En son ne zaman ağladım ki ben ? Gerçekten hatırlamıyordum . Hele beni karşımda ağlayan birinin ağlattığını hiç hatırlamıyordum . Nasıl olmuşdu da beni etkilemişti ki ? Şu on beş dakikada olanlar karşısında neye şaşıracağımı bile bilmiyorum. Jonghyun 'nun gözlerinin neden dolu dolu olduğunu anlamak zor değildi. Kısa bir süre içerisinde çok fazla duygu değişimi yaşamıştı . Aslında seanslarda çok yaşanan bir şeydi bu . Genelde alışık olduğum bir manzara gibi gözüküyordu ama çözülmesi gereken konuya gelirsek eğer tam anlamıyla çıkmaza girdiğim bir olay halini alıyordu . Hayır , ama ben hiç ...
Çözmem gereken sorunun ta kendisi bendim...
Ve karşımda beni ilk defa göz yaşlarıyla ağlatan bir erkek ...
Sadece burada oturup göz yaşlarının akmasını izleyemezdim . Gözlerinin dolduğunu anladığım an masamdan kalkıp oturduğu sandalyenin karşısına geçip dizlerimden birini yere koyarak eğiliyorum . Ardından Jonghyun'nun -simsiyah aşkın- yaşlarla dolmuş gözlerinin içine bakaraktan ;
——Kendine verdiğin bütün sözleri tutmak zorunda değilsin ama bozduğun bütün sözlerine sonsuza kadar sadık kalmak zorundasın .
Artık yüzünü göremeyecek kadar dolmuşlardı gözlerim hatta akmaya başlamışlardı ...
—— Keşke sana olan aşkımda aşkın kendisi kadar kusursuz olsaydı ve sadece kendi duyduklarımdan öteye gidebilseydi .Ardından beni hiç beklemediğim bir anda sağ elimden tutup kendisiyle birlikte ayağa kaldırıyor . Ben de hemen sonra elimi geri çekiyorum ve birkaç adım geriye çekildikten sonra ;
—-Duygularına karşılık vermeyi ve dört senenin sonunda buna değecek birisi olmayı isterdim ama o kişi ben olamam her ne kadar istesem de ...Bir anlık duraksayıp göz yaşlarını sildikten sonra ;
—- Neden ? Lütfen ama artık bana açıklama vaktin sence de gelmedi mi ? Neden biz olamıyoruz ?
— Evet , elbetteki açıklamalıyım sonrasında zaten sen de istemeyeceksin beni .(boynumdaki kolyeyi göstererek ) Bu kolyenin ne işe yaradığını çok merak ediyordun öyle değil mi ? Ya da neden duygularımın hiç değişmediği merak ediyordun , ya da o çocuklarla tam olarak ne işim olduğunu ...
(Biraz soluklanmak için kısa bir süreliğine duraksıyorum )
Söylemek için tam ağzımı açtığım anda odaya birileri dalıyor ...
—-Doktoru öldüreceğim , öldüreceğim ( attığı çığlıklar bütün odayı dolduruyordu )Jonghyun kapıdan aniden gelen bu çıldırmış adama donup kalmış bir vaziyette bakıyordu . Bu benim alışkın olduğum bir durumdu yani yaklaşık altı aydır hastam olan David Caine 'den beklenebilecek şeylerdi bunlar . Özellikle de bipoları üst seviyelerde yaşayan bir hastaysa karşınızdaki ...
David benden nefret ediyordu çünkü kendisinin tamamen normal olduğunu düşünürken benim ona bipolar teşhisi koymamı kabullenememişti . Bana aynen şimdi olduğu gibi saldırıp zarar vermeye çalışan sayısız hastam olmuştu ama hiçbirisinde yanımda hiçbir şeyden habersiz birisi olmamıştı . David geldiği gibi benim üzerime odada ne bulursa fırlatmaya başlamıştı . Hatta buna oturduğumuz sandalyeler de dahildi . Fakat bu saldırıların odağındaki tek kişi ben değildim . Olayın şokuyla hiçbir şekilde haraket edemeyen Jonghyun da buna dahildi .
—- David , lütfen eğer tamamen düzeldiğini düşünüyorsan böyle yapmamalısın . ( ikna etmek için elimden geldiğince uğraşıyordum ve olabildiğince de sesimi yükseltmeye çalışıyordum ihtiyacım olan yardım bir an önce gelmeliydi çünkü)David'in fırlattığı eşyalardan kendimi korumak için hiçbir girişimde bulunmuyordum aksine sakinleştirmek için daha da fazla yakınlaşmaya çalışıyorum .Ama sanki zarar vermek istediği kişi ben değildim de Jonghyun'muş gibiydi . Fırlatmaya çalıştığı eşyaların çoğunu ona atmaya çalışıyordu . Fakat Jonghyun hiçbir şey yapmıyordu , ne kendini korumak için kaçıyordu ne de sakinleştirmek için bir şeyler söylüyordu. Sadece donup kalmış gibiydi ...
Neyseki bu durum fazla uzun sürmedi , yaklaşık beş dakika sürdüğünü tahmin ettiğim David'in sinir krizi psikoloji bölümündeki hemşireler ve hasta bakıcıların büyük bir telaş içinde gelmesiyle bastırılıyor .
David'e deli gömleğini giydirirken sakinleştirici iğnesini de yapıyoruz . Ardından David 'i hasta bakıcıları sorunsuzca odamdan -tam anlamıyla savaş alanına dönmüş olan - çıkarıyorlar. Odama yorgun ve boş gözlerle bakarken yerdeki kan damlalarını görüyorum . Sanki bir yol çizmişler gibi tek çizgi halindeki kan damlalarının sonunda ...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
WİNTER'S WONDERLAND
Science FictionÖzgür iradenin sınırlarının sorgulandığı Massey, tanrı parçacığının gizeminin çözüldüğü CERN , yanlış bir kararının nelere mal olduğunu gösteren Cenevre , 23 yıl sonra adaletin fısıltılarının yeniden duyulmaya başlandığı Pyongyang . "Hayatımın kontr...