Titreyen elimle mektubu tekrar katladım. Bunu burada bırakamam ama alırsam da dikkat çeker. Cebimden telefonumu çıkarıp hemen fotoğrafını çektim. Zarfı yerine olduğu gibi yerleştirirken beynim durmuş gibiydi.
"Yeon, hallettin mi?" Jaehyun'un aşağıdan gelen sesiyle hemen kendime çeki düzen verdim. Gidip çıktıları aldım, laptopu kapattım ve aşağı gülerek indim.
"Taeyong'un bilgisayar şifresinin bu olduğuna inanamıyorum!" dedim çıktıları göstererek.
Aşağı iner inmez kol saatime baktım "Benim gitmem lazım, Jimin bu kadar geç kalırsam beni keser."
"Tamam ben seni bırakayım," derken eşyalarını çantasına koymaya başladı.
"Hayır gerek yok. Yoongi gelecek, ayrıca Taeyong üzülebilir. Haber vermeden çıkarsak." dedim başımdan savmak için. Biraz düşündükten sonra onayladı. Evden çıkar çıkmaz bir taksi buldum. Yolda Jimin'e bir şeyler bulduğumla ilgili kısa bir mesaj attım. Jungkook'un evinde toplanmak için yola çıktım.
İlk giden ben olmuştum. Diğerleri sırayla gelirken açıklamak için herkesi bekledim.
"Gerçekten hepiniz arandığınızda gelecek kadar işsiz misiniz?" Jungkook alayla konuştuğunda omzuna vurup ben de güldüm.
"Hepinize birer kız arkadaş lazım." dedim ben de alayla. Bu sefer Jungkook gülüp bana katıldı. Ama diğer altı kişi asık suratlar ve sinirli gözlerle bana bakıyordu.
"Kız arkadaşımız olmadığını nereden çıkardın?" dedi Jin özgüvenli bir tavırla. Gözümü devirip güldüm "Var mı?"
Omuzları birden düştü "Yok."
"Ee olan var mı?" dedim elimle onları göstererek. Hepsi umutsuzca başını salladı. Bir kişi dışında, Yoongi. Bana ilginç bir tavırla bakıyordu ve biraz rahatsız olmuştum.
"Her neyse, bugün ödev için Jaehyun ve Taeyong ile birlikteydim. Taeyong'un evindeydik." derken Yoongi'nin oturduğu yerde gerildiğini gördüm. Doğru ya Taeyong ile tanışıyorlardı.
"Bir şey için odasına çıkmıştım-" sözümü kesen Jimin'in şaşkınlık nidası oldu "Ne yaptın? Nereye çıktın?" dedi kaşlarını çatarak "Ben mi yanlış duydum odası mı dedin?"
Ona şaşkınlıkla ve hayretle bakakaldım. Nasıl bu kadar öküz olabilirdi?
Şuan konu bu muydu?
"Evet, odası. Yataklı olan galiba." dedi Hoseok'da aynı şaşkınlıkla. Ateşi körüklemek bu olsa gerek.
"Kesin!" dedim sinirle "Bir şeyin çıktısı için çıkmıştım ve Taeyong evde yoktu. Her neyse odasını kurcalarken-" bu sefer sözümü Taehyung kesti.
"Neden başkasının özelini kurcaladın ki?" dedi kaşları çatık ve komik bir halde. Kafası karışmış gibiydi.
"Aynen bu çok garip," dedi Jin'de aynı merakla.
"Yeon şu dünyadaki en meraklı insan, burnunu sokmadan edemez." Jimin'in imalı laf sokmasına karşı sadece dil çıkardım.
"Bu bir kız iç güdüsü tamam mı? Hem sizene istediğimi yaparım. Ayrıca konuyu dağıtıp durmayın! Neyse iyi ki bakmışım çünkü bunu buldum." dedim ve Jungkook'dan izin alarak kullandığım fotokopi makinası ile çıkarttığım kopyaları onlara uzattım. Bu Lami'nin mektubunu kopyalarıydı.
Hepsi merakla mektubu okurken, gözlerini şaşkınlıkla bana çevirdiler. Sanki mektubu ben yazmışımda cevaplar bendeymiş gibi.
"Lami'nin ikizi mi vardı?" ilk konuşan NamJoon oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️
FanfictionSize olayın ne ara bu hale geldiğini anlatamam ama bu hale gelmesini sağlayan ana karakterleri anlatabilirim. Park Jimin, benim biricik abim, kıskançlığın sözlükteki diğer anlamı. Kendisi bir ara sokakta bıçaklandı. Kim Taehyung, onu bıçaklayan kiş...