devam etti. "Yavuz" dedim kaşlarımı kaldırıp. "Bilmem yani aklıma bi an dün gece geldi" dedi gülerek. Peçeteyi fırlatıp "Bak böyle sürekli hatırlatcaksan" dedim. Elindeki çatalı bırakıp "Eee nolcak" dedi. "Bir daha nah dokunursun" dedim. Tek kaşını kaldırıp bana baktı. "Dün akşam neler diyordunuz Bayan Karasu" dedi. Oflayıp mutfaktan çıktım. "Ya tamam bir şey demedim" diyip elimi tuttu. Kapı çalınca beraber gittik. İçeri ağlayarak Su girdi. Hemen bana sarıldı. Şaşkınca Yavuz'a baktım. Sonra "Su? Noldu kuzum" deyip içeri götürdüm. Yavuz da kapıyı kapatıp geldi. "Gel gel canım otur şuraya. Noldu" dedim. Su daha cevap vermeden "Feyzullah mı bir şey yaptı Su söyle" dedi Yavuz. Yanaklarını sildi ve "Biz kavga ettik. Eve bir kadın getirdi, çocukluk arkadaşı. Yüzüme bile bakmadı sabahtan beri. Bunu ona söyleyincede bağırdı çağırdı, bütün evi birbirine kattı. Bende dayanamadım çıktım evden." dedi. Elimi omzuna koyup okşadım. Yavuz dudaklarını yaladı ve "Tamam ben şunla bir konuşayım. Sen canını sıkma" dedi. Sonra bana bakıp "Sen Su'yla ilgilen ben şunla bir konuşayım" dedi. Başımı salladım ve Yavuz gitti. "Gel, gel canım kahve yapayım iyi gelir sakinleşirsin" dedim ve kolundan tutup kalkmasına yardımcı oldum.
Su mutfak masasına kıpkırmızı olmuş gözleriyle bakarken "Kahveler hazır" dedim ve önüne kahveyi koydum. Zorla gülümsedi ve "Saol" deyip biraz içti. Bende kahvemden içerken "Kusura bakma ilk aklıma sen geldin. O yüzden evden çıkınca buraya geldim. Sizi de gece gece rahatsız ettim zaten" dediğinde kupayı bıraktım ve "Bir daha duymayayım Su. Rahatsız etmek ne ya? İstediğin zaman istediğin saatte gelebilirsin" dedim. Başını salladı ve sessizce kahvesini içti. "Su bir şey soracağım. Hani olmaz da, Feyzullah tartışırken sana vurdu mu" dedim. Gözlerini irileştirdi ve "Yok hayır. Ne olursa olsun Feyzullah bana el kaldırmaz" dedi. Gülümsedim ve kahvemi içmeye devam ettim. Sonra "Peki onu affedecek misin?" diye sordum. "Eğer gelip benden özür dilemezse asla!" dedi ve kupayı masaya bıraktı.
Bir iki saat sonra Su'yun başı ağrıdığı için ağrı kesici verdim. Sonra küçük odaya gidip yattı. Salonda boş boş yere bakarken Yavuz geldi. Koltuktan kalkıp cevap istermiş gibi baktım. Anahtarı portmantoya bırakıp "Her şey yolunda merak etme. Su bu akşam burda kalsın. Yarın Feyzullah konuşacak halledecek. Zaten yaptığı durumu halletmezse ben onu halledicem" dedi. Gülümseyip "Seve seve yardım ederim" dedim. O da gülümsedi ve "Hadi yatalım artık çok uykum var" dedi. Başımı salladım ve elimi omzuna koydum. O da kolunu belime koydu ve odaya gittik. Yatakta yatarken Yavuz arkamdan belime kollarını sardı. Boynumdan öptüğünde gülümseyerek gözlerimi kapattım.
Sabah kalkıp kahvaltı hazırladım. Omleti yaparken Su geldi. "Günaydın" dedim. Bardağa su doldururken "Günaydın" dedi ve bütün suyu tek yudumda içti. Omlet hazır olunca tabağa koydum ve o da masadaki yerini aldı. "Su, sen başla ben Yavuz'u uyandırayım" dedim. Arkasına yaslanıp "Benim canım hiç bir şey istemiyor" dedi. Yanına gittim ve sarıldım. "Bak seni çok iyi anlıyorum ama nolur benim hatrım için biraz ye bari" dedim ve ayrılıp gülümsedim. Başını salladığında bende içeri gittim. Yatağa oturup "Yavuz kalk hadi canım" dedim. Anlından öpünce gözlerini açtı. "Günaydın!" dedim. Yataktan kalkıp yanağımdan öptü ve "Günaydın" dedi. "Hadi kalk Feyzullah'ı ara gelsin. Su çok kötü hala bir özür bekliyor" dedim. Başını sallayıp telefonunu aldı. Bende mutfağa gittim.
Kahvaltı ederken kapı çaldı. Ben kalkarken Yavuz "Ben bakarım" dedi. Su benim zorla yedirmeye çalıştığım omleti çatalıyla küçük küçük parçalara ayırırken "Boncuğum" dedi Feyzullah mutfak kapısından. Su anında ona dönerken Yavuz arkadan gel işareti yaptı. Mutfaktan çıkıp kapıyı kapattım. Onlar konuşurken bizde odaya gidip hazırlanmaya başladık. İçerden "Feyzullah bırak beni" diye Su'yun bağırışını duyduğumda önce Yavuz'a baktım. Sonra odadan çıktım. Feyzullah Su'yu sırtına almış gidiyordu. Yavuz gülerken ben şaşkınca bakakaldım. "Tamamdır onlar. Hadi bizde gidelim hastaneye geç kalma" dedi Yavuz ve elimi tutup yürümeye başladı. Çantamı aldım ve kapıyı çekip Yavuz'un peşine takıldım.
Hastaneye geldiğimizde kapıda hızla Burak geldi yanıma. "Bahar hocam acil bir durum var" dedi. "Noldu" dedim ve kaşlarımı çattım. "Acil doktorları yok. Kaza olmuş biri ağır dört yaralı var" dediğinde iyice sinirlendim. "Sorumsuzlar. Nasıl olmaz ya? Al şunu odama çıkart" dedim ve çantamı verdim. Başını salladığında da "Doktor önlüğümü ve yaka kartımı getir. Hadi hızlı" dedim. O gidince Yavuz "Ben gidiyorum doktor fazla sinirlenme" dedi gülerek ve beni öpüp gitti. Hemen acile girdim ve Burak'ın getirdiği önlüğü giyip kartımı taktım. Yarası ağır olanın yanına gidip yarayı inceledim. "Burak burdaki hastalarla ilgilen. Ben ameliyata giriyorum" dedim. Sonra hemşirelere ameliyathaneyi hazırlamalarını söyleyip hastayı yukarı çıkardım. Ellerimi yıkayıp ameliyat kıyafetini giydikten sonra yaralının yanına gittim.
Yorucu bir ameliyattan sonra söylene söylene odama gittim. Üzerime çeki düzen verdikten sonra hasta dosyalarıyla ilgilendim. Sonrada hastanede yatan hastaları kontrol edip odamda biraz dinlendim. Randevular hastalar falan derken gün bitti ve hazırlanıp hastaneden çıktım. Eve geldiğimde Yavuz mutfaktaydı. "Hoşgeldin" dedi. Duvara yaslanıp "Hoşbuldum. Ne yapıyorsun" dedim. Elindeki kaşığı bırakıp "Sence Bahar? Yemek yapıyorum" dedi. "Acaba sen yapmasan mı?" dedim alayla. Sonra gülüp sandalyeye oturdum. "Bu yaptığım en güzel yemek ama" dediğinde tavada ne yapıyor diye baktım. "Menemen mi?" dedim. Tavayı masanın üzerine koyup "Noldu doktor hanım beğenmediniz mi" dedi. Ekmek sepetinden ekmekleri alıp "Hayır sarı komutan bayılırım" dedim ve yemeye başladım. Gülümsedi ve o da yedi. Telefonu çalınca ağzındakileri yutup telefonu açtı. "Buyrun komutanım. Emredersiniz komutanım" deyip telefonu kapattı. "Noldu" dedim. Ayağa kalktı ve "Benim acil çıkmam lazım sana afiyet olsun" dedi. Bende kalkıp onla beraber kapıya gittim. "Göreve mi?" dedim. "Sanmam ama belli de olmaz" dedi ayakkabılarını giyerken. Öptükten sonra "Dikkatli ol" dedim.
Yavuz gittiğinde yemek yedim. Mutfağı topladım ve televizyondan film açtım. Yatmak için hazırlanırken Yavuz geldi. Üzerini değiştirip hemen yatağa yattı. Temmuz ayının beraberinde getirdiği sıcak yüzünden şort ve askılı giyip yattım. Boynumdan öpüp gözlerini kapattı. Bende biraz zorlansamda Yavuz'un kokusunda uyuyakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beşinci Mevsim: Sen (TAMAMLANDI)
Fanfiction!!! #yavbah içinde birinci sırada !!! Başlangıç tarihi: 3 Nisan 2018 Salı Bitiş tarihi: 2 Şubat 2019 Cumartesi (Wattpaddeki ilk Beşinci Mevsim: Sen adlı hikayedir)