Ölmeyecek olmanın verdiği rahatlama ile adam hızla elini ağzımdan çekti. Yöneldiği yer ise kapıda öfkeyle dikilen Yoongi'idi. Ben ölmeyeceksem Yoongi ölecek gibi bir sahne var şuan.
Adam Yoongi'ye doğru hızlı bir atak yaptığında Yoongi onun karnına doğru bir tekme attı. Psikopat adam demek daha doğru olur, anında yere doğru savrulurken Yoongi bana bakıp "Odadan çık!" dedi. Dediğini çok hızlı bir şekilde yerine getirdim. Yerden doğrulmasına müsaade etmeden adamın yüzüne doğru bir tekme daha attı. Koridorda buraya koşan Taeyong'u görünce ne yapacağımı bilemedim.
Ama o çoktan yanıma gelmiş, yerdeki manzarayı da görmüştü.
"Polisi arıyorum," dedi. Ama Yoongi onu bağırarak durdurdu "Sakın arama," adam yerden yavaşça doğrulmaya çalışsada Yoongi'nin verdiği iki hasarla resmen çökmüştü.
"Onu eve bırak," Yoongi beni göstererek Taeyong ile konuşunca hemen kafamı hayır anlamında salladım.
Yoongi ve Taeyong arasında bir bakışma geçti, Yoongi çok sert bakıyordu.
"Ben hiç bir yere git-"
"Yeon eve git, haber vereceğim." dedi Yoongi bu sefer bana bakarak. Taeyong beni çekiştirerek merdivenlere götürdü. Ve ben arkamda bir psikopat ile bekleyen Yoongi bıraktım. İçim içimi yerken mecburen Taeyong'un peşinden yürüdüm. Parti yukarıda olanlardan bağımsız bahçede devam ediyordu. Taeyong, Jaehyun'a bir şeyler söyledi ve arabasını getirdi.
Evimin yolunu zorda olsa tarif ettim. İnerken ise sadece teşekkür ettim. Bu konuda konuşmak istemiyorum.
Apartmana girdiğimde ruh gibi yukarı çıkıyordum. Adrenalinin etkisi de geçince vücudumda bazı yerler ağrımaya başlamıştı bile.
Ben daha zile basamadan kapı hızla açıldı. Jimin kocaman ve meraklı gözlerle bana bakıyordu, çok geçmeden bana sarıldığında bende ona hızla sarıldım.
"İyisin değil mi?" dedi beni kontrol ederken. Yoongi çoktan ona haber vermiş olmalı.
"İyiyim, sorun yok." dedim ama ağlamamak için zor duruyorum.
"Üstüne rahat bir şeyler giy, senin gelmeni bekledim. Yoongi o adamı Jungkook'un evine götürmüş. Bizde oraya gideceğiz, seni evde yalnız bırakamam."
Onu kafamla onaylamakla yetindim. Bütün konuşma isteğim ve neşem çekilmiş bir vaziyette odama gittim. Bu yaşananlar hala akıl almaz şeyler benim için. Daha geçen haftalarda sadece iş, okul ve geçinme konusunda düşünceleri olan biz, şimdi hayatta kalmak konusunda düşüncelere sahibiz.
Üstüme bir eşofman takımı geçirdim, saçlarımı da bağlayarak geri Jimin'in yanına gittim.
Aşağıda bizi bir taksi bekliyordu. Jungkook'un evine geldiğimizde diğerleri de çoktan gelmişti. İçerisi kalabalıktı ve benim sürekli başım dönüyordu. Hava karardığı için uykum vardı ve o manyak beni savurup durduğu için vücudumda bazı yerler acıyordu.
Yine de kendimi koltuklardan birine bıraktım. Jimin ve Yoongi kapıda bir şeyler konuşuyordu. Ardından Jimin, Taehyung, Yoongi ve NamJoon ortadan kayboldu. Daha doğrusu Jungkook'un büyük depo evinde bir odaya girdiler.
"Sen iyi misin?" yanıma oturan Hoseok'a baktım.
"Açım ve uykum var," dedim net bir şekilde. O ise bana gülümseyerek baktı.
Yemin ederim çocuğun gülümsemesinde bir şeyler var. Birden benimde içimden gülümsemek geldi ama yapamadım.
"Gel, mutfağı biraz kurcaladım. Ve bu Jungkook iyi bir zulaya sahip." dedi ve beni kalkmam için zorladı. Deponun açık bir bölümünde amerikan tarzı mutfak vardı. Arkamızdan SeokJin'de bize katıldı. Jungkook ortalarda yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...