Size bir sürprizim vaaar! Bu aralar Wattpad de bir şeyler karalıyorum😋 Acaba yeni bir kitap mı geliyooor?
İyi okumalar...
Gece canım sıkılınca puflara oturdum ve denize doğru döndüm. Önce omuzlarıma Yavuz'un ceketi geldi. Sonra kendisi yanıma oturup kolunu omzuma koydu. İstanbul'un parlayan ışıklarını izledim. "Bahar artık yatalım mı? Benim çok uykum geldi" dediğinde ona bakıp "Tamam" dedim. Kalkıp aşağı indik. Odaya girince üzerimi değiştirmeye mecalim olmadığı için direkt yatağa uzandım. Sürekli sallandığımız için biraz midem bulansada yanıma uzanan Yavuz'a sıkıca sarılıp gözlerimi kapattım.
Uyandığımda Yavuz yoktu. Kalkıp yukarı çıktım. Kimse yoktu. Tekrar aşağı indiğimde iki kişi kollarımdan tutup beni odaya çekti. "Yavuz" diye bağırdım ve korkuyla kollarından kurtulmaya çalıştım. Biri belinden bıçak çıkartıp karnıma sapladı.
Nefes nefese gözlerimi açıp yatakta doğruldum. Yavuz da kalkıp "Noldu Bahar iyi misin?" dedi. Ona dönüp sarıldım. Kendimi geri çekince elimi karnıma götürdüm. "Bebeğim" dedim sessizce. Derin nefesler alarak kendimi tekrar yatağa bıraktım. "Gel, gel canım" deyip beni kendine çekip kollarını belime sardı. Allah'ım şükürler olsun rüyaymış!
Karşıya bakarak derin nefesler almaya devam ettim. Bir süre tekrar uyumayı denedim ama başaramayınca yavaşça Yavuz'un kollarından sıyrıldım ve odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Dik merdivenleri bitirince teknenin ön kısmına gidip yüzümü güneşe döndüm. Elimi karnıma götürüp yavaşça okşamaya başladım. Bebeğime bir şey olursa biterdim herhalde. Düşüncesi bile beni mahvediyorken gerçeği...
Deniz kokusunu içime çekip biraz daha sakinleştim. Arkamdan "Bahar hanım" sesi gelince oraya döndüm. Bizi buraya getiren kişiydi. "Siz iyi misiniz" dediğinde göz yaşlarımın aktığını fark ettim. Yanaklarımı silip "İyiyim" dedim. Sonra elimi karnımdan çekip "Adın neydi?" dediğimde gülümseyip "Toprak efendim" dedi. Bende gülümsedim ve "Memnun oldum Toprak" dedim.
Sonra Yavuz'u uyandırmaya gittim. "Kalk bakalım uykucu kahvaltı edeceğiz" dedim. Yastığa sarılıp "Bahar, canım, birtanem, hayatım denizin ortasındayız, iş yok, yetişmemiz gereken bir yer yok. Biraz uyu, biraz uyumama izin ver" dedi. Yastığı kollarının arasından çekip "Yavuz ya!" dedim. Gözlerini açıp telefonu eline aldı ve "Bahar saat daha dokuz" dedi. Ben oflarken kolumdan tutup yanına çekti. "Şöyle biraz daha uyusak" dedi ve gözlerini kapattı. Sıkıntıdan yan tarafa döndüm. Etrafı izlerken oflayarak öteki tarafa döndüm. "Bahar artık hareket etme hayatım" dedi Yavuz gözlerini açmadan. Ona dil çıkartıp sırtımı döndüm. Oflayıp yataktan kalktı. Gülerek bende kalktım.
Yukarda teknede olan hazır yiyeceklerle bir şeyler yapıp dün yemek yediğimiz yere götürdük. Üçümüz de kahvaltı ederken Toprak "Yavuz bey keşke ben ön tarafta yeseydim efendim" dedi. Yavuz "Olmaz öyle şey Toprak berabersek beraber yiyeceğiz" dedi ve yemeye devam etti. Ağzımdakileri yutup "Siz birbirinizi nerden tanıyorsunuz" dedim. Toprak "Biz Yavuz beyle Mardin'e gitmeden önce yani altı yedi yıl önce tanıştık. İstanbul'da bir kaç olay olmuştu beni de sağolsun kurtarmıştı. O günden beri ona borcumu ödemek için yardım ediyorum" dediğinde başımı salladım.
Aşağıdan telefonumun sesini duyunca hemen merdivenlerden inip odadaki telefonumu aldım. "Efendim Nazlı" deyip merdivenlere yönlendim. "Bahar, napıyorsun" dedi. Merdivenden yukarı çıkıp "İyiyim sen" dedim. "İyi bende. Dur görüntülü arayayım" dediğinde telefonu kapattım. Görüntülü aradığında hemen açtım. "Bahar ya ben özledim seni ne zaman geleceksiniz" dediğinde omuz silkip "Bilmiyorum" dedim. "Sen nerdesin öyle" dediğinde kamerayı denize doğru döndüm ve "Teknedeyim. İki gün daha buradayız sonra döneriz herhalde" dedim. Hayran hayran bakıp "Ya Bahar çok romantik" dedi. Güldükten sonra "Nasıl oralar yolunda mı her şey" dedim. Gülümseyerek "Şu anlık yolunda. Bizimkiler göreve çıktılar ama kötü bir şey yok. Eee bizim bebiş nasıl?" dedi. Yavuz ve Toprak'dan biraz uzaklaşıp "İyi de, ben sabah berbat bir rüya gördüm. Biri karnıma bıçak saplıyordu, bebeğimi öldürüyordu" dedim. Gözleri kocaman açıldı ve "Yok ya öyle şeyler düşünme. Öyle şeyler düşünme ki kötü rüyalar görme. Olumlu düşün alt tarafı rüya" dedi. Başımı sallayıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Güler abla Nazlı'ya seslenince Nazlı "Ben seni yine ararım hadi öptüm" deyip kapattı.
Teknenin önüne oturmuş bacaklarımı aşağı sarkıtırken gördüğüm rüyayı düşünüyordum. Toprak aşağıda kendi odasındaydı. Yavuz ise denizde yüzüyordu. Gördüğüm şey sanki bir rüyadan daha fazlası gibiydi. Yine kendi kendimi geriyordum. "Bahar" diye seslenen Yavuz'a döndüm. Denizden çıkmıştı ve havluya sarılıp yanıma geliyordu. Yanıma oturduğunda "Noldu sana" dedi. "Yok bir şey" dedim. "Bahar emin misin" dedi. Anında kaşları çatılmıştı. Gülümseyip "Eminim. Hadi sen bekle beni üzerimi değiştireyim beraber girelim denize" dedim ve yanağından öpüp kalktım.
Mayomu giyip, güneş kremini sürdükten sonra hazırdım. Yavuz denizdeydi. Bende arka taraftaki merdivenden inerek denize girdim. Suyun altından yüzerken dipte parlayan bir şey fark ettim. Önce yüzeye çıkıp nefes aldım ve tekrar dalıp parlayan şeye doğru yüzdüm. Sandığımdan daha derindeydi. Nefesim tükenirken yüzeye çıktım. Hızlı hızlı nefes alırken Yavuz geldi. "Yavuz dipte çok değişik bir şey var. Böyle parlak bir şey" dedim heyecanla. Güldükten sonra daldı. Vakit kaybetmeden bende suya girdim. İkimizde o parlayan şeye doğru yüzüyorduk. Ben tekrar yüzeye çıkarken Yavuz ona doğru yüzmeye devam etti. Gözlerimi ovalarken Yavuz çıktı sudan. "Bulabildin mi" dedim. Gülümseyerek elinden bir köstekli saat sarkıttı. Bende gülümsedim ve kollarımı boynuna dolayıp sarıldım.
Tekneye çıkınca kapağını açtım. Sadece ıslandığı için pilleri çalışmıyordu. Çok güzeldi ve detaylı işlemeleri vardı. "Yavuz çok güzel değil mi" dedim. Başını salladı ve "Evet çok güzel" dedi. "Acaba kim düşürdü denize?" dedim ve çenemi elime yasladım. "Bilmem" deyip saati incelemeye devam etti. Sonra masaya bırakıp "Ben duşa giriyorum" dedi ve kalktı. Ben saati incelemeye devam ettim. Yavuz da aşağı indi.
O çıkınca ben duşa girdim. Duştan çıkınca da giyinip yatakta uzanan Yavuz'un yanına yattım. "Kokunun harika olduğunu söylemiş miydim?" deyip derin bir nefes aldı. Gülümseyip "Evet" dedim. Biz gülerken telefonum çaldı. Yataktan kalkıp telefonu açtım. "Efendim İpek" dedim. Hıçkıra hıçkıra "Bahar, Mücahit" dedi ve sustu. Ağladığı sesinden belli oluyordu. Kaşlarımı çatıp cümlesini bitirmesini bekledim. "Mücahit vuruldu Bahar. Çok, çok kötü durumu" dedi. Bir anda donup kaldım. Yavuz bana bakarken onunda telefonu çaldı. "İpek şimdi bir sakin ol tamam mı? Nazlı veya Su yanındaysa telefonu onlardan birine ver" dedim. Arkadan Su'yun sesi geldi. "Alo Bahar. Mücahit abi vuruldu. Durumu iyi değil diyorlar." dedi. Yavuz'un ani bir şekilde yukarı koşmasından ona da söylediklerini anladım. "Su, bak biz şu an şehir dışındayız. İlk uçakla geleceğiz. Ben gelene kadar İpek'e dikkat edin, onun şimdi sağı solu belli olmaz. Ben Mardin'e gelince arayacağım" dedim ve telefonu kapattım.
Toprak tekneyi çalıştırmıştı ve kıyıya dönüyorduk. O sırada ben bavulları topluyor, Yavuz da bilet ayarlıyordu. Kıyıya vardığımızda Toprakla vedalaşıp taksiye bindik. Havaalanında uçak için üç saat bekledik. Uçakta koltuklarımıza oturduğumuzda "Yavuz telefonla konuştuğumuzdan beri tek kelime etmedin hayatım. Merak etme o deliye hiç bir şey olmaz" dedim. Her ne kadar gülümsemeye çalışsamda bende çok endişeleniyordum. Gözlerini kapatıp başını omzuma koydu. Sağ elimi yanağına götürüp yavaşça okşadım.
Vardığımızda hava çoktan kararmıştı. İstanbul'a giderken arabayı bıraktığımız yere gittik. Yavuz bavulları bagaja yerleştirirken bende ön koltuğa oturdum ve çantamı arkaya atıp emniyet kemerimi taktım. Yavuz bindiğinde arabayı çalıştırdı ve Karabayır'a doğru gitmeye başladık.
Hastaneye geldiğimizde Yavuz arabayı park etti. Bende Su'yu aradım. Nerde olduklarını öğrendim. Yavuz elimi tutup "Hangi kattalarmış?" dedi ve yürümeye başladı. Adımlarına yetişip "Az önce tekrar ameliyata almışlar. Ameliyathanenin önünde bekliyorlarmış" dedim. Bi anda durup "Bahar o kadar yoldan geldik sen eve gidip dinlensen mi? Çok yoruldun" dedi. "Hayır iyiyim ben hadi bir an önce gidelim. Hem beni ameliyata da alabilirler belki girebilirim" dedim. Anlımdan öptükten sonra yürümeye devam etti.
Bizimkileri görünce biraz daha hızlandık. Hemen İpek'e sarıldım. Onu en iyi ben anlardım. Ayrılıp "Ben şimdi içeri girip bir şeyler öğrenmeye çalışacağım. Hatta belki de ameliyata bile girebilirim" dedim. Başını salladığında bizimkilere bakıp içeri girdim. Bir maskeyle ağzımı kapatıp ameliyat masasına yaklaştım. "Durumu nasıl? Niye tekrar ameliyata aldınız" dedim. "Karnının ortasından keleş mermisi geçmiş. Dikiş tutmuyor" dediğinde "Tamam ameliyatı ben devralıyorum" deyip hazırlanmak için, iç kapıdan geçtim. Ameliyat kıyafetini giydikten sonra eldiven takıp tekrara masanın yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beşinci Mevsim: Sen (TAMAMLANDI)
Fanfiction!!! #yavbah içinde birinci sırada !!! Başlangıç tarihi: 3 Nisan 2018 Salı Bitiş tarihi: 2 Şubat 2019 Cumartesi (Wattpaddeki ilk Beşinci Mevsim: Sen adlı hikayedir)