CONSCİOUSNESS

50 8 0
                                    

Ellerim titriyordu , önümdeki kağıda defalarca kez baktım , baktım , baktım ...
En ufak bir vicdan azabı yoktu ya da duygu ...
Yapılması gereken neyse onu yapıyordum işte .
En son ben Jonghyun'nun yanında sakinleşmeye çalışırken ,Beatriz James'in odasından çıkmıştı . Açılan kapının sesi ve Jonghyun'nun kafasını direk oraya çevirmesi sayesinde ben de arkamı dönüp bakmıştım . Ne kadar korkunç gözüktüğümü tahmin edebiliyordum . Kıpkırmızı olmuş gözlerimle , tüm dikkatimi Beatriz'e vermiştim . Son şans , yanıma gelmesini ; kimin ne kadar haklı olup olmadığını umursamadığını , senelerdir sürdürdüğümüz arkadaşlığımıza kıyamadığını söylemesini bekledim. Sonrası benim işimdi , başhekim olduğum için Beatriz'i kolayca işe tekrar alabilirdim . Hatta; en son onun gelip bir şeyler söylemesine bile gerek yoktu . Ben içimden geçen her şeyi söylersem eğer her şey yine eskisi gibi olacaktı , emindim bir kere . Gelecekte hatırlayıp hatırlayıp gözyaşlarıma gülecektim ...
Ama hiçbiri olmadı , en son düşündüğüm ihtimali bile gerçekleştirmekten aciz bir şey oldu . Ben yüzümü dönmüş , tam Jonghyun'nu bırakmaya hazırlanıyorken , Beatriz yüzüme bakıp bana güldü ...
Asla dostça değil , asla umut verici değil ; asla ikinci şansı hak eden değil ...
Yıkılmıştım , tam toparlayabilirim dediğim an kelimenin tam anlamıyla yıkılmıştım ...
Jonghyun da son derece şaşırmış ve benim gibi kaskatı kesilmişti . Asla pişmanlığı ya da herhangi bir endişesi yoktu . En büyüğü dayanağı kendisinin haklı olduğunu düşünmesiydi . Onca yılı silip atabilecek kadar haklıydı gerçekten (!). Tartışmamızın başlama sebebi gibi ben yine sadece kendimi düşünmüştüm (!) ...
Beatriz yanımızdan geçip , asansöre binerken ; ben kafamı tamamen Jonghyun'nun göğsüne gömmüştüm . Tüm gücümle Jonghyun'a sarılıp eskisinden daha şiddetli ağlamaya başladım.

En son gözlerimdeki yaşlar koruyunca , kafamı kaldırıp Jonghyun'a baktım ;
—— Bay James'e Beatriz 'in bana nöbetteyken çekip gitmem için zihin kontrolü uyguladığını söyleyince Beatriz 'in sözleşmesini yırttı , attı . Şimdi sanırım tekrardan James'in yanına gitmem lazım . Yanımda olduğun için binlerce kez teşekkürler Jonghyun .
Bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ama hıçkırıkları izin vermemişti . Biliyorum şimdi , sağır olmamak için büyük uğraş veriyordu .
❄️❄️❄️
Bir insanın acı çekmesi , boş bir odadaki gazın davranışına benzer . Boş bir odaya bilirli bir miktar gaz verildiğinde , oda ne kadar büyük olursa olsun tamamına yayılır . Dolayısıyla insanın çektiği acı kesinlikle görecelidir .
Her şeyi yeniden yeniden düşünmüştüm, hatta belki fazla zaman almıştı . Beatriz'in acelesi vardı besbelli . Boğazını temizlermiş gibi yapıyordu . En acısını aslında , zihnimden daha fazla üzülmeyeyim diye uzak tutmaya çalışıyordum . Ama uzak tutmayı başarsam da faydası yoktu , göğsümde buz gibi hissediyordum . Bugün bilinçli olarak bana Beatriz'in hediye ettiği kar tanesi şeklindeki kolyeyi takmıştım . Barışırız diye ...
Ama şimdi birbirimize küs bile olmayarak veda dahi etmeden ayrılıyorduk .
Ben bunları düşündükçe ister istemez bugünkü binlerce gözyaşımdan birisi daha önümdeki kağıda damlamıştı . Neyseki yazıların olduğu kısıma gelmemişti . Kağıdın güzelliğini önemsemiyordum . İmzalanan gereken kısmı , başhekimlik vazifem gereği , imzalayıp kağıdı Beatriz 'e uzatmıştım . Demek son konuşmamızı bu odada yapacaktım . Hazır olduğumdan emin olunca , yüzümü Beatriz'e döndüm ;
——İfade edilmemiş duygular , düşünceler asla ölmez . Sadece diri diri toprağa gömülürler . Ve sonradan da korkunç şekilde tezahür ederler . Tıpkı bizimki gibi değil mi ?
——Ben söylediklerimi yıllardır anlarsın diye düşünüyordum . Oysaki tek düşündüğün kendinsin !
—— BAŞHEKİM 'mim ben Beatriz, herkesi düşünüyorum; herkesi .
Her şey o senin bir türlü hakim olamadığın dilin yüzünden oldu .
—— O vazife umarım Gerçekten empati yeteneği olan birisine verilir , ben gittikten sonra .

WİNTER'S WONDERLANDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin