Bölüme başlamadan bir şey söyleyeceğim. Sizi üzmek istemem ama Bahar hamile diye çok sevinmeyin bence. Biliyorsunuz ki işler yolunda giderken ortalığı karıştırmayı severim djdhsjsj.
İyi okumalar...
Eve gittiğimizde ikimizde çok mutluyduk. Belimden tutup "Evet, söyleyin bakalım Bahar Hanım ne yapmak istersiniz" dedi. Düşünürmüş gibi mırıltılar çıkarttım ve "Benim bir kocam olacaktı ya. Böyle sarı bir şey, tipsiz. Ona sarılıp böyle bütün gün uyumak istiyorum" dedim. Sırıtarak "Tipsiz bir şey?" dedi. Başımı salladığımda elimden tutup beni etrafımda döndürdü ve "Bunun cezası büyük olacak" deyip içeri çekti beni. Yatağa uzandığımızda kollarını bana sardı. "Yavuz ne zamandır haber yok. Mesleğini geri alabilecek misin" dedim. "Umarım. Ama bunu konuşmayalım" deyip anlımdan öptü. "Peki" deyip başımı boynuna sakladım.
Akşama kadar uyuduk. En azından ben uyudum. Çünkü uyandığımda mutfaktan kokular geliyordu. Etrafa baktığımda da Yavuz yoktu. Yataktan kalkıp saçımı topladım ve mutfağa gittim. Yavuz kendini o kadar kaptırmıştı ki beni görmemişti. Bende bundan faydalanıp yanına gittim ve arkasında sarıldım. Beni fark edince hemen bana döndü. "Sonunda uyandın prenses" dedi. Başımı göğsüne koyup "Hala uykum var" dedim. "Ama önce yemek yiyeceğiz. O kadar şey yaptım" dedi. Başımı geri çekip "Hamarat sevgilim" dedim ve yanağından öptüm.
Beraber masayı hazırladık falan. Yemek yerken "Bahar acaba bir kaç günlüğüne İstanbul'a mı gitsek?" dedi. Çatalımı bırakıp "Neden?" dedim. Göz kırptı ve "Sürpriz. Sen izin alabilir misin" dedi. Gülümseyerek "Evet alabilirim" dedim. "Süper o zaman" deyip yemeye devam etti.
Yemek bitince beraber masayı topladık. Odada kıyafetleri toplarken Yavuz geldi. "Yarın kahvaltıdan sonra çıkalım mı?" dedi. "Nereye?" dedim ve katladığım giysileri dolaba yerleştirmeye başladım. "İstanbul'a" dediğinde ona dönüp "Bu kadar erken mi?" dedim. "Evet" dediğinde "İyi tamam. Sabah çıkarız" dedim. Yanağımdan öptü ve içeri gitti. Bende dolaptan küçük bir bavul alıp içine kıyafetlerimi koydum. Yavuzda gelip çantasını hazırladı.
Yatağa yattığımızda "Bahar acaba ben içerdeki odada mı yatsam. Ya karnına çarparsam ya bir şey olursa" dedi Yavuz. Gülüp "Saçmalama Yavuz ya" dedim. "Tamam o zaman sen arkana dön bi" dediğinde arkama döndüm ve sırtımı göğsüne yasladım. Kolunu karnımın üzerine koydu ve yavaşça okşamaya başladı. "Bahar seni çok seviyorum" dedi. Gülümsedim ve "Bende seni çok seviyorum" dedim. Boynumu öptükten sonra "Ben hala inanamıyorum biliyor musun? Hala senin anne benim de baba olmam rüya gibi geliyor" dedi. "Banada" deyip mis gibi kokusunu içime çektim ve gözlerimi kapattım.
Gündüz uyuduğum için gece çok fazla uyuyamadım. Sabah kalktığımda banyo yaptım. Üzerimi giyindikten sonra Yavuz'u uyandırdım. O da banyoya girdi. Saçımı havluya sarıp mutfağa gittim ve kahvaltı hazırladım. Saçımın ıslaklığı geçince havluyu çıkartıp içeri bıraktım.
Yavuz odada yarım saattir hazırlandığı için sıkıldım ve dolaptan çilek alıp tezgaha oturdum ve çilekleri yemeye başladım. Mutfağa Yavuz girince "Uuu! Dejavu" dedi ve kollarını iki yanıma yerleştirdi. Gülümsedim. Bundan bir kaç ay önce de aynı şeyi yaşamıştık. Yine elimdeki çileği ısırdı ve "Mmm" dedi. Sırıtarak çileğin sapını suratına attım ve kollarını itleyip kalktım. "Hadi artık kahvaltı edelim" dedim. Başını salladı ve masaya oturdu. Bende oturdum ve Burak'ı aradım. İzin işini halletmesini söyledim. "Hocam peki bu hafta içerisinde ameliyatlara girebilir miyim?" dediğinde gülüp "Tamam. İpek hangisine girip giremeyeceğini söyleyecek" dedim. "Çok teşekkür ederim hocam iyi günler" deyip telefonu kapattı. Heyecanı belli oluyordu. "Kim o?" dedi Yavuz. Telefonu masaya bırakıp "Asistan. Hani senin şu sevmediğin" dedim.
Kahvaltıdan sonra arabaya binip yola çıktık. Malum havaalanı için Mardin'e gitmemiz gerekiyordu. Havaalanında ben koltukların birinde otururken Yavuz biletleri ayarlıyordu. Nazlı arayınca bavulu elimden bırakıp telefonu açtım. "Napıyorsun Bahar?" dedi. "İyi sen?" dedim bende. "İyi. Şey sen Yavuz abiye söyledin mi?" dediğinde güldüm ve "Evet" dedim. Önce oh diye bir ses geldi sonra "Bir gündür çatlayacağım valla ben anneme yada birilerine söylemeye gidiyorum. Biliyorsun zaten bana sır verilmez. Bir gündür söylememek için çok az konuşuyorum" dediğinde daha çok güldüm. "Nerdesin sen arkadan gürültü geliyor?" dediğinde "Havaalanındayım. Bir hafta Yavuzla İstanbul'da olacağız" dedim ve koltukta biraz dikleştim. "Hmm hadi bakalım iyi eğlenceler o zaman size. Beni aramayı ihmal etme ama konuşalım" dedi. "Ararım merak etme. Hadi görüşürüz" dediğimde "Bay bay" dedi. Bende telefonu kapattım.
Uçağa bindiğimizde telefonumu kapattım ve başımı Yavuz'un omzuna koyup bir elimi de karnıma koydum. "İyi misin hayatım? Miden bulanıyor mu, rahat mısın?" dedi Yavuz. Başımı sallayıp "İyiyim" dedim. Uçak kalkmadan klasik anons yapıldı. Kemerimi takıp camdan kalkışı izledim. Sonra başımı Yavuz'un omzuna koyup uyudum. Beni uyandıran Yavuz oldu. "Bahar hayatım uyan hadi" dediğinde gözlerimi kırpıştırıp açtım. Uçak inişe geçiyordu ve yine o anons yapılıyordu.
Sağ salim uçaktan inip havaalanının içine girdiğimizde Yavuz "Sen beni bekle hayatım ben bavulları alıp geleyim" dedi. Başımı salladıktan sonra "Tamam ben burda bekliyorum" dedim. Gülümsedi ve gitti. Onu beklerken İpekle mesajlaştım. Yavuz gelince "Nereye gidiyoruz" dedim. Elimi tutup yürümeye başladı ve "Sürpriz" dedi. Bir şey demeden ona ayak uydurdum. Havaalanının önünden taksiye binip yola çıktık. Yavuz adama nereye gideceğini söyledikten sonra "Özlemişim buraları" dedim. Camdan dışarı bakıp "Bende" dedi.
Yarım saat sonra sahilde durduk. Arabadan iner inmez "Ne işimiz var burda" dedim. Önümüzdeki yatın içindeki adama işaret verdi ve bavulları bıraktı. Adam bavullarımızı alıp yatın içine götürdü. "Yavuz?" dedim gülümseyerek. Bana döndü ve "Efendim hayatım" dedi. "Bu ne?" dedim ve yatı gösterdim. Elimi tutup "Sürprizim" dedi.
Yata bindiğimizde "Üç gün boyunca denizdeyiz" dedi. Dudağımı ısırarak etrafa baktım. Aşağıda iki küçük oda ve tuvalet vardı. Bavullarımızı aşağıya indiren adam yukarı çıkıp yatı çalıştırdı. "Ya Yavuz sen muhteşemsin!" deyip boynuna atladım. "Dur Bahar yavaş çocuğumuza bir şey olacak" dediğinde geri çekilip "Merak etme bir şey olmaz" dedim. Sonra üzerimi değiştirmek için bavulumun olduğu odaya girdim. Mayomu giyip onun üzerine elbise giydim. Odadan çıkınca kısa dik merdivenden yukarı çıktım. Yavuzun yanına gidip oturdum ve boğazın muhteşemliğine baktım. Baya bi açılmıştık.
"Ben denize giriyorum" deyip kalktım. "Dur Bahar bir soluklanalım" dediğinde "Ben yeterince bile dayandım" dedim ve elbisemi çıkarttım. "İyi bari beni bekle" deyip kalktı. "Tamam ama bir sorun var" dedim. "Ne zaman sorun yok ki" dediğinde gözlerimi devirdim. "Güneş kremi?" dediğimde ön tarafı gösterip "Mini buzdolabında var" dedi. O aşağı inerken bende güneş kremini almaya gittim.
İşimi halledip Yavuz'u bekledim. O da gelince beraber denize girdik. "Ah! Su çok soğuk!" dedim. Saçını düzeltip "Evet biraz soğuk" dedi Yavuz. Suya dalıp dibe yüzmeye başladım. Çok uzun süredir Mardin'deydim. İstanbul'a gelemediğim için denize uzun zamandır giremiyordum. Nefesim tükenirken kendimi suyun yüzeyine ittim. Gözümü ovalayıp açtım ve etrafa baktım. Yavuz yoktu.
Tekrar dalmak için hazırlanırken arkamdan bir şey dokundu. Çığlık attıp arkama döndüm. Arkamdaki Yavuzdu. "Pislik! Korktum" dedim. Gülerek kollarını belime sardı. Anlını anlıma yaslayıp daha çok yaklaştı. "Sen nasıl her dakika güzel olmayı başarıyorsun" dediğinde gülümsedim ve başımı eğdim. Dudaklarıma kapandığında yavaş yavaş batmaya başladık. Başlarımız suyun içindeyken hala öpüşüyorduk. Sonunda ayrılıp suyun yüzeyine çıkınca ikimizde nefes nefeseydik. Ben gülerken Yavuz yata doğru yüzdü.
Havluyla kurulanırken "Hadi Bahar çıksana" dedi. "Ben biraz daha duracağım" deyip suya daldım. Biraz daha yüzdükten sonra bende çıktım. Vücudumdaki tuzlu sudan kısa bir duşla kurtulduktan sonra üzerimi giyinip ıslak saçımı taradım. Zaten dışarısı çok sıcaktı o yüzden havlu sarmadan yukarı çıktım. Yavuz'un elinde iki tane tabak vardı ve teknenin arkasındaki puflara doğru gidiyordu. Küçük ve alçak olan beyaz masaya tabakları bırakıp arkasına döndü.
Beni görünce gülümseyip "Sonunda geldiniz prenses hayır ben anlamadım ki burda yakışıklı kaslı kocan var sen denizden çıkmıyorsun" dedi ve ellerimi tuttu. "Valla seni her gün görüyorum" dedim sırıtarak. Kaşlarını kaldırıp "Senin cezaların birikiyor ama" dedi. Başını eğdiğinde yanından geçip pufa oturdum ve "Ben acıktım ya" dedim. Kedi gibi bana bakarken gülüp tabaktakileri yemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beşinci Mevsim: Sen (TAMAMLANDI)
Fanfic!!! #yavbah içinde birinci sırada !!! Başlangıç tarihi: 3 Nisan 2018 Salı Bitiş tarihi: 2 Şubat 2019 Cumartesi (Wattpaddeki ilk Beşinci Mevsim: Sen adlı hikayedir)